Logo

12. Hukuk Dairesi2025/1677 E. 2025/3084 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Bonoya dayalı icra takibine itiraz üzerine yapılan yargılamada, tebligatın usulsüz olup olmadığı ve imzaya/borca itiraz süresinin geçip geçmediği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesi ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30. maddesi uyarınca tebligatın usulsüz yapıldığı, bu nedenle Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesinin uygulanamayacağı ve ilk tebligatın usulsüz olması nedeniyle imzaya ve borca itiraz süresinin henüz geçmemiş olduğu gözetilerek, istinaf mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Bonoya dayalı örnek 10 numaralı icra takibine karşı borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, tebliğ tarihinin düzeltilmesi ile imzaya ve borca itirazda bulunduğu, İlk Derece Mahkemesince; usulsuz tebliğ şikayetinin kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin 28.02.2024 olarak düzeltilmesine, imzaya itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verildiği, davalı alacaklı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak tebligat usulsüzlüğü şikayetinin reddine, imzaya ve borca itirazın süre aşımından reddine karar verildiği, kararın borçlu tarafından temyiz edildiği anlaşılmıştır.

7201 sayılı Tebligat Kanununun 21. maddesinin 1. fıkrasına göre tebligat yapılabilmesi için, muhatabın tebligat çıkarılan adreste ikamet etmekle birlikte, geçici olarak adreste bulunmadığının ve nedeninin, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin tespiti ile bu tespitin tebliğ evrakına yazılması ve tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir(Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik m.30/1).

Burada Yönetmeliğin 30. maddesi, tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını “tahkik etme” görevini yüklemiştir. Buna göre tebliğ memuru tahkik etmekle kalmayıp, bunu tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatacaktır. Ancak bu şekilde yapılan işlemin usulüne uygun olup olmadığı hakim tarafından denetlenebilir.

Borçlunun dava dilekçesinde; kendisine Tebligat Kanunu 21/2. maddeye göre yapılan tebligata esas ilk tebligattaki usulsüzlüğü ileri sürmüş olmakla, TK'nın 21/2. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için iade edilen tebligatın usulüne uygun şekilde araştırma yapılmak suretiyle iade edilmesi gerekmektedir.

Somut olayda, borçlunun MERNİS adresine tebligat çıkartıldığı ve tebligatın “Adrese gidildi, adres kapalı olup muhatap bulunamadı. Muhatap hakkında komşu-yönetici beyanı alınamadı. Sistem kaydı olmayıp muhatap ismen tanınmadığından tebligat merciine iadesine” şerhi ile iade edildiği, buna göre muhatabın bulunamadığı, beyan da alınmadığı şerh edilmek suretiyle usulüne uygun araştırma yapılmaksızın doğrudan merciine iade edildiği görülmekle, iade dönen ilk tebligat; 7201 sayılı Kanun'un 21/1. maddesi ile Yönetmeliğin 30. maddesi hükümlerine aykırı olup usulsüz olduğundan TK'nın 21/2. maddesinin uygulanmasına esas alınamaz.

O halde, İlk Derece Mahkemesinin değerlendirmesi yerinde olmakla, borçlunun aynı zamanda imzaya ve borca itirazı söz konusu olup düzeltme tarihine göre itirazın süresinde olduğu gözetilerek bu husustaki istinaf nedenlerinin de incelenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ:

Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesinin 16.01.2025 tarih ve 2024/1152 Esas-2025/50 Karar sayılı kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 14.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.