Logo

1. Hukuk Dairesi2021/10536 E. 2022/3022 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel istemli dava sonunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 22.09.2021 tarihli, 2020/919 Esas ve 2021/1280 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde, dava konusu 13 parsel sayılı taşınmazın paydaşlarından olduğunu, taşınmazdaki mevcut binanın yıkılarak kentsel dönüşüm kapsamında yeni bir bina yapılması için 24.02.2014 tarihli vekaletname ile birden fazla kişiyi vekil tayin ettiğini, 07.03.2014 tarihli vekaletname ile de hem taşınmazla ilgili işlemlerin yapılması hem de 80/1000 payı uhdesinde kalmak kaydı ile kalan kısmın satışı için davalı ...’i vekil tayin ettiğini, bu vekaletname ile payının bir kısmının davalı ...’ya bir kısmının ise davalı ...’e bilgisi ve onayı dışında devredildiğini, kendisine bedel ödenmediğini, vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını, diğer davalıların da iyiniyetli olmadıklarını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline, mümkün olmazsa bedelin tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar cevap dilekçelerinde, zamanaşımının geçtiğini, ...’nın 1989, ...’in ise 1997 yılından itibaren dava konusu taşınmazda malik sıfatıyla ikamet ettiklerini, davacı ile birlikte mevcut binanın yıkılması ile yeni bina yaptırılması hususunda anlaştıklarını, daireleri alırken müteahhidin kendilerini dairelerin ruhsatı yok diye kandırdığını, tapularını alamadıklarını ancak tüm komşular rıza gösterdiği için bağımsız bölümlerini kullandıklarını, yeni müteahhidin hakkından fazla payı olanların paylarını paylaştıracağını herkese açıkladığını, davacının da durumdan haberdar olduğunu ve vekaletname verdiğini, bunun üzerine arsa payı düzenlemesi yapıldığını, ancak payların devrinin satıştan başka şekilde gösterilmesinin mümkün olmadığını, aşamada müteahhidin işlemleri tamamlayamaması üzerine kat maliklerinin eksiklikleri tamamladıklarını, davacının durumunda olan adına gereğinden fazla pay olan diğer maliklerin de paylarının aynı şekilde paylaştırıldığını, onların itirazda bulunmadıklarını, davacının en başından itibaren tüm işlemler için rızası ve haberi olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, vekalet görevinin kötüye kullanılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacı istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin varsayıma dayalı gerekçelerle davayı reddinin hukuka aykırı olduğunu; taleplerinin öncelikli olarak tapu iptal ve tescil, olmazsa vekilin tazminatla sorumlu tutulması olduğunu, müvekkilinin satış iradesi olmayıp satış yetkisinin müvekkilinin yaşlılığından ve basiretsizliğinden yararlanarak vekaletnameye hile ile eklendiğini, yükleniciyle ücret mukabili inşaat sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmede davalıların bulunmasının müvekkilinin mülkiyet devrine muvafakat ettiği anlamı taşımayacağını, Mahkemenin devrin bedelsizliğini kabul etmesine göre davanın da kabulü gerekeceğini, mülkiyet naklinin arsa payı düzenlemesi için yapıldığının kabulü için en azından adi yazılı sözleşme veya delil başlangıcı olması gerektiğini, Mahkemenin delilleri hatalı olarak takdir ettiğini, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ederek müvekkilini zararlandırdıklarını, Mahkemece alınan ek rapora itirazlarının değerlendirilmediğini, davalı alıcıların taşınmazda önceden pay sahibi olmadıklarını ileri sürerek, kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 22.09.2021 tarihli, 2020/919 Esas ve 2021/1280 Karar sayılı kararı ile; davacının 200/1000 arsa paylı lehine kat irtifakı kurulu 2. kat 7 numaralı meskeninin bulunduğu yapının yıkılıp yeniden inşaası ile ilgili işlerin takibi için yüklenicinin isteği ile birden fazla kişiyi vekil tayin ettiği, bilahare üç gün sonra yüklenicinin oğluna satış yetkisi içerir vekaletname verdirildiği, dava konusu taşınmazın 120/1000 payının bilgisi ve rızası dışında vekil davalı ... tarafından diğer davalı ... ve ...'e bedelsiz temlik edildiği, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettikleri, kendisini zararlandırdıkları iddiasıyla açtığı eldeki davayı, HMK'nın 190/1, TMK'nın 6. maddeleri uyarınca ispat edemediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı temyiz dilekçesinde özetle; istinaf başvurusundaki haklı nedenlerin değerlendirilmediğini ve hatalı olarak başvurusunun reddine karar verildiğini, Mahkeme kararının varsayıma dayalı olduğunu, talebinin ve iddiasının anlaşılamadığını, kendisine ait olmayan beyanların kendisine ait gibi karara geçirildiğini, ilk talebinin tapu iptali ve tescil, terditli talebinin bedelin tazminine karar verilmesi istemi olduğunu, Mahkeme kararında geçen "…davacının, davalılardan ...'nu vekil tayin ettiği…" şeklindeki ifadeyi kabul etmediğini, dava dilekçesinde ve yargılama safahatındaki tüm beyanlarında satış yetkisi vermek gibi bir niyetinin olmadığı, bu yetkinin hile ve dolanla gizlice vekaletnameye eklendiğinin belirtildiğini, toplantılara katıldığı yönünde bir ikrarı olmadığını, ayrıca toplantılara katıldığını ispata yarar delil de olmadığını, toplantıya katılmanın mülkiyet hakkının bedelsiz ve kötüniyetle suistimalini kabul ettiği sonucunu doğurmasının kabul edilemeyeceğini, Mahkemece taraflar arasında imzalandığı belirtilen yarım kalan işler için 5.000,00 TL toplanılmasına ilişkin belgenin ya dosyada olmadığını, ya da görmediklerini, süresinde sunulan delilleri içerisinde olmadığını ve buna muvafakat etmediklerini, inşaat sözleşmesinin kat karşılığı değil ücret mukabili yapım sözleşmesi olduğunu, sözleşmede davalıların yer almış olmasının, mülkiyet devrine muvafakat ettiği anlamına gelemeyeceğini, diğer arsa sahiplerinin de vekalet vermiş olduğunun karara gerekçe yapılmasının kabul edilemez olduğunu, satış bedeli unsurunun mevcut olmaması sebebiyle ortada gerçek bir satış bulunmadığının ortaya çıktığını, mülkiyet devri için sözleşme veya başkaca bir yazılı delil veya delil başlangıcı olmadığını, Mahkemece davanın tam olarak kavranamadığını, hukuki nitelemesinin doğru yapılamadığını, usulsüzce alınan vekalet ile 20/200 payının davalı ...'ya, 100/200 payının ise davalı ...'e devredildiğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, Mahkemenin arsa payı düzenlemesi yapıldığına ilişkin kabulünün aksine hisse devri yapılan iki davalının da taşınmazda paydaş ya da malik olmadıklarını, davalılar malik sıfatıyla ikamet ettiklerini ileri sürmüşlerse de tapulu bir taşınmazın zilyetlikle iktisabına yasal olanak bulunmadığını, mevcut binanın yıkılıp yenisinin yapılması için dava dışı yüklenici şirkete 63.000,00 TL bedel ödediğini, bedelini ödediği iş için payını devretmesinin mümkün olmadığını, devirlerden hiçbir zaman haberinin olmadığını, inşaat işleri için vekaletnamenin gerekli olduğunu bildirip yaşlılığı, hastalığı ve basiretsizliğinden istifade edilerek hile ile satış yetkisi de eklenerek vekaletname düzenletildiğini, davalı ... yüklenici şirketin ortağı ve yetkilisi olan babası...'e arsa payı düzenlemesi için vekalet verildiğini iddia etmiş ise de, vekalet alanın babası olmadığını, yüklenici firmanın sahiplerinin ... ile ...olduğunu, davalı ...'in babası...'in önce dava konusu taşınmazda pay satın aldığını, sonra şirketi ile inşaat sözleşmesi yaptırdığını ve diğerleri ile birlikte mülkiyet hakkını gasp ettiğini, terditli talepleri hakkında olumlu - olumsuz hüküm kurulmadığını, eksik incelemeye dayalı, dosya kapsamı ile çelişkili, usule ve yasaya, içtihatlara aykırı karar verildiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506 ncı maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır

3.2.2. TMK’nın 6. maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190 ıncı maddesinin birinci fıkrası ise “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” hükmünü düzenlemiştir.

3.2.3. Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK'nın 362. maddesinde bölge adliye mahkemelerinin temyiz olunamayan kararları düzenlenmiş, 1/a bendinde de miktar veya değeri kırk bin Türk lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar hükmüne yer verilmiş, 2021 yılı itibarıyla HMK'nın 362/1-a bendinde belirtilen 40.000,00TL’lik kesinlik sınırı 78.630,00 TL olarak uygulanmaya başlanmıştır.

3.2.4. Diğer taraftan, temyiz kesinlik sınırı içinde kalması nedeniyle temyiz kabiliyeti bulunmayan kararlar hakkında 01.06.1990 tarihli ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtayca da bir karar verilebileceği açıktır.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Davacının, davalı ...’ya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Somut olayda, davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu, davacının davalı ...’dan 20/100 pay yönünden talepte bulunduğu, anılan 20/100 payın keşfen saptanan dava tarihindeki değerinin 47.099,00 TL olduğu, bu değerin de 2021 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmaktadır.

3.3.2. Davacının, ... dışındaki davalılara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (V/3.2.) numaralı paragraftaki yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, (IV/3.) numaralı paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacının, davalı ... dışındaki davalılar yönünden yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

2. Davacının, davalı ... yönünden taleplerinin karşılığı değerlerin temyiz kesinlik sınırı içinde kaldığı anlaşıldığından temyiz dilekçesinin anılan davalı yönünden değerden REDDİNE, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL harcın temyiz eden davacıdan alınmasına, 12.04.2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.