"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemli dava sonunda Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 28/04/2021 tarihli, 2021/383 Esas ve 2021/633 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 20/01/2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, 4562 sayılı Kanun’un 15’inci maddesi uyarınca ... Sanayi Bölgesine ait bir taşınmazın satış yetkisinin yönetim kurulunda olduğunu, dava konusu 11 parsel sayılı taşınmazın Kanun’un anılan açık hükmüne aykırı olarak yönetim kurulu kararı olmaksızın davalı adına tescil edildiğini, bu nedenle tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile ... adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, adlarına oluşan kaydın usule uygun olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, somut olayda taşınmazın davalı adına tescilinin hukuki sebebini teşkil eden geçerli bir borçlandırıcı işlem (yani resmi memur önünde yapılmış satış sözleşmesi) ve bu borçlandırıcı işleme dayanarak yetkili temsilci tarafından yapılmış geçerli bir tescil talebi ve bu tescil talebi üzerine tapu memuru tarafından yapılmış tescil bulunduğuna göre, hukuken geçerli olan esaslar doğrultusunda, davalı adına yapılmış tescilin yolsuz bir tescil olduğunun ileri sürülmesinin mümkün olmadığı, davalı adına yapılan tescilde sakatlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı istinaf dilekçesinde özetle, ...’nin (...) maliki bulunduğu 1829 ada 21 parsel sayılı taşınmazın Yönetim Kurulu Kararı olmadığı halde ... Yönetim Kurulu Başkanı ve ... Bölge Müdürü tarafından vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle, vekaletin kötüye kullanıldığını bilen davalıya, taşınmazın değerinin yarısından az bir bedelle satıldığını, tescilin yolsuz olduğunu, 4562 sayılı Yasa'nın 8. maddesi ve Uygulama Yönetmeliğinin 41. maddesinin ... Sanayi Bölgelerine ait taşınmazların tahsis ve satışlarını yapma yetkisini Yönetim Kuruluna bıraktığını, Müteşebbis Heyetinin yetkisinin bu tahsis ve satışın prensiplerini belirlemekten ibaret olduğunu, davalının satış sözleşmesini imzalayan vekillerin vekalet görevlerini kötüye kullandıklarını bilmekte olduklarını, taşınmazın satış bedelinin, satış tarihindeki emsallerinin yarısından bile daha düşük olduğunu ileri sürerek, İlk Dereceli Mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Sakarya Bölge Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 04/09/2019 tarihli, 2019/601 Esas 2019/638 Karar sayılı kararıyla; işlem tarihinde yürürlükteki ... Sanayi Bölgeleri Kanunu'nun arsa satışlarını düzenleyen 15/1 maddesinde belirtildiği üzere “Arsa satışları müteşebbis heyetin belirleyeceği prensipler içerisinde yönetim kurulunun yetki ve sorumluluğu ile gerçekleştirilir ve Bakanlığa bilgi verilir” hükmünü amirdir. Yerel Mahkemece yapılan yargılama sırasında toplanan tüm deliller kapsamına göre; dava konusu taşınmazın davalı şirkete yapılan devrinde, davacı tüzel kişiliğin yönetim kurulu tarafından alınan bir karar olmadığı, müteşebbis heyeti kararına dayanılarak taşınmazın davalıya temlik edildiği konusunda taraflar arasında ihtilaf yoktur. Her ne kadar Yerel Mahkemece, ... Sanayi Bölgesi tüzel kişiliğinin iç işleyişine ilişkin kararlarda herhangi bir sakatlık bulunsa dahi, tescilin dayanağı olan hukuki sebepte bir sakatlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yukarıda belirtildiği gibi, davacı tüzel kişilik adına arsa satışlarının yönetim kurulunun yetki ve sorumluluğunda gerçekleştirileceğine yönelik yukarıda anılan yasanın 15/1 maddesine uygun şekilde yapılan bir devir bulunmadığından, davalıya yapılan taşınmaz temlikinin yolsuz olduğu sonucuna varılmıştır. Emsal nitelikteki Yargıtay 1. HD’nin 2015/13587 - 2016/644 E-K sayılı kararında da ''Dava konusu taşınmazın devredildiği tarihte belediyeye ait taşınmazların satış yetkisinin Belediye Meclisine ait olduğu, Belediye Meclis kararı olmadan yapılan temlikin yolsuz olduğu '' gerekçesiyle yerel mahkemece verilen kararın onanmasına karar verildiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı temyiz dilekçesinde özetle, mahkemece verilen kararın doğru olduğunu, adlarına oluşan kaydın usule uygun olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
3. Bozma Kararı
Dairenin 11/11/2020 tarihli, 2019/4210 Esas, 2020/5905 Karar sayılı kararıyla; “...Somut olayda, davalıya taşınmazın tahsis ve tescilinin yapıldığı 2010 yılında yürürlükte bulunan hükme göre, tahsise yetkili birimin müteşebbis heyet olduğunda tereddüt yoktur. Yönetim kurulunun tahsis işlemi ile ilgili görev ve yetkisi, müteşebbis heyetin aldığı kararlara uygun işlem yapmaktır. Tapuda işlem yapanların yetkili temsilci oldukları ve dayanak yetki belgesinin sahteliğinin de ileri sürülmediği tartışmasızdır. Taşınmazda mülkiyetin naklini sağlayan işlemin dayanağı müteşebbis heyetin aldığı karar olduğuna göre; bu işlem ayakta olduğu sürece tescilin yolsuz olduğu iddiası dinlenemez. Tahsis kararının iptaline ilişkin açılan davanın da takipsiz bırakılması sonucu açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmektedir. Hal böyle olunca, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar doğru olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesince yanılgılı değerlendirme ile yönetim kurulu kararının mülkiyetin naklini sağlayan kurucu işlem kabul edilerek istinaf isteğinin ve davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
4. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar
Bölge Adliye Mahkemesinin 28/04/2021 tarihli, 2021/383 Esas ve 2021/633 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma kararı doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Bölge Adliye Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacı temyiz dilekçesinde özetle, tahsis ve satış kelimesinin Kanunda iki farklı kavram olarak yer aldığını, Kanun uyarınca tahsis için müteşebbis heyet yetkili iken satış için yönetim kurulunun yetkili olduğunu, satış işlemine tahsis hükümlerinin uygulanmasının gerekçesinin mutlaka açıklanması gerektiğini, yönetim kurulunun, müteşebbis heyetin arsa tahsisi kararı doğrultusunda bir satış kararı almadığı sürece, ... Yönetim Kurulu Başkanı ile Bölge Müdürü, ... mülkiyetindeki bir taşınmazı satma yetkisi edinmeyeceğini, yönetim kurulunun böyle bir kararı olmadığını bilen davalının iyi niyet iddiasında da bulunamayacağını, Yönetim Kurulunun tahsis işlemi ile ilgili görev ve yetkisi, müteşebbis heyetin aldığı kararlara uygun işlem yapmaktır şeklindeki gerekçenin yasaya aykırı olduğunu, müteşebbis heyetin tahsis kararına bir diyecekleri bulunmadığı gibi tahsis kararının iptali için açılan davanın takipsiz bırakılmasının da konu ile ilgili olmadığını, satışın 4562 sayılı Yasa'nın emredici nitelikteki 15/1 maddesi gereğince yönetim Kurulu Kararına dayanması gerektiğini, ancak böyle bir satış kararı bulunmadığı gibi satışın reddi kararı bulunduğunu, usuli kazanılmış hak oluşmadığını, zira 4562 sayılı Kanun'un 15 inci maddesine açık aykırılık olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. 4562 sayılı OSB Kanunu'nun, arsa tahsisleri başlıklı 18/1. maddesi; “Katılımcılara arsa tahsisi, Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelik hükümlerine göre müteşebbis heyet tarafından yapılır.” hükmü düzenlenmiş, 18.06.2017 tarihinde 7033 Sayılı Kanun'un 51. maddesi ile anılan madde hükmü “Arsa tahsisi, yönetmelik hükümlerine göre müteşebbis heyetin veya genel kurulun belirleyeceği prensipler çerçevesinde yönetim kurulu tarafından yapılır ve Bakanlığa, tahsisi takip eden ayın ilk haftası içerisinde bilgi verilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
6.2.2. Öte yandan, 22.08.2009 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan OSB Uygulama Yönetmeliğinin 35. madde hükmünde, arsa tahsisi yapmanın müteşebbis heyetin görev ve yetkisinde olduğu, 41. madde hükmünde ise, müteşebbis heyetin veya genel kurulun belirlediği prensipler ve aldığı kararlar çerçevesinde arsa tahsis ve satışlarını yapmak, yönetim kurulunun görev ve yetkilerinden sayılmıştır. Aynı Yönetmeliğin 51/2. madde hükmünde de OSB’lerin, yönetim kurulu başkanı veya başkan vekili tarafından temsil edileceği, OSB’yi ilzam edici her türlü işlem ve yazıların yönetim kurulu başkanı veya vekili ile birlikte bir yönetim kurulu üyesi veya yetkilendirilmiş ise bölge müdürü tarafından imzalanacağı belirtilmiştir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. ( V/3. ) numaralı paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (V/4.) numaralı paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına, 20/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.