Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5805 E. 2023/1018 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Muris muvazaası iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında, uyuşmazlığın ön inceleme aşamasında tespit edildiği şekliyle mi yoksa mahkemece kendiliğinden değiştirilerek kadastro öncesi nedene dayanarak mı çözümlenmesi gerektiği hususunda ihtilaf.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece ön inceleme duruşmasında uyuşmazlığın muris muvazaası hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescili olarak nitelendirildiği ve taraflarca imzalandığı gözetilerek, HMK’nın 140/3. maddesi gereğince uyuşmazlığın bu hukuki sebep esas alınarak çözümlenmesi gerektiği, hakimin uyuşmazlığı kendiliğinden değiştirip kadastro öncesi nedene dayandırarak sonuca gidemeyeceği ve bu nedenle de yerel mahkeme kararının bozulması gerektiğine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Mudurnu Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar dava dilekçelerinde, dava konusu 101 ada 94, 96, 98, 135, 262, 143 ada 38, 102 ada 63, 109 ada 30, 117 ada 5,127 ada 9 ve 10, 113 ada 14 parsel sayılı taşınmazların mirasbırakan babalarına ait olmasına rağmen kadastro tespitinde her nasıl ise davalı adına tescil edildiğini, davalı adına yapılan tescilin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu, muris muvazaasının gerçekleştiğini, murisin ölmeden önce "hakkınız olan toprakları bunlarda bırakmayın" dediğini ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesinde, zamanaşımı ve hak düşürücü sürenin geçtiğini, murisin minnet duygusu ile taşınmazları bağışladığını, muris ile kendisinin ilgilendiğini, muris adına başka taşınmazlar da olduğunu, murisin mal kaçırma kastı olmadığını, mal kaçırma kastı olan birinin ''hakkınızı alın demesinin'' mümkün olmadığını, taşınmazlardaki fındıkları, ahır ve samanlık gibi yapıları da kendisinin yaptığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazların muris ...'a ait olduğu, davalının muris tarafından kendisine bağışlandığı yönündeki iddiasını ispatlayamadığı, davacıların mirasçı oldukları ve hakları bulunduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı istinaf dilekçesinde özetle; davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığının Mahkemece gözetilmediğini, taşınmazların 1985- 1990 yılları arasında muris tarafından kendisine hibe edildiğini, emlak vergilerinin kendisi tarafından ödendiğini, hibe olgusunun kadastro tutanaklarından anlaşıldığını, ancak mahkemece bu hususun değerlendirilmediğini, tüm delillerinin toplanmadığını, murisin ölünceye kadar akli melekelerinin yerinde bulunduğunu ve tüm taşınmazlarını kendisine bağışlamadığını, mirasçıların ortak bulunduğu başkaca taşınmazlar olduğunu, tespitlerin doğru yapıldığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazların 21.02.2010 tarihinde ölen muris ...'dan kaldığı, tüm mirasçılar arasında yöntemine uygun biçimde taksim edilmediği, davalının muris tarafından kendisine bağışlandığı yönündeki iddiasının ispatlanmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı temyiz dilekçesinde özetle; zamanaşımının ve hak düşürücü sürenin geçtiğini, kadastro tutanaklarından taşınmazların muris tarafından kendisine hibe edildiğinin anlaşıldığını, emlak vergilerini kendisinin ödediğine ilişkin belgelerin toplanmasını istemesine rağmen bu delilinin toplanılmadığını, tanıkların da taşınmazların kendisine hibe edildiğini duydukları yönünde beyanda bulunduklarını, muhtarın tutanaktaki imzası ile mahkemedeki beyanın çeliştiğini, aralarında husumet olduğunu, davanın kabulüne karar verilecek ise de kümesin ve fındıklığın kendisine ait olduğunun tespitine karar verilmesi gerektiğini, murisin başkaca taşınmazları da olduğunu, murisin minnet duygusu ile hareket ettiğini, tanık ...'un beyanlarının dikkate alınmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706 ncı, Türk Borçlar Kanunu'nun 237 nci ve Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras ... çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki; tapuda kayıtlı olmayan taşınmazlar, taşınır mal niteliğindedir ve zilyetlikten ibaret olan hakkın devri suretiyle yapılan elden bağışlama sözleşmeleri hiçbir biçim koşuluna bağlı değildir. Bu nedenle de, gizlenerek yapılan bağışlama niteliğindeki tasarruf geçerlidir. Mirasbırakan tarafından tapusuz taşınmazların zilyetliğinin devri suretiyle gerçekleştirirken geçerli işlemlere karşı 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri yoktur.

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 140 ıncı maddesinin üçüncü fıkrasında “Ön inceleme duruşmasının sonunda, tarafların sulh veya arabuluculuk faaliyetinden bir sonuç alıp almadıkları, sonuç alamadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanakla tespit edilir. Bu tutanağın altı, duruşmada hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür.” hükmü düzenlenilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriğinden; dava konusu 101 ada 94, 96, 98, 135, 262, 143 ada 38, 102 ada 63, 109 ada 30, 117 ada 5,127 ada 9 ve 10, 113 ada 14 parsel sayılı taşınmazların 2005 yılında yapılan kadastro tespiti ile kayıtsız şartsız hibe edildiği gerekçesiyle senetsizden davalı adına tespit gördüğü, tespitlerin 2006 yılında kesinleştiği, davacıların mirasbırakanı ...'in 21.02.2010 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak çocukları davacı ... ve ... ile dava dışı ... ve ...'nin kaldığı, davalı ...'in mirasbırakanın kızı ...'nin eşi olduğu ve ...'in mirasçısı olmadığı, eldeki davanın 18.10.2016 tarihli ön inceleme duruşmasında uyuşmazlığın muris muvazası nedeniyle tapu iptali ve tescile ilişkin olduğu şeklinde tespit yapıldığı ve tarafların ön inceleme tutanağını imzaladığı anlaşılmaktadır.

2. Somut olayda, Mahkemece ön inceleme duruşmasında uyuşmazlığın muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescili olarak nitelendirildiği gözetilerek HMK’nin 140 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası gereğince uyuşmazlığın bu hukuki sebep esas alınmak suretiyle çözümlenmesi gerekeceği kuşkusuzdur. HMK'nin 140/3 maddesinin açık hükmü karşında hakim tarafından uyuşmazlığın kendiliğinden değiştirilerek sonuca gidilmesi mümkün değildir. Bu kapsamda, davanın kadastro öncesi neden olarak nitelendirilerek dava konusu taşınmazların senetsizden davalı ... adına tescil edildiği ve tapusuz taşınmazlarda 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı, anılan İçtihadi Birleştirme Kararının yalnızca mirasbırakan tarafın yapılan tapulu taşınmaz devrinde uygulanabileceğinin gözetilmemesi hatalı olmuştur.

3. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.

4. Kabule göre de, davanın kadastro öncesi neden olarak benimsenmesi halinde terekeye karşı üçüncü kişi konumunda olan davalıya karşı pay oranında tapu iptali ve tescili istenilemeyeceği gözetilmeksizin davanın kabulüne karar verilmiş olması da doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.02.2023 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.