"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : BEYKOZ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, davalı ...’ün istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine; davalılar ...ve ...‘ın istinaf istemlerinin HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulüne ve İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın davalı ... yönünden kabulüne, davalı ... yönünden pasif husumet yokluğundan, davalı ... yönünden aktif husumet yokluğundan reddine dair verilen karar süresi içinde davacılar ve davalı ... vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 27.09.2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar ... v.d. ile diğer temyiz eden davacılar ... v.d. vekili avukat G...geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı ... gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakanları Süheyda Poyraz'ın yeğeni olan davalı ...’ı Beykoz 1. Noterliğinin 06980 no.lu 02.04.2014 tarihli vekaletnamesi ile vekil tayin ettiğini, davalı vekilin mirasbırakanın maliki olduğu 130 ada 6 parseldeki 1, 2, 3, 4 ve 6 no.lu bağımsız bölümleri 04.04.2014 tarihinde babası olan davalı ...’e temlik ettiğini, davalı ...’ün de dava konusu 1, 2, 3 ve 4 no.lu bağımsız bölümleri kızı ...’ın kayınpederi olan davalı ...’a muvazaalı olarak devrettiğini, işlem tarihlerinde mirasbırakanın ehliyetli olmadığını, 2013 yılında rahim kanseri teşhisi konulduğunu, ağır bir tedavi gördüğünü, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettiklerini ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
1.Davalılar ... ve ..., işlem tarihinde mirasbırakanın ehliyetli olduğuna dair rapor alındığını, vekaletnamenin düzenlenmesine yönelik olarak ileri sürülen hile ve görevin kötüye kullanılması iddialarının gerçek dışı olduğunu, mirasbırakanın isteği doğrultusunda devirlerin yapıldığını, dava konusu taşınmazların 190.000 Avro karşılığında davalı ...’a temlik edildiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
2.Davalı ..., uzun yıllardan beri Almanya’da ikamet ettiğini ve birikimlerini taşınmaz alarak değerlendirdiğini, dava konusu taşınmazları da yatırım amacıyla satın aldığını, kira gelirlerinin kendisine havale edildiğini, iyiniyetli 3. kişi konumunda olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince; davacıların mirasbırakanı Süheyda Poyraz’ın vekaletnamenin düzenlendiği 02/04/2014 ve resmi senedin düzenlendiği 04/04/2014 tarihlerinde fiil ehliyetini haiz olmadığının 08/05/2018 tarihli Adli Tıp Dördüncü İhtisas Kurulu raporu ile saptandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
2.1. Davalılar ... ve ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; işlem tarihinde mirasbırakanın ehliyetli olduğuna dair rapor alındığını, Adli Tıp Kurumu raporuna yaptıkları itirazların değerlendirilmediğini, dosyaya sundukları mirasbırakana ait görüntülü kaydın rapor düzenlenirken dikkate alınması gerektiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; uzun yıllardan beri Almanya’da ikamet ettiğini ve birikimlerini taşınmaz alarak değerlendirdiğini, dava konusu taşınmazları da yatırım amacıyla satın aldığını, kira gelirlerinin kendisine havale edildiğini, iyiniyetli 3. kişi konumunda olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesince, mirasbırakanın fiil ehliyetini haiz olmadığı saptanarak davalı ... yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olmasının doğru olduğu, ilk el konumunda olan davalının da TMK'nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı gerekçesi ile davalı ...’ün istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine; davalı ...’ın, dava tarihi itibariyle dava konusu taşınmazlarda kayıt maliki olmadığı gerekçesi ile anılan davalı yönünden davanın pasif husumet (sıfat) yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği, davacıların davalı ...’a karşı ehliyetsizlik ve vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenlerine dayalı olarak pay oranında dava açamayacakları gerekçesi ile davalılar ...ve ...‘ın istinaf istemlerinin HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, davanın davalı ... yönünden kabulüne, davalı ... yönünden pasif husumet yokluğundan, davalı ... yönünden aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
2.1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı ...’ün taşınmazları mirasabırakan ehliyetsiz iken hileli yollar ile bağış suretiyle devralan ve diğer davalı ... Yılıdırım'a satış suretiyle muvazaalı olarak devreden kişi olduğunu, davalı ...’a yapılan devir muvazaalı olup yok hükmünde olduğundan, taşınmazların tekrar davalı ...’e döneceğini, bu nedenle miras payı oranında talepte bulunmalarına bir engel olmadığını, davalı ... ile davalı ...’nin el ve işbirliği içinde hareket eden kişiler olduklarını, dava dışı mirasçının ise davalı ... olduğunu, davalı ... yönünden verilen ret kararının hatalı olduğunu, davalının geçersiz vekaletname ile işlem yapan vekil olarak davada yer alması gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; yargılama sırasında ileri sürdüğü savunmasını tekrarla ve devir sırasında mirasbırakanın fiil ehliyetini haiz olduğuna dair rapor düzenlendiğini, Adli Tıp raporunun bu nedenle çelişkili olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenlerine dayalı miras payı oranında tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Türk Medeni Kanunu'nun “Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9. maddesi; şahsın hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlanmış. 10. maddesi de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek “Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.” hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü” eylem ve işlem ehliyeti olarak da tarif edilerek, aynı Yasa'nın 13. maddesinde “Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu Kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu Yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
TMK'nın 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyiniyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. Bu ilke 11.06.1941 tarihli ve 4/21 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da aynen benimsenmiştir.
3.2.2. Türk Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Ne var ki, üçüncü kişi, vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re'sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
3.2.3. Terekeye karşı yapılan mülkiyetten kaynaklanan haksız fiil niteliğindeki muris muvazaası ve el atmanın önlenmesi gibi davaların dışında ehliyetsizlik, vekalet görevinin kötüye kullanılması vs gibi davalarda terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, ayrıca, mirasçılardan bir tanesinin terekeye iade şeklinde dava açması halinde de tüm mirasçıların davada muvafakatlerinin sağlanması, aksi takdirde terekenin atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi ve yürütülmesi gerekeceği ( TMK. 640. Md. ) tartışmasızdır.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Somut olayda, 06/07/2015 tarihinde ölen mirasbırakan Süheyda Poyraz’ın 02/04/2014 tarihinde kardeşi olan davalı ...’ün kızı davalı ...’ı vekil tayin ettiği, davalı ...’ın mirasbırakanın maliki olduğu 130 ada 6 parsel sayılı taşınmazdaki 1, 2, 3, 4 ve 6 no.lu bağımsız bölümleri 04/04/2014 tarihinde bağış suretiyle davalı ...’e temlik ettiği, davalı ...’ün 6 no.lu bağımsız bölümü uhdesinde tutarak 1, 2, 3 ve 4 no.lu bağımsız bölümleri kızının kayınpederi olan davalı ...’a devrettiği, davalı ...’ın mirasbırakan Süheyda Poyraz terekesine 3. kişi konumunda olduğu ve davacılar tarafından mirasçı olmayan kişiye karşı ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenlerine dayalı miras payları oranında açılan tapu iptal ve tescil davasının dinlenme olanağının bulunmadığı, tereke adına dava açılmadığına göre terekeye temsilci tayin edilerek yargılamaya devam edilmesinin de pay oranında açılan davanın dinlenmesini mümkün hale getirmeyeceği gözetilerek, davalı ...’a yönelik olarak miras payı oranında açılan iptal tescil isteğinin aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı gibi; mirasçılar arasında paylı mülkiyet hükümleri geçerli olduğundan, bir mirasçının diğer bir mirasçı aleyhine açtığı davalarda bu kuralın uygulama yeri bulunmadığı, mirasbırakana teban ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenlerine dayalı olarak davacı mirasçılar tarafından diğer mirasçıya karşı pay oranında iptal tescil isteğiyle dava açılabileceği ve vekaletnamenin düzenlendiği tarihte mirasbırakanın fiil ehliyetini haiz olmadığı dikkate alınarak mirasçılardan davalı ... adına kayıtlı 6 no.lu bağımsız bölüm yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde de bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı ...’ün tüm ve davacıların aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
3.3.2. Davacıların diğer temyiz itirazına gelince;
Mirasbırakanın ehliyetsiz olduğu sırada düzenlenen vekaletname ile dava konusu taşınmazları 04/04/2014 tarihinde davalı ...’e vekaleten bağışlayan davalı vekil ...’ın haksız fiil niteliğindeki bu eylemi diğer davalı ... ile birlikte gerçekleştiren kişi olduğu ve davanın kabulü halinde yargılama gideri ve harç gibi hükmün ferilerinden müteselsilen sorumlu olacağı gözetildiğinde, davalı ... yönünden tapuda kayıt maliki olmadığı gerekçesi ile husumetten ret kararı verilmesi doğru değil ise de, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. SONUÇ
1. Açıklanan nedenlerle,
2.1.Hükmün “A”, “B” ve “C” harfi ile belirtilen kısımlarının hükümden tamamen çıkarılmasına ve yerine “A” kısmı olarak “A-Davalı ... ve ... vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/(1).b.1 maddesi gereğince esastan reddine; davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/(1).b.2 maddesi gereğince kabulüne,
“B” kısmı olarak “B-Beykoz 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 14/11/2019 tarihli 2015/586 Esas ve 2019/526 Karar sayılı kararının yukarıda açıklanan nedenlerle KALDIRILMASINA, hükmün aşağıdaki şekilde yeniden kurulmasına,
Davalı ... yönünden; 6100 sayılı HMK'nın 114/1-d ve 115. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine,
Davalı ... ve davalı ... yönünden davanın kabulü ile İstanbul ili, Beykoz ilçesi, Kanlıca Mahallesinde kain 130 ada 6 parsel sayılı ana taşınmaz üzerindeki "mesken" vasıflı 6 no.lu bağımsız bölümün davalı ... adına olan tapu kaydının mirasbırakan Süheyda Poyraz'a ait Beykoz Sulh Hukuk Mahkemesinin 28/07/2015 tarihli ve 2015/1029 Esas, 2015/979 Karar sayılı veraset ilamı gereğince davacıların miras payları oranında iptali ile payları oranında davacılar adına tesciline, kalan payın davalı üzerinde bırakılmasına,
Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 12.107,77 TL harcın, peşin ve tamamlama harcı olarak yatırılan toplamı 13.917,02 TL’den mahsubu ile fazla alınan 1.809,25 TL harcın karar kesinleştiğinde İlk Derece Mahkemesince davacılara iadesine,
Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca davacılar lehine hesaplanan 20.788,51 TL vekalet ücretinin davalı ... ve davalı ...’dan müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
Davalılardan ... yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 48.919,20 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı ...'a verilmesine,
Davacılar tarafından iade edilecek harç dışında yatırılan 12.107,77 TL peşin ve tamamlama harcı, 27,70 TL başvurma harcı, tebligat posta masrafı 475,20 TL, keşif harcı 206,30 TL, keşif yol ücreti 50 TL, bilirkişi ücreti 600,00 TL olmak üzere toplam 13.466,97 TL yargılama giderinin davalı ... ve davalı ...’dan alınarak davacılara verilmesine,
Davalı ... tarafından yapılan 20,00 TL tebligat ve posta masrafının davacılardan alınarak adı geçen davalıya verilmesine,
Kullanılmayan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Karar kesinleştiğinde konulan tedbirlerin kaldırılmasına,” ve C bendi olarak “C-Davalı ... istinaf talebinde haklı çıktığından peşin yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde İlk Derece Mahkemesince davalı tarafa iadesine,” cümlelerinin yazılmasına,
Hükmün bu şekliyle 6100 sayılı HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, davalı ... vekilinin tüm, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, alınan peşin harcın temyiz edenlere talep halinde geri verilmesine, 03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacılar vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalı ... ve davalı ...’dan müteselsilen alınmasına, 27/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.