"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2019/512 E., 2020/201 K.
SUÇ : Kasten öldürme
HÜKÜM : Mahkûmiyet
İTİRAZNAME GÖRÜŞÜ : Bozma
İTİRAZA KONU KARAR : Hükmün düzeltilerek onanması
İTİRAZ EDEN : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
Yargıtay 1. Ceza Dairesinin, 19.09.2023 tarihli ve 2022/9463 Esas, 2023/5463 Karar sayılı kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 11.12.2023 tarihli ve KD-2021/62856 sayılı itirazı üzerine yapılan inceleme neticesinde;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 308 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kanunî süresinde yapılan lehe itiraz başvurusu üzerine dava dosyası, aynı Kanun’un 308 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği Dairemize gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz başvurusu, sanık ... hakkında kasten öldürme suçundan mahkûmiyetine ilişkin karar yönünden, "sanığın atılı suçtan mahkumiyetine yetecek ölçüde, kesin ve her türlü şüpheden uzak kanıt bulunmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine yetersiz gerekçeyle mahkumiyetine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu" gerekçesiyle 5271 sayılı Kanun'un 223/2-e maddesi uyarınca sanığın beraatine karar verilmesi gerektiğinden hükmün düzeltilerek onanması ilamının kaldırılmasına ve bozulmasına karar verilmesi talebine ilişkindir.
II. GEREKÇE
Sanığın çelişkili beyanları ve tanıkların beyanları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın nişanlısı olan maktule karşı olay gecesi cebir uyguladığı ve otelden gitmesini istediği, maktulün de otelden ayrılmak için üzerine montunu ve botunu giydiği sırada sanığın maktulün gitmesine izin vermeyerek balkondan aşağıya atmak suretiyle maktul ...'yi öldürdüğü, bu bağlamda olayda taraflar arasında yaşanan tartışmanın şiddeti, sanığın maktule karşı sarf ettiği tehdit ve hakaret içerikli sözler, tanık anlatımlarından maktulün kafasının duvara vurulduğunun anlaşılması ve maktulün balkondan aşağıya düşmesi anında savunmalarının aksine balkonda bulunduğunun görülmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde, Dairemizin hükmün düzeltilerek onanması ilamının usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilmekle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
III. KARAR
1. Gerekçe bölümünde belirtilen nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı İTİRAZININ oy çokluğuyla REDDİNE,
2. 5271 sayılı Kanun’un 308 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca Yargıtay 1. Ceza Dairesinin, 19.09.2023 tarihli ve 2022/9463 Esas, 2023/5463 Karar sayılı hükmün düzeltilerek onanması kararı ile ilgili itirazı incelemek üzere dava dosyasının, Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
KARŞI OY
Sanık ...’nün ölen ...’yu kasten öldürme suçundan cezalandırılmasına yeter her türlü şüpheden uzak kesin bir delil bulunmadığından 5271 sayılı CMK’nin 223/2-e maddesi uyarınca beraatine karar verilmesi gerekirken, Nazilli 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kurulan mahkûmiyet hükmünün düzeltilerek onanmasına ilişkin Dairemizin 19.09.2023 tarihli ve 2022/9463 Esas, 2023/5463 Karar sayılı kararına yönelik Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddi çoğunluk görüşüne aşağıdaki gerekçeyle katılmamaktayım.
Nazilli Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 08.12.2014 tarihli iddianamesi ile sanık ... hakkında 5237 sayılı TCK'nin 84 üncü maddesinin dördüncü fıkrası delaletiyle aynı Kanun’un 81 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda sanığın savunmalarında kendi beyanlarıyla ve tarafsız tanık anlatımlarıyla çelişmesi, olay günü balkon kapısı üzerinde bulunan perdenin aşağıya düşmesi ve kornişin sarkması hususunda tatminkâr bir açıklamada bulunamaması, sanığın savunmasında belirttiği ...'nin "ben sana layık değilim" ve daha sonrasında "elveda" dediğinin kabul edilmesi halinde kendisine bu sözleri söylenen bir kişinin aklına karşısındaki kişinin intihar edebileceği düşünmesi ve balkonda çıkıp ilk olarak aşağıya bakması gerekirken tanık ...’nin duruşmadaki ifadesinde belirttiği üzere sanığın balkona ilk çıktığında dik vaziyette aşağıya bakmadan durması, sanık maktul düştükten sonra ...'yi bulmak için balkona çıkıp önce balkonun sol kısmında bulunan tarafa sonra aşağıya baktığını beyan etmiş ise de maktul yere düşmeden hemen önce OTEL yazısının ''L'' harfine çarparak aracın üzerine düştüğünde ...'nin beyanına göre aracın alarmının çalması ve bu sesleri karşı apartmanın balkonunda duran tanıkların dahi duymuş olması, sanığın da evleviyetle duymuş olması ve doğrudan aşağı bakmasının gerekmesi, sanık ile maktulün daha önceden cinsel birliktelik yaşadığı hususu sabit olmasına rağmen ve sanığın eğitim ve sosyal durumu nazara alındığından birlikte olduğu bir bayanın daha önce başka biri ile cinsel birliktelik yaşadığını bilebilecek durumda olduğu dolayısıyla sanığın savunmasında belirttiği ilk kez kendisi ile birlikte olmadığı gerekçesi ile ... ile aralarında tartışma yaşandığının belirtmesinin hayatın olağan akışına uymaması, sanık ile maktulün kalmış oldukları odanın yanında kalan tanık ...’nın beyanına göre, sanık ile maktul arasında ciddi bir tartışma yaşanması, sanığın maktule tehdit ve hakaret içeren sözler söylemesi hatta olayın sıcağı sıcağına kollukta alınan bu tanığın beyanına göre sanığın maktulün kafasını duvara vurması, maktulün düştüğü sırada sanığın balkonda bulunması hususları nazara alındığında, sanığın nişanlısı olan maktule karşı olay gecesi cebir uyguladığı ve tanık ...'nın beyanına göre otelden gitmesini istediği, maktulün de otelden ayrılmak için üzerine montunu ve botunu giydiği sırada sanığın sorgusunda açıkça belirttiği üzere maktulün gitmesine izin vermeyerek balkondan aşağıya atmak suretiyle ...'yi öldürdüğü kanaatine varılarak mahkûmiyet hükmü kurulmuştur.
Dosya kapsamına göre; sanık ile ölenin evlenme niyetiyle birlikteliklerinin olduğu, aralarında husumet bulunmadığı, olayın meydana geldiği otelde birkaç gündür birlikte kaldıkları, olaydan önce alkollü içki içip tartıştıklarının ve otel odasının dağıldığının sabit olduğu ancak ölüm olayının hemen öncesinde yaşananların ve maktulün balkondan düşme anının nasıl cereyan ettiğinin kesin delillerle belirlenemediği, sadece sanığın savunmalarındaki çelişkilerin veya savunmanın hayatın olağan akışına uygun olup olmadığının mahkûmiyete yeter bir delil olarak kabul edilemeyeceği, olayı gördüğü belirlenen tanıkların aslında olayın sonrasını gördükleri anlaşılmaktadır. Sanığın olay tarihinde öleni balkondan atma ihtimali olduğu kadar, psikolojik tedavi gören ve sanıkla tartışan ölenin de sinirlenerek intihar etme ihtimali bulunmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarında da belirtildiği üzere ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de, insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" şeklinde, Latincede ise "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına
değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi hâlinde uygulanabilecektir. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkân vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Yukarıda delilleri özetlenen olayda ...’nin nasıl öldüğü noktasında kesin bir kanaate varılamamakta olup öleni, sanık ...’ın öldürdüğüne ilişkin mahkûmiyetine yeter, kesin bir delil de bulunmamaktadır. Bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabul edilmesi ve Dairemizin 19.09.2023 tarihli ve 2022/9463 Esas, 2023/5463 Karar sayılı kararının kaldırılarak kurulan mahkûmiyet hükmünün BOZULMASI gerektiğini düşündüğümden çoğunluk görüşüne katılmamaktayım.