Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5819 E. 2023/464 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu tapuda meydana gelen değişiklik nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasında hak düşürücü süreye ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece davanın hukuki niteliğinin ve sebebinin açıkça belirlenmeden, hak düşürücü süre yönünden doğrudan davanın reddine karar verilmesinin usule aykırı olması gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına ve istinaf başvurusunun reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

KARAR : Başvuru Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kelkit Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, dava konusu 324 ada 3 ve 308 ada 3 parsel sayılı taşınmazların babaları ... ...'a ait iken, kadastro çalışmaları sırasında kardeşleri olan davalı ...'ın kendi adına tescil ettirdiğini, babalarının ölümünden sonra intikal işlemlerini gerçekleştirmek için başvurduklarında bu durumu öğrendiklerini, davalıya defalarca babalarına ait olan taşınmazları devretmesi hususunda telkinde bulunduklarını fakat herhangi bir sonuç elde edemediklerini ileri sürerek kadastro hataları nedeniyle davalı adına tescil edilen dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile adlarına intikal olacak şekilde babaları ... ... adına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı, davanın hukuken dinlenme imkanının bulunmadığını, açılan davanın kadastrodan kaynaklı tapu iptal ve tescil davası olduğunu, bahsi geçen taşınmazların kadastro işlemleri sonrasında kendisi adına değil babası ... ... adına tescil edildiğini, kendisi adına 1994 ve 2000 yıllarında tescil edildiğini, davanın zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi uyarınca davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddialarını yineleyip, mahkemece verilen ret kararının hatalı olduğunu, mahkemece, dava konusu taşınmazların talep sonucunda belirtildiği üzere davacıların babaları olan ... ... adına kayıtlı olmasının anlaşılması karşısında davada tespit davası olarak hüküm kurulması gerekirken davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, mevcut tapu kayıtları ile talep sonucunun örtüştüğünü bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, dava konusu 324 ada 3 parsel sayılı taşınmazın eski parsel numarasının 955 olduğu, 955 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin ... ... adına 22/04/1966 tarihinde yapılarak tespitin 03/03/1967 tarihinde kesinleştiği; 308 ada 3 parsel sayılı taşınmazın eski parsel numarasının 562 olduğu ve 562 parsel sayılı taşınmazın ... ... ve ... ... adına 05/09/1965 tarihinde tespit edildiği, tespitin 03/03/1967 tarihinde kesinleştiği, dava konusu taşınmazların kadastro tespitlerinin kesinleşme tarihleri ile dava tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3.maddesinde yazılı on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca, davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra dava açıldığı gerekçesiyle dava reddolsa da söz konusu taşınmazların yenileme kadastrosu ile tekrardan kadastro çalışmalarına tabi tutulduğu hususunun göz ardı edildiğini, hak düşürücü sürenin yenileme kadastrosu çalışmaları tarihinden itibaren işlemesi gerektiğini, ilk tesis kadastrosundan itibaren süre hesabının doğru olmadığını, istinaf talepleri hakkında karar verilmediğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un;

31. maddesi şöyledir:

"Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.",

140/3. maddesi şöyledir:

"(3) Ön inceleme duruşmasının sonunda, tarafların sulh veya arabuluculuk faaliyetinden bir sonuç alıp almadıkları, sonuç alamadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanakla tespit edilir. Bu tutanağın altı, duruşmada hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür."

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; kadastro çalışmaları sonucunda Kelkit İlçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan dava konusu 324 ada 3 parsel (eski 955 parsel) sayılı taşınmazın irsen intikal, taksim, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve hibe ile tarafların mirasbırakanı ... ... adına tespit edildiği, tespitin 03.03.1967 tarihinde kesinleşmesi ile anılan taşınmazın mirasbırakan ... ... adına tescil edildiği, mirasbırakan tarafından da 14.12.2000 tarihinde satış suretiyle davalıya devredildiği, 3402 sayılı Kanun'un 22/a maddesi gereğince yenileme çalışmaları ile 955 parselin 324 ada 3 parsel numarasını aldığı, dava konusu 308 ada 3 parsel (eski 562 parsel) sayılı taşınmazın ise kadastro çalışmaları sonucunda dava dışı ... ... ve ... ... adlarına 1/2'şer paylarla tespit edildiği, tespitin 03.03.1967 tarihinde kesinleşmesi ile taşınmazın ... ve ... adlarına tescil edildiği, ...'nin taşınmazdaki 1/2 payının tamamını 12.05.1976 tarihinde tarafların mirasbırakanı ... ...'a, ...'in de söz konusu payı 18.11.1994 tarihinde davalıya satış suretiyle devrettiği, 3402 sayılı Kanun'un 22/a maddesi gereğince yenileme çalışmaları ile 562 parselin 308 ada 3 parsel numarasını aldığı anlaşılmaktadır.

2. Somut olaya gelince; davacılar 3402 sayılı Kanun'un 22/a maddesi gereğince 13.07.2015 tarihinde yenileme çalışmaları ile oluşan yeni parsel numaralarına dayanarak dava açmışlardır. Bilindiği üzere 6100 sayılı Kanun'un 31. maddesi uyarınca, hakim, davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili görülen hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir. Diğer yandan anılan Kanun'un 140/3. maddesi gereğince ön inceleme tutanağında tarafların anlaşamadıkları hususların neler olduğu açıkça belirlenip tutanağın altının taraflarca imzalanacağı ve bu tutanak esas alınmak suretiyle tahkikatın yürütüleceği kabul edilmiştir. Ne var ki; Mahkemece ön inceleme duruşmasında davanın hukuki nitelendirmesi yapılmamış, hukuki sebep tereddüde yer vermeyecek şekilde belirlenmemiştir.

3. Hal böyle olunca; yukarıda değinilen yasal düzenlemeler gözetilmek suretiyle öncelikle davanın hukuki sebebinin açıkça belirlenmesi, davacılar tarafından tesis kadastro öncesi dayanıldığı takdirde davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi, aksi durumda ise belirlenen hukuki sebep çerçevesinde, toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmektedir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.01.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.