"İçtihat Metni"
İ T İ R A Z
MAHKEMESİ:Ceza Dairesi
SAYISI : 2019/365 E., 2019/896 K.
KATILANLAR : ..., ..., ...
SUÇ : İntihara yönlendirme
HÜKÜMLER : İstinaf başvurularının düzeltilerek esastan reddi kararları
İTİRAZNAME GÖRÜŞÜ : Temyiz başvurularının esastan reddi ile hükümlerin onanması
İTİRAZA KONU KARAR: Bozma
İTİRAZ EDEN : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
Yargıtay 1. Ceza Dairesinin, 13.02.2024 tarihli ve 2022/1783 Esas, 2024/924 Karar sayılı kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 05.04.2024 tarihli ve 1 - 2019/72248 sayılı itirazı üzerine yapılan inceleme neticesinde;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 308/1. maddesinde belirtilen kanunî süresinde yapılan lehe itiraz başvurusu üzerine dava dosyası, aynı Kanun’un 308/2. maddesi gereği Dairemize gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz başvurusu, sanıkların atılı suçtan beraatlerine ilişkin hükümlere yönelik temyiz isteminin esastan reddi ile hükümlerin onanmasına karar verilmesi gerektiğine ilişkindir.
II. GEREKÇE
1. Oluşa ve dosya kapsamına göre; sanıkların 08.03.2016 tarihinde 15 Temmuz Şehitler Köprüsünde intihar girişiminde bulunan ancak polis memuru tanık A.A. tarafından intihar teşebbüsünden vazgeçmesi konusunda ikna edilmek üzere olan maktule bulundukları araçtan ''atla ulan, o... çocuğu'' şeklinde sözler sarf ettikleri ve maktulün bunun üzerine ''atla he'' şeklinde söz sarf edip kendisini köprüden aşağı attığı ve denize çarparak öldüğü, maktulün dış etkenlerden bağımsız olarak intihar kararını verdiği, bu kararının, sanıklarca sarfedildiği sabit olan "atla ulan o... çocuğu" şeklindeki sözler nedeniyle kuvvetlendirildiği ve bu sözleri duyup "atla he" diyerek köprüden atlayarak yaşamına son verdiği olayda, sanıkların sübut bulan intihara yönlendirme suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 84/2. maddesi uyarınca ayrı ayrı mahkûmiyetlerine dair ilk derece mahkemesi hükümlerine karşı istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile ilk derece mahkemesince verilen mahkûmiyet hükümlerinin kaldırılarak yazılı şekilde beraatlerine karar verilmesi,
2. Kabule göre göre de; 5271 sayılı Kanun'un 280/1-a maddesinde, Bölge Adliye Mahkemesinin "İlk derece mahkemesinin kararında usule veya esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığını, delillerde veya işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığını, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğunu saptadığında istinaf başvurusunun esastan reddine, 303 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (c), (d), (e), (f), (g) ve (h) bentlerinde yer alan ihlallerin varlığı hâlinde hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine" karar verebileceği düzenlenmiş olup bölge adliye mahkemesi tarafından “delil değerlendirmesi yapılması suretiyle” karar verilmesi için, 5271 sayılı Kanun'un 280/1-g maddesi uyarınca duruşma açılarak delil değerlendirilmesi yapıldıktan sonra, yerel mahkemenin aksine uygulama yapılmasına karar verilmesi halinde, 5271 sayılı Kanun'un 280/2. maddesi uyarınca ilk hükümlerin kaldırılarak yeniden hükümler kurulması yerine, yazılı biçimde duruşma açılmadan delil değerlendirilmesi yapılmak suretiyle sanıklar hakkında beraat hükümleri kurularak istinaf başvurularının düzeltilerek esastan reddine karar verilmesi,
Hukuka aykırı bulunmuş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının oy çokluğuyla yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
III. KARAR
1. Gerekçe bölümünde belirtilen nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı İTİRAZININ oy çokluğuyla REDDİNE,
2. 5271 sayılı Kanun’un 308/3. maddesi uyarınca Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 13.02.2024 tarihli ve 2022/1783 Esas, 2024/924 Karar sayılı bozma kararı ile ilgili itirazı incelemek üzere dava dosyasının, Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
10.09.2024 tarihinde karar verildi.
(Karşı oy)
K A R Ş I O Y
Sanıkların maktulü intihara yönlendirme suçlarından beraatlerine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun sanıkların 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 84. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca ayrı ayrı mahkûmiyetlerine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükümlerin bozulmasına dair kararına katılmamaktayım.
Maktul intihar kararını önceden vermiş, kararının icrası kapsamında 15 Temmuz Şehitler Köprüsü korkuluğuna çıkmıştır.
Maktulün intihar etme kararı var olduğu için önceden hiçbir tanışıklıkları olmayan sanıkların köprü üzerinde araçlarıyla seyahat ederken trafiğin ağırlaşması üzerine anlık bir sinir ile; "Atla ulan o... çocuğu" sözleri intihara yönelme suçu olarak nitelendirilemez.
Maktulün hiç tanımadığı sanıkların sözlerinin maktulün kararında etkisi olmayacak dolayısıyla zaten maktulde var olan intihar düşüncesine olumlu ya da olumsuz anlamda etkisi olmayacaktır. Bu sözleri maktulün kararına etki edebilecek yakın arkadaş veya akrabaları söyleseydi o zaman suç oluşacaktır.
Maktulü intihar kararından vazgeçirmek için polis memuru tarafından uzun süre çaba gösterilmiş olmasına rağmen daha önceden aldığı intihar kararında ısrar eden maktul intihar ederek yaşamına son vermiştir. Sanıkların sözlerinin maktulün kararına etkisi yoktur.
Açıklanan nedenlerle itirazın kabulü gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun kararına katılmamaktayım.