"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın, davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda bozulması üzerine, Yerel Mahkeme tarafından bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine dair verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacılar, Alanya ilçesi, Keşefli köyü kadastro çalışma alanında bulunan ve sınırlarını belirttikleri taşınmazın kendilerine ait olup, kadastro sırasında tescil harici bırakıldığını öne sürerek, imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak adlarına tescil istemiyle dava açmışlardır. Yargılama sırasında tescilini istedikleri taşınmazın Hazine adına idari yoldan oluşturulan 334 parsel sayılı taşınmaz içinde kaldığını öne sürerek, sözü geçen taşınmazın tapu kaydının iptali ile adlarına tescili isteğiyle davalarını ıslah etmişlerdir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmazlardan olduğu, böyle bir yerin zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini öne sürerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili 4721, sayılı TMK'nın 713/3. maddesi gereğince Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığının zorunlu hasımlardan olmadığını, davanın süresinde açılmadığını, imar planı içinde yer alan taşınmazın zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını, dava konu taşınmazda imar - ihya suretiyle kazanım şartları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Alanya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09/04/2013 tarihli ve 2009/27 Esas, 2013/111 Karar sayılı kararı ile davacılar yararına zilyetlikle iktisap koşulları oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile çekişmeli 334 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yerel Mahkemenin kararı yasal süresi içerisinde davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
2. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 31.01.2014 tarihli ve 2013/12122 Esas, 2014/470 Karar sayılı kararında, "Mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar vermeye yeterli bulunmadığı gibi talepten fazlaya karar verilmiştir. Davacılar, fen bilirkişisi Hüseyin Onuş tarafından düzenlenen 04.06.2012 tarihli rapor ve haritada (A) harfi ile gösterilen 6.671,78 metrekare yüzölçümündeki bölümünün imar-ihyaya dayalı olarak adlarına tescilini istemişlerdir. Taşınmaz başında yapılan keşif sonucunda zirai bilirkişi ... tarafından düzenlenen raporda en az 25 yıldır ekilip dikilen kuru tarım arazisi olduğu belirtilmekte ise de ekindeki taşınmaza ait fotoğraflarda taşınmazın sınırlarının belli olmadığı, çalı ve otlarla kaplı olduğu, çevresindeki tescil harici alanlarla aynı nitelikte olduğu görülmektedir. Orman bilirkişisi ...tarafından düzenlenen 25.11.2012 tarihli raporda ise taşınmazın 1986 tarihli hava fotoğrafında ve 1989 tarihli memleket haritasında taşınmazın güneybatı ve doğu kısımlarının yeşil renkte maki türünde kısa boylu çalılık olarak ve yeşil renkte göründüğü bildirilmiştir. Hal böyle olunca taşınmazın dava tarihinden geriye doğru 20 yıl öncesinde imar-ihyasının tamamlanıp tamamlanmadığı hususunda tereddüt hasıl olmaktadır. Diğer yandan çekişmeli taşınmazın bitişiğinde bulunan bir kısım tescil harici alanın adlarına tescili istemiyle Alanya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/27 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığı ve reddine karar verildiği halde söz konusu dosya getirtilip incelenmemiştir. Eksik inceleme ve araştırma ile karar verilemez. O halde doğru sonuca varabilmek için, öncelikle Alanya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/27 Esas sayılı dosyası getirtilmeli, dava tarihinden geriye doğru 20-25 yıl öncesine ait (1985-1990-1995 yılları) üç ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ile temin edilebilen en eski ve yeni farklı uydu fotoğrafları getirtilerek dosyaya konulmalı ve jeodezi ve fotogrametri uzmanı harita mühendisinden, stereoskop aracılığı ile inceleme yapılarak taşınmazın fotoğraf tarihlerindeki konumu tespit harici yer ya da tarıma elverişli yer olarak görünüp görünmediği konusunda rapor alınmalı, hava ve uydu fotoğrafları ile kadastro paftası ölçeği harita çizim programları vasıtasıyla eşitlenmek suretiyle çakıştırmalı, dava konusu taşınmaz bu fotoğraf ve harita üzerinde gösterilmeli, bundan sonra fen bilirkişisi ile 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ile taşınmazın başında yeniden keşif yapılmalı, çekişmeli taşınmazın evveliyatı, kullanım durumu, çekişmeli taşınmazda imar-ihya şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmiş ise hangi tarihte imar-ihyaya başlandığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi konularında yerel bilirkişi ve tanıkların beyanları alınıp ziraat bilirkişisi kurulundan rapor ve taşınmazın fotoğraflarını da içerir şekilde, fen bilirkişisinden ise keşfi ve uygulamayı gösterir krokili rapor alınmalı, ekonomik amaca uygun bir kullanımın bulunup bulunmadığı kesin olarak belirlenmeli, dosyada toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek davacılar lehine zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenip, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Belirtilen yönler göz ardı edilerek eksik araştırma, inceleme ve uygulamaya dayalı olarak yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, talep dışına çıkılarak 334 parsel sayılı taşınmazın dava konusu olmayan diğer bölümlerini de kapsayacak şekilde davacılar adına tesciline karar verilmesinin isabetsiz olduğu" gereğine değinilmiştir.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Alanya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin bozma ilamının gerekleri benimsenmek suretiyle verilen 11.04.2019 tarihli ve 2014/422 Esas, 2019/245 Karar sayılı kararında, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713. maddesi gereğince; davacılar yararına iktisap koşullarının oluşmadığı mahallinde alınan beyanlar ve bilirkişi raporları ile belirlendiği gibi, dava konusu taşınmaz (116/84 ada-parsel) içerisinde yer alan bilirkişi heyetinin raporunda "B" harfi ile gösterilen kısma yönelik yine dosya davacıları tarafından tescil isteğiyle açılan Alanya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/72 E., 2012/751 K. sayılı dosyasında davanın reddine karar verilmiş olması, hukuki öngörülebilirlik ve hukuki istikrar ilkeleri de nazara alınarak Hazineye yönelik davanın reddine, diğer davalılara yönelik dava ise davalıların tapu kayıt maliki olmaması ve pasif husumet ehliyetlerinin bulunamaması nedeniyle davanın husumetten reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Alanya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda sözü edilen kararı yasal süresi içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
5. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde, çekişmeli taşınmazın imar ve ihyasının davacıların babaları tarafından yaklaşık 50 - 60 yıl önce yapıldığı, taşınmazın davacıların babaları ve davacılar tarafından uzun yıllardır tarımsal amaçlı olarak zilyet edildiği, taşınmazın üzerinde arpa, buğday, bakla ve zeytin gibi zirai tarım ürünleri ekmek suretiyle tarımsal amaçlı olarak kullanıldığı, ayrıca keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişilerin beyanından dava konusu taşınmazın davacıların babaları tarafından en az 50 yıl öncesinde imar ve ihyasının yapılıp tarımsal amaçlı olarak kullandığının açıkça anlaşıldığı, taşınmaz üzerinde yer alan zeytin ağaçları 15-20 yaşında olsa dahi bunun öncesinde arpa, buğday ve bakla gibi tek yıllık bitkiler ekilerek tarımsal faaliyet sürdürüldüğü, ayrıca ziraat bilirkişi raporuna göre taşınmazın en az 25 yıldır ekilip biçildiğinin beyan edildiği, böyle bir bilirkişi raporu mevcut iken davanın reddinin isabetsiz olduğu, taşınmazın humus oranının artması için 1-2 yıl nadasa bırakıldığı, nadasa bırakılan bu sürede taşınmaz kullanılmadığı için Akdeniz ikliminin bitki örtüsü olan makilerle kaplandığı, bodur ağaç ve çalıların sıcaklık ve nem ile 1 yıl içinde tüm araziyi kaplayabildiği, bu hususun bilirkişi raporlarına da yansıdığı, taşınmazın nadasa bırakılmasının zilyetliği terk anlamına gelmediği, taşınmazın tapulama harici bırakılan bir yer olduğu, dava konusu taşınmazın etrafında davacılara ait taşınmazların bulunduğu ve bunlarla bütün olarak kullanıldığı, bilirkişi raporları ve mahallinde alınan beyanlardan dava konusu taşınmazın imar ve ihyasının davacıların babaları tarafından yaklaşık 50-60 yıl önce yaparak tarımsal amaçlı olarak kullanılmaya başlandığı, ardından zilyetliğin davacılara intikal ettiği gerekçesiyle, eksik araştırma ve incelemeye dayalı kararın bozulmasını talep etmiştir.
6.Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacılar adına tescili isteğiyle açılmış iken, ıslah yoluyla kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine tadil edilmiştir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1 Zilyetlik, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 973. maddesinde, "Bir şey üzerinde fiilî hâkimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir. Taşınmaz üzerindeki irtifak haklarında ve taşınmaz yüklerinde hakkın fiilen kullanılması zilyetlik sayılır" şeklinde tanımlanmıştır. Bir şeye malik olmayan kimsenin zilyetliği zamanla o şeyin mülkiyetinin kazanılmasını sağlayabilir. Mülkiyetin kazanılma sebeplerinden biri olan zilyetliğin konusu ancak maddi şeylerdir. Zilyetliğin tanımında da görüleceği gibi, zilyetlik olması için bir şeyin bulunması ve ayrıca o şey üzerinde fiili hâkimiyetin kurulması gerekir (İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.12.1998 tarihli ve 1996/4 E., 1998/3 K. sayılı kararı).
6.2.2 Malik sıfatıyla zilyetliğin tanımı ise, kodifiye edilen mevzuatta yapılmamıştır. Malik sıfatı ile zilyetlik hakkında öğretide çeşitli görüşler ileri sürülmekle birlikte, zilyedin o malı/taşınmazı sahiplenme, kullanma, idare ve işletme amacıyla hâkimiyetinde bulundurması hâlinde malik sıfatıyla zilyetlikten söz edilebileceği, o mal üzerinde kendi zilyetliğinden başka kişinin üstün korunmaya değer zilyetliğini tanımayan kişinin zilyetliğinin malik sıfatıyla zilyetlik olduğu kabul edilmektedir (Sapanoğlu, Süleyman: Zilyetlikten Kaynaklanan Tescil Davaları, Ankara 2013, s. 297-298; Özmen, İhsan/Çorbalı, Halim: 3402 Sayılı Kadastro Kanunu Şerhi, Ankara 1995, s. 424) .
6.2.3 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."
6.2.4. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir."
6.2.5. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, "– Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir." hükümlerini içermektedir.
6.2.6. Bilindiği üzere önceki niteliği itibariyle imar ve ihyaya muhtaç iken, idari yoldan tapuya tescil edilen taşınmazlar zilyetlikle iktisabı mümkün yerlerden ise ihdasen tescil tarihine kadar lehine mülk edinme koşulları oluşan zilyedi adına tapuya kayıt ve tescil edilebilir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 18.04.2007 gün, 2007/8-220 Esas, 2007/217 Karar, 15.01.2014 gün, 2013/8-296 Esas, 2014/2 Karar)
6.3. Değerlendirme
6.3.1 Çekişmeli taşınmaz 1986 yılında yapılan kadastro sırasında "kayalık-çalılık" vasfıyla tescil harici bırakılmış olup, dava konusu taşınmaz ve çevresi idari yoldan 2009 yılında 334 parsel numarası ile Hazine adına tapuya tescil edilmiş, ardından 2018 yılında yapılan uygulama kadastrosu sonucunda 116 ada 84 parsel numarasını almıştır.
6.3.2 Davacılar imar-ihya ve irsen intikal eden zilyetlik iddiasıyla çekişmeli taşınmazın adlarına tescili isteğinde bulunmuş, yargılama sırasında taşınmaz ihdasen tapuya tescil edilince, taleplerini tapu iptali ve tescil isteği olarak tadil etmişlerdir.
6.3.3 Mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca mahallinde keşif yapılmış, deliller toplanmış, davacılar yararına zilyetlikle mülk edinme koşulları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiştir.
6.3.4 Dosya içeriğine, Mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında açıklandığı gibi işlem yapılıp sonucuna göre hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, kararın (IV/3.) numaralı bendinde yer verilen gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usule, yasaya ve hükmüne uyulan bozma ilamının gereklerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 36,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.