"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davası sonunda Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 05/02/2021 tarihli ve 2020/326 Esas, 2021/36 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davalılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 14/02/2022 Pazartesi günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, dosya incelenerek gereği görüşüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakanları ... ...'nin maliki olduğu 2094 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki 20/100 payını 03.05.2002 tarihinde, 47/100 payını 31.12.2009 tarihinde ve 8/25 payını 31.12.2009 tarihinde davalı ...’ya, 15/100 payını 31.08.2006 tarihinde davalı ...’e, 3/20 payını 31.12.2009 tarihinde davalı ...’e satış suretiyle devrettiğini, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar, davalı ...’nın, payının bir kısmını mirasbırakandan bir kısmını da davacı ...’den satın aldığını, satış bedelinin bir kısmının peşin, kalan kısmının da mirasbırakanın avukat, nafaka ve harç masrafları karşılanmak suretiyle ödendiğini, davalı ...’in payını davacı ...’tan satın aldığını, davalı ...’in ise payını 51.000 TL karşılığında davalı ...’dan satın aldığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEMENİN İLK KARARI
Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25/12/2014 tarihli ve 2012/55 E., 2014/768 K. sayılı kararıyla; mirasbırakan ...'in aynı anneden olma çocukları olan davacılar ... ve ...'ın muvazaalı ve mirastan mal kaçırma amaçlı satışlardan dolayı hak iddia edemeyeceği, zira taşınmazın en başta tümden mirasbırakanın dava dışı eşi ...'ye, ...'den de davacı ...'e devredilmekle aslında mirasbırakanın asıl amacının davacı ...'nun annesi ve mirasbırakanın eski eşi ...'dan boşanması nedeni ile ...'dan mal kaçırmak olduğu, bu itibarla taşınmazların devir bedellerinin gerçek rayicin altında olması hususunun davacı ... yönüyle dikkate değer olması da göz önünde bulundurularak, davalılar ... ve ...'ye karşı ...'nun davasının miras payı oranında kabulü gerektiği gerekçesiyle, davacılar ... yönünden davanın reddine, davacı ...’nun davasının ise davalılar ... yönünden kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacılar vekili ile davalılar ... tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
2.1. Davacılar vekili temyiz itirazlarında
Mirasbırakanın taşınmazı 1997 yılında devrettiği dava dışı ...’nün, mirasbırakanla bir dönem birlikte yaşayan kişi olup, bu kişinin davacılarla bir bağlantısı olmadığını, taşınmazın ilk olarak dava dışı ...’ye devredilmesinin davacıların hakkını ne şekilde ortadan kaldırdığının anlaşılamadığını, dava dışı ...’nün, davacıların annesi olmadığını, davacıların annesinin ... olduğunu, davacı ... dışındaki diğer davacıların davasının reddinin de doğru olmadığını, davacıların hepsinin muvazaalı devirler bakımından 3. kişi durumunda olduklarını, dava konusu taşınmazın % 82’sinin mirasbırakanın son evlendiği davalı ...’ya ve onun davalı oğullarına kaldığını, tüm davacılar aleyhine işlemlerin yapıldığını, davacılar Muammer ve Murat’ın ise mirasbırakanın talimatları doğrultusunda hareket ettiklerini, 1997 yılında dava konusu taşınmazın tamamına malik olan mirasbırakanın 2009 yılına gelindiğinde taşınmazdaki % 82’lik payının davalı ... ve onun davalı çocuklarına geçtiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
2.2. Davalılar ... vekili temyiz itirazlarında
Kabulle ilgili kısmın hukuka aykırı olduğunu, davalı ...’nın dava konusu taşınmazın bir kısmını davacı ...’den bedeli karşılığında satın aldığını, bu temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun ispatlanmadığını, yani davalı ...’nın davacı ...’den aldığı 20/100 oranındaki payın iptal tescile tabi olmayacağını, davalının diğer payları da mirasbırakandan bedeli mukabilinde satın aldığını, davalı ...’ın davalı ...’dan satın aldığı payın da iptal tescile konu edilemeyeceğini, sadece davacı ...’nun davası kabul edildiği halde yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin tamamından davalıların sorumlu tutulmasının doğru olmadığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
3. Birinci Bozma Kararı
Dairenin 23/11/2017 tarihli ve 2015/4322 E., 2017/6712 K. sayılı kararıyla “...Hemen belirtilmelidir ki; mirasbırakan tarafından davacı ...'dan mal kaçırmak amacıyla çekişmeli taşınmazın satış suretiyle temlik edildiği saptanmak suretiyle davalı ... yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine. Davacıların temyiz itirazlarına gelince; Somut olayda, mirasbırakanın bir kısım davacıların annesi ... ile bir dönem fiilen birlikte yaşadığı, daha önce yapmış olduğu üç ayrı evliliğin de boşanma ile sonuçlandığı ve 2002 yılında davalı ... ile evlendiği, davalılardan ... ve ...’in davalı ...’nın önceki eşinden olma çocukları olduğu, dinlenen tanıkların beyanlarına göre mirasbırakanın iradesinin yerine getirilmesi amacıyla bir kısım davacı tarafından davalı ... ve ...’e pay devirlerinin gerçekleştirildiği sabittir. Hâl böyle olunca, mirasbırakanın dava konusu temliklerdeki iradesinin mirasçılardan mal kaçırmaya yönelik olduğu ve iradesinin bölünemeyeceği gözetilerek tüm davacılar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.” gerekçesiyle (III.) numaralı paragraftaki kararın bozulmasına karar verilmiş; Dairenin 21/06/2018 tarihli ve 2018/887 E., 2018/11388 K. sayılı kararıyla davalılar vekilinin karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir.
4. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar
Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27/09/2018 tarihli ve 2018/359 E. 2018/525 K. sayılı kararıyla; bozma ilamında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
5. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
6. Temyiz Nedenleri
Mirasbırakan tarafından dava dışı ... ...’a, onun tarafından da davacı ...’e yapılan temlikin, adı geçenin de mirasbırakana yaptığı temlikin ve mirasbırakanın da dava dışı ...’a yaptığı temlik dışında kalan % 62 hisseyi davalı ...’ya temlikinin muvazaalı olduğunun iddia edilmediğini, iptallerinin de talep edilmediğini, dava dilekçesinde iptali istenen temliklerin hiçbirinin mirasbırakan tarafından yapılmadığını, mirasbırakanın iradesinin bölünemeyeceği şeklindeki gerekçenin yerinde olmadığını, talep aşılmak suretiyle mirasbırakanın talep konusu edilmeyen işlemlerini de kapsayacak şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın tümden reddi gerektiğini, davacı ...’e mirasbırakan tarafından yapılan temlikin muvazaalı olduğu iddia edilmediğine göre davacı ...’in özgür iradesiyle yaptığı temliklerin muris muvazaası içine alınmasının doğru olmadığını, farklı tarihlerde farklı kişilere temlikler yapılması karşısında iradenin bölünemeyeceği kuralının uygulama yeri bulunmadığını, somut olayların her temlik için ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğini, kaldı ki, taşınmazın % 20 hissesinin davalı ...’ya evlilik amacıyla devredildiğinin davacılarca da ikrar edildiğini, davacılardan ...’nin davalı ...’a yaptığı hisse devriyle ilgili olarak da kabul kararı verilemeyeceğini, satış senediyle alınan bu hissenin bedelinin ödendiğinin kanıtlandığını, tüm temliklerin tek bir irade içerisinde değerlendirilerek davacıların taleplerini aşar şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olmasının doğru olmadığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
7. İkinci Bozma Kararı
Dairenin 07/09/2020 tarihli ve 2018/5204 E., 2020/3799 K. sayılı kararıyla; “...Hemen belirtilmelidir ki, hükmüne uyulan bozma ilamı gözetilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalıların bu yöne değinen ve yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının Reddine. Davalıların diğer temyiz itirazlarına gelince; Bilindiği üzere, HMK'nın 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince de hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Somut olayda; dava konusu taşınmazda davalılar Semiha, ... ve ... adlarına kayıtlı payların davacıların miras payları oranında iptali ve tesciline, kalan payların ise davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, infazda tereddüt yaratacak şekilde, taşınmazın tamamının tapusunun iptaline karar verilmesi ve davalı ... adına yeniden tescil hükmü kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle (IV/4.) numaralı paragraftaki karar bozulmuş; işbu bozma kararına karşı karar düzeltme yoluna gidilmemiştir.
8. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05/02/2021 tarihli ve 2020/326 E., 2021/36 K. sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda davanın kabulü ile dava konusu taşınmazda davalılar adına kayıtlı payların davacıların miras payları olan 1/8’er oranda iptal tesciline, kalan payın davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir
9. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
10. Temyiz Nedenleri
Devirlerin bir kısmının doğrudan davacılar tarafından yapıldığını, davacı tarafın bizzat devrettiği hisseler bakımından taraf muvazaasından söz edilebileceğini ve taraf muvazaasının ancak yazılı delille ispatı gerektiğini, bu hisseler bakımından iptal tescile karar verilemeyeceğini, davacılardan Muammer’in davalı ...’ya sattığı 20/100 hisse ve Semiha tarafından davalı ...’e satılan 15/100 hisse bakımından muris muvazaası nedeniyle iptal tescile karar verilemeyeceğini, yine davalı ...’nın davacı ...’a sattığı 15/100 hissenin, davacı ... tarafından davalı ...’a satıldığı nazara alındığında bu hisse bakımından da davanın kabulünün mümkün olmadığını, mirasbırakanın davalı ...’ya devrettiği 62/100 hissenin bedelinin de ödenerek satın alındığını, satışların her aşamasında katılımı olan davacıların eldeki davayı açmasının hakkın kötüye kullanılması olduğunu, Dairenin son bozma kararı ile iadesine karar verdiği 6.900 TL peşin harcın işbu temyiz harcından mahsubu gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
11. Gerekçe
11.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
11.2. İlgili Hukuk
11.2.1. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanun'un 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
11.2.2. Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesine yer verilmiştir.
11.3. Değerlendirme
Kararın (IV/7.) numaralı paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalılar vekilinin bu yönlere ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine.
Ne var ki; harç, kamu düzenine ilişkin olup, re’sen gözetilmesi gerektiğinde kuşku yoktur.
Somut olayda; dava konusu taşınmazın dava tarihi itibarıyla tamamının değerinin keşfen 403.800,00 TL olarak saptandığı, dava konusu taşınmazda davalılar adına kayıtlı olup davacıların miras payları oranında iptal ve tesciline karar verilen çekişme konusu toplam 82/100 paya isabet eden değerin 331.116,00 TL, bundan davacıların toplam 6/8 miras payına isabet eden değerin 248.337,00 TL olduğu, davacıların miras paylarına isabet eden toplam 248.337,00 TL üzerinden alınması gerekli nispi karar ve ilam harcı 16.963,90 TL olup, peşin ve tamamlama harcı olarak alınan 5.149,65 TL’nin mahsubu ile bakiye 11.814,25 TL nispi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekirken; Mahkemece, fazla harca hükmedilmesi doğru olmamıştır.
Ne var ki, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün harç yönünden düzeltilmesi gerekmiştir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin temyize konu 05/02/2021 tarihli ve 2020/326 E., 2021/36 K. sayılı kararının hüküm kısmının 2. fıkrasında yazılı, “Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 19.709,65 TL'den peşin ve tamamlama harcı olarak yatırılan 5.149,65 TL'nin mahsubu ile bakiye 14.560,00 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline Hazineye irat kaydına,” ifadesinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine, 2. fıkra olarak “Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 16.963,90 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin ve tamamlama harcı olarak alınan 5.149,65 TL’nin mahsubu ile bakiye 11.814,25 TL nispi karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına” ifadesinin yazılmasına, davalılar vekilinin değinilen yöne ilişkin temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi gereğince hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacılardan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.