"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ: ANTALYA 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın, davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar, yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 30/05/2022 Pazartesi günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, 7645 ada 8 parsel sayılı taşınmazdaki B blok 3 numaralı bağımsız bölümün maliki olduğunu, gayrı resmi birlikte yaşadığı davalının babası ...’nun ihtiyaçları nedeniyle kaynak arayışı içerisine girdiği bir dönemde çekişme konusu taşınmazı dayısı ...’a devrettiğini, karşılığında ise Vakıfbank Meydan/Antalya Şubesinden konut kredisi kullanıldığını, kredi bedelinin...’a teslim edildiğini, borcun 07/03/2016 tarihinde kapatıldığını, aralarındaki danışıklı satış işleminin bankalar tarafından tespiti halinde kredibilitelerinin düşeceği ihtimali ile bilgisi dahilinde taşınmazın...’a bedelsiz olarak devredildiğini, tüm bu devirler karşılığında bedel ödenmediğini, amacın...’a kaynak oluşturmak olduğunu, aralarındaki işlemlerin 11/03/2016 tarihli sözleşme ile imza altına alındığını, bu durumun davalının da bilgisi dahilinde olduğunu ve bahse konu sözleşmede imzasının bulunduğunu, ...’un 21/03/2017 tarihinde ölmesi ile tek mirasçı sıfatı ile dava konusu taşınmazın davalıya intikal ettiğini, ...’a yapılan devrin inançlı olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, mirasbırakanı... tarafından çekişme konusu taşınmazın ...’dan bedeli ödenmek suretiyle iktisap edildiğini, 11/03/2016 tarihli sözleşmedeki imzanın kendisine ait olduğunu, ancak açığa atılan imzanın kötüye kullanılmasının söz konusu olduğunu, mirasbırakanı...’un ve kendisinin sahibi olduğu şirkete ait işlemleri yürütmesi için çok öncesinden bahse konu belgenin imzalanarak davacıya teslim edildiğini, içeriğinin ise sonradan doldurulduğunu, devrin bedeli karşılığında yapılan gerçek bir satış işlemi ile gerçekleştiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, devrin ...’na ekonomik anlamda kaynak oluşturma amacıyla yapıldığı, buna ilişkin sürecin 11/03/2016 tarihli belge ile imza altına alındığı, bu hususun tarafların bilgisi dahilinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında düzenlendiği kabul edilen sözleşme başlıklı belge içeriğindeki yazıların sonradan yazıldığını, bu nedenle bu belgenin delil başlangıcı olarak dahi değerlendirilemeyeceğini, sözleşme tarihi olan 11/03/2016'da dava konusu taşınmazın tapu kayıt malikinin davacının dayısı olan ... olduğunu, taşınmazın müvekkilinin tasarrufunda bulunmadığını, eksik ve hatalı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verildiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesine ait kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 16/09/2021 tarihli 2021/184 Esas 2021/1239 Karar sayılı kararıyla; davacı tarafa daha önceden verildiği iddia edilen belge yönünden açığa atılan imzanın kötüye kullandığı iddiası ile başlatılan soruşturma sonucunda Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 06/11/2018 tarihli ve 2017/55467 Soruşturma, 2018/58020 Karar sayılı dosyasında 06/11/2018 tarihli karar ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, bu karara karşı yapılan itirazın da Antalya 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 07/02/2019 tarih ve 2018/5423 Değişik iş sayılı kararı ile reddedildiği, ayrıca dava konusu taşınmazın elektrik ve su aboneliklerinin 2008 yılından beri davacı adına kayıtlı olduğu, devrin davalının mirasbırakanı...’a inançlı işlem ile yapıldığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki iddialarını tekrarlayarak kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir.
Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.
Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.
Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.
İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK'nin 26 ve 27 nci maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır. Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir.
05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İnançları Birleştirme kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde bulunmasına göre, (IV/3) numaralı paragrafta belirtildiği şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 15.293,00 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 30/05/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.