"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali - tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararın, davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ..., çekişmeli 1187 ada 3 parsel sayılı taşınmazın öncesinde iskanen murisleri ... ... adına tevzi edilen yerlerden olduğu, ne var ki taşınmazın murisler ... tarafından ...’e satıldığı gerekçesiyle önce bu kişiye intikal ettiği, ardından tapulama sırasında revizyon gören kayıt gereği satın alma nedeniyle önce ... ... adına tespit ve tescil edildiği, ardından davalı yana satış suretiyle kayden intikal ettiği, oysa ki murisleri tarafından yapıldığı iddia edilen satış işleminin usulsüz olduğu, satım senedinde yer alan resmin murise ait olmadığı, böyle bir satışın yapılmadığı gerekçesiyle, bahsi geçen satışın yok hükmünde olduğunun tespiti ile taşınmazın asıl malikinin murisler ... ve ... ... olduğu şeklinde kaydın düzeltilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili, davanın niteliği gereği, dava değerinin gösterilmesi ve belirtilen dava değeri üzerinde hesap edilen nispi harcın tamamlatılması gerektiği, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı için reddinin gerektiği, öte yandan davacının iskan kayıtlarına dayandığı; ancak kadastrosu tamamlanan yerlerde eski tapu kayıtlarının değerlerini yitirdikleri, bu nedenle hüküm ifade etmediklerini, davalı ...’ın sicile dayalı olarak taşınmazı satın aldığı, TMK’nun 1023. maddesi uyarınca sicile güvenen iyi niyetli 3. kişi niteliğinde olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi 16.04.2018 gün, 2017/490 Esas, 2018/262 Karar sayılı kararında, dava açılırken dava değeri gösterilmediği ve harç yatırılmadığı, ne var ki davacı yanın netice-i talebinin, tapu iptali ve tescili mahiyetinde olduğu, bu nitelikte davaların harca tabi tutulduğu gerekçesiyle davacı tarafa harcın ikmali için kesin süre verilmiş, verilen süre içerisinde harç tamamlanmadığından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
Yerel Mahkeme kararına karşı yasal süresi içerisinde davacılar vekili tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacı vekili, istinaf dilekçesinde özetle, dava dilekçesindeki taleplerini tekrarla, davalarının bir tür tespit davası olduğunu, dava dilekçesinin sonuç ve istem bölümünde görüldüğü şekilde tapunun iptali ile miras payı oranında davacı adına tescili talebinde bulunmadıklarını, satış işleminin yok hükmünde olması nedeniyle geçersizliğinin tespitini ve tapu kaydının düzeltilmesini talep ettiklerini, mahkemenin davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararının dayanağı olan ...nun 119/2.maddesinin olayda uygulama yeri olmadığını, zira aynı yasanın 119/1-d bendinin, 119/2. fıkrasındaki düzenlemenin dışında olduğunu, bu nedenle ikinci fıkraya göre mahkemenin bir haftalık kesin süre vermesi ve sonrasında davanın açılmamış sayılmasına karar vermesinin hukuken yerinde olmadığını, somut olayda 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun uygulanmasının da mümkün olmadığını, eğer bir davada dava açılırken nispi harç yatırılmış ise sonradan tespit edilecek dava değerine göre harcın eksik olduğunun belirlenmesi halinde eksik harcın tamamlanması için ilgilisine süre verilmesi gerektiğini, oysa davanın nispi harca tabi olmaması nedeniyle nispi harç yatırılmadığını, ...nun 26/1.maddesi uyarınca hakimin tarafların talep sonucu ile bağlı olduğunu, ondan fazlasına karar veremeyeceğini, mahkemenin dosya üzerinden karar verdiğini, yazılı yargılama usulüne tabi olan dosyada duruşma açılmadan dosya üzerinden karar verilmesinin yerinde olmadığını, ...nun 320/1.maddesi gereğince sadece basit yargılama usulüne tabi davalarda dosya üzerinden karar verilebileceğini, ayrıca davalı tarafa dava dilekçesi ve ekleri tebliğ edilmeden karar verilmesinin de usule aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/883 Esas, 2019/303 Karar sayılı kararında, dava dilekçesindeki anlatıma ve dosya kapsamına göre uyuşmazlığın, mülkiyet uyuşmazlığına ilişkin olduğu, davacı tarafın talebinin tapu kaydının iptali sonucunu doğuracak nitelikte olduğu, buna göre 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16/1 maddesi gözetildiğinde davanın görülebilmesinin, davacı tarafça bildirilecek dava değeri üzerinden hesaplanacak peşin nisbi harcın ödenmesine bağlı olduğu, anılan yasanın 16/3. maddesine göre, davacı tarafça dava değerinin bildirilmesinden kaçınma halinde dava dilekçesinin işleme konulması mümkün olmadığından, duruşma açılmadan, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinde sonuçları itibariyle bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin yukarıda sözü edilen kararına karşı yasal süresi içerisinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili, temyiz dilekçesinde özetle, dava dilekçesi ve istinaf dilekçesindeki taleplerini tekrarla, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedenlere dayalı mülkiyet ihtilafına ilişkin olup, sonuçları itibariyle tapu iptali ve tescil hükmünü doğuracak nitelikte tapu kaydının düzeltimi talebinden ibarettir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “Dava dilekçesinin içeriği” başlıklı 119. maddesine göre; “(1) Dava dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur:
a) Mahkemenin adı.
b) Davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri.
c) Davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası.
ç) Varsa tarafların kanuni temsilcilerinin ve davacı vekilinin adı, soyadı ve adresleri.
d) Davanın konusu ve malvarlığı haklarına ilişkin davalarda, dava konusunun değeri.
e) Davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri.
f) İddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği.
g) Dayanılan hukuki sebepler.
ğ) Açık bir şekilde talep sonucu.
h) Davacının, varsa kanuni temsilcisinin veya vekilinin imzası.
(2) Birinci fıkranın (a), (d), (e), (f) ve (g) bentleri dışında kalan hususların eksik olması hâlinde, hâkim davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre verir. Bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması hâlinde dava açılmamış sayılır.” hükmü düzenleme altına alınmıştır.
3.2.2 Yukarıda anılan HMK’nın 119. maddesinin gerekçesinde; mülga 1086 sayılı HUMK’nın 179. maddesindeki düzenlemeye karşılık gelen bu madde ile dava dilekçesinde bulunması gereken hususların neler olduğu, ilave unsurlarla birlikte ve daha geniş olarak düzenlendiği açıklanmıştır. Malvarlığı haklarına ilişkin ve konusu para alacağı olmayan davalarda, harca esas miktarın belirlenebilmesi bakımından, dava konusunun değerinin gösterilmesi esası da dava dilekçesinde bulunması gereken zorunlu unsurlardan biri haline getirildiği de ayrıca belirtilmiştir.
3.2.3 HMK’nın 119. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendine göre; davanın konusu ve malvarlığı haklarına ilişkin davalarda dava konusunun değeri dava dilekçesinde açıkça yazılmalıdır. Diğer bir ifadeyle davacı, malvarlığı haklarına ilişkin davalarda, dava dilekçesinde dava konusunun değerini yazmak zorundadır. Zira yargılama aşamasında ödenmesi gereken nispi karar ve ilam harçları bu dava değeri üzerinden hesap ve tahsil edilir. Öyle ki; değer tayini mümkün olan hallerde dava dilekçesinde dava konusunun değerinin gösterilmesi mecburidir. Eğer değer gösterilmemişse, bu değer davacıya tespit ettirilir.
3.2.4 Davacının değeri tespit etmekten kaçınması halinde ise dava dilekçesi işleme konmaz (Harçlar Kanunun m. 16/III).
3.2.5 Yargılama sırasında tespit olunan dava değerinin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için yargılamaya devam olunacağı, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunamayacağı, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) 'nun 409, Harçlar Kanunun m. 16/IV, 30 ve HMK m. 150)
3.2.6 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 32. maddesinin birinci cümlesinde ise “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz” hükmü yer almaktadır.
Bu hükmün, itiraz yoluyla Anayasaya aykırılığının yerel mahkemelerce ileri sürülmesi üzerine Anayasa Mahkemesi, 17.03.2010 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 2009/27 E., 2010/9 K. sayılı kararı ile, 492 sayılı Kanunun 32. maddesinin birinci cümlesinin Anayasaya aykırı olmadığına ve itirazın (iptal isteminin) reddine karar vermiştir. Anayasa Mahkemesi kararının gerekçesinde ise “...Yargılama sürecinde, yasayla harca tabi kılınmış bir hizmetten yararlanmak isteyen ilgili (davalı veya davacı), genel kurallar uyarınca harcını ödeyerek bu hizmetten yararlanabilir. Dava açan veya yargılama sırasında harca tabi bir işlemin yapılmasını isteyen tarafın, harç ödemeden devam eden işlemlerin yapılmasını isteyerek bireysel bir menfaat elde etmesi, harçların konuluş amaçlarına aykırılık oluşturur.
Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılmayacağını belirten kural, bireylerin özel menfaatleriyle ilgili olarak yargı hizmetinden yararlanmalarını, bu hizmetin karşılığı olan harcın ödenmesi koşuluna bağladığından, hak arama özgürlüğünü sınırlandıran bir nitelik taşımamaktadır.
Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kural, Anayasa'nın 36’ncı maddesine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.” ifadelerine yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Kadastro sonucunda, Çeşme ilçesi, Reisdere mahallesi çalışma alanında bulunan 877 parsel sayılı 545,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydı nedeniyle ... ... adına tespit ve tescil edildikten sonra, ifraz ve satın alma suretiyle çekişmeli 1187 ada 3 parsel numarası ve 276,43 metrekare yüz ölçümü ile davalı ... adına intikal ve tescil edilmiştir.
3.3.2. Dava dilekçesinde netice-i talep, 29/03/1937 tarihli satış işleminin yolsuz tescil niteliğinde olduğu gerekçesiyle yok hükmünde olduğunun tespiti ile tapu kaydının düzeltilmesi şeklinde açıklanmış ise de, davacının isteğinin çekişmeli taşınmazın mülkiyetinin nakli sonucunu doğurması karşısında, dava konusu uyuşmazlığın kadastro öncesi nedenlere dayalı mülkiyet ihtilafına ilişkin olduğu, sonuçları itibariyle tapu iptali ve tescil hükmünü doğuracak nitelikte tapu kaydının düzeltimi talebinden ibaret olduğu anlaşılmaktadır.
3.3.3. Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (IV./3.) nolu bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesine göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır
VI. SONUÇ
1- Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 36,30 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına 12.01.2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.