"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : KAYSERİ BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 19/10/2020 tarihli 2020/421 Esas 2020/417 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 13.01.2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalılar ... ... vd. vekili gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakanları Mehmet Kaya ...’ın 137 ada 4 parsel sayılı taşınmazını davalı oğlu ...’a, 247 ada 32 parsel sayılı taşınmazını davalı kızı ...’e satış suretiyle devrettiğini, temliklerin mirastan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığını , temlik tarihinden önce ... Kaynaklar Bakanlığı tarafından mirasbırakan aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalılara yapılan temlikler nedeniyle de ... Kaynaklar Bakanlığınca tasarrufun iptali davası açıldığını ve davanın kabulüne karar verilerek kararın onandığını ileri sürerek , tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar, iddiaların doğru olmadığını, taşınmazların yabancılara satılmaması için bedellerini ödeyerek satın aldıklarını, taşınmazların iyileştirilmesi için masraflar yaptıklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece Mahkemesince, tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verildiği ve kararın Yargıtayca onandığı, anılan karar ile temliklerin alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla yapıldığının saptandığı,davacı tarafça muvazaa ve mirasçılardan mal kaçırma iddiasının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... ve diğer davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
2.1. Davacı ... istinaf itirazlarında özetle;
Mirasbırakanın, anılan taşınmazlara alacaklılarca el konulmaması için davalılara devir yaptığını,mirasbırakanın, davalılarca anılan taşınmazların kendisine iade edilmesi şartı ile temlikleri yaptığını,mirasbırakan ile davalı ... arasında yapılan sözleşme gereğince davalı ...’ın kendisine devredilen taşınmazın ½ payını davacı ...’e devredeceğini kabul ettiğini, anılan temlikler için alacaklı ... Kaynaklar Bakanlığı tarafından açılan tasarrufun iptali davasının kabul edildiğini ve anılan kararın Yargıtayca onandığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
2.2. Davacılar ..., ... ve ... ... vekili istinaf itirazlarında özetle;
Temliklerin hem alacaklılardan, hem de mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını, açılan tasarrufun iptali davası ile de mal kaçırma iddiasının ispat edildiğini, yapılan temlikler ile hem alacaklılardan, hem de üvey anne ve üvey kardeşlerden mal kaçırıldığını, resmi senette gösterilen bedeller ile gerçek değerler arasında fahiş fark bulunduğunu,davalı ...’ın kendisine temlik edilen taşınmazın yarı payını davacı ...’e devredeceğini kabul ettiğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemişlerdir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 19/10/2020 tarihli 2020/421 Esas 2020/417 Karar sayılı kararıyla; davalı ... yönünden hükmün HMK ‘nın 346. maddesi uyarınca miktar yönünden kesin olduğu gerekçesi ile, davacıların istinaf taleplerinin davalı ... yönünden reddine, davalı ... yönünden ise, 01.04.1974 tarihli ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanabilmesi için temliklerin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yapılması gerektiği,somut olayda ise alacaklı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından açılan tasarrufun iptali davasında Kayseri 7.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/507 Esas - 2015/335 Karar sayılı kararı ile temliklerin alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla yapıldığının saptandığı, bu durumda muris muvazaasından söz etme olanağının olmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Temliklerin hem alacaklılardan, hem de mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını, mirasbırakanın, davalılarca anılan taşınmazların kendisine iade edilmesi şartı ile temlikleri yaptığını, mirasbırakan ile davalı ... arasında yapılan sözleşme gereğince davalı ...’ın kendisine devredilen taşınmazın ½ payını davacı ...’e devredeceğini kabul ettiğini, anılan temlikler için ... Kaynaklar Bakanlığı tarafından açılan tasarrufun iptali davasının kabul edildiğini ve anılan kararın Yargıtayca onandığını, mal kaçırma iddiasının ispat edildiğini, yapılan temlikler ile hem alacaklılardan, hem de üvey anne ve üvey kardeşlerden mal kaçırıldığını, resmi senette gösterilen bedeller ile gerçek değerler arasında fahiş fark bulunduğunu,belirterek kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemişlerdir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3.2.2. Öte yandan, muris muvazaası hukusal nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesi gereği davacı tarafa aittir.
3.2.3. Hemen belirtilmelidir ki, pay oranında açılan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil davalarında davacılar ve davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan, dava değerinin davayı açan mirasçı veya mirasçıların her birinin payına isabet eden değer olacağı kuşkusuzdur.
3.2.4. Diğer taraftan, temyiz kesinlik sınırı içinde kalması nedeniyle temyiz kabiliyeti bulunmayan kararlar hakkında 01.06.1990 tarihli ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtayca da bir karar verilebileceği açıktır.
3.3. Değerlendirme
Somut olayda, mirasbırakan tarafından davalı ...’a temlik edilen çekişme konusu 137 ada 4 parsel sayılı taşınmazın dava tarihi itibariyle keşfen saptanan değeri 328.275,28 TL olup, davacı ... ‘in 3/12 miras payına isabet eden 82.068,81 TL, davacılar ...’in 1/12‘şer miras paylarına isabet eden 27.356,27 TL; mirasbırakan tarafından davalı ...’ya temlik edilen çekişme konusu 247 ada 32 parsel sayılı taşınmazın dava tarihi itibariyle keşfen saptanan değeri 14.743,17 TL olup, davacı ...’in 3/12 miras payına isabet eden 3.685,79 TL, davacılar ...’in 1/12’şer miras paylarına isabet eden 1.228,59 TL ‘dir.Anılan bu değerlerden davacıların davalı ...’ya yönelik ve davacılar ... ,... ve ...’a yönelik dava değerinin 2020 yılı itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 72.070,00 TL'nin altında kaldığı anlaşılmaktadır.
Davacı ...’ın, davalı ... ... yönünden temyiz itirazlarına gelince; dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (IV./3.) numaralı bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararında dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacıların davalı ...’ya yönelik ve davacılar ..., ... ve ...’a yönelik temyiz kesinlik sınırı içinde kaldığı anlaşılan eldeki davada davacıların temyiz dilekçesinin değerden REDDİNE,
Davacı ...’ın, davalı ... ... yönünden temyiz itirazlarına gelince; davacı ...’ın yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, davalı vekili duruşmaya katılmadığından lehine duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacı ...’dan alınmasına, 13/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.