"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : NİZİP 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - ALACAK
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil, alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verildiği, Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne ilişkin verilen karar, süresi içinde davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, 1260 ada 26 parsel sayılı taşınmazını yeğeni olan davalı ...'e iade edilmek üzere emaneten devrettiğini, davalının taşınmazı muvazaalı olarak diğer davalı ...'e, onun da yakın akrabası olan diğer davalı ...'e temlik ettiğini, dava konusu taşınmazın kendisi tarafından kullanıldığını ileri sürerek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde taşınmaz bedelinin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesi istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ...; dava konusu taşınmazı bedeli mukabilinde diğer davalı ...'ten satın aldığını, satış bedelini haricen ödediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı ...; iyiniyetli olarak taşınmazı iktisap ettiğini, diğer davalılarla arasında herhangi bir akrabalık ilişkisi bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı ...; taşınmazın emaneten devredildiğini ancak kendisinin de 10.000 TL borç karşılığında taşınmazı teminat olarak davalı ...'e devrettiğini belirterek, davayı kabul ettiğini bildirmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Nizip 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05/04/2018 tarihli ve 2014/348 E., 2018/262 K. sayılı kararıyla; iddianın kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacı vekili, dosya kapsamı itibariyle davanın ispatlanmış olmasına rağmen ret kararı verilmesinin doğru olmadığını, bununla birlikte terditli talep yönünden değerlendirme yapılmadığını ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 29/04/2019 tarihli ve 2018/1204 E., 2019/506 K. sayılı kararıyla; davacı tarafın dava konusu taşınmazı eşinden mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalılardan ...'e devrettiğini iddia ettiği, her ne kadar davacı taraf buna ilişkin yazılı delil ibraz edememiş ise de davalının taşınmazı muvazaalı olarak devraldığı yönündeki ikrarı ile bu iddiasını ispatladığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile kararın kaldırılmasına, tapu iptali ve tescil isteminin reddine, davalı ... yönünden terditli istemin kabulü ile 669.389,50 TL tazminatın davalı ...’ten tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Bozma Kararı
Dairenin 30.03.2021 tarihli ve 2019/2889 Esas, 2021/1876 Karar sayılı kararıyla; “...davacı dava dilekçesinde ve aşamadaki beyanlarında taşınmazın kendisi tarafından kullanıldığını ifade etmiş, davalı taraf da davacının dava konusu taşınmazda ikamet ettiğini bildirmiş, ayrıca kolluk araştırmasında da davacının taşınmazda ailesi ile birlikte oturduğu tespit edilmiştir. Diğer taraftan nüfus kayıtlarına göre; davalı ..., davalı ...'in kardeşi olan Lami'nin eşi...'nın kardeşidir. Davalı ..., savunmasında taşınmaz alım satım işi ile uğraştığını ve satış bedelini ödediğini, davalı ...'i tanıdığını, davalı ... ise emlakçı olduğunu ve taşınmazı 80.000-TL bedelle aldığını belirtmiş olup, bilirkişi raporunda taşınmazın davalı ...'e satıldığı tarihteki değerinin 589.664-TL olduğu saptanmıştır. Tüm bu olgular birlikte değerlendirildiğinde davalılar ...ve...e yapılan temliklerin muvazaalı olduğu ve davalı kayıt malikinin Türk Medeni Kanunu'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca, davacının tapu iptal ve tescil isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
3. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin 20/09/2021 tarihli ve 2021/667 E., 2021/933 K. sayılı kararıyla; hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamına, yapılan yargılamaya, toplanan delillere, maddi ve hukuki olgulara ve özellikle davacı tarafından davalı ...'a yapılan ilk temlikin inançlı işleme dayalı olduğu, ikinci el diğer davalılar ...ve...e yapılan temliklerin muvazaalı olduğu ve davalı kayıt malikinin Türk Medeni Kanunu'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Bölge Adliye Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalılar ... ve ... vekili, davalı ...’in iyi niyetli üçüncü kişi konumunda olduğunu, muvazaanın davacı ile davalı ... arasında gerçekleştiğini, davalı ...’in muvazaayı bilebilecek durumda olmadığını, davalı ...’in emlak işi ile uğraştığını, davacı ve diğer davalılar ile arasında herhangi bir iş, akrabalık, alacak-borç ilişkisi bulunmadığını, dava konusu taşınmazı bedelini ödemek suretiyle satın aldığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir.
Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.
Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.
Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.
İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK'nın 26 ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır. Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir.
6.3. Değerlendirme
Hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak, (V/3.) numaralı paragrafda yer verilen gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; davalılar ... ve ... vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 34.294,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, 21/03/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olmak üzere karar verildi.