Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5968 E. 2023/1499 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi hukuki nedene dayalı olarak taşınmaz üzerindeki yapının yarı hissesinin tapuda davacı adına tescilinin talep edilmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro Kanunu'nun 15. ve 19/2. maddeleri uyarınca, taşınmaz üzerindeki yapının (muhdesatın) kadastro tespit tarihinden önce inşa edildiği ve davacı ile davalı arasında taksim yapılmadığı ispatlandığından, davacının taşınmaz üzerindeki yapıya ilişkin yarı hissesinin tapunun beyanlar hanesinde gösterilmesi gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Akkuş Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı asil tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı asil tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı asil dava dilekçesinde, Ordu ili, Akkuş ilçesi, Esentepe Mahallesi, Sarıyar Mevkiinde bulunan 126 ada 8 parselin kadastro çalışmaları sırasında kardeşi davalı adına tespitinin yapıldığını, bu taşınmazın babalarından intikal ettiğini, aralarında taksim yaptıklarını, bu anlaşma ile arsanın davalıya kaldığını, arsa üzerindeki kargir iki katlı taşınmaz evin ise davalı ile kendisine yarı yarıya bırakıldığını, dava konusu taşınmazın bitişiğindeki 126 ada 9 parselin kendisine ait olduğunu, bu parselden dava konusu eve giriş yolunun bulunduğunu ileri sürerek, 126 ada 8 parselde bulunan iki katlı ahşap evin davalı adına 1/2 hissesinin iptali ile kendi adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı asil cevap dilekçesinde, zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacıdan başka da kardeşleri olduğunu, babaları vefat ettiğinde kardeşler olarak aralarında paylaşım yaptıklarını, dava konusu taşınmazın kendisine kaldığını ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının dava konusu taşınmaz üzerinde mülkiyet hakkını ispatlayamadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı asil istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı asil istinaf dilekçesinde, talebinin 126 ada 8 parselde bulunan iki katlı ahşap ev ve evin bulunduğu arsaya yönelik olduğunu, keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıkların evi ve bulunduğu arsayı davalı ile birlikte kullandıklarına dair beyanları dikkate alındığında davasının kabul edilmesi gerekirken, reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının çekişmeli muhdesatın 1/2 sinin taksim sonucunda kendisine kaldığını ispatlayamadığından bahisle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı asil temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı asil temyiz dilekçesinde, dava konusu taşınmazın elektrik aboneliğinin 2007 yılından bu yana kendi üzerine olduğunu, taşınmazı davalı ile birlikte kullandıklarını, evin 1970'li yıllarda yapıldığını kendisinin de o dönem inşaat ustası olduğunu, taşınmaz içerisinde eşyaları bulunduğunu, TMK. m. 713'teki şartların kendisi için de oluştuğunu, bu nedenle dava konusu evin ve bulunduğu arsanın 1/2 hissesinin kendi ... olduğunu ileri sürerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun "Tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti:" başlıklı 14. maddesinin ilk fıkrasında; "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.";

2. Aynı Kanunun "Taksim ve kısmi iktisap hali:" başlıklı 15. maddesinde; "Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise ondördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur.

Taşınmaz mal tapuda kayıtlı olsun veya olmasın, onun ayrılması mümkün bir kısmının veya belirli bir payının, bu Kanunda zilyet lehine kabul edilen sebeplerle iktisabı caizdir.

İştirak halinde mülkiyet hükümlerinin söz konusu olduğu hallerde, iştirakçilerinden biri veya birkaçının belirli bir taşınmaz maldaki hissesinin diğer iştirakçilere devir ve temliki; tapulu taşınmaz mallarda yazılı, tapusuzlarda ise her türlü delille ispat edilebilir.

(Değişik son fıkra: 22/2/2005 – 5304/5 md.) Kadastrodan önce hissedarlar veya mirasçılar arasında ayırma veya birleştirme suretiyle taksime konu edilmiş ve sınırları doğal veya yapay işaret ya da tesislerle belirlenmiş taşınmaz malların, imar plânı bulunmayan yerlerde zeminde fiilen oluşmuş sınırlarına göre tespiti yapılır."

3. Aynı Kanun'un "Takyitler, sınırlı ayni haklar ve muhdesat:" başlıklı 19. maddesinde; "Tapuda kayıtlı taşınmaz malın zilyet lehine tespitinde, mevcut ve her türlü takyid ile sınırlı ayni haklar saklı tutulur. Eski tapu kayıtlarındaki bu tür hak ve mükellefiyetler, kadastro tutanağında belirtilerek yeni kütüklere aynen geçirilir.

Taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir.

Tarafların muvafakatı halinde kadastro teknisyenleri veya kadastro komisyonu ikili kullanmayı anlaşmaları çerçevesinde tek mülkiyete dönüştürebilir."

Düzenlemeleri mevcuttur.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı asilin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 684/1. maddesi hükmüne göre, bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur. Aynı Kanun'un 718. maddesine göre ise, arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki ... ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer. 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı üzere Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir.

3. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Muhdesat sahibinin ..., sadece şahsi bir haktır (TMK m. 722, 724 ve 729). Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.

4. Bununla birlikte 3402 sayılı Kadastro Kanunu, kadastro bölge ve çalışma alanlarında üzerinde çalışma yapılan taşınmazlara uygulanan özel nitelikli bir kanundur. Kadastro Kanunu'nun 19/2. maddesi, muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetine ve tapunun beyanlar sütununda gösterilmesine izin veren özel yasal düzenleme getirmiştir. Anılan kanun maddesinde, taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlardan birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilebileceği belirtilmiştir.

5. Aynı Kanun'un 12/3. maddesi gereğince, on yıllık hak düşürücü süre içinde kadastrodan önceki nedenlere dayanılarak genel mahkemelerde açılan davalara 19. madde uygulanır ve iddianın kanıtlanması halinde muhdesatın mülkiyetinin arz malikinden başkasına aidiyeti ile tapunun beyanlar hanesine tesciline karar verilebilir.

6. Somut olayda davacı asil, taşınmaz üzerindeki yapının yarı payını talep etmiştir. Mahallinde dinlenen mahalli bilirkişi ve taraf tanıkları, dava konusu yapının, davacı ve davalının babalarının sağlığında yapıldığını ve ondan intikal ettiğini, müşterek murisin ölümünden sonra taksim yapılmadığını beyan etmişlerdir.

7. Taksim yapılmadığı ispatlandığına göre, Kadastro Kanunu 15 ve 19/2 maddeleri değerlendirilerek, çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince, dava konusu muhdesatın (yapının) kadastro tespit tarihinden önce inşa edildiği de tespit edildiğinden, kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek hüküm kurulması doğru değildir.

8. Kabule göre de, davanın reddi halinde maktu harç alınması gerekirken, nispi harç alınması da doğru değildir.

9. Tüm bu hususlar düşünülmeden, yazılı gerekçe ile karar verilmesi yanlış olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.