"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : URLA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tespit harici bırakılan taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, ..... ilçesi, ..... Mahallesinde bulunan, 1595, 1605, 151, 1582 ve 1580 sayılı kadastro parselleri ile çevrili yaklaşık 5.000 m² yüzölçümlü, tarla vasıflı taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, öncesinde davacının babası tarafından kullanılmakta iken, 1991 yılından beri davacının malik sıfatıyla zilyet ve tasarrufunda olduğunu, taşınmazın imar-ihya edildiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz üzerinde davacının zilyetliğini kanıtlayacak muhdesat bulunmadığını, zeytin ağaçlarının yeni dikilmiş olduğunu, bir adet meşe palamudu, üç yetişkin zeytin ağacı ile çok sayıda çam ağacının olduğunu belirterek, davacının davasının reddiyle; taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Yargılama aşamasında davaya dahil edilen davalı ... Başknlığı vekili ile İzmir Büyükşehir Belediye vekili aşamalardaki beyanlarında, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Urla Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/06/2019 tarihli 2015/426 E., 2019/386 K. sayılı kararıyla, davacı tarafın davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine, taşınmazın ham toprak vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin gerekçeli kararında hava fotoğraflarından bahsedilmekte ise de, 02/11/2017 ve 12/12/2017 tarihli bilirkişi raporlarında belirtildiği üzere dava konusu taşınmaza ilişkin hava fotoğraflarına ulaşılamadığını, bilirkişi raporunda bahsedilen fotoğrafların google earth programında var olan uydu fotoğrafları olduğunu, bu fotoğrafların en eskisinin ise 2005 yılına ait olduğunu, bilirkişilerin 2005 yılından önceki fotoğraflara ulaşamadıklarından, zilyetliğin 20 yıl boyunca devam edip etmediği hususunda yeterli kanıya varamadıklarını bildirdiklerini, mahkemenin sadece bu beyana dayalı olarak davanın reddine karar verdiğini, zilyetliğe ilişkin diğer delillerin, tanık beyanlarının dikkate alınmadığını belirterek ret kararının kaldırılarak, davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 09/07/2020 tarihli ve 2019/1521 Esas, 2020/570 Karar sayılı kararıyla, dava konusu taşınmazın 2005 yılı itibariyle imar-ihyasının tamamlanmadığı, üzerinde ekonomik amacına uygun zilyetlik bulunmadığı, keşif günü itibariyle ham toprak vasfında olduğu, dava tarihi itibariyle, davacı lehine imar-ihya ve 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği koşullarının oluşmadığı, bununla birlikte, orman sayılmayan, mera olarak tahsis edilmeyen, tescile tabi yerlerden olduğu belirtilerek mahkemece, davacının davasının reddi ile taşınmazın ham toprak vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığını ancak, hüküm fıkrasında taşınmazın bulunduğu yer bilgileri ile yüz ölçümü gösterilmeden, hükme esas alınan bilirkişi raporuna atıf yapılmadan, raporun ve eki krokinin kararın eki sayılmadan, infazda tereddüte ve kamu düzenine aykırılık oluşturacak şekilde, Hazine adına tescil kararı verilmesinde isabet bulunmadığı, eksikliği tespit edilen hususların, yeniden yargılama yapılmadan giderilmesinin mümkün olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf itirazlarının açıklanan yönlerden kabulü ile, ...nın 353/1-b/2. ve 355. maddesi uyarınca mahkeme kararının kaldırılmasına; davacının davasının reddine, davalı Hazinenin talebinin TMK.nın 713/6. maddesi uyarınca kabulüne, 02/11/2017 tarihli fen bilirkişi raporu ve eki krokisinde (A) harfi ile gösterilen 5.537,89 m² yüzölçümlü taşınmazın, 3402 sayılı Yasa'nın 18. maddesi uyarınca ham toprak vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, Yerel Mahkeme ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçelerindeki taleplerini tekrar ve re'sen araştırılacak sebeplerle ret kararının hükmen bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava konusu Urla ilçesi, Barbaros Mahallesinde bulunan, 5.537,90 m² yüzölçümlü taşınmazın, yörede 1971 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında "tapulama harici alan" olarak bırakıldığı, kadastro paftasında cebel ibaresinin yazılı olduğu anlaşılmıştır.
Dava; kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan dava konusu taşınmazın imar ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği hükümlerine dayalı olarak 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1. maddesi ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddeleri uyarınca tescili istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
6100 sayılı HMK’nın 190/1. maddesinde; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesinde; ‘’Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. ‘’
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesinde; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.” hükümleri düzenlenmiştir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre (IV/3.) numaralı paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 26.30 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına, 04/10/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.