"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/58 E., 2021/50 K.
DAVA TARİHİ : 16.07.2012
HÜKÜM/KARAR : Davanın reddi
Taraflar arasındaki kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; dava konusu ... ilçesi ... köyü 140 ada 32 parsel sayılı taşınmaza ilişkin davacılar adına 1959 tarihli tapu kaydı bulunduğunu ancak kadastro çalışmaları sırasında köy senedine dayanılarak davacıların amcasının oğlu olan davalı adına tespit ve tescil edildiğini, tapulu taşınmazın adi senetle satışının geçerli olmadığını ileri sürerek davacıların miras payları oranında tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı asil cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazı 21.10.2003 tarihinde davacılardan ...'den satın aldığını, aynı satış senedi ile dava dışı 139 ada 1 parsel ile 140 ada 24 ve 25 parsel sayılı taşınmazları da satın aldığını ancak davacıların yalnızca 140 ada 32 parsel sayılı taşınmazı dava konusu ettiklerini, bu hususun da davacıların kötü niyetini ortaya koyduğunu, taşınmazı satın aldığı tarihte dava konusu taşınmazların davacılar arasında rızaen taksim edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 04.05.2016 tarihli ve 2012/28 Esas, 2016/27 Karar sayılı kararıyla; çekişmeli taşınmazın 1959 tarihi itibariyle tapulu olduğu, tapulu taşınmazların devrinin resmi şekilde yapılmadığı sürece geçerliliğinin bulunmadığı, hakkın devri sonucunu doğurmadığı, davacılardan ... ile davalı ... arasında düzenlenen 21.10.2003 tarihli harici satış sözleşmesinin ... Borçlar Kanunu'nun 237 nci, Tapu Kanunu'nun 26 ncı ve 27 nci, ... Medeni Kanunu'nun 705 nci ve Noterlik Kanunu'nun 44 nci maddeleri uyarınca resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olduğu, geçersiz akde dayalı olarak yapılan kadastro tespitinin de yolsuz bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi'nin 16.06.2020 tarihli ve 2016/14731 Esas, 2020/1970 Karar sayılı kararıyla, "Keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ve tanıkların beyanları ile talimat yoluyla dinlenen davalı tanık beyanlarına göre çekişmeli taşınmaz ile çevresinin tapu kaydı kapsamında kalan taşınmazlar olduğu, malikleri arasında paylaşıldığı ve kadastro tespitlerinin de bu kullanım durumuna göre yapıldığı, davacılardan ...’ın da kendisine düşen taşınmazı davalıya harici senetle sattığı, keşif sonucunda düzenlenen fen bilirkişi raporuna göre çekişmeli taşınmaz ile komşu 9 adet taşınmazın tapu kaydının sınırları içinde kaldığı anlaşılmaktadır. Tapu kayıt kapsamında kalan ve davalı tarafın, davacı ...'dan aynı senetle satın aldığını savunduğu aynı ada 29, 31, 28 parselin davacı ..., aynı ada 33 parselin davacı ..., aynı ada 26 ve 34 parsellerin davacı ... adına, 24 ve 25 parsellerin de davalı ... adına müstakilen tespit ve tescillerinin yapıldığına göre tapu malikleri arasında taksimin yapıldığının kabulü gerektiği açıktır. Diğer yandan, tapulu taşınmazların tapu malikleri arasında taksim edilmesi halinde tapusuz hale dönüşmesi söz konusu olmaz. Kural olarak satın alanın mülkiyeti kazanabilmesi için tapu dışı satışı ispatlaması yanında 3402 sayılı Kanun'un 13/B-b maddesi gereğince harici satış tarihi ile kadastro tespitinin yapıldığı tarih arasında 10 en az on yıl müddetle çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla zilyet bulunması zorunludur. Ancak bu kural, anılan maddede yer alan düzenleme gereğince taşınmazda kayıt maliklerinden başkasının zilyet olması halinde geçerli olup, tapu malikleri ve mirasçıları arasındaki tapu dışı satışlarda bu sürenin aranmayacağı kuşkusuzdur. Somut olayda, taşınmazı kapsayan tapu kaydının 1/7 payı davalının murisi ... adına kayıtlı olup zilyet olan davalının da miras yoluyla gelen hakkı bulunduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca açıklanan nedenle, tapu dışı satın alma tarihi ile kadastro tespiti arasında 10 yıllık süre geçmemiş olmakla beraber 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13/B-b maddesi koşullarının gerçekleşmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken Mahkemece, delillerin takdiri ve kanun hükümlerinin nitelendirilmesine yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi; kabule göre de, davacıların dayandığı tapu kaydının 1/7 payının davalının babasına ait olduğu gözden kaçırılmak suretiyle taşınmazın tamamının davacılar adına tesciline karar verilmesi dahi isabetsiz..." olduğu gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Karar Düzeltme
Davacılar vekilinin karar düzeltme talebi Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi'nin 10.03.2021 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
C. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; tapu kaydında ismi geçen ...'in davalının babası olduğunu, davalının babası da dahil tüm pay sahiplerinin kendi aralarında paylaşmayı yaptıklarını, davalının babasına isabet eden taşınmazın dava dışı olduğunu, davalının babası ...'in payını aldığı halde pay almamış gibi ikinci kez pay verildiğini, Kadastro Kanunu'nun 13 üncü maddesinde satın alma tarihi ile kadastro tespit tarihi arasında 10 yıllık zilyetlik süresinin geçmesi gerektiği düzenlenmesine rağmen Mahkemece bu 10 yıllık süre şartının yok sayılarak davanın reddine karar verildiğini ileri sürerek Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13/B-b maddesi
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla, 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
25.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.