"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
Dava tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davacıya ait taşınmazın bir bölümünün kadastro tespitlerinde 1579 parsel olarak tespit görüp davacı adına tapulandığını ancak yaklaşık 900 m2 miktarındaki bir bölümün ise hatalı tespit sonucu Karayolu olarak tespit edildiğini, dava konusu yerdeki davacının zilyetlik süresinin eklenen zilyetliklerle birlikte 50 yılı aşkın olduğunu belirterek taşınmaz bölümünün davacı adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Kdz. Ereğli İlçesi, Kepez Mahallesi/Köyü çalışma alanında bulunan çekişmeli taşınmaz bölümü 1977 yılında yapılan kadastro çalışmalarında paftasında yol vasfı ile tescil harici bırakılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince, davacı lehine zilyetlikle kazanım şartlarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulü ile 1579 parselin bilirkişi raporunda A harfi ile gösterilen 872,46 metrekare yüzölçümlü kısmının davacı adına kayıtlı 1579 parsel sayılı taşınmaza ilave edilerek davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmiş, davacı ile davalılardan Hazine ve ... vekilleri tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesince, istinaf başvurularının vekalet ücreti , yargılama gideri ve harca yönelik kabulüne karar verilmiştir.
Ne var ki; Bölge Adliye Mahkemesi kararında davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu kabul edilmiş ise de yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hüküm kurmaya elverişli değildir. Keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar taşınmazın davacı tarafından satın alındığını ve yol olmadığını beyan etmişler, keşif sonucu alınan ziraatçi bilirkişi raporunda dava konusu alan içinde yediemin otoparkı bulunduğu , tarımsal faaliyet yapılmadığı belirtilmiş olmasına rağmen taşınmazın davacı tarafından ne şekilde kullanıldığına dair uyuşmazlığın çözümüne yetecek şekilde beyan alınmamıştır. Ayrıca tescil harici taşınmazın davacı adına tesciline karar verildiği halde TMK'nın 713/5 maddesinde belirtilen yasal ilanlar yapılmaksızın hüküm verilmesi de isabetsizdir.
Hal böyle olunca,mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek mahalli bilirkişiler, taraf tanıkları, fen bilirkişi ve 3 kişilik ziraat mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılmalı, yapılacak bu keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, dava konusu taşınmaz bölümünün önceki niteliğinin ne olduğu, imar-ihyaya muhtaç yerlerden olup-olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği, edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı, üzerinde ekonomik amacına uygun olarak sürdürülen zilyetliğin bulunup bulunmadığı ve zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğü hususlarında maddi olaylara dayalı somut bilgiler alınmalı, beyanları arasında oluşacak çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı; 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin eğimini, niteliğini, toprak yapısını, bitki örtüsünü, üzerilerindeki ağaçların cinsini, adedini ve yaşını, taşınmazın imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığını ve imar ve ihyaya muhtaç yerlerden ise hangi tarihte başlanıldığını ve imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığını, taşınmaz bölümü üzerinde ekonomik amaçlı zilyetliğe ne zaman başlanıldığını ve taşınmazın kullanım durumunu kesin olarak belirleyen bilimsel verilere dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; fen bilirkişisine, keşfi takibe ve denetlenmeye elverişli kroki ve rapor düzenlettirilmeli, TMK'nın 713/5. maddesinde düzenlenen ilanlar yapılıp menfaati bulunan kişilere itiraz hakkı tanınmalı, 3402 sayılı Kanun'un 17. maddesi göz önüne alınarak dava tarihine kadar 3402 sayılı Yasa'nın 14 ve 17. maddesinde öngörülen koşulların davacı taraf yararına gerçekleşmiş olup olmadığı değerlendirildikten sonra, tüm deliller değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de karar gerekçe içermediği gibi "Aşağıkuzluk mevkiinde bulunan 1579 nolu parselin 02/01/2017 tarihli fen bilirkişi raporunda kırmızı çizgi ile boyanmış A harfi ile gösterilen 872,46 m2 yüzölçümündeki kısmın" demek suretiyle tescil harici alanın dava dışı 1579 parselin içinde gösterir şekilde infaza da elverişli bir hüküm kurulmadığı açık ve tartışmasız olup,temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesi uyarınca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nin 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 25/11/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.