"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : DİYARBAKIR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istekli dava sonunda Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 10/03/2021 tarihli ve 2020/760 Esas - 2021/204 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 16/02/2022 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... ve Avukat ... Bilgöl ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen ihbar olunan ... vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, davalı Şirket ile paydaşı oldukları 971 ada 46 parsel sayılı taşınmazdaki 136 adet bağımsız bölümdeki kendilerine ait payların 1/2'sinin kendilerini temsilen ... tarafından davalıya 10/08/2018 tarihinde satış suretiyle temlik edildiğini, yapılan satış ve tescil işleminin hukuka aykırı ve kötüniyetli olduğunu, davalı ile aralarındaki ihtilaflardan kaynaklı muhtelif davaların mevcut olduğunu, davalının bu ihtilafların varlığını bilmesine rağmen kendilerine ait taşınmazlardaki paylarının yarısını, yetkisi olmadığını bildiği ... isimli şirket ortağının geçersiz temsil yetkisini kullanarak bedelinin çok altında bir tutar göstermek suretiyle devir aldığını, anılan işlemlerin yolsuz tescil niteliğinde olduğunu ileri sürerek çekişme konusu bağımsız bölümlerde davalı adına tescil edilen paylar yönünden tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, yönetim kurulu üyelerinden ...'ın usule aykırı yönetim kurulu toplantısı ile münferiden şirketi temsile yetkili kılındığı iddiasının doğru olmadığını, davacı Şirket yönetim kurulunca alınan ve batıl nitelikte bulunmayan yönetim kurulu kararlarının iptali için pay sahiplerinin genel kurula itirazda bulunmaları ve genel kurulun bu itiraza verdiği karara karşı yargı yoluna gidilmesinin mümkün olacağını, ancak davacı Şirketin iddiasına ilişkin herhangi bir yasal itiraz yoluna başvurmadığını, yönetim kurulu üyesi ...'ın da aktif bir şekilde görevini halen devam ettirdiğini, yapılan işlemde eksiklik bulunmadığını, dava konusu bağımsız bölümlerin bulunduğu taşınmazda sağlık hizmeti sunduklarını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
İhbar olunan ..., davacı tarafın dava konusu olaya ilişkin iddiasını kanıtlayacak nitelikte hiçbir delil sunmadığını, usulsüzlük iddialarının gerçeği yansıtmadığını, devir işlemleri sırasında şirketin imza yetkilisi olup, Ticaret Sicili tarafından almış olduğu yetki çerçevesinde işlemleri gerçekleştirdiğini belirterek, davanın reddi gerektiğini bildirmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Diyarbakır 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05/10/2020 tarihli ve 2018/266 E. - 2020/237 K. sayılı kararıyla; davacı şirkete ait davaya konu taşınmazların davalı şirkete devir işlemini gerçekleştiren davacı şirket ortaklarından dava dışı ihbar olunan ... ile yine davacı şirket ortaklarından Mehmet Kocakaya'nın iştirak ettiği 17/01/2018 tarihli ve 01 nolu yönetim kurulu kararının Diyarbakır 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/256 Esas, 2019/94 Karar sayılı olup, 19/04/2019 tarihinde kesinleşen kararı ile; "batıl olduğunu tespitine" karar verildiği, karar tarihi devir tarihinden sonra ise de, ...'ın iştirak ettiği toplantıda ölü olan Metin Kocakaya'nın yer almaması nedeniyle alınan kararların usulsüz olduğunu bilebilecek durumda olduğu, kaldı ki davacı şirket tarafından Kadıköy 6. Noterliğinin 27/06/2018 tarihli ve 9131 yevmiye numaralı ihtarname ile bu durumun kendisine bildirildiği, bu durumda dava dışı ...'ın yetkisiz temsilci olduğunu bildiği halde davaya konu taşınmazların devrini gerçekleştirdiği, aynı şekilde davalı şirketin de devir tarihinden önce Diyarbakır 1. İdare Mahkemesine ibraz ettiği dilekçe ile aynı Mahkemenin 2018/312 Esas sayılı dosyadaki 13/07/2018 tarihli ara karardan anlaşıldığı üzere davalı şirketin 17/01/2018 tarihli ve 01 nolu yönetim kurulu kararının usulsüz olduğunu ve dolayısıyla dava dışı ...'ın yetkisiz temsilci durumunda olduğunu bildiği halde 5.990.533,44 TL değerinde olan taşınmazları 2.192.300,00 TL karşılığında devraldığı, dava konusu taşınmazların "kişisel mal" niteliğinde olmayıp şirket malı olduğu, esas olanın şirketin devamlılığı olduğu, dolayısıyla dava dışı yetkisiz şirket temsilcinin iyiniyetli olmaması veya kusurunun bulunması, bu durumu bilen davalı şirketi iyiniyetli kişi konumuna getirmeyeceği, yetkisiz temsilci tarafından yapılan devir işlemine davacı şirketin "onayının" bulunmadığı gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davalı, davacı Şirketin Diyarbakır Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı olup 17/01/2018 tarihinde ticaret sicilinde tescil edilen ve 05/02/2018 tarihli sicil gazetesinde ilan edilmiş olan kararında Mehmet Kocakaya ve ...’ın münferit imzaları ile temsil ve ilzam edileceğinin ilan edildiğini, pay satışının yapıldığı 10.08.2018 tarihi itibari ile ...’ın davacı Şirketi temsil ve ilzama yetkili olduğu ve taşınmaz satışına yetkili olduğu hususunun Diyarbakır Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından verilen yetki belgesi ile de teyit edildiğini, hukuka uygun şekilde taşınmaz pay satışının yapıldığını ve satış bedelinin ödendiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca davacı şirketin temsiline ilişkin tescil ve ilan edilmiş kararına karşı gerek ticaret sicil müdürlüğü nezdinde yapılmış bir itiraz başvurusu ve gerekse yargı yoluna yapılmış hiçbir başvuru olmadığını, kendilerinin üçüncü şahıs konumunda olup davacı şirketin hukuki iş ve işlemlerinin geçerliliğini bilecek ve bunun hukuki değerlendirmesini yapabilecek durumda olmadıklarını, davacı şirket ortağı olan Mehmet Kocakaya'nın, kendisinin bizzat tescil ve ilan ettiği karara dayalı yetkiyle taraflarına pay satışı yapılmasından sonra yetkinin geçersizliğini ileri sürerek, talepte bulunmasının hukuken korunamayacağını, pay satışından sonra davacı şirket ortakları arasında çıkan anlaşmazlık nedeniyle üçüncü şahıs konumundaki kendilerine sorumluluk izafesinin ve satın alınan taşınmaz payının iptalinin istenmesinin hukuka ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davacı Şirket ortaklarından Mehmet Kocakaya ve diğer ilgililer hakkında özel ve resmi belgede sahtecilik suçları nedeniyle suç ihbarında bulunulduğunu ve soruşturmanın devam ettiğini, davacı Şirketin ticaret sicil dosyasının celp edilip incelenmediğini, davacı vekillerinin temsil yetkilerine dayanak oluşturan şirket genel kurul toplantısının hukuken geçersiz ve yok hükmünde olduğunu, Diyarbakır 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/256 Esas sayılı dosyasından verilmiş olan kararın hukuka ve usule aykırı olduğunu, kararın hükme dayanak olarak kabul edilemeyeceğini, davanın iyi niyetle ve dürüstlükle bağdaşmadığını, Diyarbakır 7. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasında görülen davada, davacı Şirketin diğer paydaşlarının dinlenmemesi ve muvazaalı olarak alınan karara karşı kanun yoluna başvurudan feragat edilerek kesinleştirilmesinin sağlandığını, taraflarının iyiniyetli olmadığı yönündeki gerekçenin doğru olmadığını, Diyarbakır 7. Asliye Hukuk Mahkemesince verilmiş olan hükümsüzlük tespit kararının butlanla malul olduğunun kabulü gerektiğini ileri sürerek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 10/03/2021 tarihli ve 2020/760 E. - 2021/204 K. sayılı kararıyla; çekişme konusu bağımsız bölümlerdeki davacı Şirket adına kayıtlı paydan 3667/20000 payın, 10/08/2018 tarihli resmi akit ile davacı Şirket temsilcisi olarak ...'ın vekili tarafından gerçekleştirilen işlemle davalıya satış suretiyle temlik edildiği, Diyarbakır Ticaret Sicil Müdürlüğünün 23/07/2018 tarihli yazısında davacı Şirket tapu yetki belgesinin 17/01/2018 tarihli genel kurul tutunağı ve aynı tarihli ve 01 sayılı yönetim kurulu kararına istinaden verildiğinin belirtildiği, çekişme konusu taşınmazın bir kısım paylarının temliki işlemindeki yetki belgesine dayanak yönetim kurulu kararının Diyarbakır 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/256 Esas ve 2019/94 Karar sayılı kararı ile batıl olduğunun tespitine karar verildiği ve kararın keşinleştiği, açıklanan bu olgular 4721 sayılı TMK'nın 1015. maddesi hükmü ile birlikte değerlendirildiğinde davacı Şirket adına kayıtlı bir kısım payların temlikine ilişkin 10/08/2018 tarihli işleminin yolsuz tescil niteliğinde olduğu, Diyarbakır 1. İdare Mahkemesinin 2018/312 Esas sayılı dosyası içeriği ve anılan dosyadaki beyanlarda 17/01/2018 tarihli ve 01 numaralı yönetim kurulu kararının usulsüz olduğunun ifade edildiği ve durumun temlikten önce davalı tarafça bilindiği, davalının yolsuz tescile dayanak işlemin tarafı olup ilk el konumunda olduğu gözetildiğinde davanın kabulüne karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığı gerekçeleri ile davalının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili, istinaf talepli dilekçesinde ileri sürdüğü itiraz nedenlerini yineleyerek kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Türk Medeni Kanunu'nun 1015. maddesinde; “Tescil, terkin ve değişiklik gibi tasarruf işlemlerinin yapılabilmesi, istemde bulunanın, tasarruf yetkisini ve hukukî sebebi belgelemiş olmasına bağlıdır.
3.2.2. Türk Medeni Kanunu'nun 1024/2. maddesinde; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.
3.3.3. Aynı Kanunun 1025. maddesinde; “Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir. düzenlemelerine yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (V/3.2.) numaralı paragrafta yer verilen yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yazılı şekilde karar verilmesi doğrudur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 3.815,00-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davalıdan alınmasına, aşağıda yazılı 306.969,31 -TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 16/02/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.