Logo

1. Hukuk Dairesi2021/3241 E. 2022/707 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro sırasında tescil dışı bırakılan, sonradan Hazine adına tescil edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ve davacı adına tescili istemiyle açılan davada, davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı yararına Türk Medeni Kanunu'nun 713. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerinde düzenlenen zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu, davacının imar ve ihya faaliyetlerini yaptığı ve yasal süre boyunca malik sıfatıyla zilyetliğini sürdürdüğü gözetilerek, mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen kadastro sırasında tespit dışı bırakılan, ardından ihdasen tapuya tescil edilen taşınmaz hakkında tapu iptali ve tescili istekli açılan davanın yapılan yargılaması sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı ... vekili, davalı ... vekili ve davalı ... vekilinin istinaf talebi üzerine, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince davalı ... ile davalı ... vekillerinin istinaf başvurularının reddine, davalı ...’nin istinaf isteğinin kabulü ile hükmün yazılı şekilde düzeltilmesine karar verilmiştir. Karara karşı davalı ... vekili ile davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz isteğinde bulunulduğu anlaşıldığından, dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; kadastro sırasında tescil harici bırakılan çekişmeli taşınmazı imar ve ihya ederek nizasız ve fasılasız kanunda aranan süre boyunca zilyet ettiği iddiasıyla, taşınmazın adına tapuya kayıt tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davacı yargılama sırasında ibraz ettiği, 23.06.2015 tarihli dilekçesi ile çekişmeli taşınmaz ihdasen Hazine adına tapuya kayıt ve tescil edildiğinden, netice-i talebini tapu iptali ve tescili olarak tadil ettiğini beyan etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ..., taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, davacının taşınmazda nizasız malik olmadığı, işgalci sıfatıyla zilyetlik sürdürdüğü, ayrıca zilyetlik süresinin dolmadığı, taşınmazın imar planı kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı ... Belediyesi vekili, eldeki davada husumetin yalnızca taşınmazın sınırları içerisinde bulunduğu ilçe belediyesine yöneltilmesi gerektiği, aleyhlerine husumet teşmilinin mümkün olmadığını, davacı yanın zilyetlik iddiasını ispat etmesi gerektiği aksi takdirde ispatın sağlanamaması halinde davanın reddini talep ettiklerini belirtmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 20.04.2017 tarihli ve 2013/380 E. 2017/223 K. sayılı kararıyla; davacı yararına iktisap koşullarının oluştuğu belirtilerek davanın kabulü ile çekişmeli 234 parsel sayılı taşınmazın davalı ... olan tapu kaydının iptali ile hükme esas teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 26.703,32 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili, davalı ... vekili, davalı ... vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

2.1 Davalı ... vekili özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, dava konusu taşınmazın zilyetlikle iktisabına ilişkin yasal şartların oluşmadığı, bilirkişilerce yapılan inceleme ve değerlendirmelerin eksik ve hatalı olduğu, zira raporlarda imar ihyaya başlandığı ve imar ihyanın tamamlandığı tarih belirtilmediği gibi imar ihyanın ne surette yapıldığının da belirtilmediği, taşınmazın Hazine adına tapuda kayıtlı olması sebebiyle kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği ile kazanılamayacağı gerekçeleriyle, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.

2.2 Haliliye Belediyesi vekili özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, davacı tarafça salt zilyetliğe dayanıldığı, TMK'nun 713. maddesine istinaden açılan tescil davalarında Kadastro Kanunu'nun 17. maddesinde belirtilen imar ihya olgusunun da dayanak gösterilmesi gerektiği, dava konusu taşınmazın zilyetlikle iktisabına ilişkin yasal şartların oluşmadığı, bilirkişilerce yapılan inceleme ve değerlendirmelerin eksik ve hatalı olduğu, zira raporlarda arazinin önceki yapısına ilişkin herhangi bir bilgi verilmediği, imar ihya şartlarının oluşup oluşmadığına değinilmediği, davalılar ile Haliliye Belediyesi arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, zorunlu dava arkadaşlığının hangi hallerde oluşacağının HMK'da açıkça sayıldığı, ilgili maddenin hükümleri arasında zorunlu dava arkadaşlığının dahili davalı yoluyla oluşturulabileceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığı, bu nedenle Haliliye Belediyesi açısından davanın taraf sıfatı yokluğu nedeniyle reddinin gerektiği gerekçeleriyle, yerel mahkeme kararının bozulması talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.

2.3 Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi vekili özetle; yetersiz keşif ve bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulduğu, imar ihyaya dayanan davacı taraf yönünden herhangi bir imar ihya çalışmasının varlığı tespit edilmeden davacı lehine mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılması talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 07.12.2017 tarihli ve 2017/437 E. 2017/546 K. sayılı kararıyla;

3.1 Davalılar Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi ile Haliliye Belediyesi tapu maliki olmadıkları gibi dava konusu parselle ilgi olarak açılmış bir davaları ya da eldeki davaya katılımları da söz konusu olmayıp hükümle aleyhlerine bir durum da yaratılmadığından, istinafta hukuki yararları bulunmayan Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi ve Haliliye Belediyesi'nin istinaf inceleme istemlerinin reddine karar verilmiş,

3.2 Davalı ...’nin istinaf isteği yönünden ise davacı yararına TMK’nın 713. maddesi ve 3402 sayılı Yasa'nın 14. ve 17. maddelerinde belirtilen imar ihya ve zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu, ancak davacının iddiasına konu bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili ile birlikte çekişmeli 234 parsel numaralı taşınmaz birbirinden bağımsız bölümlere ayrıldığından, dava konusu 234 parselin geriye kalan bölümleri yönünden hüküm kurulmaması ve taşınmazın hangi vasıfla davacı adına tescil edileceğinin kararda belirtilmemesi hatalı olduğundan, istinaf başvurusunun kamu düzeni ile sınırlı olmak üzere kabulü ile,

Şanlıurfa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/380 Esas - 2017/223 Karar sayılı hükmünün HMK.'nun 353/1-b.2 maddesi gereğince düzeltilmesi suretiyle, çekişmeli 234 parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının iptaline, hükme esas teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 26.703,32 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazın tarla vasfıyla, davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, krokide (B) harfiyle gösterilen alanın kuzeyinde kalan bölümün 234 parsel numarasıyla, krokide (B) harfiyle gösterilen alanın güneyinde kalan bölümün, son parsel numarası verilmek suretiyle Maliye Hazinesi üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili ile, davalı ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

2.1. Davalı ... vekili özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, dava konusu taşınmazın zilyetlikle iktisabına ilişkin yasal şartların oluşmadığı, bilirkişilerce yapılan inceleme ve değerlendirmelerin eksik ve hatalı olduğu, zira raporlarda imar ihyaya başlandığı ve imar ihyanın tamamlandığı tarih belirtilmediği gibi imar ihyanın ne surette yapıldığının da belirtilmediği, ayrıca taşınmazın başında dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların taşınmazın ihyasının ne zaman başlayıp, ne zaman tamamlandığı hususunda hususunda beyanlarının yetersiz olduğu, taşınmazın hazine adına tapuda kayıtlı olması sebebiyle kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği ile kazanılamayacağı gerekçeleriyle, istinaf mahkemesi kararının bozulması talebiyle temyiz yoluna başvurmuştur.

2.2. Haliliye Belediyesi vekili özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, davacı tarafça salt zilyetliğe dayanıldığı, TMK'nun 713. maddesine istinaden açılan tescil davalarında Kadastro Kanunu'nun 17. maddesinde belirtilen imar ihya olgusunun da dayanak gösterilmesi gerektiği, dava konusu taşınmazın zilyetlikle iktisabına ilişkin yasal şartların oluşmadığı, bilirkişilerce yapılan inceleme ve değerlendirmelerin eksik ve hatalı olduğu, zira raporlarda arazinin önceki yapısına ilişkin herhangi bir bilgi verilmediği, imar ihya şartlarının oluşup oluşmadığına değinilmediği, davalılar ile Haliliye Belediyesi arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, zorunlu dava arkadaşlığının hangi hallerde oluşacağının HMK'da açıkça sayıldığı, ilgili maddenin hükümleri arasında zorunlu dava arkadaşlığının dahili davalı yoluyla oluşturulabileceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığı, bu nedenle Haliliye Belediyesi açısından davanın taraf sıfatı yokluğu nedeniyle reddinin gerektiği gerekçeleriyle, istinaf mahkemesi kararının bozulması talebiyle temyiz yoluna başvurmuştur.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, yörede yapılan kadastro sırasında "taşlık" vasfıyla tespit harici bırakılan, ardından "ham toprak" vasfıyla ihdasen Hazine adına tapuya kayıt ve tescil edilen taşınmazın, tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili isteğinden ibarettir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."

3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. "

3.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun ve 17. maddesi, "– Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir." hükümlerini içermektedir.

3.2.4. Bilindiği üzere önceki niteliği itibariyle imar ve ihyaya muhtaç iken, idari yoldan tapuya tescil edilen taşınmazlar zilyetlikle iktisabı mümkün yerlerden ise ihdasen tescil tarihine kadar lehine mülk edinme koşulları oluşan zilyedi adına tapuya kayıt ve tescil edilebilir. ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 18.04.2007 gün, 2007/8-220 Esas, 2007/217 Karar, 15.01.2014 gün, 2013/8-296 Esas, 2014/2 Karar)

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Çekişmeli taşınmazın yörede 1970 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında taşlık olarak tespit harici bırakıldığı, bilahare dava tarihinden önce, 18.03.2013 tarihinde Hazine adına ham toprak vasfıyla 234 parsel numarasıyla ihdasen tapuya tescil edildiği saptanmıştır.

3.3.2. Davacı yanın imar ihya ve zilyetlik hukuki nedenine dayalı olarak tapuya tescil isteğinde bulunduğu, ardından taşınmazın dava tarihinden önce zaten Hazine adına tapuya ihdasen tescil edildiği ve kütüğe kaydedildiği, davacının yargılama sırasında ibraz ettiği, 23.06.2015 tarihli dilekçesi ile çekişmeli taşınmaz ihdasen Hazine adına tapuya kayıt ve tescil edildiğinden, netice-i talebini tapu iptali ve tescili olarak tadil ettiği belirlenmiştir.

3.3.3. Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (IV./3.2) numaralı bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararında dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

3.3.4 Öte yandan bilindiği üzere davada taraf olmayan veya hukuki yararı bulunmayan kurum ve kişilerin hükmü temyiz hakkı bulunmamaktadır. Somut olayda; dava; kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuki sebeplerine dayalı olarak TMK'nın 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddeleri gereğince tapusuz taşınmazın tescili istemi ile açılmış olmakla beraber davaya konu taşınmaz idari yoldan Hazine adına tapuya tescil edilmesi nedeniyle tapu iptal ve tescil davasına dönüştüğünün kabulü zorunludur. Şu halde hükmü temyiz eden ...’nın çekişmeli taşınmazların kayıt maliki olmadığı, ayrıca bağımsız hak talebi ile çekişmeli taşınmazlar hakkında açılmış bir davası ya da yargılama sırasında eldeki davaya katılma talebi de bulunmadığı gibi, temyiz isteğinde bulunanın aleyhine bir hüküm de kurulmadığı kuşkusuzdur. Hal böyle olunca; ...’nın davanın tarafı olmadığı, hükmü temyizde de hukuki yararı bulunmadığı anlaşılmaktadır.

VI. SONUÇ

1- Yukarıda 3.3.4 numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmü temyizde hukuki yararı bulunmayan ... vekilinin temyiz inceleme isteminin REDDİNE, peşin yatırılan harcın istek halinde temyiz edene iadesine,

2- Yukarıda 3.3.3 numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı ...’nin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nin 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, 26 /01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.