"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TENKİS
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istekli asıl dava ile tenkis istekli birleştirilen dava sonunda İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 31/12/2020 tarihli ve 2019/1456 Esas, 2020/1052 Karar sayılı karar, yasal süre içerisinde asıl davada davalı ... vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 09/02/2022 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ile vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen başka gelen olmadı. Yokluklarında duruşmaya başlandı süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakan babası ...’e ait 1123 ada 1 parseldeki 7 no.lu bağımsız bölümün terekeden çıkmaması üzerine yaptığı araştırma neticesinde taşınmazın mirasırakan tarafından davalı ...’e satış suretiyle temlik edildiğini öğrendiğini, temlik tarihinde ... hastası olan mirasbırakanın akli melekeleri yerinde olmadığı gibi sağlık raporu da alınmadığını, mirasbırakanın son günlerini yanında geçirdiği davalı ...’in mirasbırakanı yönlendirerek taşınmazını temlik ettirdiğini, daha sonra satış bedeli ile kendi adına 25919 ada 7 parseldeki 7 no.lu bağımsız bölümü satın aldığını, saklı payının zedelendiğini ileri sürerek 1123 ada 1 parseldeki 7 no.lu bağımsız bölüme ait tapu kaydının iptali ile terekeye iadesine, mümkün olmazsa belirtilen her iki bağımsız bölüm yönünden tenkise karar verilmesini istemiştir. Tenkis davası, eldeki davadan tefrik edilip başka esasa kaydedilmiş, daha sonra yeniden eldeki dava ile birleştirilmiştir. Aşamada dava dışı mirasçılar Engin, Ünsal ve Şirin davaya muvafakat etmişlerdir.
II. CEVAP
1. Asıl davada davalı ..., taşınmazı emlakçı aracılığıyla satın aldığını, konut kredisi ile temin ettiği satış bedelini mirasbırakanın banka hesabına havale ettiğini, malik olduğundan bu yana taşınmazda ikamet ettiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
2. Birleştirilen davada davalı ..., mirasbırakanın taşınmazının devrinde bilgisinin olmadığını, 25919 ada 7 parseldeki 7 no.lu bağımsız bölümü temin ettiği kredinin üstüne birikimlerini ekleyerek satın aldığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18/04/2019 tarihli ve 2018/721 Esas, 2019/314 Karar sayılı kararıyla, dava dışı mirasçıların davaya muvafakat ettikleri, mirasçı ...’ın ise birleştirilen davada davalı konumunda olduğu, böylelikle terekeye iade istekli eldeki davada taraf teşkilinin sağlandığı, mirasbırakanın temlik tarihinde hukuki ehliyeti haiz olmadığının Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulu raporu ile sabit olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulüne karar verilmiş, birleştirilen davada ise, asıl davada iptal tescil isteğinin kabul edilmesi nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davalı vekili, ...'ın birleştirilen davadaki davalılık sıfatının davaya muvafakat olarak kabul edilmesinin hatalı olduğunu, taraf teşkili sağlanmadan karar verildiğini, adli tıp kurumu raporunu kabul etmediklerini, adli tıp kurumu raporu dışında davacı tarafından dosyaya sunulmuş bir delil olmadığını, mirasbırakanın dava konusu satıştan hemen önce Özel ... ... Tıp Merkezine tek başına gelip gelmediğini, sonrasında hastanın yakınlarına hastanın tek başına gidemeyeceği konusunda bildirimde bulunup bulunulmadığı, gibi tüm hususların araştırılması gerektiğini, satış bedelinin ödemesinin yapıldığı, banka ödeme makbuzlarının teminin gerektiği, eksik araştırma ve hatalı değerlendirme ile karar verildiğini ileri sürerek, Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 31/12/2020 tarihli ve 2019/1456 Esas, 2020/1052 Karar sayılı kararıyla; Yerel Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davalı ... vekilinin istinaf başvurusu 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddedilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili, istinaf dilekçesindeki taleplerini tekrar ile hükmün bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl dava, ehliyetsizlik hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil; birleştirilen dava ise, tenkis isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) “Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9. maddesi hükmüyle şahsın hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük ) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlanmış. 10. maddesi de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ... (reşit) olmayı kabul ederek “ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ... kişinin fiil ehliyeti vardır.” hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü” eylem ve işlev ehliyeti olarak da tarif edilerek, aynı yasanın 13. maddesinde “yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
Hemen belirtmek gerekir ki, TMK'nın 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyiniyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. Bu ilke 11.06.1941 tarihli 4/21 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da aynen benimsenmiştir.
Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında; bir kimsenin ehliyetinin tespitinin şahıs ve malvarlığı hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar.
Bu durumda, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta gözlem (müşahede) kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 282. maddesinde belirtildiği gibi bilirkişinin “oy ve görüşü” hâkimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hâkimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir. Hele ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen TMK'nın 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
3.2.2. Öte yandan, 4721 sayılı TMK’nın 28/1. maddesinde, "Kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar ve ölümle sona erer." düzenlemesine yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (V/3.2.) numaralı paragraftaki yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, Bölge Adliye Mahkemesince kararın (IV/3.) numaralı paragrafında yer verilen gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Asıl davada davalı ... vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazlarının reddine.
3.3.2. Ne var ki, ölümle şahsiyet son bulduğundan Mahkemece asıl davada, dosyada bulunan mirasbırakan ...'e ait mirasçılık belgesine göre mirasçılar adına tescil hükmü kurulması gerekirken, ölü kişi adına tescil kararı verilmiş olması doğru değildir. Ancak; anılan bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onaması gerekmiştir.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 31.12.2020 tarihli ve 2019/1456 Esas- 2020/1052 Karar sayılı istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının kısmen kaldırılması ile, Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18/04/2019 tarihli ve 2018/721 Esas, 2019/314 Karar sayılı kararı ile asıl davada verilen hükmün 1. fıkrasında yer alan, "1-Dava konusu İzmir ili Çiğli ilçesi Küçükçiğli Mah. 1123 ada 1 parselde kayıtlı 6/3204 arsa paylı mesken nitelikli 5. Blok 1. Kat 8825/2 giriş 7 no.lu bağımsız bölümdeki davalı ... adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ile ölü muris 12905313116 TC no.lu ... oğlu 01/06/1930 doğumlu ... adına tapuya kayıt ve tesciline," cümlesi hükümden çıkartılarak yerine 1. fıkra olarak, "1 - İzmir ili, Çiğli ilçesi, Küçükçiğli Mah. 1123 ada 1 parselde kayıtlı 6/3204 arsa paylı mesken nitelikli 5. Blok 1. Kat 8825/2 giriş 7 no.lu bağımsız bölümün ... adına olan tapu kaydının iptali ile Karşıyaka 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 12/03/2015 tarihli ve 2015/274 Esas, 2015/299 Karar sayılı mirasçılık belgesindeki ... mirasçıları adına miras payları oranında tesciline” cümlesi yazılmasına, asıl davada davalı ... vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazının kabulü ile hükmün bu şekliyle 6100 sayılı HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden asıl davada davalı ... vekili için 3.815.00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacıdan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 09/02/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.