"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2022/275 E. 2023/83 K
SUÇ : Taksirle öldürme
HÜKÜM : Mahkûmiyet
İTİRAZNAME GÖRÜŞÜ : Onama
İTİRAZA KONU KARAR : Bozma
İTİRAZ EDEN : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
Yargıtay 1. Ceza Dairesinin, 14.12.2023 tarihli ve 2023/4940 Esas, 2023/7972 Karar sayılı kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 01.02.2024 tarihli ve KD- 2023/36078 sayılı itirazı üzerine yapılan inceleme neticesinde;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 308/1. maddesinde belirtilen kanunî süresinde yapılan lehe itiraz başvurusu üzerine dava dosyası, aynı Kanun’un 308/2. maddesi gereği Dairemize gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz başvurusu, itiraza konu olaya ilişkin olarak Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.01.2022 tarih ve 2017/1-278 E. - 2022/60 K. sayılı kararında " neticesi sebebiyle ağır olan taksirle ölüme neden olma suçunun temelindeki kasten yaralama suçunda, haksız tahrik teşkil eden fiil ölenden sadır olduğu takdirde, koşulları var ise haksız tahrik hükmünün uygulanmasının mümkün olduğunun" kabul edildiği de nazara alındığında; sanık hakkında kurulan hükümde 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 29.maddesi kapsamında yer alan haksız tahrik hükmünün uygulanmaması gerektiğinden bahisle bozma ilamının kaldırılmasına ve hükmün onanmasına karar verilmesi talebine ilişkindir.
II. GEREKÇE
Dosya kapsamına göre; sanık hakkında taksirle öldürme suçundan kurulan hükümde, taksirle işlenen suçlarda kusur oranına göre ceza verileceğinden, taksirle işlenen suçlarda 5237 sayılı Kanun'un 29. maddesinde belirtilen haksız tahrik indirim hükümlerinin uygulanması mümkün olmadığından, taksirle ölüme sebep olma suçunda haksız tahrik indirimi uygulanmasının hukuka aykırı bulunması nedeniyle, Dairemizce verilen hükmün bozulmasına ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olması nedeniyle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
III. KARAR
1.Gerekçe bölümünde belirtilen nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı İTİRAZININ oy çokluğuyla REDDİNE,
2. 5271 sayılı Kanun’un 308/3. maddesi uyarınca Yargıtay 1. Ceza Dairesinin, 14.12.2023 tarihli ve 2023/4940 Esas, 2023/7972 Karar sayılı bozma kararı ile ilgili itirazı incelemek üzere dava dosyasının, Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
23.05.2024 tarihinde karar verildi.
K A R Ş I O Y
Dairemiz sayın çoğunluğu ile aramızdaki uyuşmazlık sanık hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağından kaynaklanmaktadır.
Dairemiz kararının hukuki süreç kısmında ayrıntılı olarak açıklandığı üzere
Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 03.04.2013 tarihli ve 2013/39 Esas, 2013/127 Karar sayılı kararı ile Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 19.12.2012 tarihli ve 2010/1858 Esas, 2012/9694 Karar sayılı suç vasfına yönelik bozma Esas No: 2024/1102
kararına direnmesi üzerine dosyanın gönderildiği Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.01.2022 tarihli ve 2017/1-278 Esas, 2022/60 Karar sayılı kararı ile; "... somut olayda maktulun vücudundaki sıyrık ve ekimozun basit tıbbı tedavi ile giderilebilecek ölçüde hafifi nitelikte olduklarının belirtilmesi, TCK'nın 87/4. maddesinde düzenlenen kasten yaralama sonucu bir kişinin ölümüne neden olma suçundan mağdurun basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek dereceden daha ağır şekilde yaralanmasının gerekmesi, anılan maddenin 2 nci fıkrasında karşılığını bulan basit bir tıbbı müdahale ile giderilebilecek şekilde meydana gelen yaralanmalarda 87 nci maddesinin 4 üncü fıkrasının uygulanamaması karşısında, sanığın eyleminin TCK'nın 87 nci maddesinin 4 üncü fıkrasında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, neticesi sebebi ile ağır olan taksirle ölüme neden olma suçunun temelindeki kasten yaralama suçunda, haksız tahrik teşkil eden fiil ölenden sadır olduğu takdirde, koşulları var ise haksız tahrik hükmünün uygulanmasının mümkün olduğuna ilişkin Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 29.06.2021 tarihli ve 413-315 sayılı kararı da gözetildiğinde, sanığın eylemini haksız tahrikin etkisi altında gerçekleştirdiği ve TCK'nın 22/1-2 ile 23 üncü maddeleri delaletiyle aynı Kanun'un 85/1 inci maddesinde düzenlenen taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla Yerel Mahkeme direnme kararına konu hükmün, sanığın eyleminin taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir." şeklinde gerekçesi ile Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesinin direnme kararının sanığın eyleminin taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Yargıtay Ceza Genel Kurulunun bozma kararına uyulmasına karar verilerek 08.02.2023 tarihli ve 2022/275 Esas, 2023/83 Karar sayılı kararı ile; sanık ... hakkında maktul ...'a karşı taksirle öldürme suçundan 5237 sayılı Kanun'un 256 ncı maddesi, 22 nci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ve 23 üncü maddeleri delaletiyle 85 inci maddesinin birinci fıkrası, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, karar verilmiştir.
Kararın temyizi üzerine Dairemizce sanık hakkında taksirle öldürme suçundan kurulan hükümde, taksirle işlenen suçlarda kusur oranına göre ceza verileceğinden, taksirle işlenen suçlarda 5237 sayılı Kanun'un 29 uncu maddesinde belirtilen haksız tahrik indirim hükümlerinin uygulanması mümkün olmadığından, taksirle ölüme sebep olma suçuna haksız tahrik uygulanması nedeniyle hükmün oy çokluğu ile bozulmasına karar verilmiştir.
Dairemiz sayın çoğunluğunun görüşüne sanık hakkında haksız tahrik indirim hükümlerinin uygulanması gerektiğinden katılmıyoruz.
Maktul ...'ın olay tarihinde arkadaşı olan mağdur ... ... ile birlikte Avcılar Şehit Onbaşı Hakan Kuyucu parkı içerisinde alkol aldıkları sırada, Avcılar İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliğinde polis memuru olarak görev yapan sanık ...'nun, yanında bulunan polis memurları tanıklar ... ve ... ile birlikte maktul ve mağdurun yanına gelerek çevreyi rahatsız etmemeleri için uyardıkları, mağdurun daha önceden de kendilerini uyardığını söylemesi üzerine sanığın Kabahatler Kanununa göre işlem yapacağını söyleyerek kimliklerini istediği, maktulün kimliğinin istenmesi nedeniyle sanığa küfretmesi üzerine sanığın, tekmeyle maktulün göğüs bölgesine vurduğu, maktulün almış olduğu darbe sonucu yere düşerek öldüğü, Adlî Tıp 1. İhtisas Kurulunun 12.03.2008 tarihli raporuna göre, maktulde tespit edilen yaralanmalarının basit tıbbi tedavi ile giderilebilecek ölçüde hafif olduklarını ve olay ile ölüm arasında illiyet illiyet bağının bulunduğunun tespit edildiği olayda;
Neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçun 5237 sayılı TCK'nın 23 üncü maddesinde "Bir fiilin kastedilenden daha ağır veya başka bir neticenin oluşumuna sebebiyet vermesi halinde, kişinin bundan dolayı sorumlu tutulabilmesi için bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi gerekir." şeklinde düzenlendiği,
Neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlarda iki kademeli bir yapı söz konusudur. Birinci kademede kasten veya taksirle gerçekleştirilen temel suç tipi, ikinci kademede ise en azından taksirle sebep olunan ağır veya başka neticenin gerçekleşmesi yer almaktadır. Bu suçlar, temel suç tipi ile ağır veya başka neticenin kombinasyonundan oluşmaktadır. (Kasıt-taksir kombinasyonları) Neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlar, temel suç tipine bağlı olarak gerçekleşen suçlardır. Bu itibarla, neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçta temel suç tipinin varlığı zorunludur. Doğrudan doğruya neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. TCK'nın 23 üncü maddesinde temel suç için "kastedilenden" ifadesine yer verilmiş olması karşısında, temel suç tipi bakımından kasten hareket edilmiş olması gerekir.
Polis memuru olan sanığın işlem yapmak için kimliğini istediği maktulün küfretmesi üzerine tekme ile göğsüne vurarak basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif şekilde yaraladığı, bu haliyle sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 86/2 nci maddesi kapsamında kasten yaralama suçunu oluşturduğu ancak maktulün olay sırasında gelişen kalp rahatsızlığı neticesinde öldüğü ve olay ile ölüm arasında illiyet illiyet bağının bulunduğunun tespit edilmesi nedeniyle neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçun söz konusu olduğu, bu kapsamda sanığın eylemin 5237 sayılı TCK'nın 86/2, 23/1, 22/1-2 delaletiyle 85/1 maddeleri uyarınca taksirle ölüme neden olma suçunu oluşturduğu, sanığın eyleminin doğrudan taksirli suçu oluşturmadığı, sanığın basit kasten yaralama eylemi sonucunda kastettiğinden daha ağır veya başka bir sonucun olayımızda olduğu şekilde ölümün meydana gelmesi nedeniyle TCK'nın 23/1 maddesi uyarınca neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç nedeniyle taksirle ölüme neden olma suçundan sorumlu tutulduğu nazara alındığında bu suçun temelindeki kasten yaralama suçunda koşulların varlığı halinde haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasının mümkün olduğu anlaşılmıştır. Nitekim buna ilişkin Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 29.06.2021 tarihli ve 2017/1- 413 Esas 2021/315 sayılı kararında " TCK'nın 86/2 nci maddesi kapsamında basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde yaralama sonucu ölümün meydana geldiği ve yaralama fiili ile ölüm neticesi arasında illiyet bağının bulunduğu hâllerde TCK'nın 23 üncü maddesi delaletiyle failin, TCK'nın 85/1 inci maddesi uyarınca taksirle ölüme neden olma suçundan cezalandırılması gerektiği hususunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır. Şayet bu yaralama basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçünün ötesinde TCK'nın 86/1 veya 86/1 ve 86/3 üncü maddeleri kapsamında olsaydı, yine TCK'nın 23 üncü maddesinde belirtilen neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hâli gündeme gelecek, ancak kasten yaralama suçunun temel hâline göre, failin kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçundan TCK'nın 87/4 üncü maddesinin 1 veya 2 nci cümlesine göre cezalandırılması gerekecekti.
Şu durumda, kasıt-taksir kombinasyonunun gerçekleştiği neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlarda, neticesi bakımından failin taksirli bir suçtan cezalandırılması gerekse dahi temel suç tipi olan kasten yaralama suçu varlığını korumaktadır. Bu nedenle, maddenin düzenleniş biçimine göre sadece kasten işlenebilen temel suç için, cezai sorumluluğunu azaltan bir sebep olması hâlinde, neticesi bakımından uygulanması gereken taksirli suçlarda da uygunlanması gerekmektedir. Bu bakımdan, temeldeki kasten yaralama suçu haksız tahrik etkisi altında işlenmiş ise, neticesi bakımından uygulanması gereken taksirle ölüme neden olma suçunda da haksız tahrik hükmü uyarınca cezada indirim yapılması gerektiği kabul edilmelidir. Aksi hâlde, örneğin TCK'nın 86/1 inci maddesi kapsamında kalacak bir yaralanma sonucu ölümün meydana geldiği ve failin TCK'nın 87/4 üncü maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiği hâllerde haksız tahrik hükmünün uygulanması mümkün olabilecekken; haksız tahrik altında suç işleyen Esas No : 2024/1102
ancak yaralamanın boyutu TCK'nın 86/2 nci maddesi kapsamında kalan fail hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanmasının mümkün olmayacağı gibi ceza adaleti bakımından kabul edilemeyecek bir sonuç ortaya çıkacaktır. Bu itibarla, neticesi sebebiyle ağır olan taksirle ölüme neden olma suçunun temelindeki kasten yaralama suçunda, haksız tahrik teşkil eden fiil ölenden sadır olduğu takdirde, koşulları var ise haksız tahrik hükmünün uygulanması mümkündür." şeklindeki kabulü,
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.01.2022 tarihli ve 2017/1-278 Esas, 2022/60 Karar sayılı kararında" neticesi sebebi ile ağır olan taksirle ölüme neden olma suçunun temelindeki kasten yaralama suçunda, haksız tahrik teşkil eden fiil ölenden sadır olduğu takdirde, koşulları var ise haksız tahrik hükmünün uygulanmasının mümkün olduğunun" kabul edildiği nazara alındığında,
Kasıtlı olarak işlenip de TCK'nın 23 üncü maddesi delaletiyle neticesi bakımından daha ağır olan taksirli bir suçtan uygulama yapılması gereken hâllerde, haksız tahrik hükmünün uygulanmasının mümkün olduğu kabul edilmiştir.
Somut olayımızda maktulün kimliğini isteyen görevli polis memuru sanığa küfretmesi nedeniyle ilk haksız hareketin maktulden kaynaklandığı ve sanığın eylemini haksız tahrik altında gerçekleştirdiği anlaşılmıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.01.2022 tarihli ve 2017/1-278 Esas, 2022/60 Karar sayılı bozma kararında sanığın eylemi haksız tahrik altında gerçekleştirdiğinin kabul edildiği nazara alındığında Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Yargıtay Ceza Genel Kurulunun bozma kararına uyulmasına karar verilerek bozma kararı doğrultusunda sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 86/2, 23/1, 22/1-2 delaletiyle, 85/1, 29, 62 maddelerinin uygulanması suretiyle sanığın cezalandırılmasına dair kararda her hangi bir hukuka aykırılık bulunmadığından hükmün onanmasına karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğumuzdan hükmün bozulmasına dair Dairemiz çoğunluğunun kararına katılmıyoruz.