"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Ret
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Simav ilçesi, ... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonrasında köyiçi mevkiinde kain dava konusu 141 ada 1 parsel sayılı ambar, samanlık ve boş arsa vasıflı taşınmazın davalı adına tescil edildiğini, tespitin hatalı olup dava konusu taşınmazın davalı ile bir ilgisinin bulunmadığını, taşınmazın 30 yıl kadar önce babası ... ...'dan kendisine temlik edildiğini, o zamandan bu yana da taşınmazı nizasız ve fasılasız olarak kullandığını ileri sürerek, dava konusu 141 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı, kadastro tespitinin doğru olduğunu, dava konusu taşınmazın davacının babası ... ...' a ait olmadığını, taşınmazın babası ... ... tarafından satın alındığını ve babasının 1973 yılında ölmesi üzerine kendisi ile birlikte kardeşi ... ...'a intikal ettiğini, aralarında yaptıkları taksim sonucunda da taşınmazın kendisine düştüğünü, davacının dava konusu taşınmazı rızaları dışında kullandığını, ancak bu kullanmanın malik sıfatıyla olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Simav Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 02.02.2016 tarihli ve 2014/393 Esas ve 2016/32 Karar sayılı kararıyla, dava konusu taşınmazın 20 yılı aşkın süredir davacı tarafından kullanıldığı, davalı tarafça bu kullanıma ilişkin yapılmış herhangi bir itirazın bulunmadığı, 20 yıllık kazanma süresinin dolduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davalı temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 19.12.2019 tarihli ve 2016/13711 Esas, 2019/7495 Karar sayılı kararıyla; "Davacı ... ..., çekişmeli taşınmazın davalı ile ilgisi bulunmadığını, taşınmazın babası ... ...’a ait olup 30 yıl öncesinde kendisine devir ve temlik edildiğini, bu tarihten beri de kendisinin zilyetliğinde bulunduğunu ileri sürerek dava açmış, davalı ise taşınmazın babası ... ... tarafından 1973 yılında satın alındığını, ölümü ile taksimen kendisine kaldığını, şehir dışında olması nedeni ile taşınmazın zilyetliğinin davacıda olup, sürdürülen zilyetliğin malik sıfatıyla olmadığını savunmuştur. Keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişi ve taraf tanıkları beyanlarında; çekişmeli taşınmazın davalının babası ... ...’a ait olup üzerindeki samanlığı da bu kişinin yaptırdığını, yaklaşık 20 yılı aşkın süredir ise taşınmazın davacının (ve murisinin) zilyetliğinde bulunduğunu beyan etmişler, davalı tanığı olarak dinlenen davacının kardeşi ... ise beyanında, çekişmeli taşınmazın davalının babasına ait olup, ölümünden sonra mirasçılarının gurbete gitmeleri nedeniyle, izin dahilinde önce babaları ... tarafından, daha sonra ise davacı (kardeşi) tarafından kullanıldığını, dava konusu yerde babaları ...’nın ya da mirasçılarının ... bulunmadığını belirtmiştir. Şu halde, taşınmaz üzerinde davacı tarafından sürdürülen zilyetliğin malik sıfatıyla olmayıp, davacının fer'i zilyet durumunda bulunduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca mahkemece, dava konusu taşınmaz üzerinde davacı lehine zilyetlik yoluyla iktisap koşullarının oluşmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucunda yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir" gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında, bozma ilamındaki gerekçeler benimsenmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, dava konusu taşınmazın 20 yılı aşkın süredir davacı tarafından kullanıldığını, öncesinde de davacının babası tarafından kullanıldığını, bu hususun mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile sabit olduğunu, davalının bu kullanıma itiraz etmediğini, ancak kadastro çalışmaları sırasında davacının yokluğundan faydalanarak taşınmazın adına tespit edilmesini sağladığını, eksik inceleme sonucunda hatalı karar verildiğini belirterek, hükmün bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi ( irsen intikal, taksim, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği) nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713. maddesinin ilk fıkrasında; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”
2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinin ilk fıkrasında; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.” düzenlemeleri mevcuttur.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması, 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla, 1086 sayılı HUMK uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 179,90 TL onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
25/01/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.