"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil istekli dava sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen kararın davalılar vekili tarafından istinafı üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 21/04/2021 tarihli 2019/879 Esas 2021/621 Karar sayılı kararıyla, istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 22/02/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen başka gelen olmadı. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakan ...’nın 1974 yılında, mirasbırakan... ...’nın da 1997 yılında öldüğünü, kendilerinin ise mirasbırakanların kız çocuklarından torunları olduklarını, mirasbırakan ...’ya ait taşınmazların tapulama sırasında oğlu ve davalıların da mirasbırakanı olan ... adına tescil edildiğini, 2840 ada 59 parsel (eski 962 parsel), 2851 ada 22 parsel (eski 1349 parsel), 2851 ada 23 parsel (eski 1350 parsel) sayılı taşınmazların mirasbırakana ait olup, mirasbırakanın tapulama memurları önünde verdiği bir muvafakat beyanı olmadığını, muris muvazaası olduğunu, kız çocuklardan mal kaçırıldığını, ...’in dava konusu taşınmazları 3. kişilere satış yoluyla devredip bir süre sonra davalı oğlu ... üzerine aldığını, davalı ...’in de aynı şekilde bedelsiz devirler yaptığını, dava konusu eski 962 parselin 17/12/1969 tarihinde kesinleşen tapulama tutanağı ile davalıların ortak mirasbırakanı ... adına tescil edildiğini, ...’in bu taşınmazı 18/03/1992 tarihinde dava dışı 3. kişi ...’ye satış yoluyla devrettiğini ve adı geçenin de 16/07/1992 tarihinde davalı ...’ya satış yoluyla
devrettiğini, eski 1349 parselin de ... adına tespit edildiğini, eski 1350 parsel mirasbırakan... adına tescil edilmiş ise de ölümü ile eşi ...adına 28/09/1993 tarihli taksim işlemiyle tescil edildiğini, mirasbırakan...’nin de bu parseli 01/10/1993 tarihinde davalı torunu ...’ya satış yoluyla temlik ettiğini, davalı ...’in de 28/06/1994 tarihinde dava dışı kayınpederi ...’na devrettiğini, bu kişinin de dava dışı 3. kişi...’a, adı geçenin de 19/12/2012 tarihinde davalı ...’ya satış yoluyla temlik ettiğini, muvazaanın sabit olduğunu, davalı ... adına kayıtlı eski 1351 parsel ile 1349 parselin tevhit edilerek 2851 ada 32 parsel numarasını alıp, 33 ve 34 parsel olarak ifraz edildiğini, 33 parselin davalı ..., 34 parselin davalı ... adına kayıtlı olduğunu ileri sürerek, dava konusu 2840 ada 59 parsel (eski 962 parsel), 2851 ada 23 parsel (eski 1350 parsel), 2851 ada 22 (eski 1349 parsel), 2851 ada 33 ve 34 parsel sayılı taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar, dava konusu taşınmazların 30/08/1969 tarihinde davalıların mirasbırakanı ... adına senetsizden tespit edildiğini, Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, tapulu taşınmazın tapu memuru önünde satış yoluyla temliki durumunda muris muvazaasına ilişkin İBK’nın uygulanabileceğini veya mirasbırakanın kadastro memuru önünde bu doğrultuda beyanda bulunması gerektiğini, dava konusu taşınmazların tapulu olmayıp senetsizden tespit gördüğünü, mirasbırakandan intikal eden başkaca taşınmazlar da olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, taşınmazların zilyet mirasbırakan ...'dan kadastro tespiti sırasında oğlu ...'e, mirasbırakanın rızası, muvafakati bulunmadan, imzası alınmadan geçirildiği, sonraki satışların da bedelsiz olup, gerçek satış olmadığı, tapulama tutanaklarının geçersiz, oğul ...'nın yaptığı silsile yoluyla satışların da bedelsiz ve mal kaçırma amaçlı olduğu, muvazaa iddiasının ispat edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davalılar vekili istinaf itirazlarında;
Dava konusu taşınmazların senetsizden davalıların mirasbırakanı adına tespit edildiğini, somut olayda 01/04/1974 tarih ½ sayılı İBK’nın uygulama yeri bulunmadığını, Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin de geçtiğini, mirasbırakandan kalan başkaca taşınmazların mirasçılar arasında 1993 yılında taksim edildiğini, davacıların mirasbırakanlarının herhangi bir muvazaa iddiasında bulunmadıklarını, aradan 45 yıl geçtikten sonra eldeki davanın açılmasının hakkın kötüye kullanılması olduğunu, dava konusu 34 parsel sayılı taşınmazın hisse oranının yanlış hesaplandığını, 23 parsel sayılı taşınmaz yönünden muvazaa iddiasının anlaşılır olmadığını, yargılama harçları ile vekalet ücretinin hatalı hesaplandığını, zira dava konusu edilen bir kısım taşınmaz hakkında hüküm kurulmadığı halde bu taşınmazların değerlerinin harç ve vekalet ücreti hesabında nazara alındığını, hüküm kurulmayan taşınmazlar için davalılar yararına yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 21/04/2021 tarihli ve 2019/879 Esas 2021/621 Karar sayılı kararıyla; çekişme konusu taşınmazlarda mirasbırakan ... tarafından tapu memuru önünde yapılan temliki bir işlem bulunmadığı, tapusuz taşınmazlar üzerindeki zilyetliğin devrinden ibaret olan işlemin hiçbir şekil şartı aranmaksızın geçerli olduğu ve bu suretle devredilen haklar bakımından 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'nın uygulama yeri bulunmadığı, bir başka ifadeyle tapusuz taşınmazların mülkiyeti zilyetliğin devri suretiyle geçtiğinden, bu tür temliklerin muris muvazaasına konu olamayacağı gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b.2. maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak, davanın reddi yönünde yeniden hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz itirazlarında;
İstinaf incelemesinin duruşmasız yapıldığını, dava konusu 59 ve 22 parsel sayılı taşınmazların mirasbırakan ...’nın zilyetliğinde iken tapulama sırasında davalıların mirasbırakanı ... adına tescil edildiğini, 23 parsel sayılı taşınmaz mirasbırakan ... adına tescil edilmiş ise de, mirasbırakanın ölümünden sonra eşi... adına tescil edildiğini, mirasbırakan...’nin de davalı torun ...’ya satış yoluyla temlik ettiğini, bu temliklerin kız çocuklardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından delillerin değerlendirilmediğini, tapulama tutanaklarında mirasbırakanın herhangi bir muvafakat beyanı olmadığını, mirasbırakanların satış ihtiyacı içinde olmadığının tanıklarla ispatlandığını, kadastro tespiti sırasında taşınmazların ... adına tescilinin geçersiz olduğunu ve sonraki devirlerin de bedelsiz ve muvazaalı olduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının ise hukuka aykırı olduğunu, iddianın ispatlandığını, dava konusu 23 parsel sayılı taşınmazda mirasbırakan... tarafından yapılan devir işleminin hatalı değerlendirildiğini, mirasbırakanın resmi memur önünde hibe yaptığına ilişkin bir beyanı ya da imzası olmadığını, taşınmazların zilyetliğini de devretmediğini, dava konusu 22 parsel sayılı taşınmazın 34 parsel sayılı taşınmaz olduğunu, mirasbırakan...’in, kadastro tespitinden sonra ölmesi nedeniyle K.K. 12/3. maddedeki hak düşürücü sürenin uygulanmayacağını, uzun süre sonra dava açılmasının hakkın kötüye kullanılması olmadığını, rızai taksim yapıldığına ilişkin davalı iddiasının gerçek dışı olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesinin dosya kapsamıyla bağdaşmadığını, iptal tescil istekli eldeki davada verilen karar kesinleşmeden ferilere ilişkin hükmün icrasının mümkün olmadığı halde, Bölge Adliye Mahkemesi kararında hüküm kısmında ferilerin kesinleşme şartına bağlanmamış olmasının da hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun'un 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
3.2.2. Hemen belirtmek gerekir ki; tapuda kayıtlı olmayan taşınmazlar, taşınır mal niteliğindedir ve zilyetlikten ibaret olan hakkın devri suretiyle yapılan elden bağışlama sözleşmeleri hiçbir biçim koşuluna bağlı değildir. Bu nedenle de, gizlenerek yapılan bağışlama niteliğindeki tasarruf geçerlidir. Mirasbırakan tarafından tapusuz taşınmazların zilyetliğinin devri suretiyle gerçekleştirirken geçerli işlemlere karşı 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri yoktur.
3.3. Temyiz Nedenlerinin Değerlendirilmesi
3.3.1. Somut olayda; 1900 doğumlu mirasbırakan ...’nın 09/02/1974 tarihinde, mirasbırakan eşi... ...’nın da 30/01/1997 tarihinde ölümü üzerine mirasçı olarak çocukları..., ..., ... ve ...’in kaldığı, kızlardan...’in 06/05/2004 tarihinde ölümü ile çocukları ..., .... ve .....’nin, mirasbırakanların kızı ...’nin de 19/12/2000 tarihinde ölümü ile çocukları ...’nin, mirasbırakanların oğlu ...’in 25/10/1998 tarihinde ölümü ile eşi ..... ve çocukları ...ile .....’nin, mirasbırakanların kızı ...’nin de 18/03/2012 tarihinde ölümü ile çocukları ...’in mirasçı kaldıkları, eldeki davanın ...’nin çocukları ... ve ... ile ...’nin oğlu ... tarafından, mirasbırakanın ölen oğlu ...’nın eşi olan ... ile oğlu olan ...’ya karşı açıldığı; davacılardan ...’ın yargılama sırasında 02/05/2019 tarihinde ölümü üzerine mirasçıları.....’in yargılamaya katıldıkları anlaşılmaktadır.
3.3.2. Dava konusu 2851 ada 22 parsel (eski 1349 parsel) sayılı taşınmazın 03/09/1968 tarihli kadastro tespit tutanağına göre, mirasbırakan ...’nın zilyetliğinde iken, ifrazı neticesinde mirasbırakanın bu parseli oğlu ...’ya 1963 yılında kayıtsız ve şartsız olarak hibe ettiği ve ...’nın da bu taşınmaz üzerine 1965 yılında kerpiç ev ve samanlık inşa ettiği ve halen de kullanılmakta olduğu, senetsizden ... adına yapılan kadastro tespitinin 18/12/1969 tarihinde kesinleştiği; işbu 2851 ada 22 parsel sayılı taşınmaz 18/12/1969 tarihli kadastro işlemiyle mirasbırakanın oğlu ... adına kayıtlı iken, 13/07/2001 tarihinde mirasçılarına intikal ettiği ve 13/07/2001 tarihli hisse satışı ve birleştirme işlemiyle taşınmazın tamamının davalı ... adına tescil edildiği, 2851 ada 22 parsel sayılı taşınmazın ifrazen dava konusu 2851 ada 33 ve 34 parsellere gittiği, 2851 ada 33 parsel sayılı taşınmazın 18/07/2001 tarihli taksim işlemiyle davalı ... adına, 2851 ada 34 parsel sayılı taşınmazın da 18/07/2001 tarihli taksim işlemiyle davalı ... adına tescil olunduğu;
Dava konusu 2851 ada 23 parsel (eski 1350 parsel) sayılı taşınmazın 03/09/1968 tarihli kadastro tespit tutanağına göre, mirasbırakan ...’nın ceddinden intikalen ve taksimen 20 seneden fazla nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla zilyedinde iken, iş bu parselin tamamını iki parçaya ifraz ederek 1349 parseli oğlu ...’ya arsa olarak 1963 yılında kayıtsız ve şartsız hibe edip, 1350 parseli uhdesinde bıraktığı, bu parselin mirasbırakan ... adına senetsizden tespit edildiği ve kadastro tespitinin 18/12/1969 tarihinde kesinleştiği, 2851 ada 23 parsel sayılı (eski 1350 parsel) taşınmazın 18/12/1969 tarihli kadastro işlemiyle mirasbırakan ... adına kayıtlı iken, 28/09/1993 tarihinde mirasen mirasçılarına intikal ettiği ve aynı tarihli taksim işlemiyle tamamının mirasbırakan ...’nın eşi olan diğer mirasbırakan ...adına tescil edildiği, mirasbırakan... ...’nın da bu taşınmazı 01/10/1993 tarihinde davalı torunu ...’ya satış yoluyla temlik ettiği, davalı ...’nın da 28/06/1994 tarihinde satış yolu ile dava dışı ...’na, onun da 25/07/2002 tarihli satış işlemiyle dava dışı...’a, onun da 19/12/2012 tarihli satış işlemiyle davalı ...’ya temlik ettiği;
Dava konusu 2840 ada 59 parsel (eski 962 parsel) sayılı taşınmazın 02/08/1968 tarihli kadastro tespit tutanağına göre, tapusuz olan bu taşınmazın mirasbırakan ...’nın ceddinden intikalen ve taksimen 20 seneden fazla nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla zilyedinde iken, işbu taşınmazını oğlu ...’ya 1955 yılında kayıtsız ve şartsız hibe ettiği, halen ...’nın zilyedinde bulunduğu gerekçesiyle senetsizden ... adına tespit olunduğu, kadastro tespitinin 18/12/1969 tarihinde kesinleştiği, mirasbırakanın oğlu ... adına kayıtlı iken, 18/03/1992 tarihinde satış yolu ile dava dışı 3. kişi ......’ye, onun da 16/07/1992 tarihinde satış yolu ile davalı ...’ya temlik ettiği kayden sabittir.
3.3.3. Hemen belirtmek gerekir ki; dava konusu 2851 ada 33 ve 34 parseller (öncesi 22 parsel) ile 2840 ada 59 parsel sayılı taşınmazın kadastro işlemiyle senetsizden davalı ...’nın babası ... adına tespit gördüğü anlaşılmakla, bu taşınmazlar yönünden muris muvazaasına ilişkin 01/04/1974 tarih ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı gözetilerek, anılan taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik yoktur. Davacılar vekilinin bu yönlere ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine.
3.3.4. Dava konusu 2851 ada 23 parsel sayılı taşınmaza gelince; bu taşınmazın mirasbırakan ... adına kadastro yoluyla tespitinden sonra, mirasbırakan ...’nın ölümü üzerine mirasçıları olan eşi ...ile çocuklarına intikal ettiği ve taksim yoluyla mirasbırakan ...adına tescil edilip, onun tarafından da 01/10/1993 tarihinde satış yoluyla davalı torunu ...’ya temlik edildiği, daha sonra bu taşınmazın satış yoluyla dava dışı 3. kişilere devredilip, en son tekrar satış yoluyla davalı ... adına tescil edildiği tapu kayıtları ile sabit olup, bu taşınmazla ilgili olarak mirasbırakan ...tarafından davalı torun ...’ya yapılan 01/10/1993 tarihli satış işlemi ile sonrasında yapılan satış işlemleriyle davalı ... adına tescili dava konusu edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ile davalı ...’nın, mirasbırakanın tek erkek evladından olma torunu olduğu, mirasbırakan...’nin bu taşınmazı satmasını gerektirecek bir neden bulunmadığı, birlikte yaşadığı oğlu ... ile davalı torunu .....’in gözetilmesi suretiyle taşınmazın önce davalı ...’e satış yoluyla devredilip, daha sonra ara malikler kullanılmak suretiyle tekrar davalı ... adına dönmesinin sağlandığı nazara alındığında, bu taşınmaz yönünden temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca, dava konusu 2851 ada 23 parsel sayılı taşınmaz yönünden davacıların miras payları oranında davanın kabulü ile iptal tescile karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile bu taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
VI. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin değinilen yönden yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371/1-a maddesi uyarınca Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücreti temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22/02/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.