"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 59. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 5311 Sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 Sayılı HMK'nın 370. maddeleri uyarınca ONANMASINA, alınması gereken 615,40 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, 25.02.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
Karşı Oy Yazısı;
İcra ve İflas dairesi, İcra ve İflas Kanununu birinci derecede uygulamakla görevlidir. Bu görevleri yaparken kanunu yanlış uygular, kanunun kendisine tanıdığı takdir yetkisini hadiseye uygun olarak kullanmaz, bir hakkı yerine getirmez veya bir hakkın yerine getirilmesini sebepsiz sürüncemede bırakırsa usul ve yasaya aykırı hareket etmiş olur. İcra ve iflas dairesinin bu gibi usulsüz işlemlerine karşı, bundan zarar gören ilgililer icra mahkemesinde şikayet yoluna başvurabilir. Şikayet; icra ve iflas dairelerinin icra ve iflas hukukuna aykırı olan işlemlerinin iptali veya düzeltilmesini sağlamak için kabul edilmiş kendine özgü bir kanun yoludur (Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı).
İİK’nın 16. maddesinde “Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere icra ve iflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır.” şeklinde düzenlenmiştir. Kural; şikayete konu işlemin öğrenildiği tarihten itibaren yedi günlük süreye tabi olmasıdır. Bu kuralın (süreye tâbi şikayetin) iki önemli istisnası vardır:
1-İİK'nın 16/2. maddesi gereğince “Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman (süresiz) şikayet olunabilir.” Bu hükmün amacı ilgilileri icra memurunun bir hakkı yerine getirmekten kaçınmasına karşı korumaktır.
2-Kamu düzenine aykırı olan işlemlere karşı da süresiz şikayet yoluna başvurulabilir. Anılan ilke doktrinde bu şekilde benimsenmiş ve Yargıtay uygulamalarında da kabul edilmiştir.
Somut olayda; davacı/alacaklı tarafından Bakırköy 12. İcra Müdürlüğünün 202/11476 Esas sayılı dosyasında davalı/kiracı aleyhine kira alacağı yan giderler ve işlemiş faiz alacağı olarak toplam 473.516,47 TL tutarlı haciz ve tahliye talepli örnek 13 nolu ilamsız icra takibi yapıldığı, ödeme emrinin borçluya 16.11.2020 tarihinde tebliğ edildiği, şikayetçinin 23.11.2020 tarihinde borca ve fer’ilerine itirazda bulunduğu, itiraz nedeniyle takibin durdurulmasına karar verildiği, davacı/alacaklı tarafından 29.12.2020 tarihinde eldeki itirazın kaldırılması ve tahliye davasının açıldığı, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile itirazın kaldırılmasına, takibin devamına, asıl alacak miktarının %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine ve sözleşmeye konu taşınmazdan davalının tahliyesine karar verildiği, bu kararın davalı tarafından istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; “…Somut olayda, takip dayanağı kira sözleşmesinin incelenmesinde, 03/07/2018 düzenlenme tarihli kira sözleşmesinin 5.3 maddesinde "Kiracının ödemekle yükümlü olduğu kira bedelleri Alışveriş Merkezi'nin açılacağı belirtilen tarihten itibaren işlemeye başlar. Kiracı AVM'nin açılacağı 28/06/2018 tarihinden itibaren ilk 12 ay için kira bedeli ödemeyecektir. Ancak AVM'nin açılış tarihinden itibaren bu dönemde kiracı ortak alan gideri ile kendi mağazasının tüketim bedelini ödeyecektir." düzenlenmesine yer verildiği, 5.1 maddesinde "aylık kira bedelini ve işbu kira sözleşmesi tahtında avro olarak saptanan bütün ödemeleri avro cinsinden yapılacaktır. Ancak kiracı bu kira bedellerini fiili ödeme günündeki T.C. Merkez Bankası Avro Döviz Satış kuru esas alınarak Türk Lirası olarak da ödeyebilir." denilmiştir. Sözlemenin 5. maddesinde mağaza bağımsız bölümü ile asma kat için 1. yılda aylık kira bedeli ödenmeyecek olup 2. yıldan itibaren kira bedellerinin avro üzerinden ödeneceği tutar yıl yıl belirlenmiştir. Kira sözleşmesinin 5.4 maddesinde “Kiraya verenin kiracı aleyhine icra takibi veya dava ikame etmesi dahilinde de kiracı ödemediği tutarlar için Avro cinsinden aylık %1,5 +KDV üzerinden günlük temerrüt faizi ödeyecektir.” Ortak giderler için düzenlenen 12. maddede “Kiracının ödemediği tutarlar için aylık %1,5+KDV üzerinden günlük temerrüt faizi ödeyecektir.” düzenlemelerine yer verildiği, takip konusunun Eryap Müh. İnş. Taah. Turzm. San. Ve Tic. A.ş.'den devreden bakiye kira ve ortak gideri alacağı, 2020 yılı Temmuz, Eylül, Ekim ve Kasım aylarının ödenmeyen kirası ile Home Design klima ısıtma, elektrik tüketim bedelleri ile işlemiş faizinden ibaret olduğu, dolayısı ile istemin, yukarıda yapılan açıklamalar gereği, dövizle sözleşme yasağı kapsamında kaldığı ve tebliğin yürürlüğe girdiği 13.09.2018 tarihinden itibaren 30 gün içinde Türk parası olarak kira bedelinin belirlenmesi konusunda tarafların mutabakata vardığına dair dosyada herhangi bir açıklamada bulunulmadığı, haliyle kira sözleşmesinde belirlenen aylık kira bedellerinin ve işlemiş faizinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılmasının aylık kira alacağını belirsiz hale getirdiği, bu hususun mahkemece değerlendirilemeyeceği anlaşılmaktadır.
Öte yandan, alacaklı tarafından talep edilen kira bedellerinin dövize endeksli olarak TL’ye çevrilerek takibin başlatılmış olmasının bahse konu sözleşme yasağını ortada kaldırmayacağı da açıktır. (Emsal Yargıtay 12. HD 2023/8397 E.- 2024/2415 K. sayılı ilamı).
Açıklanan gerekçelerle, mahkemece davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken, tam kabulüne karar verilmesi isabetsiz olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, H.M.K' nun 353/1-b-2 maddesi gereği ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına…” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İİK’nın 63. maddesi; “İtiraz eden borçlu, itirazın kaldırılması duruşmasında, alacaklının dayandığı senet metninden anlaşılanlar dışında, itiraz sebeplerini değiştiremez ve genişletemez.”
HMK’nın 355. maddesinde; “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.”
HMK’nın 357/1. maddesinde; “…Bölge Adliye Mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz.” şeklindedir.
Davalı/borçlu “…kira başlangıç tarihinin tespit edilmesi, birinci madde ile pandemi koşulları dikkate alınmak suretiyle kira bedelinin yeniden tespiti ve uyarlama davasının beklenilmesi gerektiğinden bahisle borca, faiz oranına, işlemiş faiz miktarına açıkça itiraz ediyoruz…” şeklinde itirazda bulunduğu, kira sözleşmesinin altındaki imzaya itiraz etmediği gibi aylık kira miktarına da açıkça itirazda bulunmadığından İİK’nın 269/2. maddesi gereğince kira akdini kabul etmiş sayılacağı, ayrıca takibin “TL” üzerinden başlatıldığı dikkate alınarak İİK’nın 269/c maddesinde sayılı belgelerle kira borcunun ödendiği ispatlayamadığından İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
HMK’nın 355 ve 357/1. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesinde ve itiraz dilekçesinde ileri sürülmeyen hususlar ile istinaf dilekçesinde belirtilmeyen sebepler istinaf aşamasında kamu düzeni dışında re’sen dikkate alınamaz.
Bölge Adliye Mahkemesinin karar gerekçesinde; “…İşbu kanun hükümleri ışığında; 12.09.2018 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Cumhurbaşkanı Kararı, 06.10.2018 tarihli Resmi Gazete'de Yayınlanan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ'de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ, 16.11.2018 tarihli Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ'de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ ile T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın 13.10.2020 tarihli Duyurusu ve meri yasal mevzuat birlikte değerlendirilmelidir…” şeklindeki gerekçe kamu düzeni nedeniyle re’sen dikkate alınmışsa da bu hususun davalı/borçlu tarafından süresiz şikayet yoluyla ya da itiraz dilekçesiyle ileri sürülmesi gerekir. Somut olayda davalının böyle bir şikayeti ve itirazı yoktur. Bu yön süresiz şikayete tabi ise de mahkemece kamu düzeni nedeniyle re'sen dikkate alınamaz.
Belirtilen nedenlerle istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekirken Bölge Adliye Mahkemesince kamu düzeni nedeniyle re’sen yapılan incelemeye göre yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bu nedenle bozulması gerektiğinden, Dairemizin sayın çoğunluğunun onama yönündeki görüşüne katılamıyorum. 25.02.2025