Logo

1. Ceza Dairesi2023/8447 E. 2024/4182 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanığın eyleminin kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçu mu yoksa kasten öldürme suçu mu olduğu ve haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususlarında yerel mahkeme ile Yargıtay arasında oluşan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Sanığın kullandığı silahın öldürücü nitelikte olması, atış mesafesi ve meydana gelen yaranın vahametine göre sanığın kastının öldürmeye yönelik olduğunun kabulü gerektiği ve sanığın maktul tarafından tehdit edildiğine dair savunmasının aksinin ispatlanamaması nedeniyle haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının düzeltilmesine yer olmadığına ve dosyanın Ceza Genel Kurulu'na gönderilmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi

SAYISI : 2023/1168 E., 2023/2062 K.

SUÇ : Kasten yaralama sonucu ölüme neden olma

KARAR : Direnme

TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 05.07.2023 tarihli ve 2023/1168 Esas, 2023/2062 Karar sayılı kararı ile Yargıtay 1. Ceza Dairesinin, 07.02.2023 tarihli ve 2022/9006 Esas, 2023/335 Karar sayılı bozma kararına karşı verilen direnme kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 307/4. maddesi uyarınca Dairemize gönderildiği belirlenmekle;

Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi tarafından verilen direnme kararının; 5271 sayılı Kanun’un 286/1. maddesi uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260/1. maddesi gereği temyiz edenlerin direnme kararını temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291/1. maddesi gereği temyiz istemlerinin

süresinde olduğu, 294/1. maddesi gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298/1. maddesi gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

Katılanlar vekilinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299/1. maddesi gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

1. Denizli 5. Ağır Ceza Mahkemesinin, 04.03.2022 tarihli ve 2020/524 Esas, 2022/110 Karar sayılı kararının katılanlar vekili ve sanık müdafii tarafından istinaf edilmesi üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 08.06.2022 tarihli ve 2022/1540 Esas, 2022/1959 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında maktule karşı kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçundan 13 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, bu kararın katılanlar vekili ve sanık müdafii tarafından temyizi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesinin, 07.02.2023 tarihli ve 2022/9006 Esas, 2023/335 Karar sayılı ilâmı ile özetle; sanığın eylemine bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğu bu nedenle kasten öldürme suçundan cezalandırılması yerine hatalı değerlendirme ile kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçundan cezalandırılması, sanığın aksi sabit olmayan maktulün üzerine araç sürdüğü, tehdit ve hakarette bulunduğu şeklindeki savunması karşısında maktulden sanığa yönelik haksız hareketlerde bulunduğunun kabulü gerektiğinden sanık hakkında haksız tahrik nedeniyle 12 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası öngören, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 29. maddesi uyarınca azami hadden ceza belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi nedenleriyle bozulmasına ve dava dosyasının 5271 sayılı Kanun’un 304/2-b maddesi uyarınca Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.

2. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 05.07.2023 tarihli ve 2023/1168 Esas, 2023/2062 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun’un 307/4. maddesi uyarınca önceki hükümde direnilmesi ile sanık hakkında kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçundan, 5237 sayılı Kanun'un 87/4-2. cümlesi, 62, 53. maddeleri uyarınca 13 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

1. Katılanlar vekilinin temyiz sebepleri özetle; sanığın tasarlayarak kasten öldürme suçundan cezalandırılması gerektiğine ilişkindir.

2. Sanık müdafiinin temyiz sebepleri özetle; temel cezanın gerekçesiz şekilde alt sınırdan uzaklaşılarak tayininin hukuka aykırı olduğuna, haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğine ilişkindir.

III. GEREKÇE

1. Maktul ile tanık İ.K.'nın 2020 yılı Ocak ayında tanıştıkları ve bir süre arkadaşlık yaptıkları, sanık ile tanık İ.K'nın Ocak ayı sonunda aralarında nişanlandıkları, tanık İ.K. ile maktulün Ocak, Şubat ve Mart aylarında birbirleri ile iletişim kurmaya devam ettikleri, tanık İ.K. ile maktul arasındaki iletişimin 28.11.2020 tarihli bilirkişi raporuna göre karşılıklı olduğu ancak tanık İ.K.'nın, nişanlısı olan sanığa

maktul ile aralarındaki durumu olandan farklı şekilde anlattığı, olay günü sanığın, maktulün içerisinde bulunduğu aracın yanına gelip açık olan şoför camının içine doğru tüfeğin namlusunu uzattığı ve şoför koltuğunda oturan maktulü hedef alarak bir el ateş ettiği, maktulün sol femur bölgesinden yaralanması üzerine hastaneye kaldırıldığı, 04.04.2020 günü öldüğü, ölü muayene ve otopsi işleminin yapıldığı, 05.04.2020 tarihli rapora göre ölüm sebebinin ateşli silah yaralanmasına yönelik tedavi görmekte iken gelişen komplikasyonlar ile çoklu organ yetmezliği olduğu anlaşılmıştır.

2. Av tüfeği ile yakın mesafeden bacağa yönelik yapılan atışlarda, toplu saçma girişi ile geniş doku ve kemik defekti (eksikliği, kaybı) yanında ana damar ve sinir paketinin tamamen parçalanıp ani ve bol miktarda kan kaybı sonucu kısa sürede ölümün meydana geldiğinin bilinen veya bilinmesi gereken bir durum olması nedeniyle; somut olayda kullanılan silahın etkili mesafeden vahim sonuçlar meydana getirmeye elverişli olması, atış mesafesi ve meydana gelen yaranın niteliği birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eylemine bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğu bu nedenle kasten öldürme suçundan cezalandırılması yerine hatalı değerlendirme ile kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçundan cezalandırılmasına dair direnme kararı verilmesi yerinde görülmemiştir.

3. Her ne kadar İlk Derece Mahkemesince; tanık İ.K. ile maktul arasındaki HTS kayıtları ve bu kayıtlar hakkında aldırılan 28.11.2011 tarihli bilirkişi raporuna göre tanık İ.K. ile maktul arasındaki Ocak, Şubat ve Mart aylarındaki iletişimin karşılıklı olduğu ve olay tarihinden bir süre önce maktulün tanık İ.K. ile iletişim kurmadığı, tanık İ.K.'nın maktul ile iletişim kurmaya çalıştığı kabul edilmiş olsa da tanık İ.K.'nın, sanığa maktul ile aralarındaki durumu olandan farklı şekilde anlattığı, olay tarihinden çok kısa süre önce 20.03.2020-21.03.2020 tarihlerinde tanık ve maktul arasında mesajlaşma olduğundan sanığın bu durumu fark etmesi üzerine maktulün nişanlısını rahatsız ettiği hususunda kaçınılmaz hataya düştüğü ve bu hata nedeniyle 5237 sayılı Kanun'un 29. maddesi gereği haksız tahrik indirimi uygulanmasına karar verilmiş ve Bölge Adliye Mahkemesince ise sanığın nişanlısı olduğunu iddia ettiği tanık İ.K'nın rızası dışında maktul tarafından arandığına ilişkin somut bir delil bulunmadığı, tanık İ.K.'nın kendi durumunu anlatabilmek için maktul tarafından rahatsız edildiğini iddia etmiş olabileceği, sanığın buradaki hatadan yararlanmasının söz konusu olamayacağı kabul edilerek sanık hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanmamasına karar verilmiş ise de tanık İ.K. ile maktul arasındaki iletişimin 28.11.2020 tarihli bilirkişi raporuna göre karşılıklı olduğu ancak tanık İ.K.'nın nişanlısı olan sanığa maktul ile aralarındaki durumu olandan farklı şekilde anlattığının tanık İ.K.'nın beyanı ile anlaşıldığı, bu nedenle maktulün nişanlısını rahatsız ettiği hususunda kaçınılmaz hataya düşmediği ancak sanığın olaydan 15 gün kadar önce nişanlısının evinin önüne tanık İ.K.'yı almaya gittiğinde daha önceden tanımadığı maktul ile karşılaştığını, yanına gelerek "... sana yar etmeyeceğim" dediğini, 1 hafta kadar sonra Buldan sanayisine aracıyla ilgili ufak tefek işleri halletmek için gittiğinde yolda yürürken maktulün araçla üzerine doğru geldiğini fark ederek kendini kenara doğru attığını, araç camının açık olduğunu, eliyle kendisine tehditvari bazı işaretler yaptığını, aynı zamanda da "Or.spu çocuğu, sana yar etmeyeceğim" şeklinde sözler söylediğini savunması, tanık İ.K.'nın "...'dan duyduğum kadarıyla ..., ...'nın üzerine araba sürüyor ve küfürler ediyor" dediğini ifade etmesi karşısında, gerek Yargıtay Ceza Genel Kurulunun gerekse Dairemizin içtihatlarına göre sanığın aksi sabit olmayan maktulün üzerine araç sürdüğü, tehdit ve hakarette bulunduğu şeklindeki savunması karşısında maktulden sanığa yönelik haksız hareketlerde bulunduğunun kabulü gerektiğinden sanık hakkında haksız tahrik nedeniyle 12 yıldan 18

yıla kadar hapis cezası öngören 5237 sayılı Kanun'un 29. maddesi uyarınca azami hadden ceza belirlenmesi gerekirken anılan maddenin uygulanmamasına dair direnme kararı verilmesi yerinde görülmemiştir.

IV. KARAR

Gerekçe başlığı altında (2) ve (3) numaralı paragraflarda açıklanan nedenlerle direnme kararı yerinde görülmediğinden Yargıtay 1. Ceza Dairesinin, 07.02.2023 tarihli ve 2022/9006 Esas, 2023/335 Karar sayılı bozma kararının, Tebliğname'ye uygun olarak, oy birliği ile DÜZELTİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 307/4. maddesi gereğince direnme kararını incelemek üzere Yargıtay Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE,

05.06.2024 tarihinde karar verildi.