"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2014/100 E., 2014/351 K.
SUÇ : Kasten yaralamaya teşebbüs
İNCELEME KONUSU
KARAR : Mahkûmiyet
KANUN YARARINA BOZMA
YOLUNA BAŞVURAN : Adalet Bakanlığının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması
Ortaca 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 29.12.2014 tarihli ve 2014/100 Esas, 2014/351 Karar sayılı kararı ile hükümlü hakkında kasten yaralama suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 86/2, 3-e, 35/2, 62, 53, 58. maddeleri uyarınca 11 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına, cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin hükmün, temyiz edilmeksizin 21.01.2015 tarihinde usûlüne uygun şekilde kesinleştiği belirlenmiştir.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 309/1. maddesi uyarınca, 13.02.2024 tarihli ve 2023/10539 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 26.03.2024 tarihli ve KYB-2024/22450 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 26.03.2024 tarihli ve KYB-2024/22450 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
“1) Sanığın üzerine atılı bulunan suç bakımından Mahkemenin gerekçeli kararında delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe kısmında; 'sanık ... hakkında verilen ceza hükmünün, CMK'nın 231/6 maddesinde aranan şartların mevcut olması ve özellikle sanığın bir daha suç işlemeyeceği yönünde mahkememizde oluşan kanaat nedeniyle aynı Kanun'un 231/5 maddesi uyarınca, açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir' denildikten sonra aynı gerekçeli kararın hüküm kısmının 7. bendinde 'Sanık kasıtlı bir suçtan dolayı mahkum edilmiş olduğundan hakkında verilen hükmün CMK'nın 231/5 maddesine göre açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına' denilmek suretiyle gerekçe ve hüküm arasında çelişki oluşturulmasında,
2) Sanığın mahkûmiyetine esas kasten yaralama suçundan hüküm kurulurken 5237 sayılı Kanun’un 86/2. maddesinin uygulanması neticesinde tayin olunan 4 ay temel hapis cezası üzerinden, aynı Kanun'un 86/3-e, 35/2 ve 62/1. maddeleri uyarınca sırasıyla 1/2 oranında artırım, 3/4 oranında indirim ve 1/6 oranında indirim yapıldığında neticeten 9 gün hapis cezası belirlenmesi gerektiği halde, hesap hatası yapılarak 11 gün hapis cezasına karar verilmek suretiyle fazla ceza tayin edilmesinde,
3) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 'Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir.' şeklindeki 50/3. maddesi karşısında, dosya arasındaki sabıka kaydına göre daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş olan sanık hakkında hükmolunan kısa süreli 11 gün hapis cezasının zorunlu olarak seçenek yaptırımlara çevrilmemesinde,
4) 5237 sayılı Kanun’un 58/5. maddesinde yer alan 'Fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişilerin işlediği suçlar dolayısıyla tekerrür hükümleri uygulanmaz.' şeklindeki düzenlemeye göre, kayden 23/10/1997 doğumlu olan sanığın tekerrüre esas alınan Dalaman Asliye Ceza Mahkemesinin 18.01.2010 tarihli ve 2007/66 esas, 2010/14 sayılı kararına konu suçun işlendiği 06.04.2007 tarihinde 18 yaşından küçük olduğu anlaşıldığından, söz konusu mahkûmiyet kaydının tekerrüre esas alınamayacağı gibi, adli sicil kaydında başkaca tekerrrüre esas alınabilecek bir mahkûmiyet hükmünün de bulunmaması ve söz konusu kararın, inceleme konusu kararın suç tarihinden sonra, 08.07.2014 tarihinde kesinleşmiş bulunması karşısında, sanığın cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
1. İnceleme konusu dava dosyasında; hükmün gerekçe kısmında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği açıklandığı hâlde hüküm fıkrasında anılan müessesinin uygulanmamasına karar verilmesi suretiyle çelişkiye neden olunması, Kanun’a aykırı bulunmuştur.
2. Hükümlü hakkında 5237 sayılı Kanun'un 86/2, 86/3-e, 35/2. maddelerine göre belirlenen 1 ay 15 gün hapis cezasından, aynı Kanun'un 29. maddesine göre (3/4) oranında indirim yapılırken 11 gün hapis cezası yerine hesaplama hatası yapılarak 1 ay hapis cezasına, 62. maddesine göre (1/6) oranında indirim yapılırken 9 gün hapis cezası yerine 11 gün hapis cezasına hükmedilerek fazla ceza belirlenmiştir.
3. 5237 sayılı Kanun'un 50. maddesinin üçüncü fıkrasında; "Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte on sekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir." şeklindeki düzenleme gereği inceleme konusu dava dosyasının değerlendirilmesinde; adlî sicil kaydına göre suç tarihi itibarıyla daha önceden hapis cezasına mahkûm edilmemiş olan hükümlü hakkındaki 11 gün kısa süreli hapis cezasının, 5237 sayılı Kanun'un 50. maddesinin üçüncü fıkrasındaki zorunluluk gereği 5237 sayılı Kanun'un 50. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen (5237 sayılı Kanun'un 50. maddesinin ikinci fıkrasındaki düzenleme gözetilerek adlî para cezası dışındaki) seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinde zorunluluk bulunduğu dikkate alınmadan karar verilmesi, hukuka aykırıdır.
4. 5237 sayılı Kanun'un, Suçta tekerrür ve özel tehlikeli suçlular başlıklı 58. maddesinin birinci fıkrasının inceleme konusu ile ilgili birinci cümlesinde ve beşinci fıkrasında; "(1) Önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi halinde, tekerrür hükümleri uygulanır.
(5) Fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişilerin işlediği suçlar dolayısıyla tekerrür hükümleri uygulanmaz." şeklinde düzenlemenin bulunduğu, hükümlünün tekerrüre esas alınan nitelikli hırsızlık suçundan hapis cezasına ilişkin Ortaca 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 2007/404 Esas, 2010/685 Karar sayılı kararına konu mahkûmiyet hükmünün inceleme konusu suç tarihinden sonra, 08.07.2014 tarihinde kesinleştiği gibi suçu işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış olduğu anlaşılmakla tekerrüre esas alınan ilâma konu suçun inceleme konusu suç tarihinden önce kesinleşmemiş ve çocuk yaşta işlenmiş olması nedeniyle 5237 sayılı Kanun'un 58. maddesi gereği mükerrir olmadığı belirlenmekle, hükümlü hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanması da, Kanun’a aykırı bulunmuştur.
5. Bununla birlikte, 5237 sayılı Kanun'un 58. maddesinin üçüncü fıkrası; "Tekerrür halinde, sonraki suça ilişkin kanun maddesinde seçimlik olarak hapis cezası ile adlî para cezası öngörülmüşse, hapis cezasına hükmolunur." ve 5237 sayılı Kanun'un, Kasten yaralama başlıklı 86. maddesinin inceleme konusu ile ilgili olan ikinci fıkrası ise; "Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur." şeklinde düzenlenmiştir. Hükümlünün adlî sicil kaydında tekerrüre esas olabilecek başka bir ilâmı bulunmamaktadır. 5237 sayılı Kanun'un 86. maddesinin ikinci fıkrasında seçimlik ceza olarak adlî para ve hapis cezaları öngörüldüğünden Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 25.09.2018 tarihli ve 2015/13-1066 Esas, 2018/373 Karar sayılı kararında ayrıntıları açıklandığı üzere, Mahkemece adlî para cezasının da takdir hakkı kapsamında tercihinin mümkün olduğu belirlenmiştir.
III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2. Hükümlü hakkında kasten yaralama suçundan verilen Ortaca 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 29.12.2014 tarihli ve 2014/100 Esas, 2014/351 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309/3. maddesi gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
5271 sayılı Kanun’un 309/4. maddesi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
20.05.2024 tarihinde karar verildi.