"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne ilişkin verilen karar, davalılar Hazine ve ... vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili, zeminde olmamasına rağmen kendilerine ait 108 ada 54 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının kadastro çalışmaları sırasında boşluk olarak bırakıldığını, bu boşluğun bırakılmasına kadastro sırasında tutanak bilirkişisi olarak görev yapan ...' in neden olduğunu, hakkı olmadığı halde kendi taşınmazına yol ve park yeri sağlamaya çalıştığını, dava konusu boşluğun davacı tarafa ait taşınmaza kadastro sırasında uygulanan tapu kaydı kapsamında kaldığını, harici ve rızai taksim neticesinde davacıların babalarının ölümü ile davacılara kaldığını, 108 ada 50 parsel ile tek parça halindeki boşluğun davacıların zilyet ve tasarrufunda olduğunu, dava konusu parselin 108 ada 50 parsel yönündeki sınırının hatalı tespit gördüğünü ileri sürerek, sınır ve yüzölçümlerinin gerçek duruma göre düzeltilerek tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili, 30.04.2019 tarihinde yapılan keşifte daha önceki bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısım içinde bulunan ve fen bilirkişisine gösterdiği kısma ilişkin bir talebinin olmadığını beyan etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine, davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, davacıların taleplerinin açık ve anlaşılır olmadığını, davacıların malik oldukları 108 ada 54 parsel ile davalı ...'in malik olduğu 108 ada 50 parselin evveliyatında bir bütün olduğunu, müvekkilinin babası İhsan ile davacıların dedesi ...'in dava konusu kısmı yol olarak bırakmak suretiyle harici ve rızai taksim neticesinde taşınmazı böldüklerini, yapılan bu taksime göre 50 parselin davalı ...'in babası İhsan'a, 54 parselin ise davacıların dedesi ...' e kaldığını, davacı tarafın da bu taksimi kabul ettiğini, söz konusu taşınmazlar ve yol olarak bırakılan kısmın o tarihten bu yana çekişmesiz ve kesintisiz olarak kullanıldığını, iddianın doğru olmadığını, 50 yılı aşkın bir süredir yol olarak kullanıldığının, bütün köylü tarafından bilindiğini, zira 108 ada 51, 52 ve 53 parsel sayılı taşınmazlar da 50 ve 54 parsel sayılı taşınmazlar ile tek parça halinde iken üzerine çeşme, cami lojmanı ve lavabo yapıldığını ve tarafların ortak iradesi ile köy tüzel kişiliği adına bırakıldığını, ayrıca davalı ...'in tutanak bilirkişi olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Vakfıkebir Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 09/04/2015 tarihli ve 2014/72 E., 2015/258 K. sayılı kararıyla; kadastro sırasında tespit yapılırken dosyaya ibraz edilen 03/11/2014 tarihli fen bilirkişi raporunda kırmızıya taralı olarak gösterilen kısmın boşluk olarak bırakıldığı, keşif mahallinde dinlenen tüm bilirkişi beyanlarından krokisinde boşluk olarak bırakılan alanın 108 ada 54 parsel sayılı taşınmaz maliklerinin kullanımında olan yerlerden olduğu, davacılardan ... tarafından alana beton dökülmek suretiyle tasarrufta bulunulduğu, keşif mahallinde gözlemlendiği üzere krokide boşluk olarak bırakılan yerin köy halkının ortaklaşa yararlandığı orta malı vasfında olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 108 ada 50 parsel sayılı taşınmaz ile davacılara ait aynı yer ve mevkiide bulunan 108 ada 54 parsel arasında kalan ve krokisinde boşluk olarak gösterilen alanın fen bilirkişisi ... ile ...'ün 03/11/2014 tarihli raporunda (A) harfli kırmızıya taralı olarak gösterilen şekilde iptali ile iptal edilen 75,14 m²'lik alanın davacılara ait 108 ada 54 parsel sayılı taşınmazın alanına eklenmek suretiyle sınır ve yüzölçümünün 3.400,75 m² olarak düzeltilmesine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine ve ... temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 12/06/2017 tarihli ve 2015/11195 E., 2017/4459 K. sayılı kararıyla; “...davanın, davacıların maliki olduğu 108 ada 54 parsel sayılı taşınmaza komşu 108 ada 50 parselin sınırında bulunan ve kadastro tespiti sırasında boşluk olarak bırakılan taşınmaz bölümünün adlarına tescili istemine yönelik TMK’nın 713/1., 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil isteğine ilişkin olduğu, ne var ki, mahkemece davanın niteliği konusunda hataya düşülerek, kadastro öncesi sebeplere dayalı sınır ve yüzölçümü tashihine ilişkin dava olarak nitelendirilip ve bu hatalı değerlendirme ve eksik araştırma yapılarak hüküm kurulduğu, hal böyle olunca; sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle TMK'nın 713/3. maddesi uyarınca bu nitelikteki davalarda Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişiliğine husumet yöneltilmesi gerektiğinden Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na husumet yaygınlaştırılıp dava dilekçesi ve duruşma günü yöntemine uygun şekilde tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanması, bundan sonra, Mahkemece gazete ile bir defa ve taşınmazın bulunduğu yerde uygun araç ve aralıklarla en az üç defa olmak üzere yasal ilanlar yaptırılması; çekişmeli taşınmazın tespit harici bırakılma nedeni Kadastro Müdürlüğünden sorulması; mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle; HMK'nın 31. maddesinde düzenlenen hakimin davayı aydınlatma görevi kapsamında taraflara gerektiğinde yeni tanık bildirme hakkının hatırlatılarak; tarafların bildirmiş olduğu tanıklar ile ziraat ve fen bilirkişi heyeti aracılığıyla keşif yapılması” gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Vakfıkebir Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 22/05/2019 tarihli ve 2017/666 E., 2019/312 K. sayılı kararıyla; keşif mahallinde davacı vekilinin fen bilirkişisinin raporunda gösterilen 8,65 m2'lik alana ilişkin talebinden vazgeçtiği, davaya konu alanın fen bilirkişi raporunda (K1) ve (K2) ile gösterildiği ve keşif mahallinde dinlenilen tanık, mahalli bilirkişi anlatımları bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davaya konu alanların evveliyatında harman yeri olarak kullanıldığı, keşif mahallinde gözlemlendiği üzere krokide boşluk olarak bırakılan yerin köy halkının ortaklaşa yararlandığı orta malı vasfında olmadığı ve davacı tarafın kullanımında olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 108 ada 50 parsel taşınmaz ile davacılara ait aynı yer ve mevkii 108 ada 54 parsel arasında kalan ve krokisinde boşluk olarak gösterilen alanın fen bilirkişisi ...'ın 02/05/2019 havale tarihli raporunda (K1) ile gösterilen 50,63 ve (K2) ile gösterilen 15,86 m2'lik kısmının iptali ile iptal edilen toplam 66,49 m2'lik alanın davacılara ait 108 ada 54 parsel sayılı taşınmazın alanına eklenilmesine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar Hazine ve ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili, hükme dayanak bilirkişi raporunun eksik inceleme ile tanzim edildiğini ileri sürerek, mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.
Davalı ... vekili, davalı ...’e husumet yöneltilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, makul sürede açılmadığından davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, dava konusu alanın taraflarca ortaklaşa kullanıldığını ve her iki tarafın zilyetliğinde olduğunu ileri sürerek, mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davacıların maliki olduğu 108 ada 54 parsel sayılı taşınmaza komşu 108 ada 50 parselin sınırında bulunan ve kadastro tespiti sırasında boşluk olarak bırakılan taşınmaz bölümünün TMK’nın 713/1., 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti başlıklı 14. maddesinde “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. (Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 - 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.”
İhya edilen taşınmaz mallar başlıklı 17. maddesinde “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14'üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun olağanüstü zamanaşımı başlıklı 713. maddesinin birinci fıkrasında “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”
6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun 297. maddesinin 2. fıkrasında “(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Davadan feragat başlıklı 307. maddesinde “Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.” düzenlemeleri yer almaktadır.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Mahkemece verilen karar infaza elverişli olmadığı gibi, davacılar vekilinin 30.04.2019 tarihinde yapılan keşifte daha önceki bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısma ilişkin bir talebinin olmadığını beyan etmesi karşısında bu beyanın feragat anlamına gelip gelmediği hususu aydınlığa kavuşturulmadan davanın tam kabulü yönünde karar verilmiş olması da hatalıdır.
6.3.2. Şöyle ki; davacılar vekili 30.04.2019 tarihinde yapılan keşifte daha önceki bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısım içinde bulunan ve fen bilirkişisine gösterdiği kısma ilişkin bir talebinin olmadığını beyan etmiş, mahkemece davacılar vekiline beyanı açıklattırılarak, feragat iradesi bulunup bulunmadığı belirlenmeden bu beyan doğrultusunda hazırlanan fen bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle (K1) ve (K2) ile gösterilen taşınmaz bölümleri yönünden tam kabul kararı verilmiştir. Yine, HMK'nın 297/2. maddesi gereğince hakim, yargılama sonunda, davacının talebinin kapsamını da dikkate alarak taraflara yüklenen hak ve borçları açıkça gösterir ve infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde hüküm kurmakla yükümlüdür. Çekişmeli taşınmaz bölümü tescil harici bırakılan yer olup, tapu kaydı bulunmadığına göre infazda tereddüt oluşturacak şekilde "(K1) ile gösterilen 50,63 ve (K2) ile gösterilen 15,86 m2'lik kısmın iptaline" karar verilmesi de isabetsizdir.
6.3.3. Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dava, TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir. Bu nitelikteki davalarda, 4721 sayılı TMK'nın 713/3. maddesi gereğince Hazine yanında ilgili kamu tüzel kişiliklerine de husumet yöneltilmesi zorunlu olup, eldeki dava, Hazine ve Sekmenli Köyü Tüzel Kişiliği ile ... aleyhine açılmış olup, davalı ...’in eldeki davada taraf sıfatı bulunmamaktadır. Bu nedenle, davalı ... aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken bu hususun göz ardı edilmesi de isabetsizdir.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davalılar Hazine ve ... vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın istek halinde davalı ...’e iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.