"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi ... mirasçıları tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz incelemesinin duruşmalı yapılmasına işin ivediliği ve niteliği nedeniyle 5311 sayılı Kanun’la değişik İİK'nın 366. maddesi hükmü uygun bulunmadığından bu yöndeki isteğin reddine oy birliği ile karar verildikten sonra işin esası incelendi:
Şikayetçi hissedarların Sulh Hukuk Mahkemesine başvurularında; sair fesih nedenleri ile birlikte satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek, ortaklığın giderilmesi ilamına dayanılarak satışı yapılan ve tapunun 28 ada 1 parselinde kayıtlı olan taşınmaza ilişkin ihalenin feshini istedikleri, İlk Derece Mahkemesince şikayetin hukuki yarar yokluğundan reddine dair verilen kararın, Bölge Adliye Mahkemesince kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle, şikayetin süreden reddine karar verildiği, bu kararın, şikayetçiler tarafından temyiz edilmesi sonucunda Dairemizce şikayetçi hissedar ... yönünden bozulduğu, bozma kararı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen son kararla, adı geçen şikayetçi adına çıkartılan satış ilanı tebligatının usulüne uygun olduğuna işaret edildikten sonra, şikayetin süre aşımından reddine hükmedildiği, kararın, şikayetçi hissedar ...’ın vefatı nedeniyle mirasçıları tarafından temyiz edildiği görülmüştür.
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 sayılı Yasa'nın 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır.
Aynı Kanun'un tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina başlıklı 21. maddesine, 6099 sayılı Yasa'nın 5. maddesi ile eklenen 2. fıkrasında; "Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış
olsa dahi, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır" hükmü yer alır.
Tüm bu açıklamalar doğrultusunda kişiye önce bilinen en son adresi esas alınarak Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre tebligat çıkartılmalı, adres tebligata elverişli değilse ya da tebligat yapılamazsa, adres kayıt sistemindeki adresine, buna ilişkin şerh verilerek 21/2. madde uyarınca tebligat gönderilmelidir.
Tebligat Kanunu ve Tebligat Yönetmeliği, tebliğ belgesindeki işlemin aksinin iddia edilmesi halinde bunun tahkik şeklini ve yöntemini göstermemiştir. Mahkemece, her somut olayın özelliği, cereyan şekli, gerçekleşen maddi olgular tüm ayrıntıları ile göz önünde bulundurulup iddia tahkik edilmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.4.1982 tarih ve 1982/1377 E. - 1982/337 K. sayılı kararında da benimsendiği üzere; tebligat parçasında yazılı olan hususun aksi her türlü delille ispatlanabilir.
Somut uyuşmazlığın incelenmesinde; şikayetçi hissedar ... adına çıkartılan satış ilanı tebligatının, adresten sürekli ayrıldığından bahisle 07.04.2022 tarihinde iade edilmesi üzerine, adresin mernis adresi olması nedeniyle TK’nın 21/2. maddesinde yazılı şerhi de içerir şekilde 21.04.2022’de TK’nın 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği ve bu tebligatın şeklen usulüne uygun olduğu görülmüş ise de; Dairemizin 27.02.2024 tarih ve 2024/513 E. - 2024/1831 K. sayılı bozma ilamında da işaret edildiği üzere; şikayet dilekçesinde, şikayetçi ...’ın, tebliğ adresinde oturmakta olup bu adresten ayrılmadığına, bu suretle de bila tebliğ iade edilen tebligattaki şerhin gerçeğe uygun olmadığına dair iddiası bulunduğundan, bu iddia hakkında kolluk araştırması yapılmak suretiyle oluşacak sonuca göre satış ilanı tebligatının usulüne uygun olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlendirmenin sonucuna göre de şikayetin süresinde olup olmadığı tespit edilmelidir.
Bölge Adliye Mahkemesince; Dairemizin bozma ilamına uygun olacak şekilde kolluk araştırması yapılmış ve somut olayın özelliğine göre tanık beyanları alınmış olup, şikayete konu bila tebliğ iade olunan tebligatta adı yazılı olan ve muhatabın adresten sürekli olarak ayrıldığına dair bilgisi alınan komşu Fatih Kavcı’nın duruşmadaki tanıklık beyanında, köyde aynı isimde iki farklı kişinin yaşadığını ve tebligatta yazılı kişinin, köyde Leyla Kibar olarak tanınması nedeniyle, tebligatla ilgisi olmayan ... hakkında beyan verdiğini, tebligatta yazılı olan ve Leyla Kibar olarak tanınan kişinin ise tebligatta yazılı köy adresinde yaşadığını, Ocak - Şubat aylarında 10-15 gün için köy dışına Fatsa’ya gidip orda kaldığını beyan ettiği, yine tebligatta adı yazılı olan ...’nın duruşmadaki tanıklık beyanında, şikayetçi ...’ın köyde Leyla olarak bilindiğini, genel olarak tebligatta yazılı köy adresinde kaldığını, ara ara günü birlik olarak Fatsa’ya gidip geldiğini, köydeki evinin terk edilmiş olmayıp kaldığı bir ev olduğunu ifade ettiği, Fatsa Geyikçeli Jandarma Karakol Komutanlığının 17.06.2024 tarihli araştırma tutanağı ile, şikayetçi hissedar ...’ın satış ilanının bila tebliğ iade edildiği tarihte tebligatta yazılı İslamdağ adresinde fiilen ikamet ettiğinin bildirildiği, yine aynı komutanlığın 24.06.2024 tarihli araştırma tutanağında, tebligatta yazılı ...’ın halk arasında Leyla Kibar olarak tanındığı, kış aylarında Fatsa’daki evinde, yaz aylarında ise İslamdağ’daki evinde yaşadığı ve bazen günü birlik olarak Fatsa’daki evine gittiği, satış ilanının bila tebliğ iade edildiği tarihte tebligatta yazılı İslamdağ adresinde ikamet ettiğinin tespit edildiği görülmüştür.
Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçeli kararında, taraf tanıklarının beyanlarının zıt olması ile birlikte, Fatsa İlçe Emniyet Müdürlüğünün 21.10.2024 tarihli araştırma tutanağında, şikayetçinin daimi olarak Fatsa’da yaşadığının tespit edilmesi ve bu tespitte bilgisi alınan komşu olan Fatma Çabuk’un duruşmadaki tanıklık beyanının bu tespitle aynı yönde olmasının yanı sıra, şikayetçinin vefatı nedeniyle Fatsa İlçe Merkezinde yapılan ilanda “Dolunay Mahallesi sakinlerinden” şeklinde anons edilmesi, Karadeniz bölgesinde halkın kış aylarında il ya da ilçe merkezlerinde yaşamasına dair bir teamül bulunması, şikayetçinin yaşlı ve kilolu olmasının yanı sıra yalnız yaşaması nedeniyle köy ortamında hayatını idame ettiremeyeceği hususları da nazara alınarak, şikayet edilen ihale alıcısının tanıklarının beyanlarına üstünlük tanındığı ve buna göre de bila tebliğ iade olunan tebligatta yazılı olan, muhatabın adresten sürekli olarak ayrıldığına dair şerhin gerçeğe uygun olduğu belirtildikten sonra, buna dayalı olarak şikayetçi adına çıkartılan satış ilanı tebligatının TK’nın 21/2. maddesine aykırı olmadığı sonucuna varılarak ihalenin feshi şikayetinin süreden reddine hükmedilmiş ise de; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29.06.2022 tarih ve 2019/360 E. - 2022/1087 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere, tebligat ile ilgili Kanun ve Yönetmelik hükümleri tamamen şekli olup, tebliğ, bilgilendirme yanında belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemi olmakla, gerek tebliğ işlemi ve gerekse tebliğ tarihi ancak Kanun ve Yönetmelikte emredilen şekillerle tevsik ve dolayısıyla ispat olunabilir. Kanun ve Yönetmeliğin amacı tebligatın muhatabına en kısa zamanda ulaşması, konusu ile ilgili olan kişilerin bilgilendirilmesi (tebligatın bilgilendirme fonksiyonu) ve bu hususların belgeye (tebligatın belgelendirme fonksiyonu) bağlanmasıdır. Hâl böyle olunca, Kanun ve Yönetmelik hükümlerinin en ufak ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur. Tebligat Kanunu ile Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelikte öngörülen şekilde işlem yapılmış olmadıkça tebliğ memuru tarafından yapılan yazılı beyan onun mücerret sözünden ibaret kalır ve dolayısıyla belgelendirilmiş sayılmaz. Nitekim, Kanunun ve Yönetmeliğin belirlediği şekilde yapılmamış ve belgelendirilmemiş olan tebligatların geçerli olmayacağı yerleşik yargısal içtihatlarda da açıkça vurgulanmıştır.
Hal böyle olunca; Dairemizin bozma ilamından sonra Bölge Adliye Mahkemesince dosya arasına alınan 17.06.2024 ve 24.06.2024 tarihli kolluk araştırma tutanakları ile dosya kapsamındaki tüm bilgi ve beyanların birlikte değerlendirilmesinde, şikayetçi ... adına çıkartılan ve bila tebliğ iade edilen satış ilanı tebligatında yazılı adresten sürekli ayrıldığına dair beyanın gerçeğe uygun olmadığı sonucuna varılmış olup, Bölge Adliye Mahkemesinin aksi yöndeki gerekçesi soyut ve yoruma dayalı olduğundan yerinde görülmemiştir.
HMK’nın 322/2. maddesinde yer alan “paylaştırma ve ortaklığın giderilmesi için satış yapılması gereken hâllerde, hâkim satış için bir memur görevlendirir. Taşınır ve taşınmaz malların satışı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre yapılır” düzenlemesi gereğince uygulanması gereken, İİK’nın 127. maddesi uyarınca, ilanın birer suretinin borçluya ve alacaklıya ve taşınmazın tapu sicilinde kayıtlı bulunan ilgililerinin tapuda kayıtlı adresleri varsa bu adreslerine tebliği zorunludur.
Öte yandan, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi tebliğ tarihi olarak kabul edilir.
Yukarıda belirtildiği üzere, şikayetçi hissedar ...’a satış ilanı tebliği, Tebligat Kanunu hükümlerine aykırı olarak yapıldığından ve şikayet dilekçesinde beyan edilen ve aksi iddia ve tespit edilmeyen öğrenme tarihine göre ihalenin feshi isteminin süresi içerisinde olduğu
görülmekle, satış ilanı tebliği zorunluluğu yerine getirilmediğinden ve bu husus başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesince ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile şikayetin süreden reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir
SONUÇ :Şikayetçi hissedar ... mirasçılarının temyiz itirazlarının kabulü ile Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 15.11.2024 tarih ve 2024/1097 E. - 2024/2232 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/2. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27.03.2025 gününde oy birliğiyle karar verildi.