"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:Ceza Dairesi
SAYISI : 2019/1210 E., 2023/694 K.
SUÇ : Kasten yaralamaya azmettirme
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ: Temyiz başvurusunun esastan reddi ile hükmün onanması
İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286. maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260. maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291. maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294. maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298. maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Siirt 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 18.10.2018 tarihli ve 2017/233 Esas, 2018/846 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kasten yaralamaya azmettirme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 38/1, 86/1, 86/3-e, 87/3, 29/1, 62/1, 53/1-2-3, 51. maddeleri uyarınca 1 yıl 1 ay 3 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve verilen hapis cezasının ertelenerek denetim süresi belirlenmesine karar verilmiştir.
2. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 02.06.2023 tarihli ve 2019/1210 Esas, 2023/694 Karar sayılı kararı ile, İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik katılan vekili ve sanık müdafinin istinaf başvurularının kabulüne karar verilerek 5271 sayılı Kanun’un 280. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde aynı Kanun’un 280. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile sanık hakkında kasten yaralamaya azmettirme suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 38/1, 86/1, 86/3-c-e, 87/1-c, 38/2, 29/1, 62/1, 53/1-2-3. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık ... müdafinin temyiz istemi özetle, mahkûmiyete yeter delil bulunmadığından beraat kararı verilmesi gerektiğine ilişkindir.
III. GEREKÇE
1. Sanık ...'ın suç tarihinde Siirt Belediyesinde sokaklarda çalışan temizlik işçisi olduğu, katılan ... 'un ise temizlik işleri müdürü olarak görev yaptığı, suç tarihinden bir gün önce sanık ...'ın işe geç gelmesi üzerine amiri olan katılan ...'un kendisini uyardığı, bu nedenle aralarında tartışma çıktığı, katılan ...'un sanık ...'a "senin hakkında yasal işlem yapacağım" dediği, sonrasında sanık ...'ın olayı abisi olan tanık ...'e anlattığı, tanık ...'in katılan ...'u telefonla aradığı, aralarında telefonda tartışma ve küfürleşme yaşandığı, suç tarihi olan 10.07.2016 günü saat 12.00 sıralarında sanık ...'ın çalışmış olduğu Siirt Belediyesine gittiği, kendisi hakkında işlem yapacağını düşündüğü katılan ...'un odasına gittiği ve katılan ile tartıştıkları, sonrasında sanık ...'ın Belediyede bulunan küreği eline alarak katılana saldırdığı, araya tanıkların girdiği ve tarafların birbirine vurmasını engelledikleri, sanık ...'ın belediye binasına gelirken arkasından oğlu olan inceleme dışı suça sürüklenen çocuk ... 'nin de gittiği, suça sürüklenen çocuğun sanık ... ve katılan ...'un yanına geldiği, sanık ...'ın oğlu olan suça sürüklenen çocuğa "işte ... bu şahıs diyerek" suça sürüklenen çocuğa katılanı işaret ettiği, bunun üzerine inceleme dışı suça sürüklenen çocuğun elinde bulunan silahtan sayılan demir parçası ile katılana vurarak İstanbul İkinci Adli Tıp İhtisas Kurulunun 29.03.2021 tarihli raporuna göre yüzünde sabit ize, Siirt Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 15.06.2017 tarihli raporuna göre basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek ve burnunda hafif ( 1 derecede) kemik kırığı oluşturacak nitelikte kasten yaraladığı anlaşılan olayda,
2. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan ve dosya kapsamına göre yeterli olduğu anlaşılan delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterildiği, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, yargılama sonucunda oluşan kanaat ve takdire göre ceza yaptırımının bozma nedeni saklı kalmak kaydıyla yasal bağlamda ve gerekçesi gösterilerek belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafinin temyiz sebeplerinin incelenmesinde hükümde bozma nedeni dışında hukuka aykırılık bulunmamıştır.
3. Sanığın katılan ile aralarında bulunan husumetten haberdar olan oğlu suça sürüklenen çocuğun bu husumetin etkisiyle katılana yönelik gerçekleştirdiği yaralama eylemi öncesinde, sanığın da katılana kürekle vurmaya çalışmak şeklinde eylemde bulunduğu, sanık ve suça sürüklenen çocuğun katılana yönelik eylemde müşterek hakimiyet kurdukları, failliğin şerikliğe önceliği prensibi ilkesi de nazara alınarak, sanık hakkında 5271 sayılı Kanun'un 38/2. maddesinin uygulanma imkanının bulunmadığı gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilerek sanık hakkında fazla ceza tayin edilmesi yönünden hükümde hukuka aykırılık bulunmuştur.
IV. KARAR
Gerekçe bölümünde (3.) bendinde açıklanan nedenle sanık müdafinin temyiz istemleri iştirakin derecesi yönünden yerinde görüldüğünden Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 02.06.2023 tarihli ve 2019/1210 Esas, 2023/694 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302. maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, üyeler ... ve ...'ın karşı oyları ve oy çokluğu ile BOZULMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca takdîren Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
10.12.2024 tarihinde karar verildi.
K A R Ş I O Y
Sanıklar ... ve suça sürüklenen çocuk ... 'nin baba oğul oldukları, ...'ın Belediye de çalıştığı, katılanın ise aynı yerde ...'ın amiri konumunda görev yaptığı, olaydan bir gün önce ... ile katılanın tartıştığı ve katılanın tutanak tutacağını söylediği, işten atılacağı endişesi yaşayan sanık ...'ın bu durumu ailesi ile paylaştığı, sanığın abisi olduğunu söyleyen birisinin katılanı telefonla arayarak hakaret ve tehditte bulunduğu sanık ...'ın ikrarından konuyu oğlu suça sürüklenen çocuğa da anlattığının anlaşıldığı, olay günü sanığın yanına silah veya silahtan sayılan herhangi bir alet olmaksızın belediyeye gittiği, suça sürüklenen çocuğun da babasının peşinden birkaç dakika ara ile yanına silahtan sayılan bir demir parçası ile gittiği, sanığın katılan ile karşılaşır karşılaşmaz hemen tartışmaya başladığı ve orada bulunan bir küreği eline alarak katılana vurmak için hamle yaptığı ancak orada bulunan tanıkların araya girerek tarafları ayırdıkları, bu sırada suça sürüklenen çocuğun içeriye girdiği, sanığın oğluna "işte ... bu" diyerek eliyle işaret etmesi üzerine suça sürüklenen çocuğun katılana elindeki demirle vurarak yaraladığı sübut bulmuştur.
Sayın çoğunluk sanık ve suça sürüklenen çocuğun TCK 37. maddesi gereğince olayın işlenişi üzerinde ortak hakimiyet kurmaları nedeniyle müşterek fail olarak cezalandırılmaları gerektiği sebebiyle kararın bozulmasına hükmetmiş ise de bu karara katılmıyoruz. Şöyle ki; sanığın bir gün önce yaşanan tartışmayı eve giderek oğluna anlattığı kendi ikrarı ile sabittir. Dolayısıyla suça sürüklenen çocuğun olay yerine tesadüfen gelmediği anlaşılmaktadır. Yine suça sürüklenen çocuğun eline bir demir parçası ile babasının peşinden birkaç dakika ara ile yürümesinden ve gelir gelmez eliyle mağduru işaret etmesi üzerine suça sürüklenen çocuğun doğrudan katılana saldırmasından sanığın suça sürüklenen çocuğu bu konuda daha önceden azmettirdiği ve suça sürüklenen çocuğun kendisine verilen talimat doğrultusunda hareket ettiği hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Sanığın olayın azmettiricisi mi yoksa müşterek faili mi olduğu konusuna gelince "faillik şeriklikten önce gelir" prensibi olayımıza uymamaktadır. Bu kuralın uygulanması için azmettiren kişinin azmettiren ile birlikte suçun icrası üzerinde ortak hakimiyet kurarak fiili birlikte işlemesi gerekmektedir. Böyle bir durumda azmettiren artık TCK 38. maddesi gereğince değil 37 nci maddesi gereğince cezalandırılmalıdır. Oysa somut olayda sanık olay yerine önce tek başına gitmiş ve burada eline geçirdiği kürekle katılana hamle yapmış ise de tanıkların engel olunması üzerine herhangi bir darp eyleminde bulunamamıştır. Bu olay sona erdikten sonra suça sürüklenen çocuk olay yerine gelmiştir. Suça sürüklenen çocuk geldiğinde devam eden herhangi bir kavga olayı mevcut değildir. Suça sürüklenen çocuk katılanı tanımadığı için babasına bakmış ve babasının katılanı göstermesi ve talimatı üzerine bir şey demeden katılana saldırmıştır. Suça sürüklenen çocuğun bu saldırısı sırasında da sanığın herhangi bir eylemi yoktur dolayısıyla ikisinin birlikte fiilin icrası üzerinde ortak hakimiyet kurması söz konusu olmadığından sanığın kendi eylemi nedeniyle kasten yaralama suçuna teşebbüsten, suça sürüklenen çocuğun eylemi nedeniyle ise çocuğu kasten yaralama suçuna azmettirmeden cezalandırılması gerektiğini düşündüğümüzden Sayın çoğunluğun kararına muhalefet ediyoruz.