"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 8. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince verilen 01/03/2018 tarihli ve 2017/726 Esas, 2018/98 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 17.02.2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ...... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ..., ... Köyünde yapılan kadastro çalışmaları sırasında dava konusu 388 ada 22 parsel sayılı 9.117,74 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu gerekçesiyle, çalılık vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, anılan taşınmazda yaklaşık 7 dönüm yerin 40 yıldır zilyetliğinde olduğunu, taşınmaz üzerine ev inşa ettiğini, ağaç diktiğini ve su kuyusu açmak suretiyle ziraat yaparak tarıma elverişli hale getirdiğini ileri sürerek, imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli taşınmazın bir bölümü hakkında tapu kaydının iptali ile adına kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili, davanın yasal dayanaktan yoksun olduğunu, taşınmazın davacı adına tescilini gerektirir yasal koşulların oluşmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Anamur 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23/05/2017 tarihli ve 2016/180 E., 2017/171 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın 07.01.2013 tarihli kadastro çalışmaları ile tarla vasfı ile davalı Hazine adına tespit edildiği, yapılan kadastro tespitinin 01.04.2013 tarihinde kesinleştiği, her ne kadar davacı tarafça dava konusu yerin kendisine ait olduğu, buraya ev yapıldığı ve ağaç dikildiği belirtilerek dava açılmışsa da, kadastro çalışmasında dava konusu yerin tespitinin içeriği dikkate alındığında mülkiyetinin elde edilmesinin imar-ihya olgusuna dayanacağı, imar ve ihyanın olabilmesi için masraf ve emek sarfedilerek taşınmazın ekonomik amaca uygun biçimde tarım arazisine dönüştürülmesi gerekeceği, ancak mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesine göre fen bilirkişisi tarafından düzenlenen ve krokide (A) harfi ile gösterilen kısım yönünden imar-ihyanın
tamamlanmadığının anlaşıldığı, davacının (A) harfi ile gösterilen kısımdaki araziye sadece ağaç diktiği ve ev yaptığı, başkaca bir emek veya para harcadığına ilişkin delilin bulunmaması dikkate alındığında araziye ağaç dikmenin veya ev yapmanın mülkiyeti kazandırmaya yetmeyeceği, iddianın sübut bulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili dava konusu parselin 40 yıldır nizasız ve aralıksız olarak ev yapmak, ağaç dikmek, buğday ekmek, kuyu açmak, kuyu suyu kullanarak ziraat yapmak suretiyle tarıma elverişli bir şekilde davacı tarafça kullanılmasına rağmen taşınmazın kadastroda davalı adına tescil edildiğini, yerin orman olmadığını, taşınmazın üç yangın geçirdiğini ve taşınmaz üzerindeki eski ağaçların yandığını, davacının taşınmaz ve üzerindeki ev için 1990 yılından bu yana emlak vergisi ödediğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik inceleme sonucu verildiğini ve hatalı olduğunu, 1990 yılına ait hava fotoğraflarında taşınmazın tarımsal amaçlı işlenmiş olduğunun ve çalılık niteliğinde olmadığının açıkça görüldüğünü, dava konusu alanın 2.345,82 m2 olup, bilirkişi raporunun aksine taşlık, kayalık ve çakıllık değil, tarım arazisi niteliğinde olduğunu, Anamur Kaymakamlığınca taşınmaz için davacıya ecrimisil ihbarnamesi gönderildiğini, davacı lehine imar ve ihya koşullarının oluştuğunu, davacı ve eşinin bu yerlerde kadimden beri ekonomik amaçlı ziraat yaptıklarını ve taşınmazı tarıma elverişli hale getirip kullandıklarını, davanın reddine karar verilmesine rağmen davacıya iade edilecek harcın eksik hesaplandığını belirterek, kararın kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 01.03.2018 tarihli ve 2017/726 E., 2018/98 K. sayılı kararıyla; taşınmazın 1990 yıllarına ait hava fotoğraflarında tarımsal amaçla işlenmediğinin açık olduğu, keşif tarihi itibariyle de doğal halini korumakta olup, büyük kısmının halen taşlık, kayalık ve çalılık durumunda bulunduğu, üzerindeki ağaçların yaşları itibariyle tespit tarihinden geriye doğru 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği süresini doldurmadığı gibi, imar ve ihyasının da yapılmadığı, ayrıca üzerindeki evin de kullanılmayan boş ve yıpranmış bir ev durumunda olması nedeniyle davacı yararına zilyetlikle taşınmaz kazanma koşullarının gerçekleşmediği belirlenerek, davanın reddine karar verilmiş olmasının doğru olduğu ancak; dava reddedilmesine rağmen davacı tarafça 05.05.2017 tarihli tahsilat makbuzuyla yatırılan 5.229,58 TL harcın davacıya iade edilmediği gerekçesiyle davacının istinaf isteminin HMK’nın 353-1-b.2 maddesi gereğince kabulü ile Yerel Mahkeme kararı kaldırılmış, iade edilen harç yönünden hüküm değiştirilerek davanın reddine ilişkin yeniden karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda sözü edilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesindeki itirazlarına ek olarak, dava konusu kısmın ekime, dikime ve ürün yetiştirmeye müsait olmayan yerlerden olmadığını,ihya edilecek taşınmaz vasfında sayılmadığını,tarıma elverişli yerler üzerinde yapılan çalışmaların ihya niteliğinde olamayacağını, bu nedenle bu kısmın ihyaya gerek olmaksızın TMK'nın 713/1. ve Kadastro Kanunu'nun 14. maddeleri gereğince davacı lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeni ile kabul kararı verilmesi gerektiğini belirterek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
1968 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında, Mersin ili, Anamur ilçesi, ... Köyü çalışma alanında bulunan dava konusu taşınmaz bölümleri, tapulama harici olduğu gerekçesiyle tescil harici bırakılmış, 07.01.2013 tarihinde Kadastro Kanunu'nun ek 8. maddesi gereğince 388 ada 22 parsel numarası ve 9.117,74 metrekare yüzölçümüyle, tarla vasıflı olarak davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiş, itiraz olmadığından tespit 01.04.2013 tarihinde kesinleşmiştir.
Dava; Türk Medeni Kanunu’nun 713/1., 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı olarak açılan tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. "
3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. "
3.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, "Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir." hükümlerini içermektedir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle kararın (V/3.2.) no.lu paragrafında yer verilen yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, kararın (III) no.lu paragrafında yer verilen İlk Derece Mahkemesinin gerekçesine göre Bölge Adliye Mahkemesince kararın (IV/3.) no.lu paragrafında yazılı olduğu üzere karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı 44,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 17/02/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.