"İçtihat Metni"
K A N U N Y A R A R I N A
B O Z M A
MAHKEMESİ:Sulh Ceza Hâkimliği
SAYISI : 2023/6133 Değişik İş
ŞİKÂYETÇİ : Nevzat Temel
ŞÜPHELİ : ...
SUÇ : Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama
İNCELEME KONUSU
KARAR : Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itirazın reddine dair
KANUN YARARINA BOZMA
YOLUNA BAŞVURAN : Adalet Bakanlığının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ: İlgili kararın kanun yararına bozulması
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, 02.05.2023 tarihli ve 2022/200252 Soruşturma numaralı evrakı ile şüpheli hakkında neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, anılan karara yönelik şikâyetçi vekili tarafından yapılan itirazın reddine dair merci İstanbul 9. Sulh Ceza Hâkimliğinin, 06.12.2023 tarihli ve 2023/6133 Değişik İş sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (5271 sayılı Kanun) 271/4. maddesi uyarınca kesin olmakla 06.12.2023 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Kanun'un 309/1. maddesi uyarınca, 05.06.2024 tarihli ve 2024/1898 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 19.07.2024 tarihli ve KYB-2024/67452 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 19.07.2024 tarihli ve KYB-2024/67452 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
"Dosya kapsamına göre, 09.04.2022 günü saat 23.10 da müştekinin işyerine gelen ve müştekiyi bıçakla yaralayarak para isteyen şüpheli ile ilgili olarak yürütülen soruşturma sonunda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.09.2022 tarihli iddianamesi ile sanık hakkında nitelikli yağma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 149/1-a-h maddeleri uyarınca açılan kamu davasında, İstanbul 19. Ağır Ceza mahkemesinin 16.12.2022 tarihli ve 2022/369 esas, 2022/468 sayılı kararı ile sanığın üzerine atılı suçtan mahkumiyetine karar verildiği,
Müştekinin şikayet dilekçesinde, yüzde sabit ize neden olacak şekilde yaralandığının ifade edilmesine karşın bu konuda bir inceleme yapılmadığı, müştekinin 27.10.2022 tarihli dilekçesi ile kasten yaralama suçundan, daha önce yağma suçundan açılan kamu davası ile birleştirme talepli yeniden şikayetçi olması üzerine yapılan soruşturma evresi sonunda, Adli Tıp Kurumunun 27.04.2023 tarihli raporu ile müştekinin yüzde sabit ize neden olacak şekilde yaralandığının tespit edildiği, ancak şikayetin daha önce açılan davaya ilişkin olduğu ve mükerrer olduğundan bahisle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de,
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.09.2022 tarihli iddianamesinde müştekinin bıçakla yaralandığından bahsedildiği ve 149/1-a, c maddeleri uyarınca dava açıldığı, cebrin yağma suçunun unsuru olduğu ve basit tıbbi müdahale ile giderilir şekilde yaralamanın ayrıca cezalandırılması yoluna gidilemeyeceği, ancak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun nitelikli yağma suçunu düzenleyen 149. maddesinin 2. fıkrası; 'Yağma suçunun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.' hükmü uyarınca sanığın bu suçtan ayrıca cezalandırılması gerekeceği ve Adli Tıp Kurumunun 27.04.2023 tarihli raporu ile müştekinin yüzde sabit ize neden olacak şekilde yaralandığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında, şüpheli hakkında 5237 sayılı Kanun'un 149/2 maddesi delaletiyle 87/1-c maddesi uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmasını gerektirir yeterli şüphe bulunduğu ve delillerin mahkemesince takdir ve değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir."
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
1. 5271 sayılı Kanun'un, Bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevi başlıklı 160. maddesinde yer alan; "(1) Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.
(2) Cumhuriyet Savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür."
Kamu davasını açma görevi başlıklı 170. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında yer alan; "1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet Savcısı tarafından yerine getirilir.
(2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler."
Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar başlıklı 172. maddesinin birinci fıkrasında yer alan; "(1) Cumhuriyet Savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir."
Cumhuriyet savcısının kararına itiraz başlıklı 173. maddesinin inceleme konusu ile ilgili bölümlerinde yer alan; "(1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.
(2) İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
(3) (Değişik: 18/6/2014-6545/71 md.) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
(4) (Değişik: 25/5/2005 - 5353/26 md.) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.
" şeklindeki düzenlemeler uyarınca Cumhuriyet savcısı kendisine yapılan suç duyurusu veya şikâyet üzerine suçun gerçekten işlenip işlenmediğinin tespiti için hemen işin gerçeğini araştırmaya başlamalı ve maddi gerçeğin ortaya çıkmasına yarayan tüm kanunî yöntemlere başvurmalıdır. Toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaşıldığında iddianame düzenleyerek kamu davası açılması, aksi hâlde ise 5271 sayılı Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verilmesi gerekmektedir.
2. Bu kapsamda inceleme konusu soruşturma dosyasının değerlendirilmesinde; Cumhuriyet Başsavcılığınca “...Her ne kadar müşteki vekilinin Cumhuriyet Başsavcılığımıza vermiş olduğu dilekçesinde şüpheli hakkında müştekiye yönelik TCK 149/1-a-h sevk maddeleri hakkında iddianame tanzim edildiği ve İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılamasının yapıldığı, bu aşamada müştekinin yüzünde yağma nedeniyle gerçekleşen yaralama neticesinde iz kaldığını, işyerindeki tentelerin zarar gördüğünü beyan ederek İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama ile birleştirme talepli dilekçe vermesi üzerine şüpheli hakkında müsnet suçtan soruşturmaya başlanılmış ise de;
Toplanan deliller ve tüm soruşturma dosyası birlikte incelendiğinde; müşteki vekilinin suç duyurusunun daha önce hakkında dava açılmış ve mahkemece karar verilmiş bir dosya hakkında talep dilekçesi olduğu, söz konusu dosyanın mahkemece karara bağlandığı ve istinaf yolunun açık olduğu, müşteki dilekçesinde herhangi bir yeni delil ve durumdan bahsedilmediği, bu haliyle müşteki vekilinin başvurusunun mükerrer soruşturma sayılacağı ve mükerrer soruşturma yapılamayacağı”ndan bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, anılan karara itirazın da merci tarafından reddedildiği anlaşılmıştır.
Oysa şikâyetçinin şüpheli tarafından yağmalandığına dair beyanı ile İstanbul Adlî Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 27.04.2023 tarihli adlî muayene raporunda alt dudak soldan mandibula sol kavsine uzanan 8 cm ciltten belirgin çökük ciltten belirgin koyu renkte yara izi şeklinde tarif edilen yaralanmanın şikâyetçinin yüzünde sabit ize neden olduğunun bildirilmesine ve nitelikli yağmaya teşebbüs suçundan şüpheli hakkında İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 06.12.2022 tarihli ve 2022/369 Esas, 2022/468 Karar sayılı kararı ile mahkûmiyet kararı verilmiş olup neticesi sebebiyle ağırlamış yaralama suçundan kamu davası açılmamış olmasına göre; 5237 sayılı Kanun'un 149/2. maddesinde yer alan "(2) Yağma suçunun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
" şeklindeki düzenleme gereği şüpheli hakkında yağma suçundan başka neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan da kamu davası açılması için yeterli şüphe oluştuğu dikkate alınmadan kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi, Kanun’a aykırı olup kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.
III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2. İstanbul 9. Sulh Ceza Hâkimliğinin, 06.12.2023 tarihli ve 2023/6133 Değişik İş sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309/3. maddesi gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
5271 sayılı Kanun’un 309/4. maddesi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
30.09.2024 tarihinde karar verildi.