"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bodrum 1. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİH : 03.06.2024 (Ek Karar)
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı borçlu tarafından 03.06.2024 tarihli dilekçe ile Bodrum İcra Hukuk Mahkemesinin 17.05.2022 tarih, 2022/121 Esas ve 2022/339 Karar sayılı ihalenin feshi isteminin reddi kararına karşı yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulduğu, İlk Derece Mahkemesince aynı günlü ek karar ile yargılamanın yenilenmesi talebinin esasa kaydedilmek ve harçlandırılmak suretiyle dava yolu ile ikame edilmesinin icap ettiği gerekçesi ile talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, bu ek karara karşı davacı tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğu, Bölge Adliye Mahkemesince talep konusu icra mahkemesi kararının kendilerince kaldırılarak yeniden karar verildiği, dolayısı ile bu talebin Bölge Adliye Mahkemesine yapılması gerektiği, ancak dava harcının yatırılmadığından netice itibari ile doğru icra hukuk mahkemesi ek kararına karşı yapılan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı tarafından temyiz yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Re'sen yapılan incelemede; HMK'nın 374. maddesine göre yargılamanın iadesi, kesin olarak verilen veya kesinleşmiş olan hükümlere karşı istenebilir. HMK'nın 375. maddesine göre yargılamanın iadesi istenebilecek kararlar, aynı Kanunun 303. maddesi anlamında kesin hüküm niteliği taşıyanlardır. İcra mahkemesince verilen kararlar (istihkak davalarında verilen kararlar ile ihalenin feshi isteminin reddi kararları hariç), kural olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediğinden, bu kararlara karşı yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulamaz.
Somut uyuşmazlıkta ihalenin feshi isteminin reddi kararına karşı yargılamanın iadesi talebinde bulunulabilirse de bu talep niteliği itibari ile bir davadır. Dava dilekçesinde aranan koşulların bu dilekçede de bulunması ve mahkemece de yeni bir dava gibi yeni esas numarası verilmesi, taraf teşkilinin sağlanması, harcının yatırılması gerekmektedir.
Dava açılırken alınması gereken harç, dava harcı olup, Harçlar Kanuna göre tahsil edilir. Harçlar Kanununun 10.maddesi "İadei muhakemenin kabulü üzerine cereyan edecek davalar, yeni davalar gibi harca tabidir. " hükmünü içermektedir. Kanunun "Noksan tesbit edilen değer üzerinden harcın ödenmesi" başlıklı 30. maddesi "Muhakeme sırasında tesbit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409 uncu ( HMK. md.150 ) maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.
" hükmünü içermektedir. Aynı kanunun 32.maddesi de "Yargı işlemlerinden alınacak harclar ödenmedikçe mütaakıp işlemler yapılmaz." hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere yargılamanın iadesi talebinin yeni bir dava gibi harca tabi olduğu, harç yatırılmamış ya da noksan yatırılmış ise Harçlar Kanunu' nun 30. maddesinde belirtilen usul ile tamamlatılacağı, harç tamamlanmaz ise yaptırımı kanunda düzenlenmiştir.
Harca tabi bir davanın yürütülmesi kanunda belirtilen harcın yatırılmasına bağlı olup harç yatırılmadıkça müteakip işlemler yapılamaz.
HMK'ya göre bir şartın tamamlatılması, mahkeme tarafından ilgilisine usulüne uygun şekilde süre verilmesi halinde mümkündür. Süre verilmez ya da verilen süre yasal düzenlemeye uygun değil ise hukuki sonuç doğurmaz.
Bu düzenlemelerin sonucu olarak harcı yatırılmayan/tamamlanmayan davaya devam edilemeyeceğinden, harç yatırılmadan/tamamlanmadan hiç bir usulü işlem yapılamayacaktır.
Somut olayda dava niteliğindeki talep, yeni bir esasa kaydedilmeksizin ve gerekli harçları yatırılmaksızın reddedilmiştir. Oysa davacının yargılamanın iadesi talebine ilişkin mahkemece Harçlar Kanunu' nun 30. maddesine göre işlem yaparak harçları yatırması için davacıya bir sonraki celseye kadar süre vermek, süre sonunda ilgilisince gereğinin yerine getirip getirmemesine göre gereken kararı vermek yerine aynı günlü ek karar ile talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ :
Yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 21.01.2025 tarih ve 2024/1628 E.-2025/91 K. sayılı kararının (KALDIRILMASINA),
Bodrum 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 03.06.2024 tarih ve 2022/121 E.-2022/339 K. sayılı kararının (BOZULMASINA), bozma sebebine göre davacının esasa ilişkin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 07.04.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
Üye Dr. ...'in Karşı Oy Yazısı;
İhalenin feshini isteyebilecek olanlar, İİK’nın 134. maddesinin ikinci fıkrasında sayılmış olup bu kişilerden başkasının ihalenin feshini istemesi mümkün değildir. İhalenin feshini isteyecek kişilerin Kanunda sınırlı olarak sayılmasının sebebi, ihalenin feshinin kötüniyetle talep edilmesini engellemektir.
İhalenin feshini isteyebilecek kişiler arasında pey sürmek sureti ile ihaleye iştirak edenlerde sayılmıştır. İİK’nın 24.11.2021 tarih 7343 sayılı Kanunun 27. maddesi ile değişik İİK’nun 134. maddesinin 3. fıkrasına göre “satış isteyen alacaklı, borçlu, resmi sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerce yapılan ihalenin feshi talebinde, talepte bulunulurken ilgili kişilerin muhtemel zararlarını karşılık olmak üzere ihale bedelinin yüzde beşi oranında teminat gösterilmesi şarttır.”
İİK’nın 7343 sayılı Kanunun 27. maddesi ile değişik İİK’nın 134. maddesinin 3.fıkrasına göre pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenlerin ve ihalenin feshini isteyecek kişiler arasında sayılmayan kişilerin ”… ihalenin feshi talebi, ihale bedeli üzerinden nispi harca tabiidir. Bu harcın yarısı talepte bulunulurken peşin olarak yatırılmak zorundadır. Talebin kabulü halinde bu harç başka bir kimseye yüklenmez ve itirazı halinde iade edilir. Talebin reddi halinde ise alınan bu harç iade edilmez ve harcın kalan kısmı ihalenin feshini isteyenden tahsil edilir…” İhalenin feshi aslında bir tür şikayet olmakla birlikte önemi nedeniyle ihalenin feshi sebeplerini ve prosedürü ayrıca düzenlenmiştir. İİK’nın 134. maddesi pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak eden kişileri ihalenin feshi isteyecek kişiler arasında saymakla birlikte bu kişiler ihalenin feshi isteminde bulunabilmesinin diğer ihalenin feshini isteyecek ilgililere göre daha ağır şartlara tabii tutmuş ihalenin feshi talebinin ihale bedeli üzerinde nispi harca tabi olduğunu ve ayrıca ihale bedeli üzerinden %5 oranında teminat göstermesinin şart olduğu hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemenin gerekçesi olarak uygulamada sırf ihale sürecini uzatmak ve haksız menfaat sağlamak amacı ile hukuki yararı bulunmayan kişilerce ihalenin feshi talep edilmesinin önüne geçilmesi ihale sürecinin hızlı bir şekilde tamamlanması gösterilmiştir.Getirilen bu düzenlemelerin hak arama özgürlüğüne uygun olup olmadığı ayrıca bir tartışma konusu olmakla birlikte özellikle İİK’nın 134/3 fıkrasında sayılanların dışında kalan kişilerin ihalenin feshi talebinin ihale bedeli üzerinden nispi harca tabi olması hükmü lafzı itibariyle fıkrasının konuluş amacına hizmet etmeyen bir hükümdür. Şöyle ki bu maddede sayılanlar dışındaki kişilerin nispi harcın eksik yatırması halinde Dairemiz çoğunluk görüşüne göre Harçlar Kanunu 30. maddesi uyarınca işlem yapılması sonrasında, teminatı yatırtıp sonuca gidilmelidir. İcra mahkemesi nispi harcın yatırılması için süre vermesi verilen süre içinde harç tamamlanmaz ise mahkemece 492 sayılı Harçlar Kanununun 30. maddesinin yollaması ile HMK’nın 150. maddesi uyarınca dava dosyasının işlemden kaldırılmasına ve süre içinde harcın ikmal edilerek yenileme talep edilmemesi halinde de davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekmektedir. Oysa bu hükmün konuluş amacı kötüniyetle ihalenin kesinleştirilme sürecini uzatmaya ilişkin ihalenin feshi taleplerini önlemek olup İİK 134/3 fıkrasının bu şekilde anlaşılıp uygulanması ihalenin hukuki yararı olmaksızın geciktirilmesine yönelik feshi taleplerinin önünün açılmasına sebebiyet verecektir. HMK 150. maddesine göre davanın açılmamış sayılmasının kesinleşmesine kadar ihalenin kesinleşmesi mümkün bulunmayacaktır.
Nispi karar ve ilam harcı konusu para veya para ile değerlendirilebilen bir şey olan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hükmolunan değer üzerinden alınan bir harçtır. Harçlar Kanunun 32. maddesine göre yargı işlemlerinden alınacak harç ödenmedikçe müteakip işlemler yapılamaz. Davanın reddine karar verilmesi durumunda ise nispi karar ve ilam harcına tabi bir dava olsa dahi sadece maktu harç ödenir. (1 sayılı Tarife, A.III,2.a.)
İhalenin feshi istemi bir dava değil şikayet olup, ihalenin feshi yargılamasında paraya çevirme işlemlerinin hukuka uygun olup olmadığının denetimi yapılmaktadır. Harçlar Kanunu 1 sayılı tarifenin 2/a maddesine göre şikayette maktu harç alınır. Oysa nispi karar ve ilam harcının konusu parayla ölçülebilen davalar hakkında uygulama alanı bulmaktadır.
7343 sayılı Kanun öncesinde ihalenin feshi isteminde maktu harç geçerli idi. 7343 sayılı kanunla ihalenin feshi isteyecek kişilerin kategorilerine göre maktu veya nispi harç yatırması gerektiği kabul edilmiştir. Öte yandan bu harcın yarısının peşin yatırılması gerektiği ihalenin feshi kararı verilmesi halinde başkasına yükletilmeksizin taleple birlikte iade edileceği, ancak ihalenin feshi talebinin reddedilmesi halinde talep ileri sürülürken yarısı yatırılan nispi harcın iade edilmeyeceği gibi kalan kısmında tahsil edileceği ifade edilmiştir. Bu hükümlerden İİK’nın 134/3 maddesinde yazılı nispi harcın Harçlar Kanunun anlamında yatırılan harç niteliğinde olmadığı, kötü niyetli ihalenin feshi taleplerinin önüne geçme amacı ile maddede yazılan kişilerin ihalenin feshi taleplerini zorlaştırmak için bir araç olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Zaten madde gerekçesinde de bu amaç açıkça belirtilmektedir. O halde İİK’nın 134/3. hükmünde yer alan ifadeden hareketle harcın yatırılması ön şart olarak değerlendirilmeli verilen süre içinde tamamlanmaması halinde talebin reddine karar verilmelidir. Ayrıca İİK 134/3. maddesinde “talepte bulunurken teminat gösterilmesi şarttır.” hükmü uyarınca teminat şikayetin ön şartıdır. Şikayette de kıyasen uygulanması gereken HMK m.114/1-ğ hükmüne göre teminat yargılama şartı olup, HMK'nın 115/2. hükmü uyarınca teminatın yatırılması için şikayetçiye süre verilmeli, süresinde yatırmaz ise ihalenin feshi şikayeti usulden reddedilmelidir. (Aşık, İbrahim/Oruç Yakup/ Tok Ozan/Saçar, Ömer Faruk; İcra ve İflas Hukuku, Ankara 2023,s.314)
Bu nedenlerle Harçlar Kanunun hükümlerinin ihalenin feshi yargılaması bakımından aynen uygulaması gerektiği görüşüne katılamıyorum. Harçlar Kanunu 32. maddesinde yazılı hüküm ile 30. maddesi hükmünün ve dolayısı ile HMK 150 madde hükmünün ihalenin feshi şikayetinin niteliği gereği uygulama yeri bulunmamaktadır. Zira İİK 134/5 fıkrası “İhalenin feshi talebi üzerine icra mahkemesi talep tarihinden itibaren 20 gün içinde duruşma yapar ve taraflar gelmeseler bile icap eden kararı verir.“ hükmü düzenlemekte olup şikayeti düzenleyen İİK’nın 18/son fıkrasında da benzer ifadeler yer almaktadır. HMK 150 uygulaması şikayetin niteliği ile de bağdaşmamaktadır.
Yukarıda belirtilen ilke ve kurallar uyarınca ihalenin feshini isteyen şikayetçi üçüncü kişiye nispi harcın yarısının ve teminat yatırılması için iki haftalık süre verilmesi yatırılmadığı taktirde istemin usulden reddi gerektiği, bu gerekçelerle kararın bozulması görüşünde olduğumdan kararın değişik gerekçe ile bozulması yönündeki çoğunluk görüşüne katılamıyorum.07.04.2025