Logo

1. Ceza Dairesi2024/7714 E. 2025/2808 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Koşullu salıverilme sonrası işlenen suç nedeniyle koşullu salıverilmenin geri alınması talebinin reddine ilişkin itirazın reddine dair kararın hukuka uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Koşullu salıverilme ve denetim süresinin hesabında lehe olan kanun hükmünün uygulanması gerektiği, ancak infaz hukukunda lehe hükümlerin seçilerek karma uygulama yapılamayacağı, koşullu salıverilme tarihi itibariyle yürürlükte olan 7242 sayılı Kanun ile değişik 5275 sayılı Kanun'un 107/2. maddesi uyarınca koşullu salıverilme yapıldığı için denetim süresinin de aynı kanun maddesine göre hesaplanması gerektiği, bu durumda denetim süresinin hükümlünün bihakkın tahliye tarihine kadar devam ettiği ve hükümlünün bu süre içinde kasıtlı bir suç işlediği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi

SAYISI : 2024/988 değişik iş

İNCELEME KONUSU KARAR :İtirazın reddine

KANUN YARARINA BOZMA

YOLUNA BAŞVURAN : Adalet Bakanlığının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması

Nitelikli dolandırıcılık suçundan İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.04.2019 tarihli ve 2018/495 Esas, 2019/196 Karar sayılı kararı ile 3 yıl 4 ay hapis cezasına hükümlü ...'ün, bu cezasının 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 107/2. maddesine göre infazı sırasında, Kocaeli 3. İnfaz Hâkimliğinin 11.08.2022 tarihli ve 2022/3488 Esas, 2022/3513 Karar sayılı kararı ile anılan Kanun'un 107/6. maddesi gereğince 11.08.2022 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere koşullu salıverilmesini müteakip, denetim süresi içinde 15.12.2023 tarihinde işlemiş olduğu kasıtlı suçtan dolayı 7 ay 15 gün hapis cezasına mahkûm edildiğinin ihbar edilmesi sebebiyle, koşullu salıverilmenin geri alınmasına, ikinci suçun işlendiği 15.12.2023 tarihi ile bihakkın tahliye tarihi olan 10.04.2024 tarihi arasındaki sürenin aynen infazına karar verilmesi yönündeki İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının talebinin, hükümlünün koşullu salıverilme kararına konu suçun suç tarihi itibariyle lehe olan kanun hükümleri dikkate alınmak suretiyle denetim süresinin cezaevinde geçirmesi gereken sürenin yarısı olarak hesap edilmesi gerektiği gerekçesiyle denetim süresinin bitim tarihinin 07.06.2023 olduğundan bahisle ikinci suçun denetim süresi içerisinde işlenmediğinden reddine dair İstanbul 2. İnfaz Hâkimliğinin 29.04.2024 tarihli ve 2024/3491 Esas, 2024/3673 Karar sayılı kararına yapılan itirazın reddine dair mercii İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.05.2024 tarihli ve 2024/988 değişik iş sayılı kararı ile ilgili olarak;

Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 04.11.2024 tarihli ve 94660652-105-34-21320-2024-Kyb sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 09.12.2024 tarihli ve 2024/114109 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü;

I. İSTEM

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 09.12.2024 tarihli ve 2024/114109 sayılı kanun yararına bozma isteminin;

"Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 18.09.2007 tarihli ve 2007/1-214-181 sayılı kararında belirtildiği üzere infaza ilişkin lehe oluşan hataların kazanılmış hakka konu olmayacağı gözetilerek yapılan incelemede,

Dosya kapsamına göre, her ne kadar İstanbul 2. İnfaz Hâkimliğinin 29.04.2024 tarihli kararı ile hükümlü hakkında koşullu salıverildikten sonra belirlenen denetim süresinin 5275 sayılı Kanun'un 107/6. (7242 sayılı Kanun ile değişiklik öncesi) maddesine göre ceza infaz kurumunda geçirdiği sürenin yarısı olarak uygulanacağı, hükümlünün koşullu salıverilme için yatması gereken sürenin 1 yıl 8 ay, denetim süresinin ise 10 ay ve denetim süresi sonunun ise 07.06.2023 olduğu gerekçesiyle ikinci suçun denetim süresi dışında kaldığından bahisle koşullu salıverilmenin geri alınmasına dair talebin reddi ile bu karara karşı yapılan itirazın mercii Mahkemesince reddine karar verildiği anlaşılmış ise de,

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 7. maddesinin 2. fıkrasında "Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.", 3. fıkrasında "Hapis cezasının ertelenmesi, koşullu salıverilme ve tekerrürle ilgili olanlar hariç; infaz rejimine ilişkin hükümler derhal uygulanır." şeklindeki düzenleme nazara alındığında,

Suç tarihinden (14.05.2018) sonra yürürlüğe giren 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un denetim süresi ile ilgili mevzuat incelendiğinde;

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un "Koşullu Salıverilme" üst başlıklı 107/6. maddesinin ilk hâlinin,

"Koşullu salıverilen hükümlünün tâbi tutulacağı denetim süresi, yukarıdaki fıkralara göre infaz kurumunda geçirilmesi gereken sürenin yarısı kadardır. Ancak süreli hapislerde hakederek tahliye tarihini geçemez." şeklinde ve 14.04.2020 tarihinde kabul edilen 15.04.2020 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun'un 48. maddesi ile değişik halinin ise "Koşullu salıverilen hükümlünün tâbi tutulacağı denetim süresi, yukarıdaki fıkralara göre infaz kurumunda geçirilmesi gereken süre kadardır. Ancak süreli hapislerde hakederek tahliye tarihini geçemez." şeklinde düzenlendiği,

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10.06.2021 tarihli ve 2019/1-206 Esas, 2021/272 Karar sayılı kararında yer alan, "... Dolasıyla koşullu salıverilme kurumuna ve uygulanmasına ilişkin kanun hükümlerinin uygulanması bakımından derhal uygulama ilkesi değil, lehe kanunun uygulanması ilkesi geçerli olacaktır. Ancak lehe kanun uygulamasında temel kural, eski ve yeni kanun hükümlerinin ayrı ayrı bir kül olarak değerlendirilip, hangi kanunun lehe olduğunun bir kül olarak belirlenmesidir. başka bir ifadeyle, lehe kanun uygulamasında tek bir hükmün infazında karma kanun uygulaması yapılmaz... Koşullu salıverilmede belirlenen denetim süresi de koşullu salıverilme kurumundan bağımsız düşünülemez. Bu doğrultuda denetim süreleriyle ilgili lehe kanun değerlendirilmesi yapılmalıdır.

Denetim süresi, 647 sayılı CİK'da bihakkın tahliye tarihi sonuna kadar iken, CGTİHK'nın 107/6. maddesinin ilk hâlinde cezaevinde geçirilmesi gereken sürenin yarısı kadardı. 7242 sayılı Kanun ile değişik CGTİHK'nın 107/6. maddesinde ise denetim süresi infaz kurumunda geçirilmesi gereken süre kadar şeklinde belirlenmiştir. Bu kapsamda denetim süresi açısından 5275 sayılı CGTİHK'nın 647 sayılı CİK'e göre, CGTİHK'nın 107/6. maddesinin ilk hâlinin de 7242 sayılı Kanun ile değişik CGTİHK'nın 107/6. maddesine göre daha lehe olduğu yorumu yapılabilecektir...." şeklinde açıklamalar dikkate alındığında;

Denetim süresi açısından 5275 sayılı Kanun'un 107/6. maddesinin ilk hâlinin, 7242 sayılı Kanun ile değişik 5275 sayılı Kanun'un 107/6. maddesine göre daha lehe olduğu,

Ancak; İnfaz hukukunda hükümlünün ceza evinde geçirmesi gereken süre ile koşullu salıverildikten sonra belirlenen denetim süreleri bakımından lehine olan hükümlerin alınarak karma bir uygulama yapılmasının mümkün olmadığı, hükümlünün infaza konu cezaya ait suç tarihinin 14.05.2018 olduğu nazara alındığında, 5275 sayılı Kanun'un 107/6. maddesinin ilk halinin denetim süresi açısından cezaevinde geçireceği sürenin yarısı olarak belirlenmesinin daha lehe olduğu düşünülse bile, çapraz ve karma uygulama yapılamayacağından bu sefer suç tarihi ve anılan düzenlemenin yürürlük tarihindeki koşullu salıverilme oranının 2/3 olacağı ve hükümlünün cezaevinde geçireceği süre yönünden aleyhe bir sonuç doğacağı, kaldı ki 2/3 infaz oranı neticesinde denetim süresinin yine bihakkına kadar devam edeceği ve dolayısıyla lehe bir durumun ortaya çıkmayacağı, diğer taraftan hükümlünün 5275 sayılı Kanun'un 107/2. maddesi uyarınca (7242 sayılı Kanun değişikliğinden sonra) 1/2 infaz oranı uygulanarak koşullu salıverildiği, anılan Kanun’un 107/2. maddesinin hükümlünün ceza evinde geçirmesi gereken süre bakımından (1/2 infaz oranı) daha lehe olduğundan çapraz ve karma bir uygulama yapılamayacağının anlaşılması karşısında, denetim süresinin 5275 sayılı Kanun'un 7242 sayılı Kanun'un 48. maddesi ile değişik 5275 sayılı Kanun'un 107/6. maddesine göre belirlenmesi gerektiği, bu sürenin hak ederek tahliye tarihini geçmemek şartıyla cezaevinde geçirilmesi gereken süre kadar olduğu cihetle,

Somut olayda hükümlünün İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.04.2019 tarihli ve 2018/495 Esas, 2019/196 Karar sayılı kararıyla hükmedilen 3 yıl 4 ay hapis cezasına ilişkin kararın infazı için ilk kez ceza infaz kurumuna 12.12.2020 tarihinde alındığı ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 15.12.2020 tarihli ve 2020/5-10477 ilamat sayılı müddetnameye göre hakederek tahliye tarihinin 10.04.2024, koşullu salıverilme tarihinin 11.08.2022 olarak belirlendiği,

Kocaeli 3. İnfaz Hâkimliğinin 11.08.2022 tarihli kararı ile 5275 sayılı Kanun'un 107/2. maddesi gereğince 11.08.2022 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere koşullu salıverildiği,

Bu haliyle, adı geçen hükümlünün 7242 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten sonra 5275 sayılı Kanun'un 107/2. maddesi uyarınca koşullu salıverildiği, bu nedenle 5275 sayılı Kanun’un hükümlünün ceza evinde geçirmesi gereken süre bakımından lehe olduğu, çapraz ve karma bir uygulama yapılamayacağından denetim süresinin de anılan Kanun'un göre tayin edileceği ve hükümlünün koşullu salıverildikten sonra belirlenen denetim süresinin cezaevinde geçireceği süre kadar olacağı, bu sürenin ise bihakkın tahliye tarihi olan 10.04.2024 tarihine kadar devam edeceği, dolayısıyla hükümlünün 07.10.2023 tarihinde işlediği trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun denetim süresi içinde işlediği gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir."

Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.

II. GEREKÇE

1. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309 uncu maddesinin, (1), (2) ve (3) üncü fıkraları;

(1) Hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini, yasal nedenlerini belirterek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirir.

(2) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, bu nedenleri aynen yazarak karar veya hükmün bozulması istemini içeren yazısını Yargıtayın ilgili ceza dairesine verir.

(3) Yargıtayın ceza dairesi ileri sürülen nedenleri yerinde görürse, karar veya hükmü kanun yararına bozar.

2. 2018 yılı içinde işlemiş olduğu nitelikli dolandırıcılık suçundan 3 yıl 4 ay hapis cezasını mahkum olan hükümlünün, bu cezasının infazı sırasında Cumhuriyet savcılığı tarafından düzenlenen 15.12.2020 tarihli müddetnameye göre 7242 sayılı Kanun'un 48 inci maddesi ile değişik 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 107 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca cezasından 1/2 oranında indirim yapılmak suretiyle şartla tahliye tarihinin 11.08.2022 olarak tespit edildiği ve İnfaz Hakimliğinin 11.08.2022 tarihli kararı ile 11.08.2022 tarihinden geçerli olmak üzere şartla tahliyesine karar verildiği, bihakkın tahliye tarihi 10.04.2024 olan hükümlünün 15.12.2023 tarihinde işlemiş olduğu trafik güvenliğini kasten tehlikeye sokma suçundan 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırıldığı anlaşılmaktadır.

3. Şartla tahliye edilen hükümlü hakkında infaz işleminin özgürlüğü bağlayıcı cezanın kanun gereği yerine getirilmesi tarihine kadar kesintisiz sürdüğünün kabul edilmesinin zorunlu olduğu, 7242 sayılı Kanun’un 48 inci maddesi ile yapılan değişiklik öncesi 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 107 nci maddesinin altıncı fıkrasında şartla tahliyesine karar verilen hükümlünün denetim süresine tabi tutulacağı, bu denetim süresinin ceza infaz kurumunda geçirilmesi gereken sürenin yarısı kadar olacağı ve süreli hapislerde hakederek tahliye tarihini geçemeyeceği öngörülmüştür.

4. 7242 sayılı Kanun’un 48 inci maddesi ile yapılan değişiklik sonrası 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 107 nci maddesinin altıncı fıkrasına göre şartla tahliyesine karar verilen hükümlünün tâbi tutulacağı denetim süresinin ceza infaz kurumunda geçirilmesi gereken süre kadar olacağı ve süreli hapislerde hakederek tahliye tarihini geçemeyeceği öngörülmüştür.

5. 5275 sayılı Kanun’un 107 nci maddesinin 12 nci fıkrasında şartla tahliye edilen hükümlünün, denetim süresinde hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, hakimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi halinde şartla tahliye kararının geri alınacağı, aynı maddenin 14 üncü fıkrasında, denetim süresi yükümlülüklere uygun ve iyi halli olarak geçirildiği takdirde, cezanın infaz edilmiş sayılacağı kabul edilmiştir.

6. Hükümlünün infaza konu suçun işlendiği suç tarihinden sonra şartla tahliye süresinin ve buna bağlı olarak denetim süresinin hükümlü lehine düzenleme getiren 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un geçici 6 ncı madde hükmü dikkate alınarak yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunduğu, ancak bu belirleme yapılırken daha önceki şartla tahliye tarihinin değiştirilmesinin mümkün olmadığı, belirlemenin lehe yapılan değişiklik nedeniyle ceza infaz kurumunda geçirilmesi gereken sürenin tespiti ve bu tespite göre denetim süresinin belirlenmesi ile sınırlı olduğunun kabulü gerektiği, ayrıca lehe kanun uygulamasında temel kural, eski ve yeni kanun hükümlerinin ayrı ayrı bir kül olarak değerlendirilip, hangi kanunun lehe olduğunun belirlenmesi ve şartla tahliye edilen hükümlünün hapis cezasını gerektiren ikinci suçu bu belirlenen denetim süresi içinde işlemesi halinde şartla tahliye kararının geri alınmasına karar verilmesi gerekmektedir.

7. Bu açıklamalara göre; 2018 yılında işlemiş olduğu suç nedeniyle verilen ve kesinleşen 3 yıl 4 ay hapis cezasının infazı sırasında 11.08.2022 tarihinden geçerli olmak üzere şartla tahliyesine karar verilen hükümlünün 7242 sayılı Kanun’un 48 nci maddesi ile değişiklik yapılmadan önceki mevcut düzenlemeye göre hukuki durumu değerlendirildiğinde, hükümlünün şartla tahliyeye hak kazanabilmesi için ceza infaz kurumunda geçirmesi gereken sürenin 5275 sayılı Kanun’un 107 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre 2/3 oranı üzerinden hesaplama yapılarak şartla tahliye tarihinin tespit edilmesi gerektiği, 5275 sayılı Kanun’un 107 nci maddesinin altıncı fıkrasına göre tabi olacağı denetim süresinin ise ceza infaz kurumunda geçirilmesi gereken sürenin yarısı kadar olacağı ve hükümlünün şartla tahliyeye hak kazanabilmesi için ceza infaz kurumunda geçirmesi gereken sürenin 810 gün olması nedeniyle, denetim süresi açısından lehe gibi gözükse de şartla tahliyeye hak kazanabilmesi için ceza infaz kurumunda geçirmesi gereken süre açısından hükümlünün aleyhine olduğundan uygulanmasının mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.

8. 7242 sayılı Kanun’un 48 inci maddesi ile değişiklik sonrası duruma göre hükümlünün hukuki durumu değerlendirildiğinde, hükümlünün şartla tahliyeye hak kazanabilmesi için ceza infaz kurumunda geçirmesi gereken sürenin 5275 sayılı Kanun’un 107 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre ½ oranı üzerinden hesaplama yapıldığında 1 yıl 8 ay olduğu, suç tarihi dikkate alındığında yasa gereği tabi olacağı denetim süresinin ise 5275 sayılı Kanun’un 107 nci maddesinin altıncı fıkrasına göre 1 yıl 8 ay olduğu, denetim süresinin başlangıcının hükümlünün fiilen şartla tahliye edildiği 11.08.2022 tarihi esas alınarak belirlenmesi gerektiğinden, hükümlünün denetim süresinin bihakkın tahliye tarihi olan 10.04.2024 tarihine kadar devam ettiği ve bu tarihte tamamlandığı anlaşılmaktadır. Şartla tahliyeye hak kazanabilmesi için ceza infaz kurumunda geçirilmesi gereken süre açısından lehe olması nedeniyle hükümlünün şartla tahliye tarihinin ve buna bağlı olarak denetim süresinin 7242 sayılı Kanunun 48 nci maddesi ile değişik 5275 sayılı Kanun’un 107 nci maddesine göre belirlenmesi gerekmektedir.

9. Hükümlünün, şartla tahliyeye hak kazanabilmesi için ceza infaz kurumunda geçirmesi gereken süre ile buna bağlı olarak belirlenmesi gereken denetim süresinin sadece yapılan yasal değişikliklerin bir bölümü esas alınarak tespit edilmesi ve uygulanmasının mümkün olmadığı, yasal düzenlemenin bir bütün halinde olaya uygulanarak hükümlünün hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği, bihakkın tahliye tarihi 10.04.2024 olan hükümlünün 07.10.2023 tarihinde hapis cezasını gerektiren kasıtlı suçlardan mahkum olduğu anlaşılmakla, şartla tahliye kararının geri alınmasına ve aynen infaza ilişkin karar verilmesi

gerekirken, yazılı şekilde karma uygulama yapılmak suretiyle denetim süresinin dolmasından sonra ikinci suçun işlendiği gerekçesiyle şartla tahliye kararının geri alınmasına ilişkin talebin reddine dair İnfaz Hakimliğince verilen karar a karşı yapılan itirazın kabulü yerine reddine dair itiraz merciince verilen karar Kanun’a aykırı olup, kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.

III. KARAR

1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,

2. İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 13.05.2024 tarihli ve 2024/988 değişik iş sayılı kararın 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

11.04.2025 tarihinde karar verildi.