Logo

1. Hukuk Dairesi2020/3885 E. 2022/176 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında bazı taşınmazlarını çocuklarına devretmesinin muris muvazaası olup olmadığına ilişkin tapu iptali ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın yaklaşık 10 yıl boyunca yatalak hasta olup bakıma muhtaç hale geldiğine ve davalılar tarafından bakıldığına, temliklerde mal kaçırma amacının bulunmadığına ve ölünceye kadar bakma sözleşmesinin ivazlı olduğuna göre, mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TENKİS

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tenkis istekli dava sonunda, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 26.10.2020 tarihli ve 2020/766 Esas 2020/862 Karar sayılı karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 12/01/2022 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ...... ile temyiz edilen davalılar Avukat ......, asli müdahil ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin ve asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı, mirasbırakan dedesi ... ...’ın, 118 ada 25 parsel sayılı taşınmazını davalı ...’ye, 118 ada 26 parsel sayılı taşınmazını diğer davalı ...’a, 503, 2272 ve 111 ada 11 parsel sayılı taşınmazlarını ise davalı ...’a ölünceye kadar bakma sözleşmesiyle temlik ettiğini, mirasbırakanın en değerli taşınmazlarını aynı gün çocukları olan davalılara devretmesini gerektirecek bir durumun bulunmadığını, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının miras payı oranında iptali ile adına tesciline, mümkün olmazsa tenkise karar verilmesini istemiştir.

2. Mirasçı ..., davaya konu taşınmazların temliklerinin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, davacı yanında davaya müdahale isteğinde bulunmuştur.

II. CEVAP

Davalılar, mirasbırakan babalarının sağlık, gıda ve bakım giderlerini karşılayıp ona ölünceye kadar baktıklarını, mirasbırakan ile birlikte davacıya her zaman maddi manevi destekte bulunduklarını, mirasbırakanın geride pek çok taşınmazının kaldığını belirtip, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Geyve Asliye Hukuk Mahkemesinin 22/06/2020 tarihli ve 2019/18 E. 2020/237 K. sayılı kararıyla, muvazaa iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle, Yerel Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, miras bırakanın yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, elinde bulunan malların mevcudu, aile koşulları ve ilişkileri temlik edilen mal miktarının tüm mal varlığının makul karşılanacak bir kısmını oluşturması nedeniyle ölünceye kadar bakma akdinin miras bırakanın 2007 yılında yatalak kalmasından sonra ölünceye kadar bakılma amacı ile yapıldığını, bakım alacaklısının akit anında özel bakıma ihtiyaç duyduğunu, murisin tüm mirasçıları ile arasının iyi olduğunu, murisin yatalak olduğu zaman hak dengesini de gözeterek tapuda devir işlemi yapılmadan önce tüm çocuklarını aradığını ve rızalarını alarak davalılar ile davaya konu taşınmazlar için ölünceye kadar bakma sözleşmesini yaptığını, murisin aşırı külfet gerektiren yemek, temizlik, tuvalet, yıkanma, hastane işlerinin davalı erkek çocukları tarafından sıra ile yapıldığını, bakıp gözetme olgusunun gerçek olduğunu, amacının mal kaçırmak olmadığını, davacı ...'ın dava devam ederken muris ...'den intikal eden miras hisselerini müvekkillerine 390.000,00 TL'ye sattığını, müvekkillerinin davacı ve asli müdahil ile bir husumetinin bulunmadığını, davacıların murisin sağlığında halini ve hatırını bile sormadığını, kötü niyetli olduklarını, bilirkişi raporlarını kabul etmemekle birlikte murisin tüm taşınmaz varlığı değerinin 5.851.848,00 TL olarak belirlendiğini, temlik dışı taşınmazlar dikkate alındığında makullük sınırının aşılmadığını, murisin mal kaçırma kastı olmadığından açılan davanın reddinin gerektiğini belirterek Yerel Mahkeme kararının kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 26/10/2020 tarihli ve 2020/766 Esas 2020/862 Karar sayılı kararıyla, yaklaşık 10 yıl boyunca yatalak hasta olup bakıma muhtaç hale gelen mirasbırakana davalılar tarafından bakıldığı, temliklerde mal kaçırma amacının bulunmadığı, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin ivazlı olduğu, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün doğru olmadığı, öte yandan, davacının miras payına yönelik olarak açtığı eldeki davada asli müdahilin kendi payına yönelik istemi kabul görmeyeceği gibi, usul hukukunda "davaya dahil etme" şeklinde bir müessese bulunmadığı, bir kimseye dahili dava yolu ile taraf sıfatı verilemeyeceği gerekçesiyle, davalılar vekilinin istinaf talebinin kabulüne, HMK'nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine, mirasçı ...’nın asli müdahale talebinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, davacının, babasının ölümü üzerine, 15 yıl annesi ve dayılarıyla birlikte yaşadığını, bu nedenle davacı ve mirasbırakan arasında makul ve beklenen düzeyde dede – torun ilişkisinin olmadığını, mirasbırakanın en değerli taşınmazlarını mal kaçırma amacıyla davalılara devrettiğini, her ne kadar mirasbırakanın geride taşınmazları kaldı ise de makul oranın aşıldığını, mirasbırakanın tek parça taşınmaz temlik ederek kendisine baktırabileceğini, davacının saklı payının zedelendiğini belirtip hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 12/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.