"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
Taraflar arasında görülen, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tapuya tescili istekli davanın yapılan yargılaması sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin önceki tarihli kararın, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (kapatılan) 16. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda bozulması üzerine, yerel mahkeme tarafından bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davalı Hazine tarafından süresi içerisinde temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı ...; kadastro sırasında yol vasfıyla tescil harici bırakılan çekişmeli taşınmazın adına tapuda kayıtlı komşu 283 ada 21 parsel ile bir bütün olarak kullanıldığı, taşınmazın murisinden kendisine intikal ettiği ve eklemeli biçimde taşınmaz üzerinde yaklaşık 40 yıldır zilyetlik sürdürüldüğü iddiasıyla, taşınmazın adına tapuya kayıt tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine aşamalarda sunduğu yazılı ve sözlü beyanlarında çekişmeli taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufunda olduğunu bu nedenle zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını, öte yandan dava açılması için gerekli makul sürenin dolduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI (1)
Tavşanlı 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin, 10.11.2014 gün, 2014/1026 Esas, 2014/710 Karar sayılı kararında, tapusuz taşınmazın tescili isteğiyle açılan eldeki dava yönünden, yörede kadastro tespit işlemlerinin yapıldığı tarih göz önüne alındığında makul sürenin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA İLAMI
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yerel Mahkemenin sözü edilen kararına karşı yasal süresi içerisinde davacı tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Gerekçe ve Sonuç
Yargıtay (kapatılan)16. Hukuk Dairesi 10.03.2016 gün, 2015/5741 Esas, 2016/2443 Karar sayılı kararında özetle, "Davacının, kadastro sırasında adına tespit edilen 283 ada 21 parsel sayılı taşınmaz ile komşu 283 ada 22 parsel sayılı taşınmaz arasında tescil harici kalan yerin adına tescili istemiyle, kadastrodan önceki nedenlere dayanarak dava açtığı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 36. maddesi uyarınca herkes, yargı mercileri önünde hak arama özgürlüğüne sahip olup, bu özgürlüğün en yaygın kullanılma şekli dava açma hakkı olduğu, Yine Anayasamızın 13. maddesi uyarınca, “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir" hükmünün düzenlendiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde, kadastro sırasında haklarında tutanak düzenlenen taşınmazlar yönünden, kadastrodan önceki nedenlere dayanılarak dava açma hakkı 10 yıl ile sınırlanmış ise de, kadastro sırasında haklarında kadastro tutanağı düzenlenmeyen taşınmazlar yönünden kadastrodan önceki nedenlere dayanılarak dava açma hakkını sınırlayan herhangi bir yasa hükmünün bulunmadığı, davacı, kadastro sırasında hakkında tutanak düzenlenmeyen taşınmaz bölümü yönünden dava açtığına göre, mahkemece işin esasına girilip, yasal ilanlar yapıldıktan sonra iddia ve savunma çerçevesinde deliller toplanarak neticesine göre bir karar verilmek gerekirken, yasal olmayan gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu" gereğine değinilmiştir.
V. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI (2)
Tavşanlı 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin, 13.05.2019 gün, 2016/711 Esas 2019/246 Karar sayılı kararında, çekişmeli taşınmaz üzerinde davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 85,38 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın, komşusu 283 ada 21 parsel sayılı taşınmaza eklenmesi suretiyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içinde, davalı Hazine tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine, çekişmeli taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufunda olduğunu bu nedenle zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını, öte yandan dava açılması için gerekli makul sürenin dolduğunu belirterek, re’sen tespit edilecek yönlerde göz önüne alınarak kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yörede yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili isteğinden ibarettir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. "
3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. "
3.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun ve 17. maddesi, "– Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir." hükümlerini içermektedir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (V) numaralı bendinde yer verilen yerel mahkeme kararının gerekçesinde belirtilen yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Davalı Hazine vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.