"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Kabul
Taraflar arasında Mahkemesinde görülen tapusuz taşınmaz tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı ... Hazinesi vekili tarafından süresinde temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, Kars ili, Sarıkamış ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan, 4.688,82 m2 miktarlı, 153 ada 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazlara komşu olan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaza 40 yıldır nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla zilyet olduğunu ileri sürerek taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup, özel mülkiyete konu olamayacağını, davacı adına tesciline imkan bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Sarıkamış Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.02.2015 tarihli ve 2014/212 Esas, 2015/206 Karar sayılı kararıyla, çekişmeli taşınmazın bulunduğu bölgede, kadastro çalışmalarının tamamlandığı 2007 yılından dava tarihine kadar geçen süre içinde hak arama yoluna başvurulmadığı, böylece davanın makul sürede açılmadığı gibi tespit tarihinden itibaren 20 yıllık iktisap süresinin de dolmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi’nin 07.03.2019 tarihli ve 2016/5997 Esas, 2019/1482 Karar sayılı kararıyla, "...Yasalarımızda hakkında tutanak düzenlenmeyen taşınmazlarla ilgili kadastro öncesi nedenlere dayanarak dava açılmasını süre yönünden kısıtlayan bir düzenleme bulunmamaktadır. Davacı da kadastrodan önceki nedene dayanarak dava açmıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde yazılı 10 yıllık sınırlama, hakkında kadastro tutanağı düzenlenen taşınmazlara ilişkindir. Hal böyle olunca, mahkemece davanın esasına girilip iddia ve savunma doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz..” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu, iddianın ispat edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... Hazinesi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı ... Hazinesi vekili temyiz dilekçesinde özetle; yetersiz bilirkişi raporları esas alınarak hüküm kurulduğunu, dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğundan, zilyetlik ile kazanımının mümkün olmadığını, ayrıca Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerinde öngörülen zilyetlik koşullarının oluşmadığını, taşınmazın uzun yıllar davacı tarafça kullanılmadığını, hükme dayanak yapılan bilirkişilerin yaşları dikkate alındığında dava konusu taşınmazın iktisap sağlayan süreye ilişkin zilyetliğini bilmelerinin mümkün olmadığını, Kadastro Kanunu'nun 14. ve 46. maddeleri uyarınca mülk edinme koşullarının yeterince araştırılmadığını, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca mal tespit edilip, edilmediğinin yeterince araştırılmadığını, dava konusu taşınmazın komşu parsellerinin niteliklerinin tespit edilmediğini, eksik araştırma ile hüküm kurulmasının doğru olmadığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği hukuki sebebine dayalı olarak 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 713/1. ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.” hükümlerini içermektedir.
3. Değerlendirme
1. Mahkemece, (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü üzerinde davacı lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
2. Bilindiği üzere, öncesi boş (hali) olan taşınmazların 20 yılı aşkın süre ile ekonomik amaca uygun şekilde ve malik sıfatı ile kullanılması halinde zilyedince iktisabı mümkün olmakla beraber, evveliyatı taşlık, kayalık, çalılık gibi yerlerin imar ve ihya edilmeksizin iktisabı olanaksızdır. Bu nedenle de, tescili istenilen yerlerin önceki niteliğinin belirlenmesi zorunludur. Ne var ki; Mahkemece, çekişmeli taşınmaz bölümünün öncesinin ne olduğu araştırılmadığı gibi, kadastro sırasında tespit harici bırakılma nedeni de Kadastro Müdürlüğünden sorulmuş olmasına rağmen, bu hususa cevap verilmemiş, taşınmazın tespit harici bırakılma nedeni belirlenmemiştir. Bunun yanında, komşu taşınmazlara ilişkin kamulaştırma davaları bulunmakta olup, dava konusu taşınmazın kamulaştırma planı kapsamında kalıp kalmadığı araştırılmamıştır.
3. Ayrıca, davacının Kadastro Kanunu'nun 14. ve TMK'nın 713. maddesi uyarınca kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak tescil davası açmış olduğu gözetilerek, davacı adına aynı bölgede belgesizden zilyetlik yoluyla tespit veya tescil edilen taşınmaz bulunup bulunmadığı araştırılmadan ve 4721 sayılı TMK'nın 713/4 ve 5 maddeleri gereğince gerekli ilanlar yapılmadan sonuca gidilmiştir.
4. Hâl böyle olunca, dava konusu taşınmazın tescil harici bırakılma nedeninin Tapu ve Kadastro Müdürlüğünden sorulması, 4721 sayılı TMK'nın 713/4 ve 5. maddeleri gereğince gerekli ilanların yapılması, davacı tarafça senetsizden edinilen taşınmazların kadastro tutanakları ve tapu kayıtlarının dosya arasına alınması, belgesiz zilyetlik yoluyla sulu arazide 40 dönüm, kuru arazide 100 dönüm taşınmaz edinilebileceği gözetilerek, davacının senetsizden edindiği taşınmazların sulu ve kuru arazi ayrımı ve oranlaması yapılmak suretiyle davacının belgesiz zilyetlik yoluyla edinilebileceği taşınmaz miktarının belirlenmesi, dava konusu taşınmazın kamulaştırma planı kapsamında kalıp kalmadığının değerlendirilmesi, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek, taşınmazın 3402 sayılı Yasa'nın 14 ve 17. maddesinde öngörülen koşulların davacı taraf yararına gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi, taşınmaz kamulaştırma alanında ise hükmün, mülkiyetin tespiti şeklinde verilebileceğinin göz önünde bulundurulması gerekirken mahkemece, bu hususlar göz ardı edilerek eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Davalı ... Hazinesi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
25.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.