Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4419 E. 2022/2905 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tapuya tescil edilip edilmeyeceğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece kısa kararda davanın kabulüne karar verildikten sonra aynı oturumda davanın reddine karar verilmesinin ve gerekçeli kararın da davanın kabulüne ilişkin olarak yazılmasının kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturduğu, bu durumun yargılamanın aleniyetine aykırılık teşkil ettiği ve hükmün infazını mümkün kılmadığı gözetilerek, 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tapuya tescili istemiyle açılan davanın yapılan yargılaması sonucunda, Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendiği, gereği görüşüldü:

I. DAVA

Davacı ... dava dilekçesinde hudutlarını belirttiği kadastro sırasında tespit harici bırakılan çekişmeli taşınmazı önceki zilyedi eşinden devralmak suretiyle eklemeli biçimde uzun yıllardır malik sıfatıyla zilyet ettiği iddiasıyla imar ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak tapuya kayıt ve tescil isteğinde bulunmuştur.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde, çekişmeli taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu ve zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini, davacı yararına mülk edinme koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı ... cevap dilekçesinde 6360 sayılı Yasa uyarınca davalı ... Belediyesi aleyhine husumet yöneltilemeyeceği, ilçe belediyelerinin tüzel kişiliği devam ettiğinden davalı ... Belediyesinin davanın tarafı olmadığı, işin esasına ilişkin olarak ise dava konusu taşınmaz yönünden imar ihya suretiyle kazanım koşullarının davacı yararına oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 03.12.2015 tarihli ve 2014/270 E., 2015/594 K. sayılı kararıyla; çekişmeli taşınmazın kadastro tespit çalışmaları sırasında taşlık, kayalık, çalılık yerlerden olduğundan bahisle tescil harici bırakıldığı, ancak dava konusu taşınmazın dava tarihinden geriye doğru 55-60 yıllık tarım arazisi olduğu, davacı tarafından üzerine ev inşa edildiği, meyve ağaçları dikildiği, üzerindeki ağaçların 25-30 yaşlarında meyve ağaçları olduğu, dava konusu taşınmazın öncesinde ...a ait bir taşınmaz olup ondan oğlu ...'a intikal ettiği, ...'dan ise davacının 20-25 sene kadar önce taşınmazı satın aldığı, eklemeli zilyetlik yoluyla dava konusu taşınmaza 55-60 yıldır zilyet olduğu, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan orman, mera yaylak kışlak, taşlık kayalık çalılık, köy meydanı gibi taşınmazlardan olmadığı özel mülkiyete konu taşınmazlardan olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 826.75 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın davacı... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

Mahkemenin 16.02.2016 tarihli tashih şerhi ile, hüküm kısmının 1 numaralı bendinde "...taşınmazın davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, rapor ve krokinin kararın ekinden sayılmasına" şeklinde yazılması gerekirken UYAP sisteminin kayıt etmemesi ve maddi hata sonucunda önceki şablondan alındığı gibi kalarak "...taşınmazın ev ve bahçe niteliği ile davacı ...oğlu 1952 doğumlu... adına tapuya kayıt ve tesciline, rapor ve krokinin kararın ekinden sayılmasına" yazıldığı anlaşılmakla, 03/12/2015 tarih ve 2014/270 Esas, 2015/594 Karar sayılı kararın; hüküm kısmının 1 numaralı bendinin "...taşınmazın davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, rapor ve krokinin kararın ekinden sayılmasına" şeklinde düzeltilmesine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde, çekişmeli taşınmazın kadastro sırasında hangi nedenle tespit harici bırakıldığının belirlenmediği, tespit dışı bırakma işleminin de bir kadastro işlemi olduğu, bu nitelikte yerlerin Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması sebebiyle olağanüstü zamanaşımı yoluyla kazanılmasının mümkün olmadığı, hüküm kurmak için yeterli araştırma yapılmadan sonuca varıldığı gerekçesiyle kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan çekişmeli taşınmazın davacı adına tescili isteğinden ibarettir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."

3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir."

3.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, "–Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.’’ hükümlerini içermektedir.

3.2.4. Bilindiği üzere, tarafların tüm delilleri toplanıp, incelendikten ve HMK'nın 186. maddesine göre, son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, aynı Yasa'nın 297. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte yazması ve hüküm sonucunu 294. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. HMK'nın 297. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyeti ve hukuki varlık kazanan kısa karara uygun olarak gerekçeli kararın yazılması zorunludur. Hakim, kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan el çekmiş olup, gerekçeli kararını da bu kısa karar ile çelişmeyecek şekilde yazması gerekmektedir. Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili ya da farklı olması yargılamanın aleniyetine, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa'nın 141. maddesi ile HMK'nın yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca, anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksi düşünce ve uygulama yargının, hakimin ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile bağdaşmaz.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Hemen belirtilmelidir ki; mahkeme kararları gerekçesi ve hüküm fıkrası ile bir bütün olup, gerekçe ile hüküm sonucu arasında açık bir çelişkinin bulunmaması asıldır. Gerekçede gösterilen nedenlerle hüküm kısmı birbirine uymuyorsa bu çelişki yaratır. Kararların farklı ve çelişkili olması mahkemelere olan güven ilkesini zedeler.

3.3.2. Somut olayda Mahkemece, kısa kararda davanın kabulüne karar verildiği belirtildikten sonra karar okunup tefhim edilmeden, bu kez aynı oturumda davanın reddine karar verildiği zapta geçirilmiş, hükümde ise davanın kabulüne karar verilerek, hem kısa kararın kendi içerisinde çelişki yaratılmış, hem de kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılmıştır.

3.3.3. Hâl böyle olunca, tefhim edilen ve duruşma tutanağına geçirilen hüküm sonucu ile gerekçeli karar arasındaki aykırılık diğer yönler incelenmeden tek başına bozma sebebi sayılacağından, 10.04.1992 tarihli 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gözetilerek yeniden karar oluşturmak üzere hükmün bozulması gerektiği gibi, mevcut halde hükmün infazı da hasıl olan tereddütler nedeniyle mümkün görünmemektedir.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.