"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/452 E., 2015/835 K.
SUÇ : Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama
KARAR : Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar
KANUN YARARINA BOZMA YOLUNA BAŞVURAN : Adalet Bakanlığının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması
Karşıyaka 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 28.12.2015 tarihli ve 2015/452 Esas, 2015/835 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 86/1, 86/3-e, 87/3, 62, 53. maddeleri uyarınca 1 yıl 5 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (5271 sayılı Kanun) 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın itiraz edilmeksizin 26.01.2016 tarihinde usûlüne uygun şekilde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Kanun'un 309/1. maddesi uyarınca, 31.01.2025 tarihli ve 2024/7429 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 25.02.2025 tarihli ve KYB-2025/17007 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 25.02.2025 tarihli ve KYB-2025/17007 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
"Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10.04.2018 tarihli ve 2014/15-487 esas, 2018/151 sayılı kararında belirtildiği üzere, temyiz ve istinaf kanun yollarından geçmeksizin kesinleşen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların ülke sathında uygulama birliğine ulaşmak ve ciddi boyutlara ulaşan hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi amacıyla olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma konusu yapılabileceği nazara alınarak yapılan incelemede,
Karşıyaka 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 28.12.2015 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararının 26.01.2016 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 09.06.2019 tarihinde işlediği kasıtlı suçtan mahkum olduğunun ihbar edilmesi üzerine, hakkındaki hükmün açıklanmasına ve sanığın mahkumiyetine ilişkin Karşıyaka 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.10.2023 tarihli ve 2023/293 esas, 2023/598 sayılı kararının istinaf edilmesi üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 01.02.2024 tarihli ve 2024/9 esas, 2024/350 sayılı kararında yer alan, '...1-)Karşıyaka 2.Asliye Ceza Mahkemesinin 28.12./2015 tarih 2015/452 Esas 2015/835 Karar sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararının, 5271 sayılı CMK'nın 231/8 maddesinde yer alan,'denetim süresi içinde kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez' şeklindeki hükmü gereği sanık ... hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması şartları oluşmadığı halde verilmiş olması nedeniyle, hukuken yok hükmünde olduğu anlaşıldığından Karşıyaka 2.Asliye Ceza Mahkemesinin 04.10.2023 tarih 2023/293 Esas 2023/598 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, 2-) Karşıyaka 2.Asliye Ceza Mahkemesi'nin 28.12.2015 tarih 2015/452 esas 2015/835 karar sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararı aleyhine yukarıdaki açıklamalar kapsamında mahallinde kanun yararına bozma yoluna başvurulabileceğine,...' şeklindeki açıklamalar nazara alındığında,
Dosya kapsamına göre, sanığın adlî sicil kaydında 14.10.2013 tarihinde işlemiş olduğu alkol veya uyuşturucu maddenin etkisi altındayken araç kullanma suçu nedeniyle Karşıyaka 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 24.01.2014 tarihli ve 2013/787 esas, 2014/43 sayılı kararı ile verilen ve 20.02.2014 tarihinde kesinleşen mahkûmiyet kaydı bulunduğu cihetle, 5271 sayılı Kanun’un 231/6. maddesindeki 'Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için; Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması... gerekir.' şeklindeki hükme nazaran, sanık hakkında inceleme konusu 22.03.2015 tarihinde işlenen suç nedeniyle yapılan yargılama neticesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir
."
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
1. Öğretide olağanüstü temyiz olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü kanun yolunun koşulları ve sonuçları, 5271 sayılı Kanun'un 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir. 5271 sayılı Kanun’un, Kanun yararına bozma başlıklı 309. maddesinin inceleme konusu ile ilgili birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında yer alan;
"(1) Hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini, yasal nedenlerini belirterek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirir.
(2) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, bu nedenleri aynen yazarak karar veya hükmün bozulması istemini içeren yazısını Yargıtayın ilgili ceza dairesine verir.
(3) Yargıtayın ceza dairesi ileri sürülen nedenleri yerinde görürse, karar veya hükmü kanun yararına bozar."
Şeklindeki düzenlemeler uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddi hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm kanun yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Buna göre hâkim veya mahkemece verilen karar veya hükümlerin kanun yararına bozma konusu yapılabilmesi için, bu karar veya hükmün hukuken geçerli olması ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmesi gerekmektedir.
2. 5271 sayılı Kanun’un, “Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması” başlıklı 231 inci maddesinin, inceleme konusu ile ilgili olan altıncı fıkrası; “(6) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) (Değişik:2/3/2024-7499/15 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
gerekir.” şeklinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Kanun'un 231/11. maddesi gereği "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir." 5271 sayılı Kanun'un karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 231/12. maddesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz yoluna başvurulabileceği hüküm altına alınmıştır.
3. Bir hukuki işlemin, kurucu unsurlarında eksiklik olması halinde, hukuki işlemler için bir yokluk halinden bahsedilebilecektir. Ayrıca kurucu unsurlar dışında hukuki işlemlerdeki “geçerlilik” ve “etkinlik” unsurları da, işlemin “yok hükmünde” sayılması ile ilgili olarak dikkate alınmalıdır. Hukuken geçerli olan kararların yok hükmünde sayılmasından söz edilemez.
Bu kapsamda inceleme konusu dava dosyasının değerlendirilmesinde; adlî sicil belgesine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel nitelikte kaydı bulunan sanığın, neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan 5271 sayılı Kanun'un 231/5. Maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar verilmiş, anılan karar itiraz edilmeksizin 26.01.2016 tarihinde kesinleşmesinden sonra sanığın denetim süresi içinde 09.06.2019 tarihinde kasıtlı bir suç işlemesi sebebiyle Karşıyaka 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 04.10.2023 tarihli ve 2023/293 Esas, 2023/598 Karar sayılı kararı ile sanık hakkındaki hükmün açıklanmasına ve sanığın cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Açıklanan hükmün istinaf edilmesi üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 01.02.2024 tarihli ve 2024/9 Esas, 2024/350 Karar sayılı kararı ile, hükmün açıklanmasına ilişkin kararın yok hükmünde olduğuna kesin olarak karar verilmiş ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair ilk karara yönelik kanun yararına bozma yoluna başvurulması gerektiği kabul edilmiş ise de; hükmün açıklanması suretiyle verilen mahkumiyet kararının bu şekilde yok hükmünde sayılması mümkün bulunmamaktadır.
4. Uygulamada, bazı hâllerde, açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanması suretiyle verilen mahkumiyet hükümlerinin yok hükmünde olduğunun tespit edildiği kararlar mevcuttur. Örneğin, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın tebligat işlemlerindeki hukuka aykırılıklar ve kararın kesinleşmemesi veya daha önce açıklanan hükmün ikinci kez açıklanmasına karar verilmesi gibi hallerde açıklanan hükümlerin yok hükmünde sayılması kabul edilebilir. Bu gibi hallerde, işlemin kurucu unsurlarında eksiklik olması nedeniyle yok hükmünde olduklarından kuşku bulunmamaktadır.
Bununla birlikte, aynı denetim süresi içerisinde suç işleyen sanık hakkında 5271 sayılı Kanun'un 231/5. maddesi gereği hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin uygulanmasının isabetsiz olduğunda tereddüt bulunmamakta ise de; incelenen dosyada açıklanması geri bırakılan ve itiraz edilmeden kesinleşen hüküm açıklanmakla hukuki varlık kazanmış ve yok hükmünde sayılması için de bir neden oluşmamıştır. Koşulları oluşmadığı halde verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar açıklandığında yok hükmünde olmaz. Açıklanmakla geçerli bir hukuki varlık kazanan bu hükmün istinafen incelenmesi gerekmektedir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasında dair karardaki hukuka aykırılığın hükmün açıklanmasına karar verilmiş olması nedeniyle bu aşamada kanun yararına bozma yoluyla giderilmesinin mümkün bulunmadığı belirlenmekle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
III. KARAR
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, kanun yararına bozma istemi doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 309. maddesindeki koşulları taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN oy birliğiyle REDDİNE,
Dava dosyasının, Mahkemesine sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
17.03.2025 tarihinde karar verildi.