Logo

1. Hukuk Dairesi2021/10722 E. 2022/2636 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonucunda Mahkemece davanın reddine dair verilen karar süresi içerisinde davacı Hazine tarafından temyiz edilmekle, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği görüşüldü.

I. DAVA

Davacı Hazine dava dilekçesinde; Hani ilçesi, Merkez Mahallesi çalışma alanında bulunan 186 ada 13 parsel sayılı taşınmazın mülkiyeti Hazine adına kayıtlı Şubat 1978 tarihli 8 sıra numaralı kamulaştırma suretiyle oluşmuş ve meteoroloji tesisi kurulması amacıyla ika edilen tapu kaydının kapsamında kaldığı iddiasıyla tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde; çekişmeli 186 ada 13 parselin kadastro çalışmaları sonucu oluşan bir taşınmaz olmadığı, bahsi geçen taşınmazın 186 ada 6 parsel sayılı taşınmazın Hani Asliye Hukuk Mahkemesinin 13/11/2006 tarihli ve 2005/7 Esas, 2006/30 Karar sayılı kararı ile Milli Savunma Bakanlığının kamulaştırmasız el atması sonucu ifraz edilerek el atılan kısmın Hazine adına tescilinin akabinde oluştuğunu, 186 ada 6 parselin ise 20/11/1997 tarihli kadastro tespitinin kesinleşmesi neticesinde davalılar adına tescil edildiğini, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12. maddesi uyarınca tutanaklarda belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağının düzenlendiği bu nedenle davanın öncelikle bu nedenle reddine karar verilmesi gerektiğini, çekişmeli taşınmazın hükmen ve ifrazen tesciline esas Hani Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/7 Esas, 2006/30 Karar sayılı dava dosyası incelendiğinde davalıların hissedar olduğu çekişmeli taşınmaz ile ilgili defalarca keşif icrası yapılarak kadastro çap krokileri, bilirkişilerce hazırlanmış fen raporları değerlendirilerek taşınmazın davalılara ait olduğunun yargı kararları ile tespit edildiğini belirtmiş, hukuki dayanaktan yoksun ve haksız olan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Duruşmada hazır bulunan davalılardan ... ise beyanında; davayla bir alakalarının bulunmadığını, davaya konu yeri 1978 yılında Hazineye sattıklarını, kadastro çalışmaları sırasında görevlilerin araziyi sehven davalılar adına kaydettiğini beyan etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 21.04.2015 tarihli ve 2012/62 E., 2015/124 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın önceden beri davalı ve ailesine ait olduğu, Hazine adına mülkiyet kaydı bulunmadığı, keşif sırasında dinlenen tanık ve mahalli bilirkişilerin ise taşınmaz üzerinde varlığı iddia edilen meteoroloji istasyonunun bir bina şeklinde olmadığı; sadece ölçüm yapan bir cihazın mevcut olduğunu, bu cihazın ise daha sonra dava konusu taşınmazın 100 metre kadar ilerisinde bir yere taşındığını beyan ettikleri, şu halde sadece çekişmeli taşınmazdan meteoroloji istasyonu olarak bahis edildiğine ilişkin bir belgeden başka gerek tapu kayıtlarına yansıyan gerekse taraflar arasında satışa ilişkin bir anlaşmayı gösteren belge olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde, çekişmeli taşınmazın Hazine adına tapuda kayıtlı ve kamulaştırma suretiyle oluşmuş eski sicilden gelen tapu kaydı uyarınca Meteoroloji Genel Müdürlüğüne hizmet binası ve tesisleri yapılmak üzere tahsis edildiği ancak kaydın kadastro sırasında revizyon görmediği, yapılan tespitte tapu kaydının çekişmeli taşınmaza ait olduğunun belirlendiği, ne var ki Mahkemece yetersiz ve eksik araştırmaya dayalı olarak davanın reddine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle, kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğinden ibarettir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunu'n 18. maddesinde "Bu kanuna göre afet sebebiyle İmar ve İskan Bakanlığınca lüzum görülecek yerlerin kadastro ilanlarının yapılmasına, kadastro komisyonlarının kurulmasına lüzum kalmaksızın kadastro postalarına belediyece ve köy ihtiyar heyetince iki bilirkişi verilmek ve tasarruf tetkikleri, mahalli kadastro müdürü ve tapu fen memuru tarafından ifa olunmak suretiyle 2613 sayılı Kadastro ve Tapu Tahrir Kanunu'na göre, öncelikle Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce yaptırılır. Anlaşmazlıklar mahalli mahkemelerce hallolunur. Sözü edilen kadastro işlerine ilişkin uygulama İmar ve İskan Bakanlığı ile Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu Bakanlık arasında müştereken tespit edilecek esaslar dahilinde yapılır." hükmüne yer verilmiştir.

3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20/A maddesine göre tapu kayıtlarının kapsadığı yer tayin edilirken, tapu kayıtlar ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunacağı hüküm altına alınmıştır.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Mahkemece, çekişmeli taşınmaz üzerinde, davalılar ve murisleri lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu, davacı yanın iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Çekişmeli 186 ada 13 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydının incelenmesinde, taşınmazın 186 ada 6 parsel sayılı taşınmazın hükmen ifrazı sonucunda oluşturulduğu anlaşıldığı halde taşınmazın hükmen ifraz uygulamasına konu edilmeden öncesinin kadastral parsel mi olduğu, yoksa afet kadastrosu sonucunda mı oluşturulduğu araştırılmamış; keşif sonucu dosyaya ibraz edilen fen bilirkişi raporunda, çekişmeli 186 ada 13 parselin geldi kaydı olan 186 ada 6 parselin afet kadastrosu sonucunda oluşan 2 ada 4 parselden geldiği belirtilmesine rağmen, bu parsele ilişkin bilgi ve belgeler celp edilip, taşınmazın anılan parsellerle irtibatı olup olmadığı üzerinde durulmamış ve taşınmazın ne şekilde oluştuğu belirlenmeksizin karar verilmesi cihetine gidilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilemez.

3.3.2. Bilindiği üzere, 7269 sayılı Yasa uyarınca yapılacak afet kadastro işlemlerinin o tarihte yürürlükte bulunan 2613 sayılı Kadastro ve Tapu Tahrir Kanunu'na göre yapılması öngörülürken; özellikle "kadastro ilanlarının yapılması" ve doğacak anlaşmazlıkların "mahalli mahkemelerde" çözüme bağlanması bakımından, 2613 sayılı Yasa'nın temel düzenlemelerinden uzaklaşıldığı, zira gerek yargı yeri belirlenmesi, gerekse kadastronun işleyişi ile ilgili ilanlara, yasa hükmü gereği yer verilmediği anlaşılmaktadır. Nitekim; 2613 ve 766 sayılı mülga tapulama kanunları, kadastro tutanaklarının kesinleşmesi için ilan edilmesi; itiraz halinde de komisyon kararlarının bizzat tebliğlerini zorunlu kılmıştır. Bunun yanı sıra, tasfiye niteliğindeki hak düşürücü süreler ile dava ve talep haklarını ilan tarihinden yahut teblig tarihinden başlamak üzere belirli sürelerle sınırlandırmıştır. Örneğin genel mahkemelerde (Asliye Hukuk ya da Sulh Hukuk Mahkemelerinde) kadastro öncesi nedenlere dayanılarak açılacak tespitin iptali ve tescil davaları, yürürlükteki 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesinde yazılı on yıllık hak düşürücü süre geçirilmeden açıldıklarının anlaşılması durumunda dinlenebilirler. Açıklanan nedenlerle, 7269 sayılı Yasa'nın 18. maddesi uyarınca yapılacak işlemlerde ilan suretiyle aleniyet aranmadığından Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.02.2003 tarihli ve 2003/130-121 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı gibi 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin uygulanması mümkün değildir.

3.3.3. Hal böyle olunca; Mahkemece, sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle, çekişmeli 186 ada 13 parsel sayılı taşınmaz ile fen bilirkişi raporunda sözü edilen 2 ada 4 parsel sayılı afet kadastrosu sonucunda oluşan taşınmazın oluşumuna esas tüm bilgi ve belgeler ilgili yerlerden getirtilerek dosya arasına konulmalı, çekişmeli taşınmazın öncesinin ne olduğu hususunda teknik bilirkişiden kadastro paftası ile afet kadastrosuna ilişkin paftanın ölçeği eşitlenip çakıştırma yapılmak; ayrıca her iki taşınmaza ait tapu kütükleri ve geldi kayıtlar incelenmek suretiyle ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, gerek celbedilen belgelerin içerikleri, gerekse de teknik bilirkişi raporu ile çekişmeli taşınmazın öncesinin kadastro sonucu oluşan parsel mi yoksa afet kadastrosu sonucunda oluşan parsel mi olduğu kesin olarak belirlenmeli, taşınmazın geldilerinin kadastro parseli olduğunun anlaşılması halinde kesinleşme tarihleri dikkate alınmak suretiyle 3402 sayılı Yasa'nın 12/3. maddesinde belirtilen hak düşürücü sürenin geçip geçmediği üzerinde durulmalı; taşınmazın geldisinin afet kadastrosu sonucunda oluştuğunun anlaşılması halinde ise yukarıda izah edildiği üzere afet kadastrosuna tabi taşınmazlar hakkında açılacak davalar yönünden hak düşürücü sürenin nazarı itibare alınmayacağı değerlendirilerek, davacı Hazinenin dayandığı tapu kaydı tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile varsa haritası ve çekişmeli taşınmaza komşu parsellerin tespit tutanakları ile varsa tespitlerine esas alınan tapu kayıtları tesislerinden itibaren tüm tedavülleri ile getirtilmeli dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde, teknik bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte davacı tarafın dayandığı tapu kaydı ve varsa haritası yöntemince uygulanıp, kapsamı öncelikle 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın 20/A maddesi gereğince haritasına göre belirlenmeli; tapu kaydının haritasının/ krokisinin olmaması ya da uygulama kabiliyetinin bulunmaması halinde ise kaydın sınırlarına itibar edilmeli, bu amaçla dayanak tapu kaydı ihdasından itibaren tüm tedavülleriyle okunup, kayıtta yazılı hudutlar yerel bilirkişilere zeminde göstertilmeli, yerel bilirkişilerin zeminde gösterdiği hudutlar teknik bilirkişiye harita üzerinde işaretlettirilmeli, kayıtta yazılı olup yerel bilirkişiler tarafından zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için tanık dinletme imkanı tanınmalı, kayıt uygulamasında komşu parsel tutanakları ile dayanaklarından yararlanılmalı ve bu yolla kayıt uygulamasına ilişkin tanık ve yerel bilirkişi sözleri denetlenmeli, bu suretle kaydın kapsamı duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmeli; teknik bilirkişiden, yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği sınırları ve uygulanan tapu kayıtlarının kapsadığı alanı gösterir, keşfi takibe ve bilirkişi sözlerini denetlemeye elverişli krokili rapor alınmalı bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemece, bu hususlar gözardı edilerek eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görülmüştür.

V. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davacı Hazine temsilcisinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.