Logo

1. Hukuk Dairesi2021/3252 E. 2022/155 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil davasının, aynı taşınmazla ilgili daha önce verilmiş kesinleşmiş hüküm nedeniyle açılıp açılamayacağı.

Gerekçe ve Sonuç: Çekişmeli taşınmaz hakkında daha önce açılan ve kesinleşen hükmen tescil davasının tarafları, konusu ve sebebinin eldeki davayla aynı olması nedeniyle kesin hüküm oluştuğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi’nin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davacı tarafın esasa ilişkin istinaf talepleri incelenmeksizin kamu düzenine ilişkin yapılan inceleme sonucunda yerel mahkeme kararının kaldırılması ve gerekçesinin düzeltilmesi suretiyle davanın kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine dair verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

Kadastro sonucunda Sındırgı İlçesi, Kepez mahallesi çalışma alanında bulunan 101 ada 2 parsel sayılı 8.584,23 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduğundan söz edilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Davacı ... ve arkadaşları tarafından davalılar Hazine, Kepez Köyü Tüzel Kişiliği, ... aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan, ... ve arkadaşlarının ise müdahil oldukları tescil davası, davaya konu olan parsel hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro Mahkemesinde, çekişmeli parsel tutanağı ile aktarılan dava dosyası birleştirilerek yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne, dava konusu 101 ada 2 parsel sayılı taşınmazın hükme esas teknik bilirkişi raporunda (A) ile gösterilen 5.484,20 metrekare yüz ölçümündeki bölümünün Hazine adına aynı ada ve parsel numarası altında, (B) harfi ile gösterilen 3.100 metrekare yüzölçümündeki bölümünün ise son parsel numarası ile davacı ve müdahiller adına tesciline karar verilmiştir.

I. DAVA

Davacı ... ve müşterekleri, dava konusu 101 ada 2 parsel sayılı taşınmazın müşterek murislerinin zilyet ve tasarrufunda olduğu, ardından kendilerine intikal ettiğini, ne var ki taşınmazın hükmen tesciline esas dava dosyasında yapılan inceleme sonucunda, taşınmazın sıcak su kaynağı sahasında kaldığı ve korunması gereken yerlerden olduğu gerekçesiyle Hazine adına tescil edildiğini, ancak Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 16.04.2009 tarih ve 4563 sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın sit alanı dışına çıkarıldığı, kaldı ki 5563 sayılı Kanun ile 2863 sayılı Yasa’nın 11. maddesinin değiştirildiği, bu suretle sit alanlarının iktisabının mümkün hale geldiği, çekişmeli taşınmazın Hazine adına tesciline gerektiren tüm yasal koşulların bu şekilde ortadan kalktığını iddia ederek, tapu iptali ve yasal miras payları oranında adlarına tescili istemiyle dava açmıştır.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili, davanın kanunda belirlenen süre içerisinde açılmadığını, taşınmazın hükmen tesciline esas teşkil eden Sındırgı Kadastro Mahkemesi’nin 1997/12 E. 1999/15 K. sayılı kararının eldeki dava yönünden kesin hüküm teşkil ettiği, dava konusu taşınmazın kadastro çalışmalarından sonra sit alanı dışında çıkartılmasının mülkiyete etkisinin bulunmadığı, bir an için taşınmazın zilyetlikle iktisabının mümkün olduğu kabul edilse dahi davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Sındırgı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/195 Esas, 2017/214 Karar sayılı kararında, davacılar yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

Yerel Mahkeme kararına karşı yasal süresi içerisinde davacılar vekili tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacılar vekili, istinaf dilekçesinde özetle, mahkeme kararının gerekçesinin bulunmadığını, delillerin takdiri ve olaya uygulamasında hataya düşüldüğünü, alınan bilirkişi raporları ile dava konusu taşınmazın sit alanı içinde olmadığı, yakınında jeotermal kaynak bulunmadığı, taşınmazın tarım yapılan kültür arazilerinden olduğunun ispatlandığını, 5563 sayılı Kanun ile 2863 sayılı Yasa’nın 11. maddesinin değiştirildiği, bu suretle sit alanlarının iktisabının mümkün hale geldiği ileri sürmüş, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulü ile Sındırgı İlçesi Kepez Mahallesinde kain tapuda 101 ada 2 parsel numarasında kayıtlı taşınmazın Hazine adına yapılan tescilin iptal edilerek müvekkilleri adına dava dilekçesindeki payları oranında kayıt ve tescillerine karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 2018/372 Esas, 2018/373 Karar sayılı kararında, çekişmeli taşınmazın hükmen tesciline esas Sındırgı Kadastro Mahkemesi’nin 1997/12 E. 1999/15 K. sayılı kararının eldeki dava yönünden kesin hüküm teşkil ettiği gerekçesiyle davacı tarafın esasa ilişkin istinaf talepleri incelenmeksizin kamu düzenine ilişkin yapılan inceleme sonucunda yerel mahkeme kararının kaldırılması ve gerekçesinin düzeltilmesi suretiyle davanın kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi’nin yukarıda sözü edilen kararına karşı yasal süresi içerisinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili, temyiz dilekçesinde özetle, delillerin takdiri ve olaya uygulamasında hataya düşüldüğünü, alınan bilirkişi raporları ile dava konusu taşınmazın sit alanı içinde olmadığı, yakınında jeotermal kaynak bulunmadığı, taşınmazın tarım yapılan kültür arazilerinden olduğunun ispatlandığını, 5563 sayılı Kanun ile 2863 sayılı Yasa’nın 11. maddesinin değiştirildiği, bu suretle sit alanlarının iktisabının mümkün hale geldiği, kaldı ki taşınmaz sit alanı ilan edilmeden önce dahi davacıların murisleri yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğunu belirterek, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 2018/372 Esas, 2018/373 Karar sayılı kararının bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi zilyetlik hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğinden ibarettir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Dava şartlarının sıralandığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendi uyarınca, "Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması." dava şartı olarak sayılmıştır.

3.2.2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 303. maddesi kesin hükmü düzenlemekte olup,

(1) Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.

(2) Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder.

(3) Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir.

(4) Bir dava dolayısıyla ortaya çıkan kesin hüküm, o hükmün kesinleşmesinden sonra dava konusu şeyin mülkiyetini tarafların birisinden devralan yahut dava konusu şey üzerinde sınırlı bir ayni hak veya fer’î zilyetlik kazanan kişiler hakkında da geçerlidir. Ancak, Türk Medenî Kanununun iyiniyetle mal edinmeye ait hükümleri saklıdır.

(5) Müteselsil borçlulardan biri veya birkaçı ile alacaklı arasında yahut müteselsil alacaklılardan biri veya birkaçı ile borçlu arasında oluşan kesin hüküm, diğerleri hakkında geçerli değildir. ‘’ hükümlerini içermektedir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Bilindiği üzere, dava şartları, mahkemenin davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi için gerekli olan unsurlardır. Diğer bir anlatımla, dava şartları dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. Mahkeme, hem davanın açıldığı tarihte hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının bulunup bulunmadığını kendiliğinden araştırıp inceler ve bu konuda tarafların istem ve beyanları ile bağlı değildir. Dava şartlarının davanın açıldığı tarih itibariyle bulunmaması ya da bu şartlardan birinin yargılama aşamasında ortadan kalktığının öğrenilmesi durumunda, mahkemece mesmu (dinlenebilir) olmadığı gerekçesiyle davanın reddedilmesi gerekir.

3.3.2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 114. maddesinde dava şartları düzenlenmiş olup bu maddenin birinci fıkrasının (i) bendinde "Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması." dava şartları arasında sayılmıştır.

3.3.3. Somut olaya gelince, davacı yanlar tarafından çekişmeli taşınmaz hakkında daha önce Asliye Hukuk Mahkemesinde açılıp daha sonra Kadastro Mahkemesine devredilen, niza konusu taşınmazın hükmen tesciline esas Sındırgı Kadastro Mahkemesi’nin 1997/12 Esas, 1995/5 Karar sayılı, dava dosyasının tarafları, dava konusu ve dava sebebinin eldeki dava dosyası ile aynı olduğu, bahsi geçen davada verilen kararın derecattan geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.

3.3.4. Şu halde, şeklî anlamda kesinleşmiş olan yukarıda bahsi geçen hükmün, eldeki dava yönünden maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceği kuşkusuzdur.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 44,80 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına 12.01.2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.