"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istekli açılan davanın yapılan yargılaması sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın davalı ... yönünden reddine, davalı ... yönünden kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı ... tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş, ancak harcı yatırılmadığından Yerel Mahkemenin ek kararı ile istinaf başvurusu reddedilmiş, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun ise Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı davalı ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz isteğinde bulunulduğu anlaşıldığından, dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar ... ve ..., çekişmeli 106 ... 4, 153 ... 6, 159, 154 ... 80, 160 ... 37 parsel sayılı taşınmazların kadastro sırasında davalılar ... adına, 142 ... 168 , 142 ... 252, 135 ... 10 , 126 ... 20, 135 ... 24, 136 ... 120, 136 ... 86, 115 ... 15, 154 ... 7, 156 ... 14, 156 ... 26, 157 ... 11, 157 ... 3, 173 ... 38 parsel sayılı taşınmazların ise ... adına tespit ve tescil edildiğini, ... adına tescil edilen taşınmazların bilerek ve isteyerek davacılar zararına kayden adı geçen davalı ... tarafından diğer davalı ...’e devredildiğini, sözü edilen taşınmazların tamamının müşterek muris ... ...’dan intikal eden yerlerden olduğunu, yapılan kadastro tespiti ve devirler ile yasal miras paylarının ket edildiğini ileri sürerek miras yoluyla gelen hakka dayalı olarak tapu iptali ve miras payları oranında adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır.
II. CEVAP
1- Davalı ... cevap dilekçesinde; dava konusu edilen taşınmazlardan 106/4 parsel, 153/6 parsel, 153/159 parsel, 154/80 parsel, 160/37 parsel sayılı taşınmazların annesi ve babasına baktığı için kendisine bırakılmış olan yerler olduğunu, 164/59 parsel, 166/73 parsel, 164/60 parsel, 166 ... 74 parsel, 164/34 parsel sayılı taşınmazların ise aynı saiklerle davacılara bırakıldığını, annesi muris ...'nın vefatından sonra babası ... ...'ya halen kendisinin baktığını, dava konusu edilen 14 adet diğer taşınmaz ise 2017 yılında bedeli mukabilinde, ölünceye kadar maddi ve manevi fedakarlığı karşılığında diğer davalı ... tarafından kendisine devredildiğini ve bedeli mukabilinde satın alınan yerler olduğunu, diğer taraftan dava konusu edilen taşınmazlardan 153/159 parsel, 142/168 parsel sayılı taşınmazların, evveliyatında babası ...'nın annesi ... ... 'ya ait olan ve ondan intikal eden taşınmazlar olduğunu, davacıların kötü niyetli olduğunu anneleri ve babalarının atalarından kalmış olan malların taksim ve paylaştırılmasının kadastro tespitinden çok önceki yıllarda anne ve babaları tarafından bizzat yapıldığını bu durumun davacılar tarafından bilindiğini, kadastro tespit ve tescil işlemlerinin ise bu paylaştırmaya uygun olarak yapıldığını, kadastro sırasında davacılar adına taşınmaz tespit ve tescil işlemleri yapılmış olmasının taksim ve paylaşıma delalet olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
2- Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davada ...’nın taraf ehliyetinin ve davalı sıfatının bulunmadığını, davalının maliki olduğu 14 adet taşınmazı 2017 yılında bedeli mukabilinde ölünceye kadar bakma vaadi ile maddi ve manevi fedakarlığı karşısında diğer davalı olan oğlu ...'ya devrettiğini, söz edilen diğer 5 adet taşınmazın da ise en başından beri tapu malikinin davalı ... olduğunu, tapu iptali ve tescil talebiyle açılan işbu davanın tapu malikine tevcih edilmesi gerektiğini, davanın öncelikle dava şartları yokluğu nedeniyle reddini talep ettiğini, dava konusu edilen taşınmazlardan 153/159 parsel ve 142/168 parsel sayılı taşınmazların müşterek muris ... ve onun miras bırakanın üst soyu ile hiçbir ilgisi olmadığını, dava konusu diğer taşınmazlar ile dava konusu dışındaki 5 adet tapulu taşınmazın muris ...'nın babası olan ... ...'ya ait olan taşınmazlar olduğunu, ... ...' nın ise davalı ...’yı evlatlığı olarak almış olduğundan ... ...'nın ölümünden sonra davalı ... ile muris ...’nın diğer mirasçılarının, ...’dan kalan yerleri 1960 yılında aralarında paylaştıklarını, taksime uygun biçimde davalı ...’e intikal eden taşınmazların uzun yıllar ...’nın tasarrufunda bulunduğunu, ardından davalı ...’in sağlığında bu yerlerin oğlu olan diğer davalı ...’ya bakım ödevinin karşılığı olarak bırakıldığını, belirtilen taksimat ve paylaştırma hususunda bir yanlışlık ve hukuka aykırılık bulunmadığını, kadastro tespitlerinde bilirkişi olarak davalı ...’in kadastro tespit elemanlarını yanılttığı şeklinde iddiaların ise esasa aykırı ve aksi ispatlanamayacak olan yersiz iddialar olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Kargı Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.12.2018 tarihli ve 2018/43 E., 2018/149 K. sayılı kararıyla; mahallinde dinlenen mahalli bilirkişiler ile davacı tanık beyanlarının dava konusu taşınmazların tarafların ortak murisi olan ... ...’dan intikal eden yerlerden olduğu, ... ...’ya ise babasından kaldığı yönündeki beyanlar dikkate alındığında davacının iddiasını ispat ettiği anlaşıldığından davanın kabulüne karar verildiği açıklanmak suretiyle;
1- Davalı ... yönünden husumet nedeniyle davanın reddine,
2- Davalı ... yönünden davanın kabulü ile taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacılar lehine miras payları oranında tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içinde, davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş, öte yandan davalı ... süresi içerisinde istinaf harcını ikmal etmediğinden Yerel Mahkeme tarafından verilen ek karar ile istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
2. İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili süresinde verdiği istinaf dilekçesi ile davacılar tarafından davalılar aleyhine Kargı ilçesi, ... köyünde kain, 19 adet taşınmaz için açmış olduğu davanın, davalılardan ... yönünden kabulüne hükmedilirken, davalı ... yönünden ise anlaşılamaz bir gerekçe ile husumet yokluğu nedeniyle reddedildiğini, dava dosyasına yansıyan tüm delillerin cümlesinden açıkça anlaşılacağı gibi, davalı ...’nın kadastro tespiti sırasında tutanak bilirkişisi olması nedeniyle, aslında eşi ... ...’ya ait davaya konu edilen 19 adet taşınmazın, 5 adedini diğer davalı ... adına tahdit ve tespit ettirdiği gibi, geriye kalan 14 adet taşınmazı ise haksız olarak kendi adına tahdit ve tespit ettirdiğini, davalı ...’nın ardından kendi adına tahdit ve tespit gören 14 adet taşınmazı da, 22.12.2017 tarihli ve 2169 yevmiye numaralı tapu işlemi ile sırf davacı kızlarından mal kaçırmak amacıyla diğer davalı ...’ya devrederek, haksız tutum ve davranışları sonucu açıkça iş bu davanın açılmasına sebebiyet verdiğini, bu nedenle iş bu davada, asıl kusurlu yanın davalı ... olduğunu belirterek davanın yalnızca diğer davalı ... yönünden kabulüne hükmedilip, davalı ... yönünden husumet nedeniyle reddedilmesini isabetli olmadığını ileri sürerek, kararı istinaf etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 30.12.2019 tarihli ve 2019/1322 E., 2019/2349 K. sayılı kararıyla dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, çekişmeli taşınmazların hiç birinde davalı ...'nın malik olmadığının çekişmeli taşınmazlara ait tapu kayıtlarından anlaşılmasına göre davalı ... yönünden davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davalı ... tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı ... temyiz dilekçesinde; dava konusu edilen taşınmazlardan 106/4 parsel, 153/6 parsel, 153/159 parsel, 154/80 parsel, 160/37 parsel sayılı taşınmazların annesi ve babasına baktığı için kendisine bırakılmış olan yerler olduğunu, 164/59 parsel, 166/73 parsel, 164/60 parsel, 166 ... 74 parsel, 164/34 parsel sayılı taşınmazların ise aynı saiklerle davacılara bırakıldığını, dava konusu edilen 14 adet diğer taşınmazın ise 2017 yılında bedeli mukabilinde ... tarafından kendisine devredildiğini, davacıların kötü niyetli olduğunu anneleri ve babalarının atalarından kalmış olan malların taksim ve paylaştırılmasının kadastro tespitinden çok önceki yıllarda anne ve babaları tarafından bizzat yapıldığını bu durumun davacılar tarafından bilindiğini, kadastro tespit ve tescil işlemlerinin ise bu paylaştırmaya uygun olarak yapıldığını, kadastro sırasında davacılar adına taşınmaz tespit ve tescil işlemleri yapılmış olmasının taksim ve paylaşıma delalet olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi miras yoluyla intikal eden hakka dayalı tapu iptali ve tescili isteğinden ibarettir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. HMK’nın "Harç ve giderlerin yatırılması" başlıklı 344. maddesi hükmü uyarınca
"(1) İstinaf dilekçesi verilirken, istinaf kanun yoluna başvuru harcı ve tebliğ giderleri de dâhil olmak üzere tüm giderler ödenir. Bunların hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi hâlde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı olarak bildirilir. Verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verir. Bu karara karşı istinaf yoluna başvurulması hâlinde, 346. maddenin ikinci fıkrası hükmü kıyas yoluyla uygulanır." düzenlemesine yer verilmiş,
3.2.2. 6100 sayılı HMK'nın 361. maddesinde “(1) Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen temyizi kabil nihai kararlar ile hakem kararlarının iptali talebi üzerine verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir. (2) Davada haklı çıkmış olan taraf da hukuki yararı bulunmak şartıyla temyiz yoluna başvurabilir.” düzenlemesine yer verilmiştir
3.3. Değerlendirme
Hemen belirtilmelidir ki, 6100 sayılı HMK'nın 361. maddesi uyarınca kural olarak istinaf yoluna başvurmayan tarafın temyiz yoluna başvuramayacağı, ancak hukuki yararının bulunması halinde kararı temyiz edebileceği açıktır. Bir başka deyişle, istinaf yoluna başvurmayan taraf, diğer tarafın istinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesi tarafından aleyhine hüküm kurulması halinde temyiz yoluna gidebilecektir.
Somut olayda, İlk Derece Mahkemesinin aleyhine verdiği kabul kararına karşı davalı ... tarafından istinaf başvurusunun bulunulduğu, ancak başvuru sırasında adı geçen davalının maktu istinaf harcı yatırdığı, bunun üzerine davalının nispi istinaf harcını ikmal etmesi hususunda 15.04.2019 tarihli muhtıra tanzim edildiği, muhtıranın adı geçen tarafa tebliğ edildiği halde istinaf harcının süresi içerisinde tamamlanmadığı bu nedenle Yerel Mahkemenin 25.12.2018 tarihli ek kararı ile davalı ...’nın istinaf başvurusunun HMK’nın 344. maddesi uyarınca reddine karar verildiği, bu kararın da davalıya usulüne uygun olarak tebliğ olunduğu, ancak davalının ek karar aleyhine kanun yoluna başvurmadığı, davacıların istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle iken, Yerel Mahkeme kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusu noksan harç nedeniyle reddedilen davalı tarafın, istinaf kararı ile aleyhine yeni bir durum da yaratılmadığına göre temyiz yoluna başvuramayacağı kuşkusuzdur.
VI. SONUÇ
Yukarıda belirtilen nedenlerle davalı ...’nın temyiz dilekçesinin REDDİNE, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 17/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.