"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin davanın kısmen kabulüne ilişkin önceki tarihli kararının davacı ... ve müşterekleri, davalı ... ve müşterekleri, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi tarafından bozulması neticesinde, Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, iş bu karar süresi içerisinde davacı ... ve müşterekleri, davalı ... ve müşterekleri tarafından temyiz edilmekle, temyiz dilekçelerinin ayrı ayrı kabulüne karar verilerek, dosya incelendi gereği düşünüldü,
I. DAVA
Kadastro sonucunda Ahlat ilçesi, Saka köyü çalışma alanında bulunan 118 ada 12, 132 ada 7, 134 ada 2, 139 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalıların murisi ... adına, 132 ada 8 ve 139 ada 4 parsel sayılı taşınmazlar ise toprak tevzi çalışmaları sonucunda oluşan Şubat 1962/735 sıra numaralı tapu kaydı uyarınca Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ... ve müşterekleri, murisleri adına olan Ağustos 1966 tarih, 12 sırasında kayıtlı paylı tapu kaydının çekişmeli taşınmazları kapsadığı iddiasıyla tapu iptali ve tescil isteğiyle dava açmıştır.
II. CEVAP
Davalı Hazine, çekişmeli 132 ada 8 ve 139 ada 4 parseller yönünden, taşınmazlara revizyon gören Şubat 1962/735 sıra numaralı tapu kaydına tutunarak davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... ve arkadaşları, davacıların tutunduğu tapu kaydının çekişmeli taşınmazlara ait olmadığı, bilakis iddianın konusu parsellerin önce murisleri tarafından ardından irsen intikal eden zilyetliğe dayalı olarak kendileri tarafından yaklaşık 60 yıldır kullanıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Ahlat Asliye Huku k Mahkemesinin 30/09/2009 tarih, 2006/99 Esas, 2009/124 Karar sayılı kararı ile, davacıların tutundukları tapu kaydının çekişmeli taşınmazlara ait olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, Bitlis ili, Ahlat ilçesi, Saka köyünde bulunan 134 ada 2, 139 ada 3, 132 ada 7, 139 ada 4 ve 132 ada 8 ve 118 ada 12 parsel sayılı
taşınmazların tutundukları tapu kaydındaki payları oranında iptali ile davacılar adına tesciline, geri kalan payların ise hali hazırdaki malikleri üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... ve müşterekleri vekili, davalı ... ve müşterekleri vekili ile davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Mahkemenin önceki tarihli kararı, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 14.02.2012 tarihli, 2010/8147 Esas, 2012/1213 Karar sayılı kararıyla: "Çekişmeli 118 ada 12, 132 ada 7, 134 ada 2, 139 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar yönünden, tapu kayıt maliki ...'nin 1968'de öldüğü, ölüm tarihinde sağ olan eşi ...'nin de daha sonra 1985 tarihinde ölümü ile terekesinin mirasçılarına iştirak halinde mülkiyet hükümlerine göre intikal ettiği anlaşılmaktadır. Ne var ki, ... mirasçıları davada taraf gösterilmemiştir. Usulen taraf teşkili sağlanmadan davanın esasına girilemez ve esas hakkında hüküm kurulamaz. Hal böyle olunca; çekişmeli taşınmazların tapu kayıt maliki olan ...'nin veraset ilamının alınması suretiyle tüm mirasçılarının davadan ve duruşma gününden usulüne uygun şekilde haberdar edilmesi suretiyle yöntemince taraf teşkili sağlanmalı, bundan sonra işin esasına girilerek iddia ve savunmalar doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Çekişmeli 132 ada 8 ve 139 ada 4 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece taşınmazların davacıların dayanağı olan tapu kaydının kapsamında kaldığı gerekçe gösterilerek dava edilen paylar dikkate alınmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmiştir. Ne var ki, davacı 12.08.1966 tarih 12 sıra numaralı tapu kaydına, davalı Hazine ise Toprak Komisyonunca oluşturulan 17.02.1962 tarih 735 sıra numaralı tapu kaydına dayanmış olup, Mahkemece, davacı dayanağı tapu kaydı tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile getirtilmemiş ve tapu kayıtlarının kapsamı yöntemine göre belirlenmemiş olduğundan yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Sağlıklı sonuca varılabilmesi için davacı dayanağı tapu kaydının tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile tüm komşu parsellerin onaylı tutanak suretleriyle dayanağı olan belgeler getirtilip dosya tamamlandıktan sonra mahallinde; yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, tespit bilirkişileri ve teknik bilirkişi huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında davacı dayanağı tapu kaydı oluşumundan itibaren tüm tedavülleriyle birlikte okunup, hudutları mahalli bilirkişilerce zeminde tek tek göstertilmeli, bilirkişilerin gösteremediği hudutların tesbiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, teknik bilirkişiye yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği hudutlar haritasında işaret ettirilmeli, davalı Hazine tapusunun haritasının kadastro paftası ile çakıştırılması neticesinde kapsamı 3402 sayılı Yasa'nın 20. maddesine göre belirlenmeli, davalı Hazine tapusunun oluşum nedeni üzerinde durulmalı, dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan davaya konu edilen taşınmazların geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, beraberde götürülecek teknik bilirkişiye uygulanan tapu kayıtlarının kapsadığı alanı gösterir ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir." gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Ahlat Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.04.2015 tarihli ve 2012/91 E. 2015/140 K. sayılı kararıyla; bozma ilamında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle, davacıların tutunduğu tapu kaydının çekişmeli taşınmazlara ait olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, çekişmeli 134 ada 2, 139 ada 3, 132 ada 7, 139 ada 4 ve 132 ada 8 ve 118 ada 12
parsel sayılı taşınmazların tutundukları tapu kaydındaki payları oranında iptali ile davacılar adına tesciline, geri kalan payların ise hali hazırdaki malikleri üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin bozma gereklerine uyarak vermiş olduğu kararına karşı süresi içinde davacı ... ve müşterekleri ile davalı ... ve diğerleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
5.1. Davacı ... ve müşterekleri temyiz dilekçesinde, toplanan deliller ve daha önce yapılan keşifler sonucunda çekişmeli 118 ada 12, 132 ada 7, 134 ada 2, 139 ada 3 parsel sayılı taşınmazlarda davalılar ve murislerinin zilyetliğinin bulunmadığı, bu taşınmazların "Ensari" ailesi ve kendi soyları olan "Ahlatlı" ailesi arasında yapılan taksim sonucunda "Ahlatlı" ailesine isabet ettiği, 132 ada 8 ve 139 ada 4 parsellere ilişkin olarak ise toprak tevzi çalışmalarının usulsüz yapıldığı, taşınmazlarda kök murislerinin nizasız zilyetliğinin bulunduğu, tüm bu hususların taşınmaz üzerinde lehlerine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu hususunu doğruladığı, öte yandan tutundukları tapu kaydı çekişmeli taşınmazlara ait olup, öncesi itibariyle tapuda kayıtlı taşınmazların zilyetliğe dayalı biçimde kadastro tespitlerinin yapılmasının usulüne uygun olmadığı, yapılan keşifler sonucunda tapu kaydının çekişmeli taşınmazlara aidiyetinin ispatlandığı, buna rağmen Mahkemenin hatalı biçimde pay oranında davanın kısmen kabulüne hükmettiği, gerek taşınmaza aidiyeti ispat olunan tapu kaydı, gerekse zilyetlik hükümleri dairesinde kararın kısmen redde ilişkin bölümünün bozulmasını talep etmiştir.
5.2. Davalı ... ve arkadaşları temyiz dilekçesinde, dosyanın aşamalarda müracata bırakılması gerektiği halde, bu hususun atlandığı, dosya arasında yer alan ve kayıt malikinin mirasçılarını gösteren veraset ilamının noksan ve hatalı olduğu, bu nedenle kayıt malikinin tüm mirasçılarının davada taraf olarak yer almadıkları, davacıların ortak kök muristen kalan yerlerin taksim edildiği iddiasını ileri sürdükleri anlaşıldığına göre, taksimen kayıt maliki ...’ye kalan çekişmeli taşınmazlar üzerinde hak iddia etmelerinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğinden ibarettir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."
6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir."
6.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 46/1. maddesi, "4753 sayılı Kanun ile ek ve tadilleri uyarınca Hazine adına kaydedilen taşınmaz mallar, bu Kanun hükümlerine göre doğan iktisap şartlarına istinaden zilyetleri adına tespit ve tescil olunur" hükmünü içermektedir.
6.2.4 Bilindiği üzere, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 33/3. maddesindeki yollama nedeniyle genel hüküm niteliğini alan ve genel hükümlere göre açılan davalarda da uygulanması gereken 20. maddesinde kayıt ve belgelerin kapsamının ne şekilde tayin edileceği düzenlemiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20/A maddesine göre tapu kayıtlarının kapsadığı yer tayin edilirken, tapu kayıtları ve belgeler, harita, plan ve krokiyedayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunacağı hüküm altına alınmıştır.
6.2.5. 3402 sayılı Kanun'un 20/B maddesinde harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ise bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise sınır yerlerine itibar edilerek kapsamının belirleneceği hüküm altına alınmıştır.
6.2.6. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun “kayıt ve belgelerin kapsamını tayin” başlığını taşıyan 20/C maddesi hükmüne göre; “ harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlardan gösterilen miktara itibar olunur. Ancak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fizik yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyorsa, tespit o sınır esas alınarak yapılır” şeklindedir. Gerçekten de belgenin birbiri ile bağlantısız, değişmeye ve genişletilmeye elverişli sınırları göstermesi halinde kayıtların kapsamının miktarına göre belirlenmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle; tapu kaydı sabit sınırlı değilse kayıt üzerinde yazılı olan miktar kadar geçerlidir ve kapsamı da bu miktara eşit şekilde tayin edilmelidir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Çekişmeli 118 ada 12, 132 ada 7, 134 ada 2, 139 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar yönünden, temyiz itirazları incelendiğinde, Mahkemece Yargıtay bozma kararına uyulduğu halde, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozma kararına uyulmakla, taraflar yararına usuli müktesep hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozma gereklerinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir. Somut olayda çekişmeli taşınmazların tapu kayıt maliki ...'nin 1968'de öldüğü, ölüm tarihinde sağ olan eşi ...'nin de daha sonra 1985 tarihinde ölümü ile terekesinin mirasçılarına iştirak halinde mülkiyet hükümlerine göre intikal ettiği anlaşılmaktadır. Bu husus Mahkemenin hükmüne uyduğu bozma kararında da açıkça belirtilmesine karşın kayıt malikinin terekesinin lehtarlarından Züleyhanın mirasçılarının tamamı davada taraf olarak gösterilmemiştir. Usulen taraf teşkili sağlanmadan davanın esasına girilemez ve esas hakkında hüküm kurulamaz. Zira taraf teşkilinin sağlanması 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d maddesi gereğince dava şartlarından olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekir. (HMK 115/1). Mahkemece bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, işin esası yönünden yapılan araştırma ve inceleme de yetersizdir. Şöyle ki; davacı tarafın tutunduğu tapu kaydı yöntemine uygun şekilde zemine uygulanmamış, bu kapsamda dayanak tapu kaydı ve komşu taşınmazların tespit tutanakları ve var ise tespite esas kayıtların tüm tedavülleri getirtilmemiş, tapu kaydında gösterilen sınır yerleri hakkında mahalli bilirkişi ve tanıkların soyut ve yetersiz beyanları ile yetinilmiş, usulünce bir kayıt uygulaması olmadığı gibi fen bilirkişi raporunda ise tapu uygulamasına yer verilmemiş, tapu uygulamalarının denetlenmesi için taşınmazların tamamını bir arada gösteren, kayıtta yazılı hudutları ve hudutlara ilişkin alınan beyanların tamamını içeren bir kroki de tesis edilmemiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle çekişmeli taşınmazların tapu kayıt maliki olan ...'nin mirasçılarından ...’nın sahih veraset ilamının alınması suretiyle tüm mirasçılarının davadan ve duruşma gününden usulüne uygun şekilde haberdar edilmesi suretiyle yöntemince taraf teşkili sağlanmalı, bundan sonra davacının dayandığı tapu kaydı tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile çekişmeli taşınmazlara komşu parsellerin tespit tutanakları ile varsa tespitlerine esas alınan kayıtlar ise tesislerinden itibaren tüm tedavülleri ile getirtilmeli ardından mahallinde yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve teknik bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı, yapılacak bu keşifte öncelikle yerel bilirkişi ve tanıklara dayanak tapu kaydı ihdasından itibaren tüm tedavülleriyleokunup, kayıtta yazılı hudutlar yerel bilirkişilere zeminde
göstertilmeli, yerel bilirkişilerin zeminde gösterdiği hudutlar teknik bilirkişiye harita üzerinde işaretlettirilmeli, kayıtta yazılı olup yerel bilirkişiler tarafından zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için davacı tarafa tanık dinletme imkanı tanınmalı, kayıt uygulaması sırasında komşu parsel tutanakları ile dayanaklarından yararlanılmalı ve bu yolla kayıt uygulamasına ilişkin tanık ve yerel bilirkişi sözleri denetlenmeli, bu suretle kaydın kapsamı duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmeli; dava konusu taşınmazların söz konusu tapu kaydının kapsamı dışında kaldığı saptandığı takdirde zilyetlik araştırması yapılarak yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazın öncesinde kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, kim tarafından ne zamandan beri ve ne şekilde kullanıldığı hususunda maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı; teknik bilirkişiden, yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği sınırları ve uygulanan tapu kayıtlarının kapsadığı alanı gösterir, keşfi takibe ve bilirkişi sözlerini denetlemeye elverişli krokili rapor alınmalı; bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
6.3.2. Çekişmeli 132 ada 8 ve 139 ada 4 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, Mahkemece yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli değildir. Somut olayda davacılar tapu kaydına tutunmuş, çekişmeli taşınmazlar ise toprak tevzi çalışmaları sonucunda oluşmuş tapu kaydına dayalı olarak Hazine adına tespit görmüş, bahsi geçen tapu kaydı davalı Hazinenin savunmasının da dayanağı olmuştur. Şu halde uyuşmazlığın çözümü için her iki tapu kaydının kapsamının tereddütsüz belirlenmesi, kayıtların kapsamı dışında kalan bölümler var ise, bu kez usulüne uygun olarak zilyetlik araştırması yapılması gereklidir. Ne var ki Mahkemece davalı Hazinenin dayandığı ve kadastro tespitine esas alınan tapu kaydı, 4753 sayılı Yasa kapsamında Toprak Tevzi Komisyonunca yapılan çalışma sonucunda oluşturulduğu halde, bu çalışmalar sırasında çekişmeli taşınmazlar ile ilgili olarak ne gibi bir işlem yapıldığı belirlenmemiş, belirtmelik tutanakları ve belirtmelik haritaları, dağıtım cetvelleri incelenerek, Toprak Komisyonu tarafından yapılan tespit esnasında taşınmazın hangi nedenle Hazine adına belirtildiği tespit edilmemiş, kadastro paftası ile toprak tevzi haritaları yöntemince çakıştırılmamış, bu anlamda Hazine tapusunun kapsamı 3402 sayılı Kanun'un 20. maddesine göre belirlenmemiş, yine davacı tarafın tutunduğu 12.08.1966 tarih 12 sıra numaralı tapu kaydı tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte getirtilerek kapsamı yöntemince araştırılmamış, taşınmazda yazılı sınır yerleri mahallinde hazır olan yerel bilirkişi ve tanıklara sorulmak suretiyle, tüm hudutlar yönünden zeminde yer gösterme esasına dayalı denetime elverişli keşif yapılmamış, komşu taşınmazların tespit tutanakları, varsa dayanakları ile kesinleşmiş ise tapu kaydı getirtilmemiş, kayıt uygulaması sırasında komşu taşınmazlara ilişkin kadastro tutanakları ve var ise dayanaklarından yararlanılmamış, fen bilirkişisinden toprak tevzii haritası ile kadastro paftası çakıştırılmak sureti ile davacıların tutundukları tapu kaydının hudutlarını da gösterecek şekilde hazırlanmış, keşif mahallinde yapılan tüm kayıt uygulamasını denetlemeye elverişli ayrıntılı rapor alınmamış, özellikle davacıların tapuda yazılı paylarını aşacak biçimde taşınmazın tamamını münhasıran kendi adlarına kullanıp kullanmadıkları, bu cümleden olmak üzere diğer tapu maliklerinin paylarının akıbetlerinin ne olduğu ile kaydın kapsamı dışında kalan bölümleri var ise bu bölümler yönünden davacılar yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşup oluşmadığı değerlendirilmemiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca doğru sonuca ulaşılabilmesi için, Mahkemece öncelikle davacı tarafa ait tapu kaydının tesisinden itibaren tüm tedavülleri gerekirse tercümesi yapılmak suretiyle getirtilmeli, ayrıca komşu taşınmazların tespit tutanakları, varsa dayanakları ile kesinleşmiş ise tapu kayıtları eksiksiz biçimde dosya arasına getirtilmeli, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, ziraat bilirkişisi ve teknik bilirkişisinin katılımıyla
yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında davacıların dayandığı tapu kaydı ihdasından itibaren tüm tedavülleriyle birlikte okunup hudutlar mahalli bilirkişilere zeminde tek tek göstertilmeli, bilirkişilerin gösteremediği hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, teknik bilirkişiye yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği hudutlar haritasında işaret ettirilmeli, davacıların tutundukları kayıtta davacılar dışındaki paydaşların paylarının akıbetinin ne olduğu, bu payların davacılar tarafından temlik alınıp alınmadığı hususunun üzerinde durulmalı, dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan davaya konu edilen taşınmazların kim ya da kimler tarafından ne zamandan beri ve ne şekilde kullanıldığı hususunda maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, fen bilirkişisinden kadastro paftası ile toprak tevzii paftasının ölçekleri çakıştırılmak suretiyle çekişmeli taşınmazlara revizyon gören Hazineye ait tapu kaydının kapsadığı alanı gösterir ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, bu suretle dava konusu taşınmazların hangi tapu kaydının kapsamında kaldığı duraksamasız belirlenmeli; 3402 sayılı Yasa'nın 46/1. maddesi gereği Toprak Tevzi Komisyonlarının yaptığı çalışmalar neticesinde oluşan tapu kayıtları kapsamında kalan yerlerin, tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar zilyetleri yararına iktisap koşullarının gerçekleşmesi halinde zilyetler adına tescile karar verileceği hususu göz önünde bulundurularak, dava konusu taşınmazların tümü ya da bir kısmının tapu kaydı dışında kalması yahut tapu kaydında davacılar ve murisleri lehine tesis edilmiş payları aşacak şekilde taşınmazın tamamı üzerinde sürdürülen zilyetliğin ispat edilmesi durumunda tapu dışında kalan bölümler hakkında zilyetlik araştırması yapılarak zilyetliğin başlangıç günü, süresi, sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan bilgi alınmalı, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
V. SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.