Logo

1. Ceza Dairesi2024/1104 E. 2024/5077 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanığın eylemlerinin eşe karşı kasten öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturup oluşturmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Sanığın mağduru 6 saat boyunca alıkoymasına, tehdit etmesine ve balkondan atmaya çalışmasına rağmen, fiili olarak öldürmeye yönelik doğrudan ve elverişli bir hareketinin bulunmaması, mağdurede oluşan yaralanmaların hafif olması ve ölüm sonucunun muhakkak olmaması gibi hususlar gözetilerek, sanık hakkında kasten öldürmeye teşebbüs suçundan mahkûmiyet kararı veren yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İ T İ R A Z

B O Z M A Ü Z E R İ N E

MAHKEMESİ:Ceza Dairesi

SAYISI : 2022/864 E., 2023/113 K.

SUÇ : Nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs

HÜKÜM : Mahkûmiyet

İTİRAZNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

İTİRAZA KONU KARAR: Temyiz istemlerinin esastan reddi ile hükmün onanması.

İTİRAZ EDEN: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

Yargıtay 1. Ceza Dairesinin, 11.12.2023 tarihli ve 2023/5280 Esas, 2023/7680 Karar sayılı kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 02.02.2024 tarihli ve 1-2023/32083 sayılı itirazı üzerine yapılan inceleme neticesinde;

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 308/1. maddesi uyarınca yapılan itiraz başvurusu üzerine dava dosyası, aynı Kanun’un 308/2. maddesi gereği Dairemize gönderilmekle, gereği düşünüldü:

I. İTİRAZ SEBEPLERİ

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz başvurusu;

"Sanığın psikolojik sorunları bulunduğu, eşinin kendisini aldattığı düşüncesiyle ve kiminle aldattığını

öğrenmek için cebir ve tehdit kullanmak suretiyle ikamet ettikleri dairenin kapısını kilitleyerek alıkoyduğu, eylemini yaklaşık saat 11:00-17:00 arasında 6 saat civarında sürdürdüğü, olay sırasında ev eşyalarını kırıp döktüğü, polislerin gelmesinden sonra ikna çabalarına rağmen evi yakmakla ve mağdureyi öldürmekle tehdit edip hakaretlerde bulunduğu, evdeki eşyaları yanıcı madde döküp yaktığı ancak ateş büyümeden söndürdüğü, bir kaç kez mağdureyi balkona çıkarıp aşağı atmakla tehdit ettiği, polislerden bir takım taleplerde bulunduğu, son olarak mağdurenin bacak ve göbeğinden tutarak balkondan atmak için hareketlerde bulunduğu anlaşılmış ise de, olayın başlangıcında mağdurenin boğazını sıkıp bırakması dışında olayın devamında mağdurenin vucut bütünlüğüne yönelik doğrudan fiili bir saldırısının olmadığı, mağdureyi öldürmeye yönelik olarak icrai hareketlerde bulunmadığı gibi, sanığın bıçakla kendi vucudunda kesiler ve çizikler yapmasına rağmen ve engel bir neden bulunmamasına rağmen mağdureye yönelik ölüm sonucunu doğurabilecek bıçakla yaralama eyleminde bulunmadığı, mağdureye ait rapor içeriğine göre abrazyon (sıyrık) niteliğinde yaralanmasının basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olduğu, mağdureyi balkondan atmakla tehdit eylemini ise olay yerine gelen polislerin gitmesini sağlamak amacıyla gerçekleştirdiği, zaten balkonun yerden yaklaşık 5-6 metre yüksekliğinde bulunması nedeniyle ölüm sonucunun da “muhakkak” olmadığı hususları nazara alındığında, olayın seyrinin ve bu kapsamda sanığın eylemlerinin mağdurun ölümünü "beklenir sonuç" haline getirmediği, sanığın gerçekleşen eylemleri itibarıyla öldürme kastı ile hareket ettiğinin kabul edilemeyeceği ve öldürme kastı ile hareket ettiğine dair cezalandırılmasına yeterli somut, kesin ve inandırıcı herhangi bir delil elde edilmediği anlaşılmıştır." gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmesi talebine ilişkindir.

II. GEREKÇE

İleri sürülen iddia ve savunmaların toplanan delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterildiği, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, alınan raporların yeterli ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, olay yeri inceleme raporu ile basit krokisi, görüntülerin resme aktarılmasına ilişkin bilirkişi raporu uyarınca suç vasfının tayini ile sanık hakkında mağdura yönelik nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs suçundan kurulan mahkumiyetine ilişkin hükümde isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, Dairemizce verilen temyiz istemlerinin esastan reddi ile hükmün onanmasına ilişkin kararının usul ve yasaya uygun olması nedeniyle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.

III. KARAR

1. Gerekçe bölümünde belirtilen nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı İTİRAZININ oy çokluğuyla REDDİNE,

2. 5271 sayılı Kanun’un 308/3. maddesi uyarınca Yargıtay 1. Ceza Dairesinin, 11.12.2023 tarihli ve 2023/5280 Esas, 2023/7680 Karar sayılı temyiz istemlerinin esastan reddi ile hükmün onanması kararı ile ilgili itirazı incelemek üzere dava dosyasının, Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

08.07.2024 tarihinde karar verildi. (Karşı Oy)

KARŞI OY:

Dairemiz sayın çoğunluğu ile aramızdaki uyuşmazlık sanığın eyleminin eşe karşı kasten öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturup oluşturmadığından kaynaklanmaktadır.

Konu ile ilgili yasal düzenlemelere baktığımızda 5237 sayılı TCK’nın "Suça teşebbüs" başlıklı 35. maddesinde;

"Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur" hükmü yer almaktadır.

Buna göre suça teşebbüs, işlenmesi kast olunan bir suçun doğrudan doğruya icrasına elverişli araçlarla başlanmasından sonra, elde olmayan nedenlerle suçun tamamlanamamasıdır. Maddenin açık hükmüne göre, icra hareketlerinin yarıda kalması ya da sonucun meydana gelmemesi failin iradesi dışındaki engel nedenlerden ileri gelmelidir.

Bir suçta teşebbüsün varlığından söz edilebilmesi için;

1- Kasıtlı bir suç işleme kararı olmalı,

2- Elverişli hareketlerle suçun doğrudan doğruya icrasına başlanmalı,

3-Failin elinde bulunmayan nedenlerle suç tamamlanamamalı ya da amaçlanan sonuç gerçekleşmemelidir.

Failin gerçekleştirdiği davranış ile bir suçu işlemeye teşebbüs edip etmediğini, eğer etmişse hangi suça teşebbüs ettiğini belirleyebilmek için öncelikle kastın varlığının belirlenmesi gerekmektedir. Tıpkı tamamlanmış suçta olduğu gibi, teşebbüs aşamasında kalan suçta da, işlenmek istenen suç tipindeki bütün unsurlar failce bilinmelidir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun ve Dairemizin istikrar kazanan ve süregelen kararlarında açıklandığı gibi TCK’nın 21/1. maddesine göre, suçun kanuni tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi olan ve failin iç dünyasını ilgilendiren kast, insanın iç dünyası ile ilgili bir kavram olduğundan, kastın açıkça ifade edilmediği durumlarda, iç dünyaya ait bu olgunun dış dünyaya yansıyan davranışlara bakılarak belirlenmesi yoluna gidilmektedir.

Kişinin eyleminin, bir suçu oluşturup oluşturmadığının, oluşturuyorsa da hangi suçu oluşturduğunun saptanması için, eylemin bir aşamasındaki durumun değil, eylemin yapılması için verilen kararın, bu kararın icra ediliş biçiminin, olay öncesi, sırası ve sonraki davranışların hep birlikte dikkate alınıp, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve Yargıtay Birinci Ceza Dairesinin uyumlu içtihadına göre, gerçekleştirilen eylem kasten öldürmeye teşebbüs veya kasten yaralama olarak vasıflandırılırken, Esas No : 2024/1104

1- Fail ile mağdur arasında olay öncesine dayalı, ciddi öldürmeyi gerektirir bir husumet bulunup bulunmadığı,

2- Failin olayda kullandığı aracın(aletin) öldürmeye elverişli olup olmadığı,

3- Mağdurdaki darbe sayısı ve şiddeti,

4- Darbelerin vurulduğu bölgelerin hayati bakımdan önemi,

5- Failin davranışlarına kendiliğinden mi, yoksa mani bir halin varlığı ile mi son verdiği,

6- Failin suç aletini kullanış biçimi,

7- Olay öncesi, esnası ve sonrasında failin mağdura yönelik davranışları ve sarfettiği sözler gözetilmeli, Tüm bu kıstaslar değerlendirilerek «sanığın kastı» ortaya çıkarılmalıdır.

Yargıtayın yerleşmiş uygulamasına göre; eylemin nedeni, sanığın olay yerine hazırlıklı gelmesi, fiilin iradiliği, suçta kullanılan vasıtanın cinsi, nitelik ve şiddeti, yaranın meydana geldiği yer, eyleme maruz kalan organların hayati öneme haiz olması, olayın seyri ölümü "beklenir sonuç" haline getirmişse failin öldürme kastıyla hareket ettiğini kabul etmek gerekir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Olay tarihinde sanık ile mağdurun evli oldukları, bir gün önce cinsel münasebet konusu nedeniyle aralarında tartışma olduğu, olay günü de sabah saatlerinde sanığın eşi olan mağdurun kendisini aldattığı yönünde bir takım sözler söylediği ve müşterek haneyi terk etmesini istediği, mağdurun kabul etmemesi üzerine sanığın bir takım ev eşyalarını kırarak zarar verdiği, ve mağdura "Sana yarım saat veriyorum, düşün taşın bana herşeyi anlatacaksın, beni aldattığını söyleyeceksin" diyerek mağdura ait cep telefonunu da aldığı, ikametin kapısını da kilitleyerek evden ayrıldığı, mağdurun balkona çıkıp, sokaktan gelip geçen kişilerden yardım isteyerek polis çağırmalarını istediği, ancak polis gelmeden önce sanığın tekrar eve geldiği, aldatma konusunu tekrar gündeme getirip mağdura bağırmaya başladığı, evin giriş kapısını kilitleyerek anahtarı kilit içinde kalacak şekilde kırdığı, bu suretle mağdurun evden çıkmasını engellediği, mağdurun boğazını sıktığı, nefessiz kalınca kendiliğinden bıraktığı, yere kozmetik maddeleri döküp evi ve kendilerini de yakacağını söyleyerek mağdureyi tehdit ettiği, vatandaşların haber vermesi üzerine olay mahalline gelen polislerin kendisi ile irtibat kurmak istedikleri, eylemine son vermesini ve mağdureyi serbest bırakmasını söyledikleri, ancak sanığın evdeki cam kırıklarını dışarıya fırlattığı, polislere hitaben sinkaflı sözler söylediği ve bir kısım taleplerde bulunduğu, devamında sanığın mağdur balkona çıkarıp aşağı atmakla tehdit ettiği, daha sonra polis memurlarının sanığın istediği 2 adet bira ve 1 adet sigarayı temin ettiklerini aşağıya gelmesi halinde kendisine vereceklerini söyledikleri, sanığın bu teklifi kabul etmeyip bira ve sigarayı kapıya bırakmalarını istediği, isteğinin yerine gelmemesi üzerine eşini balkona çıkararak "Artık sizden bira mira istemiyorum, bakın şimdi görün evi nasıl yakıyorum" diyerek içeriye girdiği, aldığı plastik malzemeyi çakmakla tutuşturup evi yakmaya çalıştığı, mağdurun beni kurtarın diye bağırması üzerine mağduru darp ettiği, ayaklarından tutarak balkondan aşağıya atmaya çalıştığı, polislerin kendisini eşine zarar vermemesi konusunda uyardıkları, geri çekilmesini istedikleri, aksi takdirde kendisine yönelik silah kullanılacağını söyledikleri, uyarılara kulak asmayan sanığın mağduru belinden ve ayaklarından tutup balkondan atmaya çalıştığı, bunun üzerine polis memurunun 1 el uyarı maksadıyla havaya ateş ettiği, sonrasında sanığın sağ omzuna nişan alarak bir el daha ateş ettiği, ancak merminin sanığa isabet etmediği, sanığın sonrasında mağduru yere yatırarak saçlarından sürüklemek suretiyle evin içine çektiği, mağdurun yardım istemeye devam ettiği, bu arada görevli polis memurlarının balyozla daire kapısını kırarak eve girip mağduru kurtardıkları olayda, sanık hakkında mağdura yönelik nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından uygulamalar yapıldığı, anlaşılmıştır.

Mağdur ... hakkında düzenlenen 04.11.2015 tarihli... ...Adlî Tıp Şube Müdürlüğü raporunda mağdurun 17.10.2015 tarihli hastane raporuna göre sistem muayenelerinin doğal, vitaller stabil, göbek altında yaygın abrazyon, boyun bölgesi ve sağ occipitalde abrazyon mevcut olduğunun bildirildiğine göre yaralanmanın kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, kişi üzerindeki etkisinin basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu bildirilmiştir.

Mağdur ifadelerinde özetle sanığın olay günü işe gitmesini engelleyerek sen beni aldatıyorsun beni küçümsüyorsun ters ters bakıyorsun diyerek kapıyı kilitleyip beni kimle aldatıyorsun diyerek ev eşyalarını kırıp dökmeye başladığını, daha sonra boğazını nefessiz kalıncaya kadar sıktığını, karşı koyunca elini çektiğini, balkona çıkıp yardım istediğini, bir süre sonra polislerin geldiğini sanığı ikaz ettiklerini ancak sanığın bunlara uymadığını polislere de küfür edip eşyalar attığını onları da tehdit edip sigara ve bira istediğini kendisini bir kaç kez balkona çıkarıp atmakla tehdit ettiğini, saat 11 de başlayan olayın saat 17 ye kadar devam ettiğini, olay sırasında sanığın evi yakmakla tehditler savurduğunu, gaz yağı ve yanıcı maddeleri yere döküp yaktığını sonra ateşi söndürdüğünü, olayın orta saatlerinde sanığın büyük bir et bıçağı aldığını kendi kendini kestiğini ancak kendisine bir şey yapmadığını bıçağı koltuğun üzerine bırakması üzerine alıp evde bir yere sakladığını, balkona çıkarttığı bir sefer bacaklarından ve göbeğinden tutarak baş aşağı balkondan sarkıttığını, daha sonra polislerin kapıyı kırıp kendisini kurtardıklarını sanıktan şikayetçi olmadığını boşanmak istediğini beyan etmiştir.

Yukarıdaki açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde psikolojik sorunları olan sanığın eşinin kendisini aldattığı kuruntusuna kapılarak kiminle aldattığını öğrenmek için eşi olan mağdureyi cebir ve tehdit kullanmak suretiyle ikamet ettikleri dairenin kapısını kilitleyerek alı koyduğu, sanığın eyleminin yaklaşık saat 11:00-17:00 arasında 6 saat civarında devam ettiği, olayın başlangıcında sanığın mağdurenin boğazını sıkıp bıraktığı, bunun dışında mağdureye doğrudan fiili bir saldırısının olmadığı, olay sırasında ev eşyalarını kırıp döktüğü, polislerin gelmesinden sonra ikna çabalarına rağmen sanığın polisleri evi yakmakla mağdureyi öldürmekle tehdit edip hakaretlerde bulunduğu, sanığın evi yakacağı yönünde tehditleri ile birlikte bir takım yanıcı maddeleri döküp yakmış ise de ateş büyümeden söndürdüğü, bir kaç kez mağdureyi balkona çıkarıp polisleri mağdureyi atmakla tehdit ettiği, polislerden bir takım taleplerde bulunduğu, son olarak mağdurenin bacak ve göbeğinden tutarak balkondan atmak için hareketlerde bulunması üzerine polislerin ateş etmesi üzerine mağdureyi yere yatırıp sürükleyerek içeri götürdüğü, daha sonra polislerin kapıyı kırarak daire içine girerek sanığı etkisiz hale getirdikleri olayda sanığın yaklaşık 6 saat süreyle mağdureyi cebir ve tehdit ile alı koyduğu sırada mağdureyi öldürmeye yönelik olarak icrai hareketlerde bulunmadığı, olayın başlangıcında mağdurenin boğazını sıkıp bırakmak dışında süreç içerisinde mağdurenin vucut bütünlüğüne yönelik bir saldırısının bulunmadığı, sanığın bıçakla kendi vucudunda kesiler ve çizikler yapmasına rağmen engel bir hal olmadığı halde mağdureyi bıçakla yaralamaya dönük bir eylemde bulunmadığı, mağdureye vurmadığı, bıçakla saldırmadığı, mağdurenin alınan raporuna göre basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte yaralandığı nazara alındığında sanığın engel bir hal olmamasına rağmen mağdurede ölümü meydana getirebilecek bir yaralanmaya yönelmediği, olay yerine gelen polislerin gitmesi için polisleri mağdureyi balkondan atmakla tehdit ettiği, sanığın mağdureyi atmakla tehdit ettiği balkonun olay yeri fotoğraflarına göre yaklaşık 5-6 metre yüksekliğinde bulunduğu nazara alındığında ölüm sonucunun alınması “muhakkak” olarak değerlendirilemeyeceği, sanığın yaklaşık 6 saat süreyle mağdureyi ikamet ettikleri dairede cebir ve tehdit ile alı koymasına karşın ev eşyalarını kırıp döktüğü halde mağdureye karşı ölümü meydana getirebilecek bir yaralanmaya neden olmadığı, bıçakla bir saldırıda bulunmadığı hususları nazara alındığında olayın seyrinin ölümü "beklenir sonuç" haline getirmediği bu kapsamda sanığın öldürme kastı ile hareket ettiğine dair cezalandırılması için yeterli somut ve kesin bir delilin elde edilemediği anlaşıldığından sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğumuzdan, kararın onanmasına karar veren sayın çoğunluğun görüşüne katılmadığımız için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmesi gerektiği kanaatiyle sayın çoğunluğun itirazın reddine ilişkin görüşüne muhalifiz.