Logo

1. Ceza Dairesi2023/9098 E. 2024/1574 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Şüpheliler hakkında neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın hukuka uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Şikayetçinin yaralanmasına neden olan failin tespit edilememesi, şüphelilerin suça iştiraki konusunda yeterli delil bulunmaması ve mevcut delillerin şüphelilerin aleyhine yorumlanamaması gözetilerek, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Sulh Ceza Hâkimliği

... Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, 05.10.2022 tarihli ve 2017/14144 Soruşturma numaralı evrakı ile şüpheliler hakkında neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan, kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar verildiği, anılan ek karara yönelik şikâyetçi vekili tarafından yapılan itirazın reddine dair merci ... 10. Sulh Ceza Hâkimliğinin, 11.04.2023 tarihli ve 2022/6232 Değişik ... sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (5271 sayılı Kanun) 271 ... maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca kesin olmakla 11.04.2023 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Kanun'un 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 12.10.2023 tarihli ve 2023/15076 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 13.12.2023 tarihli ve KYB-2023/109773 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:

I. İSTEM

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 13.12.2023 tarihli ve KYB-2023/109773 sayılı kanun yararına bozma isteminin;

"Dosya kapsamına göre, 26.01.2017 tarihinde müştekinin kendisinin kullanımında olan araca başka bir aracın arkadan çarpması üzerine aracından indiği sırada başının arkasından sert bir cisimle vurulması ve devamında yaralanması olayı ile ilgili olarak şüpheliler hakkında kasten yaralama suçunu işlediklerinden işlediğinden bahisle soruşturma işlemlerine başlanılmasına rağmen, müştekinin iddialarının soyut nitelikte kaldığı ve herhangi bir delil bulunmaması nedeniyle kamu davası açmaya yeterli delil elde edilemediğinden bahisle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş ise de,

Şikayet dilekçesi ekinde yer alan ... Hastanesince düzenlenen epikriz raporunda müştekinin olay nedeniyle yoğun bakımda tedavi gördüğünün, Adli Tıp Kurumu ... Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 28.09.2017 tarihli raporu ile de beyin kanaması geçirmesi nedeniyle söz konusu yaralanmasının yaşamını tehlikeye sokacak nitelikte olduğunun belirtildiği, ancak tedavi evraklarının tamamının, başvurmuş olduğu hastaneden getirtilmeden Adli Tıp Kurumu ... Adli Tıp Şube Müdürlüğünden rapor temin edildiğinin anlaşıldığı,

Müştekinin mütevelli heyetinde yer aldığı Yeniyüzyıl Üniversitesinin kantinini işletmekte olan şüpheli ... ile ilgili yolsuzluk olayını ortaya çıkartması nedeniyle, olaydan bir süre önce kendisine tehdit içerikli mesaj gönderdiğini ve tehdit içerikli çeşitli aramalar yaptığını belirttiği, söz konusu mesaj görüntüsünün şikayet dilekçesi ekinde yer almasına rağmen şüphelinin söz konusu mesaj ile ilgili olarak ifadesinin alınmadığı gibi bahse konu yolsuzluk olayının niteliği ve sonucunun da araştırılmayarak böyle bir olayın taraflar arasında husumete neden olup olmayacağının tespitinin yapılmadığı,

Tanık ... ... isimli şahsın, olaydan bir süre önce ... Derneğine ait kıraathanede bulunduğu sırada ... lakaplı şahsın birinin dövülmesi için ... isimli bir şahıs ile görüştüğünü, ... lakaplı şahsın görüşmeden sonra kendisine para teklif ederek bu işi halledip halledemeyeceğini sorduğunu, hatta dövülecek kişinin adresi, telefon ve diğer bilgilerinin yazılı olduğu kağıdı uzatması üzerine, bu kağıdın resmini çektiğini ve telefonda yer alan numarayı arayarak kendisine bilgi verdiğini, bu şahsın müşteki olduğunu, kendisi ile yaptıkları telefon görüşmesi neticesinde müştekinin ofisine gitmesi üzerine öğrendiğini belirttiği, söz konusu fotoğrafların temin edilmediği, tanığın müştekiyi arayıp aramadığı hususunun da netleştirilmediği gibi,

Tanık ...'ın, 02.12.2020 tarihinde kendisine yaptırılan usule aykırı teşhis işlemi ile bu şahsın şüpheli ... olduğunu teşhis ettiği, işlemin hukuka aykırı olması nedeniyle delil olarak kabul edilemeyeceği belirtilmiş ise de;

Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 23.05.2023 tarihli ve 2022/123 Esas, 2023/10783 esas sayılı ilâmı ile; '...Şüphelinin teşhise tabi tutulabilmesi için gözaltına alınmış olması gerekir. Şüphelinin yakalanmış olması teşhis için yeterli değildir. Ayrıca Cumhuriyet Savcısı tarafından verilmiş bir gözaltı kararının olması gerekir. Öyleyse gözaltı kararı verilmeden yapılmış teşhis işlemleri hukuka uygun değildir. Her şeyden önce belirtmek gerekir ki, teşhis bir "Yüzleştirme" işlemi değildir. "Yüzleştirme" 5271 sayılı Kanun’un 52. maddesine göre tanıkların veya şüphelilerin çelişkili beyanlarının giderilmesi amacıyla yapılan bir işlemdir. Teşhis ise Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu (...) Ek 6. maddeye göre gözaltına alınan kişinin suçun faili olup olmadığını belirlemek ve kimliğini tespit etmek amacıyla yapılan bir delil toplama işlemidir. ... her iki işlemde belirli usul kurallarına uyulmak şartıyla yapılan ceza

muhakemesi işlemleridir. ...Teşhis işleminin gerçekleştirilmesi sırasında da uyulması gereken bir dizi kural vardır. Bunların başında teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin birden fazla ve aynı cinsten olması, aralarında yaş, boy, ağırlık, giyinme gibi görünüşe ilişkin hususlarda benzerlik bulunması gelmektedir. Teşhis için gerekli olması halinde, şüphelinin görünüşü ile ilgili gerekli değişiklikler yapılabilir. Teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin her birinde, teşhis sırasında bir numara bulundurulur. Teşhis işlemi ile ilgili önemli kurallardan birisi ise teşhiste bulunan kişi ile teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin birbirini görmemesidir. Teşhis işlemi ile ilgili kurallar ve prosedür yukarıda sayılanlarla sınırlı değildir. Ayrıca işlemin sağlıklı olması amacıyla teşhisin en az iki kez tekrarlanması ve teşhiste bulunması istenen kişiye, şüphelinin teşhis edilecek kişiler arasında yer almıyor olabileceğinin hatırlatılması gerekmektedir. Teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin, bu işlem sırasında birlikte fotoğrafları çekilerek veya görüntüleri kayda alınarak, soruşturma dosyasına konulması da gerekmektedir. Bu hususun yargılama sırasında hakim tarafından saptanıp, değerlendirilmesi gerekir...' şeklinde de belirtildiği üzere, hukuka uygun olarak yapılan teşhis işlemin dahi iki kere tekrarlanabileceğinin kabul edilmesi karşısında, hukuka aykırı şekilde yapılan işlemin ise yenilenmesi gerekirken, bu hususun da ikmal edilmediği,

Şüphelilerin temin edilen HTS dökümleri temin edilmiş ise de, somut olay ile ilgili olarak bir değerlendirmeye tabi tutulmadıkları, yine müştekinin aracına arkadan çarpan araç ile ilgili olarak da yeterli araştırmanın yapılmadığı ve olayla ilgili bulunmadığı değerlendirilen çok sayıda araca dair trafik kayıt bilgilerinin dosyaya temin edildiği,

... Cumhuriyet Başsavcılığının 08.11.2018 tarihli ve 2017/135462 soruşturma sayılı dosyasının işbu dosya ile birleştirilmesine karar verilmesine rağmen, anılan dosyaya ilişkin evrakların tamamının temin edilmediği anlaşılmakla, belirtilen hususların temin edilerek sonucuna göre şüphelilerin hukuki durumlarının takdir ve tayin edilerek bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği gözetilmeden, soruşturmanın genişletilmesi yerine, itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir."

Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.

II. GEREKÇE

1. 5271 sayılı Kanun'un, Bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevi başlıklı 160 ıncı maddesinde yer alan; "(1) Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.

(2) Cumhuriyet Savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür."

Kamu davasını açma görevi başlıklı 170 ... maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında yer alan; "1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet Savcısı tarafından yerine getirilir.

(2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler."

Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar başlıklı 172 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan; "(1) Cumhuriyet Savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir."

Cumhuriyet savcısının kararına itiraz başlıklı 173 üncü maddesinin inceleme konusu ile ilgili bölümlerinde yer alan; "(1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.

(2) İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.

(3) (Değişik: 18/6/2014-6545/71 md.) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.

(4) (Değişik: 25/5/2005 - 5353/26 md.) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.

" şeklindeki düzenlemeler uyarınca Cumhuriyet savcısı kendisine yapılan suç duyurusu veya şikâyet üzerine suçun gerçekten işlenip işlenmediğinin tespiti için hemen işin gerçeğini araştırmaya başlamalı ve maddi gerçeğin ortaya çıkmasına yarayan tüm kanunî yöntemlere başvurmalıdır. Toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaşıldığında iddianame düzenleyerek kamu davası açılması, aksi hâlde ise 5271 sayılı Kanun’un 172 nci maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verilmesi gerekmektedir.

2. Bu kapsamda inceleme konusu soruşturma dosyasının değerlendirilmesinde; Cumhuriyet Başsavcılığınca “...şüphelilerin alınan ifadelerinde suçlamayı reddettikleri, müştekinin olay anında kendisini darp edenleri görmediği, olay anını gösterir tanık veya kamera bulunmadığı, şüpheli ...'ın 31.08.2016 tarihinde müştekiye tehdit içerikli mesaj attığı anlaşılmış ise de, darp olayının mesajdan yaklaşık 4 ay sonra 26.01.2017 tarihinde meydana geldiği, taraflar arasında husumet olmasının müştekiye gerçekleştirilen her suçun şüpheli tarafından gerçekleştirildiği anlamına gelmeyeceği, mesaj içeriği ile olay arasında uzunca zaman geçtiği, şüphelilerin atılı suçu işlediğine dair somut hiçbir delil bulunmadığı,

...şüpheli ...'ün, müştekiyi darp etmeleri için birileriyle görüştüğü kabul edilse dahi bu eylemin başlı başına atılı suçu oluşturmayacağı, bu konuda görüşme yapılmasının kasten yaralama suçuna ilişkin icrai hareket olarak kabul edilemeyeceği, olsa olsa hazırlık hareketi sayılabileceği, hazırlık hareketlerinin ise ceza sistemimizde yaralamaya teşebbüs suçunu oluşturmayacağı, ... isimli kişinin görüştüğü belirtilen kişilerle anlaştığına, veya anlaşmışsa anlaştığı kişilerin eylemi gerçekleştirdiğine dair de delil bulunmadığı”ndan bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar verildiği, anılan ek karara itirazın da merci tarafından reddedildiği anlaşılmıştır.

3. Şikâyetçi hakkında Adlî Tıp Kurumu ... Adlî Tıp Şube Müdürlüğü tarafından tanzim olunan 28.09.2017 tarihli adlî muayene raporunda sağ orbita çevresinde hematom, üst dudakta ödem-hematom, ağız mukozasında iki adet laserasyon, başında ödem ve hassasiyet olduğu, subdural hematom saptandığı şeklinde yaralanma bulgusu tarif edilmiş ise de, şikâyetçinin olay günü aracına başka araç tarafından arkadan çarpılması üzerine aracından indiğinde arkasından kafasına vurulduğunu bildirdiği, ancak şikâyetçinin vuran kişiyi görmediği, kolluk yazı cevabında olay anına ilişkin kamera kaydına rastlanmadığı, şikâyetçinin aracının gişe geçişinin ardından aynı gişeden geçen araç bilgilerinin temin edildiği, ancak bu araçlar arasında şikâyetçiyi takip eden araç olup olmadığının belirlenemediği, şüpheli ...'ın alınan savunmasında şikâyetçiye aralarındaki hukukî ihtilaf nedeniyle mesaj gönderdiğini kabul ettiği ancak yaralama olayını kabul etmediği, diğer şüpheliler Murat ve ...'ün de yaralama olayı ile ilgilerinin bulunmadığını savundukları, şikâyetçinin de 02.02.2017 tarihli kolluk beyanında şüpheli Murat'ın ismini yanlışlıkla verdiğini bildirdiği, HTS kayıtları dosyada mevcut olup incelenmesinde somut olayla bağlantılı kayıtların bulunmadığı, şikâyetçinin vekili aracılığıyla doğrudan Cumhuriyet savcılığına verdiği dilekçe üzerine başlatılan soruşturma ile aynı olaya ilişkin kolluk tahkikat evrakının birleştirilmesine karar verildiği belirlenmekle dosya kapsamında eksik evrak bulunmadığı, tanık ...'ın şüpheli ...'ün şikâyetçinin darp edilmesi için birini aradığına ilişkin anlatımlarının tek başına şüphelilerin şikâyetçinin yaralanmasına iştirak ettikleri hususunda kamu davası açmak için yeterli delil niteliğinde bulunmadığı anlaşıldığından şüpheliler hakkında verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karara yönelik itirazın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı belirlenmekle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.

III. KARAR

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, kanun yararına bozma istemi doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesindeki koşulları taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN oy birliğiyle REDDİNE,

Dava dosyasının, Mahkemesine sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

11.03.2024 tarihinde karar verildi.