Logo

1. Hukuk Dairesi2021/1173 E. 2022/720 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın, mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla yaptığı iddia edilen satış sözleşmesinin muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteminin reddi.

Gerekçe ve Sonuç: İstinaf aşamasında ibraz edilen inançlı işlem sözleşmesinin ve tanık beyanlarının HMK 145. madde kapsamında değerlendirilmesi ve mirasbırakanın taşınmaz devrine ilişkin hukuki ilişkinin açıklığa kavuşturulması için eksik inceleme ile hüküm kurulduğu gözetilerek ilk derece mahkemesi kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil istekli dava sonunda İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28/02/2019 tarihli ve 2016/90 Esas 2019/105 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne dair verilen kararın davalı vekili tarafından istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 02/02/2021 tarihli ve 2019/1506 Esas 2021/153 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar, yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 26.01.2022 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ...... geldi. Davetiye tebliğine rağmen davacılar vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, bilahare dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, mirasbırakan babaanneleri ... ...'ın 732 ada 48 parseldeki B blok 22 nolu bağımsız bölümün intifa hakkını kendi üzerinde bırakıp çıplak mülkiyetini dava dışı mirasçısı ...'ye satış suretiyle temlik ettiğini, ...'nin de davalı ...'a devrettiğini, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payları oranında tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı, taşınmazı akrabalık bağı bulunmayan dava dışı ...'den 300.000,00 TL bedelle iyiniyetli olarak satın aldığını, satış bedelini banka aracılığıyla satıcıya ödediğini belirtip davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28/02/2019 tarihli ve 2016/90 E.- 2019/105 K. sayılı kararıyla; muvazaa iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davalı vekili, davacıların muvazaa iddialarını kanıtlayamadıklarını, dosyaya ibraz edilen inanç sözleşmesi kapsamında karar verilmesi gerektiğini, ödeme dekontlarını da dilekçe ekinde sunduklarını, Yerel Mahkemece eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiğini belirtip Yerel Mahkeme kararının kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 02/02/2021 tarihli ve 2019/1506 E.- 2021/153 K. sayılı kararıyla; dava konusu temliklerin dava dışı mirasçı ... lehine davacı mirasçıdan mal kaçırma amacı ile yapıldığı sonucuna varıldığı, Yerel Mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusu 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddedilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalı vekili, Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesiz olduğunu, istinaf sebeplerine değinilmeksizin davacı tarafın iddiaları ve Yerel Mahkeme kararı üzerinden sınırlı inceleme yapıldığını, istinaf sebebi olarak ileri sürdükleri inançlı işlem iddiaları yönünden hukuki tartışma yapılmadığını, dava dışı ...'nin taşınmazı kendisinin aldığını ancak memur olmasının yüklediği bir takım yükümlülüklerden kurtulmak için taşınmazı güvendiği annesi olan mirasbırakan adına inançlı işlemle tescil ettirdiğini, bu sebeple davalıya satılana kadar taşınmazın gerçek malik olan dava dışı ...'nin zilyetliğinde olduğunu, tanık beyanlarıyla da inanç sözleşmesinin doğrulandığını, inançlı işlem iddiasının değerlendirilmesi için dosyanın Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesine gönderilmesi gerekirken istinaf başvurusunun esastan reddedilmesinin doğru olmadığını, inançlı işlemin gereğinin mümkün olduğunca harçsız ve masrafsız yerine getirilmesi için taşınmazın değerinin olabildiğince düşük gösterildiğini, uzun yıllar kanser tedavisi gören dava dışı ...'nin maddi ihtiyaç nedeniyle taşınmazını sattığını, davalının birikmiş parasını yatırıma çevirmek için ortak tanıdıkları aracılığıyla taşınmazı 300.000,00 TL bedelle satın aldığını, resmi senette satış bedelinin 150.000,00 TL gösterilmesinin nedeninin az miktarda vergi, harç ve masraf ödenmesi isteğinden kaynaklandığını, satış bedeli banka aracılığıyla ödenmesine rağmen Yerel Mahkemece bu hususun araştırılmadığını, Bölge Adliye Mahkemesince de dosyaya sunulan dekontların görmezden gelindiğini, taşınmazın devir tarihindeki değerinin fahiş saptandığını, raporun denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli olmadığını, bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını, taşınmazı iyiniyetli olarak temlik aldığını, dosyadaki delillerin taşınmazı ediniminin kötüniyetli olduğunu ispatlayamadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Taraflar arasındaki uyuşmazlık; satış sözleşmesinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3.2.2. Öte yandan, 6100 sayılı HMK'nın 145. maddesinde, “Taraflar, Kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler. Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, mirasbırakan ... ...'ın 732 ada 48 parseldeki B blok 22 nolu bağımsız bölümün intifa hakkını kendi üzerinde bırakıp çıplak mülkiyetini 04/06/2010 tarihinde dava dışı oğlu ...'ye satış suretiyle temlik ettiği, ...'nin de taşınmazı 02/03/2016 tarihinde davalı ...'a devrettiği, 1931 doğumlu mirasbırakanın 21/12/2015 tarihinde öldüğü, geriye mirasçıları olarak kendisinden önce, 23/04/2009 tarihinde ölen oğlu Levent’ten torunları olan davacılar ... ve ... ile dava dışı çocukları ... ve ...’nin kaldığı anlaşılmaktadır.

3.3.2. Somut olayda, davalı, istinaf aşamasında Noterlik aracılığıyla dava dışı ...’ye gönderdiği 17/07/2019 tarihli ihtarname neticesinde, taşınmazı başta ...’nin satın aldığını ancak memur olduğu için bir takım yükümlülüklerden kurtulmak amacıyla babası olan mirasbırakan adına inançlı işlemle tescil ettirdiğini, daha sonra paraya ihtiyacı olduğu için satışa çıkardığını öğrendiğini belirtip dosyaya ... tarafından kendisine verildiğini iddia ettiği, ... ve mirasbırakanın imzasını taşıyan 09/02/1987 tarihli “inançlı işlem sözleşmesi” başlıklı belgeyi ibraz etmiştir.

3.3.3. Hal böyle olunca, taraf tanıklarının yeniden dinlenmesi suretiyle mirasbırakan tarafından taşınmazın dava dışı ...’ye devrine yönelik hukuki ilişkinin açıklığa kavuşturulması, diğer yandan istinaf aşamasında ibraz edilen 09/02/1987 tarihli belgenin HMK’nın 145. maddesi gereğince delil olarak kabul edilip edilemeyeceğinin tartışılması ve tüm dosya kapsamı ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

VI. SONUÇ

Davalı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerle 6100 HMK'nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı vekili için 3.815,00-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacılardan alınmasına, 26/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.