"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2024/59 E., 2024/550 K.
SUÇ : Nitelikli kasten öldürme
HÜKÜM : İstinaf başvurularının esastan reddi
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Temyiz başvurusunun reddi, bozma
Sanık ... müdafiinin temyiz istemleri yönünden;
Sanığın, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 291/1. maddesinde belirlenen 15 günlük kanunî süre geçtikten sonra temyiz isteminde bulunduğu, sanık müdafiinin ise temyiz istemini kanunî süresi içinde öne sürdükten sonra, sanığın 29.05.2024 tarihli dilekçesi ve 11.06.2024 tarihli ifade tutanağı ile temyiz isteminden feragat ettiğini bildirdiği, her ne kadar sanığın 12.06.2024 tarihli ifade tutanağına göre temyiz isteminden vazgeçmediğini bildirdiği anlaşılmış ise de; feragatten feragatin mümkün olmadığı tespit edilmiştir.
Katılan Kurum vekilinin temyiz istemi yönünden;
İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Kanun'un 286/1. maddesi uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260/1. maddesi gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291/1. maddesi gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294/1. maddesi gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298/1. maddesi gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 22.11.2023 tarihli ve 2023/88 Esas, 2023/384 Karar sayılı kararı ile; sanık hakkında nitelikli kasten öldürme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 82/1-d, f, 53/1. maddeleri uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 08.03.2024 tarihli ve 2024/59 Esas, 2024/550 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik katılanlar vekili, katılan Kurum vekili ve sanık müdafiinin istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280/1-a maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan Kurum vekilinin temyiz sebepleri özetle; tasarlama olduğuna, kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir.
III. GEREKÇE
1. Olay günü sanığın kendisini aldatan eşi maktul ile barışmak amacıyla buluşmak istediği, bıçak satın alarak maktul ile buluştuğu ve maktulün barışmayı kabul etmemesi üzerine maktulü bıçakladığı olayda, sanığın maktul ile barışmayı istemesi dikkate alındığında, sanığın aldatma nedeniyle maktulden kendisine yönelen haksız eylemin etkisi ile suçu işlemediği, maktulün olay anında kendisine küfür ve hakaret ettiğine ilişkin aşamalarda genişleterek yaptığı savunmaların da sanığın ağabeyi tanık ...'in hazırlık beyanları ile uyuşmadığı ve suçtan kurtulmaya yönelik olduğu anlaşıldığından, Mahkemece sanık hakkında haksız tahrik indirimi uygulanmamasında isabetsizlik görülmediğinden, Tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak olunmamıştır.
2. Yargılama sürecindeki işlemlerin usul ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterildiği, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, alınan raporların yeterli ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, suç aletinin elverişliliği, hedef alınan vücut bölgesi, isabet yeri, maktulde meydana gelen yaralanmanın ağırlığı ile maktulün hayatını kaybetmesi hususları bir arada değerlendirildiğinde, sanığın kastının öldürmeye yönelik olduğu, suç vasfının kasten öldürme olarak kabulünün isabetli olduğu, sanığın öldürme kararını ne zaman aldığının ve belli bir hazırlıkla eylemlerini gerçekleştirdiğinin kesin olarak saptanamadığı, oluşan şüpheli durumun sanık aleyhine yorumlanamayacağı, bu itibarla tasarlamanın koşullarının bulunmadığı, maktulden sanığa yönelen haksız söz veya davranış bulunmadığı, haksız tahrik indiriminin uygulanmamasının isabetli olduğu, takdiri indirimin Mahkemenin takdir yetkisi kapsamında, yasal, yerinde ve yeterli gerekçelerle uygulanmamasına karar verildiği anlaşıldığından, katılan Kurum vekilinin temyiz sebeplerinin incelenmesinde hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
IV. KARAR
A. Sanık ... müdafiinin temyiz istemleri yönünden;
Sanığın, 5271 sayılı Kanun'un 291/1. maddesinde belirlenen 15 günlük kanunî süre geçtikten sonra temyiz isteminde bulunduğu, sanık müdafiinin ise, kanunî süresi içinde öne sürdüğü temyiz isteğinden sonra, sanığın temyiz isteminden vazgeçtiğini bildirdiği ve temyiz davasının istek şartına bağlı olduğu anlaşılmakla, sanık ... müdafiinin temyiz istemlerinin, oy birliğiyle, 5271 sayılı Kanun'un 298/1. maddesi uyarınca REDDİNE,
B. Katılan Kurum vekilinin temyiz istemi yönünden;
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 08.03.2024 tarihli ve 2024/59 Esas, 2024/550 Karar sayılı kararında katılan Kurum vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289/1. maddesi ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302/1. maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy çokluğuyla TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304/1. maddesi uyarınca İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
17.12.2024 tarihinde karar verildi.
K A R Ş I OY
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitap, İkinci Kısımda, “Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenler” başlıklı İkinci Bölümde yer alan "haksız tahrik" 29. maddede;
“Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir” şeklinde, ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak hüküm altına alınmıştır.
Ceza Genel Kurulunun çeşitli kararlarında tartışmasız olarak benimsendiği üzere, tahrik nedeniyle yapılacak indirimin oranı belirlenirken, haksız tahriki oluşturan hareketin işleniş şekli, yeri, niteliği, zamanı, yöresel şartlar ve tahrik eden ile edilenin durumları göz önüne alınıp değerlendirilmelidir.
Yargıtay haksız tahrik indirimine ilişkin oran belirlenirken olaya ve taraflara ilişkin tüm koşulların gözetilmesi gerektiğini belirtmekle birlikte, Yargıtay Mahkemenin tahrik nedeniyle uyguladığı indirim oranının somut olaya uygun olup olmadığını denetlemektedir.
Mağdurun haksız bir fiili sonucunda hiddet veya şiddetli elem etkisinde kalan failin, tahrik edene karşı bir suç işlediğinde kusurunun azaldığı, iradesinde bir zayıflama meydana geldiği, suç işlemekten kendini alıkoyma yeteneğinin ve ceza sorumluluğunun azaldığı kabul edilmiştir.
Haksız tahriki oluşturan ve faili öfke veya şiddetli elem etkisi altında bırakan haksız fiilin, failin huzurunda veya ona yönelik olarak gerçekleştirilmesi şart olmayıp, faile yönelik olarak gerçekleştirilebileceği gibi, yakınlarına, tanıdıklarına, sevdiği kişilere veya tanımamakla birlikte durumundan etkileneceği üçüncü kişilere karşı da gerçekleştirilmesi mümkündür. Böylece failden başkasına yöneltilen haksız bir fiilin de faili öfke veya elem durumuna sokabileceği kabul edilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 04.03.2008 gün ve 2-42 sayılı kararında; Haksız tahrik nedeniyle indirim yapılabilmesi için, haksız hareketin bizzat maktulden gelmesi ve bizzat sanığa ya da etkileneceği bir yakınına yönelmesi gerektiğine işaret edilmiştir.
Sanığın "Ben eşimle 9 yıldır evliyim. 2022 yılı Aralık ayında eşimle birlikte evde otururken eşimin telefonuna birden fazla mesaj geldiğini gördüm. Bu mesajların içeriğinin ne olduğunu sorduğumda eşim bir şey olmadığını söyledi. Daha sonra telefonu alıp mesajları incelediğimde ... isimli bir şahsın eşime "hani kocanını yanına gitmeyecektin bana öyle söylemiştin" dediğini gördüm. Daha sonrasına eşime bunun kim olduğunu sorduğumda bilmediğini olayı anlamadığını söyledi. Daha sonrasında ben bu şahsı aradım. Şahıs bana "18 aralıkta ben halamın yanına Zonguldak'a ziyarete gittiğimde eşimi almak için Bursa'ya geldiğini eşimi alarak Ankara'ya götürdüğünü 18 Aralık ile 22 Aralık arasında eşimle beraber Ankara'da kaldıklarını, kendi isminin ... olduğunu, eşim ile tiktok üzerinden 1 yıl boyunca görüştüklerini bildirdi. Bende bunun üzerine eşime defaatle bunun gerçek olup olmadığını sordum eşim her seferinde gerçek olmadığını söyledi. Daha sonrasında ben eşimi İstanbul'a amcasının yanına yolladım. Çocuklarımı da yanıma alarak Zonguldak'a döndüm. Zonguldak'a döndükten sonra eşim ile iletişim kurmaya devam ettim. Ben eşim ile barışmak istiyordum. Ancak eşim her seferinde red ediyordu. Bu arada eşimin konuştuğu ... (0544 724 ...) isimli şahıs beni 1 ocak tarihinden itibaren sürekli telefonla rahatsız ediyordu. Bana "sen bu kadını halen ne yüzle seviyorsun, nasıl bunu yanında tutuyorsun, o beni seviyor" gibi kışkırtıcı ve tahrik edici cümleler söylüyordu. Daha sonrasında eşim çocukları özlediği için geldi. Çocukları alıp İstanbul'a amcasının yanına gitti. Olay günü olan 14.01.2023 tarihinde ben eşim ile barışmak için bir kez daha İstanbul'a geldim. Barışmadan evvel çocuklarıma oyuncak almak için bir avm ye girdim o sırada gözüme bıçak çarptı olur da eşim barışmak istemezse diye eşimi korkutmak amaçlı bıçağı aldım. Daha sorasında eşimle haberleşerek buluştuk. Eşim bana benim öz abim olan ... 'un evinde görüşebileceğimizi söyledi. Eşim ve çocuklarımla abimin evine gittik. Abimin evi -2. Kattadır. Abimin evine vardığımızda abim eşim ile aramızdaki olayları bildiği için bizi eve almadı. Daha sorasında ben çocuklara annenizle baş başa konuşacağım siz yukarı çıkın dedim. Bizde eşimle 1. Katta konuşmaya başladık. Ona onu affedeceğime her şeyi geride bırakacağımızı ve barışmak istediğimi söyledim. Eşim reddetti. Bir kez gözümün içine bakarak söyle dedim. Gözümün içine bakarak bitti dedi. Bende o zaman anlaşmalı boşanalım, çocukları da sana bırakayım, annemin üzerine yemin ederim ki seni rahat bırakacağım dedim. O da bana senin annene de senin anlaşmalı boşanmana da sıçarım diyerek hakaret etti. Benim annem vefat ettiği için gözüm döndü. Eşimi korkutmak için yanımda taşıdığım bıçağı eşimin göğüs kısmına sapladım. Asla öldürme veya derine saplama gibi bir niyetim yoktu. Kendimi kaybettiğim için bu olay yaşandı. Eşim daha sonrasında acı çekerek abi abi diyerek
bağırmaya başladı. Bende bunun üzerine olay yerinden ayrıldım. Doğrudan taksiye binerek karakola gittim ve teslim oldum"
Mahkemede ayrıca "Kapıyı kapattıktan sonra eşim abimin hakkından bana doğru aileme hakaret etmeye başladı. Karaktersiz olduğumuzu sahip çıkmadığımızı söylüyordu. Ben de kendisine daha evvel ailemin önemli olmadığını çoçukların ve bizim önemli olduğunu söylemiştim. Devam eden süreçte eşim çocklarla birlikte bodrum kattan yukarı doğru çıktı 2. katta karşılaştık ben sana demiştim buraya gelmeyelim diye söyledim hakaretlerine devam etti. ...'den bahsetti, çocuklarımı alıp onun yanına gideceğim dedi. Benim erkekliğime laf etti. Senden daha iyi diyerek ...'i kastetti. Erkeklik yönünden daha iyi olduğunu söylüyordu sonrasında kontrolümü kaybettim. Bıçak montumun cebindeydi. Biraz itiş kakış yaşadık. Çocukları alıp gideceğini ve bana göstermeyeceğini üst üste söyledi. Adresini ve izini kaybettireceğini söyledi. İki haftadır psikolojim çok bozuktu ben birşeyleri düzeltmeye çalıştıkça o tam tersine gidiyordu. Tartıştıkça aniden gelişti. Bir an da montumun çebinden bıçağı çıkardım gözümü kapatıp vurdum." şeklindeki savunmasına karşılık,
Mahkemece incelenen mesaj içerikleri dikkate alındığında maktulün ... isimli kişi ile gönül ilişkisinin olduğu, sanığın ... isimli kişi ile mesajlaşma içerikleri dikkate alındığında sanığın bu ilişkinin varlığından haberdar olduğu halde ... isimli kişi ile iletişim halinde olması, sanığın olay günü dahi maktul ile barışmak ve birlikte olmak istediğine dair mesaj içerikleri birlikte dikkate alındığında; sanığın maktulden kendisine yönelen haksız eylemin etkisi ile suçu işlemediği, yine sanığın soruşturma aşamasındaki maktulün kendisine "ne meraklısın boşanmaya, annenin de boşanmanın da içine s.çayım" şeklinde hakaret ettiğini ifade etmiş ise de kovuşturma aşamasında "aileme hakaret etmeye başladı, karaktersiz olduğumuzu sahip çıkmadığımızı söylüyordu, çocuklarımı alıp ...'in yanına gideceğini söyledi, benim erkekliğime laf etti, senden daha iyi diyerek ...'i kast etti." şeklinde soruşturma aşamasında bahsetmediği yeni olaylar ile savunmasını değiştirip genişlettiği, bu haliyle sanığın savunmasının cezadan kurtulmaya yönelik olduğunun değerlendirildiği, her ne kadar sanığın abisi tanık ... "...'un anneme hakaret sözlerini duydum." şeklinde beyanda bulunmuş ise de soruşturma aşamasında sıcağı sıcağına alınan beyanında bu husustan bahsetmediği, tanığın beyanına yeni olaylar eklediği, bu haliyle kardeşi olan sanığı suçtan ve cezadan kurtarmaya yönelik beyanlarına itibar edilmeyerek sanık hakkında haksız tahrik hükümleri uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiş ise de;
Aldatılma sonrası kişilerin yaşadığı derin üzüntü, benlik sorgulamaları, yoğun duygu patlamaları ve ani değişimler depresyonun ortaya çıkmasına ve derinleşmesine sebep olabileceği, bu durumda aldatılma sonrası depresyon adı verilen bir süreç başlar ve destek alınmaması halinde aldatılan kişiler için bu olumsuz sarmaldan çıkmak oldukça zor olmakla birlikte yorucu bir dönemi de beraberinde getirdiğinin bilindiği,
Sanığın olay anında "Ona onu affedeceğime her şeyi geride bırakacağımızı ve barışmak istediğimi söyledim" şeklindeki beyanından maktulü daha önceki aldatması sebebiyle affetmiş olduğu anlamının çıkarılamayacağı,
Mağdurun haksız bir fiili sonucunda hiddet veya şiddetli elem etkisinde kalan failin, tahrik edene karşı bir suç işlediğinde kusurunun azaldığı, iradesinde bir zayıflama meydana geldiği, suç işlemekten kendini alıkoyma yeteneğinin ve ceza sorumluluğunun azaldığının kabul edildiği,
Dava konusu olayda maktulün sanığı başka biri ile cinsel ilişkiye girecek şekilde de olmak üzere aldatmış olduğu, bundan dolayı sanığın maktule açmış olduğu boşanma davasının devam ettiği, ancak sanığın çocuklarının geleceğini düşünerek veya aldatmayı hazmetmenin zorluğuna rağmen aralarındaki sevginin etkisi ile maktulle tekrar bir araya gelmeyi denemek istemesine rağmen sanığın ayrıca tanık olmadığı için aksi sabit olmayan "ne meraklısın boşanmaya, annenin de boşanmanın da içine s.çayım"
şeklinde hakaret ettiğini, ayrıca "aileme hakaret etmeye başladı, karaktersiz olduğumuzu sahip çıkmadığımızı söylüyordu, çocuklarımı alıp ...'in yanına gideceğini söyledi, benim erkekliğime laf etti, senden daha iyi diyerek ...'i kast etti." şeklindeki beyanlarının lehine değerlendirilmesi gerektiği, soruşturma aşamasında dile getirilmeyen bir delilin kovuşturma aşamasında dile getirilmiş olmasının o delilin reddedilmesini gerektirmediği, sanığın savunmasının aksinin kanıtlanamadığı, gerek Yargıtay Ceza Genel Kurulunun ve gerekse Yargıtay 1. Ceza Dairesi ile Yargıtay diğer Ceza Dairelerinin müstakar içtihatlarına göre böyle bir durumda haksız tahrik nedeniyle indirim uygulaması kabul edildiğinden sanık hakkında hakkında haksız tahrik indirimi yapılması gerektiği görüşündeyim.
K A R Ş I O Y
İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesince sanık ... hakkında kadına ve eşe karşı öldürme suçundan mahkûmiyet kararı verildiği, suçun tasarlanarak işlenmediğinin ve tahrik altında suç işlenmediğinin belirlendiği, bu kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesince esastan red kararı verildiği, bu kararın sanık ... katılan Kurum vekili tarafından temyiz edildiği, sanığın temyizden feragatı sebebiyle temyizinin reddine karar verildiği, katılan kurum vekilinin temyizinin incelenmesi sebebiyle Ceza Genel Kurulunun müstakar içtihatları uyarınca kararın lehe ve aleyhe temyiz incelemesine tabi tutulması gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki gerekçelerle sayın çoğunluğun hükmün onanmasına dair kararına katılmıyorum. Söyle ki;
Sanık ile eşi olan ...'un aralarındaki çekişme sebebiyle zaman zaman ayrı yaşadıkları, sanığın Zonguldak'taki ailesinin yanına gittiği bir dönemde maktul ...'ın dava dışı ... isimli kişiyle birlikte kalmak için Ankara iline gittiği ve orada 4 gün kaldığı, sanığın Zonguldak ilinden evine döndüğünde tesadüf eseri ... isimli kişinin mesajlarını gördüğü, sanığın beyanına göre eşi olan ...'ın aldatma iddialarını kabul etmediği, bilahare yine tarafların ayrı yaşamaya başladıkları, bu esnada sanığın ... isimli kişiyle telefonla irtibat kurduğu, eşi ...'la ... arasında uzun süredir ilişki olduğunu öğrendiği, dosyada bulunan mesaj dökümlerine göre sanığın yeniden barışmak istediğini söylemek suretiyle eşi ...'la İstanbul ilinde buluşmaya karar verdiği, sanık ile eşi ...'ın görüşmeleri sırasında sanığın tek başına gel şeklinde ısrarda bulunduğu ayrıca barışmak istediğini söylediği ancak eşi ...'ın bu davetten şüphelendiğini açıkça sanığa söylediği, sanığın bu şüpheleri gidermeye çalıştığı, sanığın kendi beyanıyla sabit olduğu üzere görüşmeye gitmeden önce müşterek çocukları için oyuncak aldığı ayrıca AVM'den bıçak aldığı, nitekim olay esnasında bu bıçağı kullanarak eşi ...'ın hayati bölgesine bıçağı saplayarak ölümüne yol açtığı, 14.01.2023 tarihli olay yakalama tutanağına göre sanığın olay yerine gelen polislere eşinin kendisini aldattığını öğrendiğini, öldürmek için plan yaptığını, abisinin evine davet ettiğini, çocukları orada uzaklaştırıp öldürdüğünü beyan ettiği, dosyada bulunan bir video içeriğine göre sanığın sosyal medya için video hazırladığı ve videoda yarın büyük gün diye söylediği, dosyadaki telefon inceleme tutanaklarına göre 14.01.2023 gecesi ... yengem ismindeki kişiyle mesajlaştığı, bu mesajlarda yarın her şey halledilmiş olacak, yarın güzel haber alacaksın şeklinde sözler söylediği, karşıdaki kişinin uyumasını söylediğinde Zafer günü uyunmaz şeklinde cevap verdiği, her ne kadar sanık barışmak için eşi ...'ı çağırıyormuş gibi davransa da aldatılmış olmasının oluşturduğu tahrik altında önceden karar verip plan yaparak mümkünse eşi ...'ı tek başına çağırarak tek başına gelmediği için çocuklara oyuncak alarak planının ortaya çıkmasını engellemek suretiyle eşi ...'ı kandırarak abisinin bulunduğu binaya çağırdığı, yanına bıçak alıp gelmiş olması ile ve telefon mesajlarıyla ortaya konulduğu üzere sanığın barışmak için olay yerine gelmediği, planlayarak tasarladığı öldürme eylemini icra için geldiği anlaşıldığından tasarlayarak öldürme suçundan da cezalandırılması gerektiği ancak eylemi tahrik altında işlediğinden ve sanığın eşi ...'ı affetmesi söz konusu olmadığından lehine tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiği kanaatiyle karara muhalifim.