Logo

1. Hukuk Dairesi2021/1950 E. 2022/934 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Muris muvazaası iddiasına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davasında, davalı olmayan kişilerin dahili davalı olarak gösterilmesinin doğru olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı olmayan kişilerin dahili davalı olarak kararda yer almasının usul hatası niteliğinde olup mahallinde düzeltilebileceği ve dosya kapsamında muvazaanın gerçekleştiğine dair yeterli delil bulunduğu değerlendirilerek mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istekli dava sonunda Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 23/02/2021 tarihli ve 2021/270 Esas, 2021/278 Karar sayılı karar, yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 09.02.2022 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen davacı vekili ve diğer tüm dahili davalılar gelmediler. Yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakanları Kazım Türk'ün maliki olduğu 1962 parsel sayılı taşınmazını satış göstermek suretiyle davalı oğluna temlik ettiğini, yapılan işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, muris Kazım Türk'ün 2004 yılında öldüğünü, dava konusu satışın ise 1992 yılında üçüncü kişi ...'a yapıldığını, murisin 1992 yılında yapılan satış öncesi ve sonrasında Demirtaş Köyünde başka taşınmazlarını da sattığını, dava konusu taşınmazla ilgili olarak Demirtaş Belediye Başkanlığının 2001 yılında yapmış olduğu şuyulandırma çalışması sonucu oluşan 714 ada 7 parseldeki belediye adına kayıtlı 721m²'lik kısmı bedelini ödeyerek satın aldığını ve dava konusu 1962 parsel ile tevhit işlemi yapılarak dava konusu parselin 2.100 m²'ye ulaştığını, muvazaa iddialarının gerçek dışı olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Bursa 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 01/03/2018 tarihli ve 2012/538 E., 2018/76 K. sayılı kararıyla; mirasbırakanın paraya ve mal satmaya ihtiyacının olmadığı, davacı tanığı ...'nin "dava dışı ...'ın dava konusu taşınmazı satın aldıktan sonra yeri kullanma, ekip biçme gibi bir durumunun olmadığı, yine dava dışı Eyüp'ün muris Kazım Türk'ten dava konusu taşınmazı satın alıp tekrar dayısı olan Niyazi Türk'e devredinceye kadar Niyazi Türk'ün kullandığı" yönündeki beyanı dikkate alındığında, mirasbırakanın üçüncü kişileri aracı olarak kullandığı, gerçek amacının mirasçılardan mal kaçırmak olduğu, ayrıca akitte gösterilen bedel ile gerçek değer arasındaki farkın da muvazaayı kanıtlayan diğer bir olgu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davalı vekili, muvazaa iddiasının kanıtlanamadığını, gerekçenin yetersiz olduğunu, satışın muvazaadan ari gerçek bir satış olduğunu gösteren ancak gerçekte tartışılıp değerlendirilmemiş delil ve olguların olduğunu, davalının alım gücünün bulunduğu hususunun hüküm tesisinde nazara alınmadığını, davacının bu davayı açmak için annesi Nazike Türk'ün vefatını beklediğini, murisin 10 adet taşınmazından sadece birini sattığını, ...'ın murisin tanıdığı ve bedelsiz yer satacak kadar güvenebileceği biri olmadığını, Bilirkişi raporunda yapılan hatalar ve taraflı yorumlarla mahkemenin yanlış yönlendirildiğini, murisin bakımının tamamen davalı ve davalının eşi tarafından yapıldığını, davacının herhangi bir desteği olmadığını, davacının öz annesi Nazike Türk'ün bakımının da müvekkili ve eşi tarafından yapıldığını, iptal edilen payın davacının sahip olduğu miras payından fazla olduğunu ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 23/02/2021 tarihli ve 2021/270 E., 2021/278 K. sayılı kararıyla; Yerel Mahkemece muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak davanın tapu iptali ve tescil talebine ilişkin olduğu, tapu iptali ve tescil talebinin tapu malikine karşı yöneltilmesi gerektiği hususu dikkate alındığında, tapu maliki olmadıklarından dahili davalılara yöneltilen davanın reddine karar verilmesi gerekirken, Mahkemece, dahili davalıların gerekçeli karar başlığında taraf olarak gösterilerek haklarında bir karar verilmemiş olmasının doğru olmadığı gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzeni bakımından kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı ... yönünden sübut bulan davanın kabulüne, dahili davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalı vekili, istinaf talepli dilekçesinde ileri sürdüğü itiraz nedenlerini yineleyerek kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, satış sözleşmesinden kaynaklanan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle karar başlığında dahili davalı olarak gösterilenler hakkında usulünce açılmış bir dava bulunmadığı, zorunlu dava arkadaşlığının da söz konusu olmadığı anlaşılmakla, dahili davalıların karar başlığından çıkarılmasının mahallinde düzeltilebilecek maddi hata niteliğinde olduğu gözetilerek yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, temyiz edilen davacı vekili duruşmaya katılmadığından duruşma vekalet ücreti takdir edilmesine yer olmadığına, aşağıda yazılı 9.322,26 -TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 09/02/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.