Logo

1. Hukuk Dairesi2021/2343 E. 2022/1107 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı, babasının borcuna karşılık teminat olarak verdiği taşınmazın borç ödenmesine rağmen iade edilmediğini iddia ederek tapu iptali ve tescil istemiştir.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı ile babasının yargılandığı ceza davasında, davalının babasının tefecilik suçundan mahkum olması ve dava konusu taşınmazın faizli para alışverişine karşılık teminat olarak davalıya devredildiğinin tespit edilmesi gözetilerek yerel mahkemenin tapu iptali ve tesciline ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, süresi içinde davalı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 14.02.2022 Pazartesi günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... ile temyiz eden davacı vekili Avukat ... ... Çiftel geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, dosya incelenerek gereği görüşüldü:

I. DAVA

Davacı, dava dışı babası ...'in borcuna karşılık teminat olması amacıyla maliki olduğu 7438 parseldeki 12 numaralı bağımsız bölümü satış suretiyle alacaklı ...'in kızı olan davalıya temlik ettiğini, borcun tamamı ödendiği halde taşınmazın iade edilmediğini, davalı hakkında dolandırıcılık ve tefecilik eyleminden dolayı suç duyurusunda bulunduğunu ileri sürerek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, iddiaların doğru olmadığını, taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Gemlik Asliye Hukuk Mahkemesinin 29/06/2011 tarihli ve 2010/846 E., 2011/434 K. sayılı kararı ile; inançlı işlem iddiasının yazıl delil ya da yazılı delil başlangıcı sayılabilecek bir belge ile kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. TemyizYoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 12/03/2012 tarihli ve 2011/14759 E., 2012/2793 K. sayılı ilamı ile ‘‘... dava dilekçesinde "sair deliller" demek suretiyle yemin deliline de dayanıldığı öğreti ve yargısal uygulamalarla kabul edilmiştir. 05/02/1947 tarihli ve 20/6 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı ile "...nam-ı müstear davalarının yazılı delille kanıtlanabileceğine ...." ilişkin hükmü yemin deliline dayanılmasını engeller biçimde yorumlanamaz. Oysa eldeki davada davacıya bu olanak tanınmamıştır. Her ne kadar 6100 sayılı Yasa'nın 225. maddesinde (1086 sayılı Yasanın 345. maddesinde) "Kat-i yemin bir kimseye ancak zatından sadır olan bir fiil hakkında teklif olunabilirse de bir kimsenin bir şeyi bilmesi zatından sadır olan fiil olarak addolunacağı aynı Yasa hükmü gereği bulunduğundan" davalı ...'a, davacının vakıaların oluşum tarzı ve sonuç olarak taşınmazı edinme sebebinin ortaya konulması açısından yemin teklif etme hakkının varlığı gözetilerek, bu konuda davacıya imkan tanınması ve ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde bir karar verilmesi isabetli değildir.’’ gerekçesi ile Mahkeme kararı bozulmuştur.

3.Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Gemlik 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22/01/2013 tarihli ve 2012/373 E., 2013/73 K. sayılı kararıyla; davacının davalıya yemin teklif etmediği ve iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. İkinci Bozma Kararı

Dairenin 11/12/2013 tarihli ve 2013/13898 E., 2013/17737 K. sayılı ilamı ile ''...Yemin, son çare olarak başvurulan bir delildir. Başka bir deyişle, yemin deliline başvurabilmek için öncelikle yemin önerisinde bulunanın ileri sürdüğü diğer delillerin incelenmesi ve bunların yeterli olmadığının anlaşılması gerekir. Ne var ki, davalının, sanık olarak yargılandığı 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/375 Esasında kayıtlı derdest olan ceza davasının bulunduğu, her ne kadar B.K 53. (TBK. 74) maddesi hükmü uyarınca kural olarak ceza mahkemesi tarafından verilen beraat kararı hukuk hakimini bağlamaz ise de, orada belirlenen veya belirlenecek olguların eldeki dava bakımından bağlayıcı olacağı ve yazılı bir belge ibraz edilememişse de, ceza dosyasında sabit görülen bazı olguların HUMK'un 292 (6100 sayılı HMK'nın 202. maddesi) gereğince yazılı delil başlangıcı olarak değerlendirilebileceği açıktır. Hal böyle olunca; ceza davasının sonucunun beklenmesi, ceza dosyasındaki ve eldeki dosyadaki delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. '' gerekçesi ile Mahkeme kararı bozulmuştur.

6.Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Gemlik 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/01/2021 tarihli ve 2014/524 E., 2021/30K. sayılı kararıyla; yazılı delil başlangıcı olarak değerlendirilebilecek ceza dosyasındaki olgular dikkate alındığında iddianın kanıtlandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

7. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Temyiz Nedenleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece davalı yönünden verilen mahkumiyet hükmünün bozulduğu hususunun göz ardı edilerek, tefecilik suçu işlendiği sabit görülmüş gibi hatalı karar verildiğini, ceza davasında yazılı delil başlangıcı niteliğinde herhangi bir olgu bulunmadığını, Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 2017/2404 E., 2019/753 K. sayılı bozma ilamında, davalının kazanç karşılığı ödünç para verme eylemine ne şekilde iştirak ettiği tartışılmadan eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle hüküm kurulduğunun belirtildiğini, eldeki davada cezaların şahsiliği ilkesinin gözardı edildiğini, TBK'nın 97. maddesi dikkate alınmaksızın karar verildiğini belirterek, hükmün bozulmasını istemiştir.

9. Gerekçe

9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Taraflar arasındaki uyuşmazlık; inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

9.2. İlgili Hukuk

9.2.1. 05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir. Belirtilen İçtihadı Birleştirme Kararında da değinildiği üzere; inanç sözleşmeleri bir yandan mülkiyeti nakil borcu doğurması bakımından tarafları bağlayıcı, diğer yandan, mülkiyetin naklinin sebebini teşkil etmesi açısından tasarruf işlemlerini bünyesinde barındıran sözleşmelerdir. Bu durumda koşulların oluşması halinde taşınmaz mülkiyetini nakil özelliğini taşıdığı kabul edilmelidir.

9.2.2. Yargıtay'ın yerleşik uygulaması ve öğretideki genel kabule göre, maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (Yargıtay HGK 11.10.1989 günlü ve 1989/11-373 Esas 1989/472 Karar sayılı karar). Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemleri saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır.

9.3. Değerlendirme

Dairenin (IV.5.) no.lu paragrafta açıklanan ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak ve özellikle davalı ile davalının dava dışı kardeşi ve babasının sanık olarak yargılandığı Gemlik 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/372 Esas sayılı dosyasında davalının babası ... bakımından tefecilik suçundan verilen ve kesinleşen mahkumiyet kararı ile ... ile katılan ... ... arasında faizli para alışverişine karşılık katılan ...'e ait dava konusu taşınmazın teminat olarak davalıya devredildiği yönünde belirlenen olgular gözetilerek yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 3.586,27 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.