Logo

1. Hukuk Dairesi2021/2532 E. 2021/6725 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Dava, inançlı işlem iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil talebine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, inançlı işlem sözleşmesinden kaynaklanan edimlerini yerine getirip getirmediğinin tespit edilmemesi ve bu hususun Türk Borçlar Kanunu'nun 97. maddesi uyarınca karara etkili olması gözetilerek, eksik inceleme ile hüküm kurulduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar, davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, inançlı işlem hukuki nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.

Davacı, dava dışı eşi ...’nın ekonomik sıkıntı yaşadığı dönemde maliki olduğu 6839 ada 15 parseldeki 3. blok 9 nolu bağımsız bölümü ablasının eşi olan davalının bankadan kullanacağı krediye teminat olmak üzere satış suretiyle davalıya temlik ettiğini, kredi borcunun tamamını kendisinin ödediğini, borcun kapatılması halinde taşınmazın geri verileceği kararlaştırıldığı halde davalının iadeye yanaşmadığını, davalının imzasını taşıyan 17.07.2017 tarihli belgenin inançlı işlemin belgesi niteliğinde olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.

Davalı, iddiaların doğru olmadığını, davacının eşinin ekonomik sıkıntı yaşaması sebebiyle dava konusu taşınmazı satmaya karar verdiğini, bunun üzerine bankadan kredi kullanarak taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını, 17.07.2017 tarihli belgenin kendisine zorla imzalattırıldığını ve kabul etmediğini, ayrıca yurt dışında çalıştığından kredi taksitlerinin ödenmesi için aile bireylerine para bıraktığını bu nedenle davacının sunduğu kredi ödemelerine ilişkin dekontların gerçeği yansıtmadığını, davacının ablası ile boşanmaları sebebiyle davacının intikam duygusuyla eldeki davayı açtığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesince, davalının imzasını taşıyan 17.07.2017 tarihli belgenin inançlı işlemin varlığına ilişkin delil başlangıcı niteliğinde olduğu, davalının anılan belgenin zorla imzalatıldığı savunmasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin istinaf başvurusu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddedilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 9 nolu bağımsız bölümün tamamı davacı adına kayıtlı iken 28.07.2010 tarihinde davalıya satış yoluyla temlik ettiği, davalının imzasının bulunduğu 17.07.2017 tarihli belgede; “...davacının dairesinin haciz kaldırılınca üzerine verileceği, 8 ay içerisinde davalının 50.000 TL parasının ödeneceğinin...” kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.

Hemen belirtilmelidir ki, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı ile dava konusu taşınmazın inançlı işlem ile davalıya temlik edildiği saptanarak karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde görülmediğinden, reddine.

Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;

Bilindiği üzere, davacının karşılıklı edimler içeren inanç sözleşmesine dayanarak taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini isteyebilmesi için 6098 sayılı Türk Borçlar Yasasının 97. maddesi uyarınca öncelikle kendi edimini yerine getirmesi zorunludur.

Ne var ki, Mahkemece davacının sözleşme kapsamına göre belirlenmiş edimlerini yerine getirip getirmediği noktasında bir araştırma yapılmış değildir.

Hâl böyle olunca; 6098 sayılı TBK’nin 97. maddesi hükmü gözetilerek davacının davalıya borcu bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması, borcun varlığının tespiti halinde, borç miktarının mahkeme veznesine depo edilmesi konusunda davacıya önel verilmesi, bu husus yerine getirildiğinde sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, değinilen hususlar göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.

Davalının temyiz itirazının değinilen yönden kabulü ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11/11/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.